Mustafa Ercan Ergür's Blog
December 21, 2021
Yazarlar, Kitaplar ve Biz Söyleşisi
19.12.2021 tarihinde Facebook Kitaplar, Yazarlar ve Biz grubunda okurlarla yaptığımız söyleşiyi kaçıran, katılamayan arkadaşlar aşağıdan sorulara ve akabinde doğan diyaloglara ulaşabilirler.
Adrina: Yalnızlık Kulesi
Meleran - Büyünün Yolu Serisi 1. Kitap: Çakıldak Döngüsü
Mekanika: Zamanın Parçaları
Kutsal Çizme
S.H.: Merhaba Yazarım hoş geldiniz. Nasılsınız? Biraz kendinizden bahseder misiniz? Neler yaparsınız kitap yazmak dışında.
M.E.E. (Yazar): Merhabalar, iyiyim, teşekkürler. Sizlerde iyisinizdir umarım. Kısaca kendimden bahsetmem gerekirse 1984 İstanbul doğumluyum ve iki çocuk babasıyım. 17 yaşında babamın işi vesilesiyle yerleşmek durumunda kaldığımız Tekirdağ ilinin Çerkezköy ilçesinde ikamet ediyorum.
Yazmak dışında o kadar çok geniş yelpazeli bir ilgi alanım var ki anlatamam ama neredeyse büyük çoğunluğu kurgusal eserler üzerine.
Yazmak, çocuklarım, okumak, çocuklarım, izlemek, çocuklarım, oynamak, çocuklarım. Ailem ailem ailem diyebilirim.
V.O.: İlk ben sormak istiyorum: Yazmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?
M.E.E.: İlk olmadı Vahit Bey. Daha hızlı davrananlar oldu. Yine de soru sorduğunuz için teşekkür ederim. Ben aslında yaklaşık 20 yıldır (tam tarih veremeyeceğim şu anda) yazıyorum. Çok derin bir soru bu. Senem Hanımın sorusuyla birleştirecek olursak lise çağlarımda başladığım yazma hayatıma bundan üç yıl kadar önce basılı yayına atılma ile karar verdim.
İlk yazdığım kitabım yine bir fantastik kitaptı ama bugün kimsenin okuyamayacağı kadar derinlere gömülmüş durumda. O günden sonra pek çok yazılı esere imza attım, eserlerimi yayınlamaya ise daha çok yeni başladım.
E.S.Ç.: Merhabalar, yazılmış kaç kitabınız var?
M.E.E.: Şu anda dört kitabım var basılmış durumda. İlk kitabım Mekanika: Zamanın Parçaları okurlardan gelen geri bildirimlere göre "sıra dışı" olarak niteleyebileceğim bir bilimkurgu romandı. Şöyle ki bir yapbozun parçaları gibi bağımsız gibi duran ama ilerledikçe birbirine bağlanan sarmal hikayelerden oluşan bir romandı. KDY etiketiyle (kitapyurdu) yayınlanan roman halen kitapyurdu üzerinde satışa devam ediyor.
Sonrasında yayınladığı ikinci kitabım Kutsal Çizme ise birbirinden farklı spekülatif kurgu türlerde yazılmış öykülerimden oluşan bir derlemeydi. Öyküler genel itibariyle kutsal çizme objesi etrafında toplanan öykülerdi. Cinius etiketiyle yayımlandı.
Üçüncü kitabım, benim yaratımına çok uzun zaman ve emek harcadığım iki fantastik dünyadan ilki olan Meleran dünyasında geçen ilk romanımdı. Yine KDY etiketi ile yayınlandı. Halen kitapyurdu üzerinden satışa devam ediyor.
Dördüncü ve yeni çıkan kitabım ise Adrina: Yalnızlık Kulesi. Bu romanımda daha karanlık olan kardeş dünya Adrina'ya yolculuk ediyoruz. Cortuga ve Bilge Su isimli iki karakterin etrafında şekillenen, Türk Mitolojisi'nin de en derinlerine kadar dalan bir çok öykünün sarmal bir şekilde bir araya geldiği bir kurgusu var. Okudukça 10 öykü bir araya geliyor ve sizi nihai bir sonuca taşıyor.
Bu dört kitabım dışında da iki farklı seçkide yer aldım.
Bir çok değerli yazar dostumla birlikte paylaştığım iki kıymetli seçkiden ilki Hayal Kutusu yine Cinius Etiketi ile yayınlandı. Diğeri ise çok kıymetli ve birazdan bahsedeceğim bir yayınevi olan, Adrina: Yalnızlık Kulesi'nin de yayınlandığı Mantis Kitap etiketi ile Esrarengiz Hikayeler: Tuhaflıklar Cildi adıyla yayınlandı.
