Atilla Atalay's Blog, page 15

December 31, 2012

December 30, 2012

Atilla Atalay Blog: YENİYILDA EN SÜSLÜ AVM BİZİM. ŞORŞAKLAR ALIŞ VERİŞ...

Atilla Atalay Blog: YENİYILDA EN SÜSLÜ AVM BİZİM. ŞORŞAKLAR ALIŞ VERİŞ...: *Trilyon tane minik ampul yaktık, geyik koyduk, dolap dönderdik. Büyük çam var, yanar döner. * Yeni yıl atmosferine uygun olsun diyin suni ...
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 30, 2012 01:42

December 27, 2012

"LEVENT KIRCA NEYİNİ TUTAMADI?.. "

 
(Bekir Coşkun/Cumhuriyet) LEVENT KIRCA NEYİNİ TUTAMADI?
 Herkes susarken o konuştu…

Askeri rejim vardı mesela…
...
Salon asker doluydu…

Çıktı paşaya “demokrasiyi” anlattı…

Gönderdiler…



Dilini tutamadı…

Türkiye her sindiğinde…

O çıkıp ışıkların altında “Hodri Meydan” diyebildi…



Sivil yönetime geçildi…

24 Ocak kararlarının getirdiği sömürüyü, mülk satışlarını, zengin edilen yandaşları, hırsızlığı en iyi o dile getirdi…

Onu iki gündür yerden yere vuranların çoğu Turgut Özal’ın çevresinde yalakalık, yağcılık yaparken…

“Niye şeyimi çaldın ulan?” diye sorabildi…



“Şeytan bunun neresinde?” dedi…

Şeytanı gösterdi…

Bankerler faciasını, banka soygunlarını, trafik canavarını, hileli gıdaları, sağlık rezaletlerini, terörü, doğa yağmasını, domuz gribini, kadın cinayetlerini, şikeyi, asgari ücreti, işsizliği, emekliyi…



Şimdi Levent Kırca linç vaziyetinde…

“Benim de işim var, belki bir karı bulup düz…” demesi -ki kendisi özür diledi- ağzından kaçtı hadi…

Yıllarca “Zammına korum” dediğine güldünüz ya…

Çünkü zam yağmuru altında yoksullar ezilirken, Türkiye yine sinmiş, korkmuş, zamları sineye çekip sesini kesmişken, ancak gülmek geliyordu memleketin elinden…





Gerçek sanatçılar, sıradan insanlara benzemezler…

Dillerinin ucuna geleni söylerler…

Bu uğurda yüzyıllar boyu zindanlara kapatıldılar, kafaları kesildi, asıldılar…

Yine de tutamadılar…



Diyelim ki kızdınız…

O zaman niye güldünüz; Türkiye Tansu Çiller gibi birisini başına “Başbakan” yapmışken… Ve yalakalık yine tavana vurmuşken… Levent Kırca’nın çıkıp “Devletin jet ski’sini alıp nereye koydunuz?.. Onun yerine başka ski versek?” demesine?..

Herhalde lobuttan söz etmiyordu?..



Sanatçı toplumun sorunlarına arkasını dönemez…

Televizyonlar güldürü sanatçıları ile dolu…

İşte en iyisi askerin “patates soyması” ile güldürür sizi… Oysa ormanı, koyu, yaylası, boğazları ile Türkiye soyulurken…

Ama Deniz Feneri’ni ilk kimden duydunuz?…

Daha Deniz Feneri soygunu ortada yokken o haber verdi, neler yaptıklarını ve inanan saf insanları nasıl kandırdıklarını.

