Üç Kitap

Bu Hikaye Senden Uzun Osman /AYLİN BALBOA

Ateş Sönene Kadar'ı pek beğenmemiştim. Tam olarak nesini beğenmediğimi de hatırlamıyorum üstelik. Bu Hikaye Senden Uzun'da, Aylin Balboa'nın ilk öykü kitabının tadını aldım. Bir kadının ayrıldığı sevgilisine yazdığı mektuplardan oluşan bir kitap bu. İçinde her türlü insanlık halini barındırıyor. Bir kaybın ardından duygudan duyguya savruluşlar, gelgitler... Kahramanımız kimi zaman ayrıldığı adamın başından aşağı çöpünü boşaltır gibi konuşuyor. Oh bir rahatlıyor. Sonra köpek gibi pişman oluyor. İki uçta salınıp gidiyor. Dil uçarı, ele avuca sığmıyor. İroni ve mizah Aylin Balboa'nın kullandığı güçlü araçlar zaten. 
Ateşten Gömlek / Halide Edip ADIVAR


TDB Dergi'nin ekim sayısı için hakkında yazdığım bir roman. Dergi yayımlanınca yazıyı da paylaşırım zaten. Şimdilik kısaca değineyim. Milli mücadelenin içinde, Kurtuluş Savaşı hakkında yazılan ilk roman. Döneminin öncü, dünyaca tanınan kadın yazarını okumakta niye bu kadar gecikmişim, hayret! Sıradaki Halide Edip romanı Handan olabilir.                                                                                    *Kim Bu İnsanlar / İlker KARAKAŞ


İlker Karakaş'tan okuduğum ilk kitap. Haziran 2023'te yayımlanan öykü kitabı, yazarın altıncı kitabı oysa. Dün Storytel'de Notos Kitap'tan ne var ne yok diye bakınırken seçtim. Bir çırpıda okudum. Yalın bir dili var öykülerin. Sembolik anlatımları, metaforları, benzetmeleri, betimlemeleri tercih etmemiş. İlk kitaptan itibaren kurduğu bir öykü evreni varmış yazarın. Aynı erkek kahramanın başından geçen enstanteneler gibi düşünebilirsiniz. Öyküler kimi zaman açıkça Bodrum'da yaşayan evli bir avukatın başından geçiyor. Çocuk büyümüş, evden uzaklaşmış. Adam eski bir alkolik. Gençliğinde yaşadığı büyük bir ruhsal buhran, evden çıkmasını, eğitimini aksatmış, alkole sığınmış çözüm için, çözüm olmayacağını bile bile. Resme ve yazıya sığınmış bir de. Kimi zaman da bu kahramana benzeyen ama ismi verilmemiş, dolayısıyla kim olduğunu tam da bilemediğim ama aynılık hissi uyandıran öykü kişilerine bakıyoruz. Otobiyografik ögeler taşıyan öyküler meslek hayatından biriktirdikleriyle demlenmiş kuşkusuz. Sorunlu akrabalık, karı koca ilişkileri, yalnızlık, kişinin içinde yaşadığı toplumla tam olarak entegre olamaması... Öyküleri bir çırpıda okudum ama açıkçası benim yazarım diyemem. Ne beğendim ne beğenmedim anlayacağınız. Yazarın da okur tarafından çok okunmak, beğenilmek gibi bir iddiası yok kendi beyanına göre. Otuz yıldır yazmayı kendine uğraş edinmiş, dili arındırmak için emek vermiş, o benim üzerimden akıp gittiği için ne sevdim ne sevmedim dediğim öyküler için saatlerce emek vermiş, otosansürü yenmiş. Anlatılan senin hikayen mi denmesini göze almış. Geriye dönüp bakınca bunlarla dopdolu 30 yıl... Bu emeğe, kararlılığa şapka çıkartılmaz da ne yapılır!


 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on October 12, 2023 08:03
No comments have been added yet.


Tuğba Gürbüz's Blog

Tuğba Gürbüz
Tuğba Gürbüz isn't a Goodreads Author (yet), but they do have a blog, so here are some recent posts imported from their feed.
Follow Tuğba Gürbüz's blog with rss.