E.S.Ç.: Kitaplarınızın konusu nedir?
M.E.E.: Az önce kitaplarımdan kısaca bahsetmiştim aslında. İlk kitabım Mekanika: Zamanın Parçaları tabiri caizse kazan kaldıran robotlar tarafından ele geçirilmiş bir gelecekleri olduğunu öğrenen insanların o gelecekten kaçmak için sarf ettikleri çaba üzerine kurulu. Gelecek ve geçmişi bir arada harmanlayan ve zamanda yolculuk, yapay zeka, paralel evrenler gibi temalara başka açılardan bakmaya çalışan bir romandır.
İkinci kitabım Kutsal Çizme'de birbirinden bağımsız öyküler yer alıyor. Korku, gerilim, bilimkurgu, fantastik ve bunların alt türlerinde yazılmış, kutsal objeler ve bir çizme teması çevresinde toplanan öyküler bunlar. Bazı öyküler ile ilgili çok ilginç ve bazıları ile ilgili çok güzel yorumlar aldığımı da belirtmeden geçemeyeceğim.
Üçüncü kitabım Meleran: Çakıldak Döngüsü fantastik bir dünyada geçen, birbirinden bağımsız ve kimse tarafından kabul görmeyen çocukların (ki onlara çakıldak deniyor) bir grup öğretmen tarafından toplanarak götürüldükleri bir büyü eğitimi üzerine. Yüksek büyü içeren fantastik kurgu türlerini seviyorsanız okumanızı tavsiye ederim. (İkinci kitabının da yolda olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.)
Dördüncü ve son kitabım Adrina: Yalnızlık Kulesi ise son dönemde bizlere kucak açan mantiskitap etiketiyle çıkan, karanlık fantezi türünde yazılmış bir fantastik öykü derlemesi. Aslında tam olarak öykü derlemesi demek doğru olmayacaktır. Zira tüm öyküler iç içe geçerek sizi bir sonraki noktaya taşıyor, nihayete erdiğinde keşke daha fazla olsa dedirtiyor.
Özellikle son kitabımın çıkmasında emeği geçen Barış Kapukıran ve Aşkın Güngör'e buradan tekrardan teşekkür ediyorum. İkisi de bu yolda benim ve Türk Spekülatif Kurgu yazarlarının yol göstericisi niteliğindeler.
M.S.: Hoş geldiniz. Yazar olmak nasıl bir his? Yazar olduktan sonra hayatınızda değişen bir şeyler oldu mu?
M.E.E.: Yazar olmak aslında hep istediğim bir şeydi. Çocukluğumdan bu yana olmak istediğim kişiydi ama ne yazık ki Türkiye'de bir yazar olmak dediğinizde hayatınızda "olumlu" anlamda çok bir etkisi olmuyor. Genel anlamıyla okur oranımızın çok düşük olduğu (her geçen gün arttığını gözlemlemek bir mutluluk aslında) söyleyerek ne demek istediğimi net bir şekilde anlatabileceğimi umuyorum. Umarım bir gün Türk Spekülatif Kurgu yazarları da hak ettikleri yerlere gelecekler.
Son dönemde Spekülatif Kurgu yayınlarının çok daha iyi bir noktada olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bu türlerde kitaplar okumayı seven arkadaşlar varsa özellikle önerebileceğim birkaç yepyeni roman bulunuyor.
M.S.: Başarılar diliyorum.
S.H.: Sizce yazarlık bir meslek midir yoksa hobi mi?
M.E.E.: Her ikisi de desem? Severek yapılması, yaparak sevmeye devam edilmesi gereken bir yaşam modelidir.
E.E.: Kitaplarınız hiç yabancı dilde basıldı mı?
M.E.E.: Henüz değil, umarım bir gün.
G.U.G.: Ercan Bey hoş geldiniz. Yazma serüveniniz nasıl başladı?
M.E.E.: Hoş bulduk. Lise yıllarımda, pek çok spekülatif kurgu okurundan farklı olarak Yüzüklerin Efendisi ile değil, Yerdeniz serisi ile başladı. Evet, Yüzüklerin Efendisi unutulmaz bir efsaneydi ama bana "ben de yazmalıyım" dedirten şey Yerdeniz serisi, daha da spesifik olmak gerekirse Atuan Mezarları kitabıydı. Buradan Ursula K. Le Guin'e bir kez daha teşekkür ediyorum. Huzur içinde yatsın, hep kalbimizde olacak.