Levent Kırca’ydı, “Üfürükçüyü” anlatmıştı…

İnanmadınız…

Oldu…



Kıymayın…



 27 Aralık 2012 - bcoskun@cumhuriyet.com.tr  BAG'ın Notu: Gündelik siyasetin hay huyu içinde kutup ayıları bedeviler birbirini kovalarken, bin türlü yağ zehirlenmesi geçirip saçmalayan, rektöründen gazetecisine her türden zevat mikrofon karşısında erirken Levent Kırca Usta'ya ettiği bir kaç deli kelamından ötürü  hakkaten de kıymayalım.
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 27, 2012 23:46

LEMAN KAPAA

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 27, 2012 08:04

December 26, 2012

L'MANYAK SARI DOBRA'DAN: UZAYA FEZA FIRLATTIK

YENİ YILIN İLK SARI DOBRASI: OCAK L'MANYAĞINDAN ÖZETLE:

(.....)


            HOBİTGİLLE İKİSİ ANNEME SALDIRDILAR
            Gelgelelim, annem geldiğinde Refik gene "Boş odada anangile soba yakıyon kol gibi elektrik parası geliyo" felan diyerekten coştu. Ben de bunun üzerine fırlayıp madem ööle bu Hobit kılıklı Asuman karısını gönder evden dedim. Derken Asumanınan kocam direk annemgile saldırdı. Beş saat sonrasında abimin gelip araya girmesiynen yatıştık...
            ASUMAN'IN İÇİNE BAZ İSTASYONU YERLEŞTİRMİŞLER ONDAN BİZİM EVDEYMİŞ...

     Tabi yalan olduğu belli bişey. Ancak Refik bizi ayırmaya gelen abimgili iyice inandırmış. Aslen Tahtakale'de seyyar börekçilik yapan abim, bir ilim adamı edasıyla bana bu durumu açıkmaya çalıştı ve dedi ki:

            "TÜRKİYE UZAYA FEZA YOLLUYOR ARTIK"
            "Bak gızım ilim ve fen çok ilerledi. Türkiye fezaya uzay yolluyor artık. Ama bazı çabsız ve ilmi kötülemeğe çalışan kimseler bu baz istasyonlarına radyasyon, kanser diye götlerinden uydurup karşı çıkıyollar. Telefon şirketleri de naapsın eve ekmek götürecek, tutup sokaklara çatılara felan bazı gizli baz istasyonları dikiyollar. Bunların kimi reklam tabelası, bazısı baca, şerefe veya trafo şeklinde oluyor. Amma bir lodos esende çoğu yıkılıyor, foyaları ortaya çıkıyor. Bu bakımdan ticared içün kimseye çaktırmadan Asuman'a baz istasyonu yerleştirilmiş. Yanisi, telefon şirketi içindeki antenle beraber bu kadını barındırdığınız için cayır cayır kira ödüyor. Yeni Patatesli Arnavut Böreği işine gireceğiz, kocan telefon şirketinden aldığı paranın yarısını bana verecek, hah işte o yüzden kır dizini, kes sesini otur aşşa"
            Hobit kılıklı Asuman'a bir süre daha dayanmamın nedeni abimin ilmi konuşması ve benim beynime doğumdan sonra epey bir süre oksijen gitmemesidir. Ama yavaş yavaş çızgıları birleştirip olayları tüm cıblaklığıyla anlamama az kalmıştı...
(.....)
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 26, 2012 04:14

BİLİMLE MİZAH'IN BİRBİRİNE EN ÇOK YAKLAŞTIĞI TAM DA ŞU GÜNLERDE YEPİSYENİ BİR DERGİ "PROCE" PEK YAKINDA BAYİİLERDE

 

Zaman birimi olarak "ramak" la ifade edilen yeni yılın en yakın tarihinde yayın hayatına başlayacak olan; teknoloji tasarım ve mizahın Prof Zihni Sinir yaklaşımıyla harmanlandığı yepyeni bir derginin heyacanı içindeyiz... Merakla bekleyiniz...