İ.A.: Hoş geldiniz kitaplarınız hangi yaş aralığına hitap ediyor?
M.E.E.: Özellikle son kitabım Adrina: Yalnızlık Kulesi +16 diye sınıflandırılabilir. Mekanika: Zamanın Parçaları ve Kutsal Çizme de aynı aralıkta ama Meleran: Çakıldak Döngüsü kitabımı +12 yaş grubuna öneriyorum.
S.C.: Adrina sözcüğünün, Edirne ile bir ilgisi var mıdır?
M.E.E.: Ne yazık ki benim kullanırken seçtiğim şekliyle yok. Açıkçası özellikle bir yerden aldığım bir kelime değil. Daha önceden üzerinde matematiksel olarak çok çalıştığım Meleran ve Adrina isimli iki dünyadan birisinin tamamen kendimce "uydurulmuş" adıdır. Bir yerlerden zihnime yerleşip günün birinde aniden çıktı mı bilemiyorum, daha doğrusu net bir şekilde hatırlamıyorum; çünkü bu dünyayı ilk defa düşündüğümden ve hakkında yazmaya başladığımdan bu yana uzun yıllar geçti. Yine de karakter ve dünya isimleri ile ilgili doğaçlamalar yapmak konusunda hiç sıkıntı çekmedim.
S.C.: Açıklamanız için çok teşekkür ederim. Edirne şehrinin en eski isimlerinden biri, Adriyanus dur. İlk fetheden hükümdar. Sonra bir ara Adriyan olmuş. Bu kadim şehirle ilgili iki romanım olduğu için, acaba sizde yeni bilgiler olabilir mi? Diye merak ederek sordum. Kitaplarınızla en yakın zamanda tanışmak isterim. Başarılar ve bol satışlar dilerim. Selam ve sevgilerimle.
E.E.: Kendiniz okumak için ne tür kitapları tercih ediyorsunuz?
M.E.E.: Her türlü kitap okuyorum. Özellikle o dönemde ruh halime ya da gerekliliklerime hitap eden kitap hangisiyse onu okuyorum ama tek bir zaman diliminde tek bir kitapla asla yetinemiyorum. Birden fazla kitabı aynı anda okuyorum, hepsini aynı zamanda düşünüyorum. Bu konuda biraz kendi sınırlarımı zorlamayı seviyorum.
İ.A.: Size yazmanızda ilham veren yazarlar var mıdır?
M.E.E.: Az önce ilkini ve en önemlisini söylemiştim. Kesinlikle Ursula K. Le Guin.
G.U.G.: Yazar olmanıza katkısı olan kişi, yazar ya da kitap var mı?
M.E.E.: Yazar olmama katkısı olan yazar, az önce söylediğim gibi Ursula K. Le Guin'dir. Yine de daha büyük etkisi olan birkaç gerçek kişi sayabilirim. Bunlardan ilki şüphesiz ki Hakan U. Öztürk olmuştur. Ne zaman geri adım atsam beni desteklemiştir. Ayrıca aynı yayınevinden (mantiskitap) çıkan bir novella kitabı var kendisinin. Çok kaliteli bir kitap olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Boşluğa Savrulan ismi ile halen satışı bulunan kitabı okumadan geçmeyin lütfen.
Aynı şekilde Aşkın Güngör; özellikle Esrarengiz Hikâyeler isimli Spekülatif Kurgu eserlerimizi bir arada bulunduran ve her birini birer ücretsiz kitap tadında (bildiğiniz kapakları bile var) yayınlayan siteyi kurarak, bizleri her fırsatta yayınevlerine önererek bize çok büyük destek sağlamıştır. Bildiğiniz gibi yazmak kadar baskı yapacak yayınevi bulmak da çok önemli bu zamanda. Bizler henüz tanınmamış yazarlar olduğumuz günlerde bize yol gösteren ışık oldu kendisi.
Son dönemde birbirinden kaliteli spekülatif kurgu yazarlara kucak açan mantiskitap yayın yönetmenimiz Barış Kapukıran'ı da unutmamak lazım. Size şu kadar net söylüyorum: Şu dönemde bu yayınevinden çıkan pek çok spekülatif kurgu yabancılarına taş çıkartacak seviyede eserlerdir. Özellikle Boşluğa Savrulan, Gecebakan, Sultan ve tabii ki üçüncü baskısını yapan Mesih'in Klonu'nu okumadan geçmeyin derim.
M.S.: Kitaplarınızın yeterince tanındığını düşünüyor musunuz? Bu konuda ki çalışmalarınız neler?
M.E.E.: Ne yazık ki yeterince tanınmıyorlar. Henüz yolun çok başında olduğumu düşünüyorum. Yazma işi benim severek yaptığım ama asıl mesleğim olmayan bir iş. Asıl işimden artan zamanda zevkle icra ediyor, bir gün daha çok okurla buluşmayı umuyorum.
E.S.Ç.: En sevginiz yazar kimdir? Ne tür kitapları okumaktan keyif alırsınız? Asla okumam dediğiniz tür veya yazar var mı?
M.E.E.: Ursula K. Le Guin. Fantastik Kurgu ve Bilimkurgu romanlar her zaman ilk tercihimdir ama diğer her türde kitabı da zevkle okuduğum doğrudur. Özellikle sıkı bir John Steinbeck hayranı olduğumu söyleyebilirim.
M.S.: Yazar olmak istiyorum. Bu konuda bana ne gibi tavsiyelerde bulursunuz?
M.E.E.: Daha önceden yaptığınız çalışmalarınız var mıydı? Varsa bu amaç uğruna kurulmuş, özellikle spekülatif kurgu yazarlara yol gösteren küçük bir topluluğumuz var. Elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Yine de yolun başındaki bir yazara önerim öncelikle çok ama çok okuması olacaktır. Ne istediğini bilmek önce istediğini iyi tanımaktan geçer.
M.S.: Roman türünde yazmak için çalışmalarım var ama hiç cesaretim yok. Bazen yazdıklarım çok saçma geliyor. Sizde de böyle sorunlar oldu mu?
M.E.E.: Olmaz mı? Hem de nasıl oldu. Yine de hiç durmamak lazım. Yazdıkça daha iyisini yapabildiğinizi göreceksiniz. Bir gün istediğiniz seviyeye geleceksiniz.
V.O.: İlk kitabınızın basım sürecinde yaşadığınız sorunlar nelerdi? Bu sorunları diğer kitaplarınızin basım süreçlerinde de yaşadınız mı?
M.E.E.: Kabul edilmek en büyük sorun ne yazık ki. Tabii o süreçte biz de hatalarımızı öğreniyor, geliştiriyoruz. Öğrenmek hiç bitmiyor, asla da bitmemeli. Her zaman daha iyisini yapmalı ve yaptıkça kendimizi daha çok geliştirmeliyiz.
M.S.: Yazarken zorlandığınız veya keşke bunu hiç yazmasaydım dediğiniz bir konu var mı?
M.E.E.: Olmaz mı? Sildiğim nice kısım da oldu. Sonra tekrar yazdığım ve yine sildiklerim de oldu. Bazıları sonsuza kadar imha edildi. Bazıları da pişman olacağımı bile bile yazdığım satırlar olarak yayına gitti. Biz yazarlar, her zaman doğru olduğunu bildiğimiz sözcükleri yazmak konusunda ısrarcıyız. Geriye adım atmadığımız sürece yazar olarak anılacağız.
Y.K.: Bir ara modern Vampir içerikli kitaplar gündemdeydi. Çoğunlukla o tarz… Sizinkiler okumadım daha maalesef. Sizin tarzınız anladığım kadarıyla Jules Verne, Trudi Canavan, Michael Ende gibi bir karışım. Herhalde doğru anladıysam?
Küçükken bu tür kitaplarla mı başladınız? Yoksa filmlerden mi esinleniyorsunuz?
M.E.E.: Tümü okuduğum ve saygı duyduğum yazarlarla birlikte anılmak ne mutluluk verici ama tarzım hiçbirisi ile tam olarak uyuşuyor diyemem. Ursula K. Le Guin'i örnek olarak alıp Terry Pratchet'in yolundan gitmeye çalışırken bambaşka birisi olup çıktım ben. Umarım sizler de okuduktan sonra yorumlar ve bana gerçekten neye benzediğimi -kime olduğundan çok neye- söylersiniz. Bu yorumları duymayı sabırsızlıkla bekliyorum.
Y.K.: Memnuniyetle.
M.S.: Kitabınızı yazdıktan sonra basım aşamasında zorlandığınız bir olay var mı?
M.E.E.: Olmaz mı? Derin bir "ah" çektirdiniz desem inanır mısınız? Yazmak emin olun bastırmaktan daha kolay. Yine de sonunda elinizde çocuğunuzu tuttuğunuzu düşünün, o her şeye değer.