Hakkaten de bekleyiniz; çünkü bugünlerde en hakiki profesör: Porof. Zihni Sinir...
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 26, 2012 03:47

BAG'DAN İKİ ADET YANDAŞ ODTÜ HABERİ



ODTÜ'LÜ ÖĞRENCİLER GÖKTÜRK 2' ye LAZER SIKIYOLLAR
Bag Özel Haber

            Uzaya henüz fırlatılan çiçeği burnunda uydumuz Göktürk 2'den alınan ilk görüntülerde ODTÜ kampüsü civarından uydumuzun gözüne ve diğger hayati organlarına defalarca kez lazer sıkıldığının açıkça görüldüğü bildirildi.
            Konuyla ilgili konuşan yetkililer "Göktürk 2 uydusunun başarısını daha ilk gününden gölgelemeye çalışan ODTÜ'lü zihniyyet bunu da yapmışdır" dedi...


ODTÜ'LÜ TALEBELER BU SEFERDE UYDUDAN GELEN İLK FOTOĞRAFLARA BIYIK TAKDI!
            Milli gururumuz Göktürk-2 uydusunun (sun'i peyk) fezaya fırlatıldığı gün olmadık şuursuzluklarla bu başarıyı gölgelemeye kalkan sözde talebe bazı kimseler bu sefer de uydunun fezadan gönderdiği ilk fotugrafları tahrip edip küçük göstermek içün bıyık takdılar.
            Nedir sizin bu ilimden, bu mu-azzam fen başarısından alıp veremediğiniz be! Niyçün hasedlik içinde ortalığı velveleye verip mancınıklarla hatta eğitimli yırtıcı kuşlarla bir ilim yuvasında haylazlık ediyorsunuz? Biz de talebe olduk yeğenim, yok bööle şey, kınıyorum ben sizi burdan!
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 26, 2012 02:15

December 25, 2012

FAZLA MUHABBET VE MÜBAREK MAKAS.

Bu da oldu: Erdoğan'ın dokunduğu makas sergileniyor
Başbakan Erdoğan'ın 2010 yılında açılışını yaparken kullandığı makas, Pendik'teki otelin "gurur kaynağı" oldu. Erdoğan'ın kurdele keserken kullandığı makas otelde sergiye açıldı.

Başbakan Erdoğan’ın kurdele keserken kullandığı makas sergiye açıldı. Erdoğan 2010 yılında 7 bakan ve AKP'li yöneticilerle birlikte The Green Park Pendik Otel'in açılışına katılmıştı. Erdoğan’ın açılışta kurdele keserken kullandığı makas otelde sergileniyor. (VATAN)

BAG Yorum: Bi tanesi de Başbakan'ın arabasında mahsur kaldığında kendisini çıkarmak için kullanılan balyozu parayla satın alıp şahsi kutsal hazinesine katmıştı...

Bu hatırlatmadan sonra yorum niyetine de Uyuyamadığım Kitabı'ndan bir lakırdılukurdu öyküsü:



Yağ Zehirlenmesi...
 - Öh, pardon kulağınıza bastığım için üzgünüm Firuz Bey... Canınız acıdı mı?
- Acısa ne ehemmiyeti var beyefendicııım, emir buyrun kulağımı dibinden kesmekte bir an dahi tereddüt edersem namerdim! Af buyrun, hıyarlık bende, huzurunuzda eğilirken dengemi yitirip düştüm, bu eşşek kulağım pabucunuzun altına atıverdi kendini... Pis kulak...
- Reca ederim kulağınızı çekmeyin Firuz Bey... Yalvarırım böyle yapmayın...
- Aman beyefendi, o nasıl lakırdı öyle, siz kim yalvarmak kim... Firuz kulunuza latife etmeyin...
- Yalama ulan o kül tablasını... Sana diyorum Firuz!
- Kirli diye şeediyim dedim... Ama madem ki...
- Uzatma! Ağlama, yalandan ağladığını biliyorum. Seninle açık konuşacam Firuz... Bööle yalakalıklar istemiyorum... Benden önceki Genel Müdür’ü de senin delirttiğini biliyorum... Ama ben kararlıyım, delirmiycem...
- Benden çekinmenize gerek yok beyefendicim... Firuz kulunuz o kadar yağcı değil: Esas bizim dairenin kurdu Pamir’dir... Bundan önceki Genel Müdürü o yağlıyodu, çok şişirdi, adam kendini aynı anda hem Napolyon, hem Hitler sanmaya başladı... Ben normal yağcılık yapıyodum, Pamir ileri gitti...
- Vay köpek Pamir... Peki bi şey sorucam... Geçen gece evimde, banyoda, ben hapşırınca birisi “çok yaşa” dedi... Ben senin sesine benzettim. Sonra... Sonra... Nası söyliyceğimi bilmiyorum, klozete oturmuştum... Tanrım, çok ayıp... Nasıl desem, şey oldu...
- Af buyrun, klozetten bir el çıkıp, edep yerinizi kuruladı... Anladım... Pamir’in taktiği bu... Ben o kadar ileri gitmem, en fazla kül tablası yalarım... Siz yine dua edin beyefendi... Eskiden Vargın diye bi herif vardı... Zamanın Genel Müdür’ünü intihara sürükledi... Merhum, Vargın’ın suratına kezzap attıktan sonra kendisini vurdu...
- Nası yani? Ne kezzabı...
- Çok hüzünlü bir hikâyedir... Vargın çok ileri gitmişti... Genel Müdür’ün kişiliğini bozdu, ayağını filan yıkayıp, elceğiziyle ev yemekleri yapıyor, bir dediğini iki etmiyordu... Sonunda Müdür kendisini Vargın’dan başkasının anlamadığına, bir tek onun yanında mutlu olabileceğine inanmaya başladı... Ailesini dağıttı... Vargın’ı nişanlısından kıskanıp yüzüne kezzap attıktan sonra, kendine kıydı... Bu yüzden siz dua edin, yine yağcı kullarınız size insaflı davranıyo...
- Ben delirmem ama di mi?
- Estağfurullah beyefendiciğim, siz karakter sahibi bi insansınız, güçlüsünüz, akıllısınız... Böyle zayıflıklara pabuç bırakacak kompleksli birisi hiç diilsiniz...
- Öyleyim di mi?
- Tabi...
- Ben, ben güçlüyüm... Öyle yağcılık filan yemem...
- Yer misiniz?
- Asla...
- Tabi... İradeniz çelik gibi...
- Çelik gibi...
- Çelik gibi...
- Yok ööle delirmek filan... Ben işimi yaparım, herkes hakkettiğini alır, hakkettiği yere gelir... Klozet içinden edep yerime uzanacak elleri kırarım...
- Bittabi...
- Güçlüyüm ben... Atımı getirin... Şafakta sefere çıkacağız, Acem mülkünü imparatorluğumun sınırlarına katıcam, beyaz kaftanımı ütületin, kaftanın sol cebine fındık, sağ cebine kuru üzüm koyun, beslenme çantama yağlı ekmek, incir reçeli, Citan sigarası, pilli radyo, Sabiş ablamın bebeklik resmi, bilinçaltımı hazırlayın... Çifte gidicem...
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 25, 2012 06:21

December 17, 2012

E SIDIKA E... YENİ YILDA BÜTÜN SIDIKALAR LATİF DEMİRCİ'NİN ÇİZGİLERİYLE E KİTAP OLARAK İLETİŞİM YAYINLARI'NDAN



15 Kitaptaki tüm Sıdıka Öyküleri... Latif Demirci'nin vinyetleriyle E Kitap olarak yeni yılda İletişim Yayınları'ndan....
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on December 17, 2012 23:09

Atilla Atalay's Blog

Atilla Atalay
Atilla Atalay isn't a Goodreads Author (yet), but they do have a blog, so here are some recent posts imported from their feed.
Follow Atilla Atalay's blog with rss.