Benim bir oğlum (9 yaşında) bir de kızım var (9 aylık) ama emin olun dört çocuğum daha var. Hepsi de birbirinden güzeller. Hepsini her gün, sevgi ile kucaklıyorum. Yine de onların da artık birer birey olduğunu, benden çok siz okurlara ait olduğunu bilecek kadar olgunum.
Lütfen okuduktan sonra sizler de onları birer birey yapmaktan çekinmeyin. Yorumlarınızı bekliyorum.
V.O.: Kitap yayınlama süreçleri çok mu sıkıntılı oluyor? Katıldığım diğer söyleşilerde çoğu yazarımız zor olduğunu söyledi. Sizin de zorluk çektiğiniz konular var mıydı?
M.E.E.: Gerçekten çok zor. Kabul edilmek, baskıya uygun görülmek ilk aşama ama sonrasında da edisyon, redaksiyon, baskı, dizgi gibi süreçler var. Onun çıkmasını beklemek. Hepsinde de bir sabırsızlık, bir emek söz konusu. Hem sizin hem de başka arkadaşların emekleri.
M.S.: Kitaplarınızı yazarken başkalarına okutup fikir alışverişinde bulduğunuz kimseler oldu mu?
M.E.E.: Kesinlikle oldu. Özellikle Meleran: Çakıldak Döngüsü kitabımı sevgili Ceren Altay ve Zeynep ALTUNTAŞ okudular ve tekrar elden geçirmeme vesile oldular. Mekanika: Zamanın Parçaları kitabımı ise Berkan Fidan okuyarak yorumladı.
Adrina: Yalnızlık Kulesi isimli son romanımın ilk öyküsünü 500+ kişi Esrarengiz Hikâyeler sitesi üzerinden ücretsiz olarak okudu. Geriye kalan 9 öykü ise oradan tanıdıkları Cortuga karakteri ile kitapta hayat buldu.
Adrina: Yalnızlık Kulesi ilk öyküsüne buradan ön okuma yapabilirsiniz ama kitapta birkaç kez daha elden geçirilmiş, çok daha temiz bir versiyonu olduğunu unutmayalım. Bu öykü yeniden hayat buldu diyebiliriz. https://esrarengizhikayeler.com/adrin...
Y.K.: Bende şiir ve söz yazıyorum yazanlara tavsiyeleriniz nelerdir?
M.E.E.: Klasik olacak ama "Hayallerinizin peşinden gidin." Daha da önemlisi "Her gün aralıksız yazın ve bunu hedeflere dökün." Ben hedeflerle ve programlarla yaşayan bir insanım, bunun, özellikle içinde bulunduğumuz çağda, her alanda çok işe yaradığına tanık oldum.
M.S.: Asla yazmam dediğiniz bir tür var mı?
M.E.E.: Asla asla deme demişler. Ben yine de genç erotik, gotik fantastik kurgu ve yan türlerine girmekten kaçınıyorum diyeyim.
Y.K.: Yazılarınızı hangi ortamlarda yazmayı seviyorsunuz?
M.E.E.: enellikle evimde, ofis olarak kullandığım odamda yazıyorum. Bazen yolculuk sırasında, bazen bahçede ama genelde ofisimde.
Umarım kimsenin sorusunu atlamamışımdır.
Uğur Aydın: Aman efendim benim kitabımın da adı bu sohbette geçmiş. (Sultan - Nebula'nın Mızrağı). Teşekkürler Ercan. Yaptığın her eser kaliteli ve her zaman eserlerini ilk alan kişi olmuşumdur. Başarılarının devamını dilerim dostum.
E.E.: Hoşgeldiniz.
U.A.: Hoş buldum efendim. Geçiyordum yol arkadaşım Ercan Ergür ve size selam vermek istedim.
S.H.: En beğenerek yazdığınız kitabınızı sorsak?
M.E.E.: Ayıramam ki. Meleran kitapları benim için (içinde geçtikleri dünya nedeniyle) çok değerli olmuştur ama Mekanika: Zamanın Parçaları gibi de bir kitabım var, kendim bile dönüp dönüp tekrar okumaktan zevk duyuyorum. Son kitabımı önerebilirim ama... Adrina: Yalnızlık Kulesi ile başlamanız iyi olacaktır. Türk Mitolojisini iyice harmanlayan bir eser olarak fırından yeni çıktı.
S.H.: Sizce yayınevi önemli bir aşama mı? Yayın evi seçerken nelere dikkat edilmeli?
M.E.E.: Yayınevi seçerken öncelikle yazdığınız türde kitaplar basan bir yayınevi olup olmadığına dikkat etmeniz gerekiyor. Yine de yayınevi seçmek çift taraflı bir şey. Siz onları seçiyorsunuz ama onlar da sizi seçiyor mu bakalım? Gerçekten çok önemli bu arada.
V.O.: Mizanpaj sürecinde bir yazarımız kandırılmış, direkt basıma geçmişler. Kitabı harap olmuştu. Bu gibi sıkıntılı süreçte maddi masrafları kim karşılıyor bilginiz var mı? Hazırladığım bir eser var onun için sordum. İnşallah lazım olmaz ama bilgi sonuçta…
M.E.E.: Bu gibi bir durum bizlerin de başına geldi. Bir seçkide (On kişiden fazla yazarın yer aldığı bir derlemeydi) kitabımız bir yayınevine verildi ve hiçbir edisyona girmeden, redaksiyona dahi girmeden, öylece baskıya gitti. Daha da kötüsü bizlerle sözleşme bile yapmadan öykümüzü kullandılar. Bu noktada derlemeyi yapan arkadaşımızı da kandırdılar. Bu süreç çok can yakıcıydı. O arkadaşımızı zora sokmamak adına öykümüzden bile feragat ettik. Daha fazla detay vermek istemiyorum ama o arkadaşımız arada olmasa ve o da kandırılmış olmasa bambaşka yerlere gidebilirdi mevzu.
İ.A.: Karakterlerinizi oluştururken kendi kişiliğinizden katkılar yaptığınız oluyor mu?
M.E.E.: Mutlaka oluyordur ama ben karakterlerimi oluştururken bambaşka yapıtaşları kullanıyorum. Genelde de işin sonunda onlar beni şekillendirmiş oluyorlar. Aslında kitabı yazarken birlikte şekilleniyoruz. Adrina: Yalnızlık Kulesi kitabımdaki Bilge Su karakterini mutlaka gözlemlemelisiniz. Kitabın başında bulunduğu nokta ile kitabın sonunda geldiği nokta arasında dağlar kadar fark olduğunu göreceksiniz.
Bu arada minik kızımın adı da Bilge, söylemeden geçemeyeceğim.
Y.K.: Allah bağışlasın.
… İyi dilekler gelir. …
M.E.E.: Teşekkür ederim.
Y.K.: Bir kitap kaç ayda çıkıyor hocam?
M.E.E.: Değişiyor. Yayınevinin süreçlerine bağlı. Altı ay ile bir buçuk yıl arası desem acaba net olur mu bilemedim. Benim süreçlerim bu aralıkta değişmişti.
M.S.: Sizin için yazmak ne ifade ediyor?
M.E.E.: Hayal gibi bir şey bu. Tüm hayallerinizin bir gün elinizde tutulabilir hale geldiğini düşünün. İşte öyle bir şey. Daha da güzeli var ama biliyor musunuz: Okunmak. Birisi gelip de size yazdıklarınızdan bahsedince ve sizin aslında hiç düşünmediğiniz bir açıdan bakınca dünyalar sizin oluyor. Resmen ufkunuz açılıyor.
Y.K.: Çok gurur verir Hocam.
V.O.: Ercan Hocam, bir soru daha sorup aranızdan ayrılmak istiyorum: Kitap yazma süreci çok maliyetli mi? Kitap basım ve yayın sürecinde devlet desteği var mı? Bir de yeni bir eser daha yazmayı düşünüyor musunuz? Kendinize iyi bakın, bol bilgili günler dilerim. Hayırlı akşamlar.
M.E.E.: Devlet desteği ben hiç görmedim ve bildiğim kadarıyla yok. Maliyet ise değişir. Bazı yayınevleri yazardan para alarak yapıyorlar bu işi. Bunların da kaliteli ve kalitesiz olanları var ama ben bu şekilde ilerlemedim. Özellikle mantis kitap benim kitabımı basmaya kendisi karar verdi ve cebimden de bir kuruş para çıkmadı. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Tabii geleneksel yayınevi mantığı da bu şekildedir. Sizin onları tercih etmenizden çok onlar sizi tercih ederler ve karşılıklı bir iş doğar.
Aslında hali hazırda yazılmış daha birkaç kitabım var. Meleran kitaplarının ikincisi hazır. Sadece düzenlemeler yapılarak bir yayınevine verilmeyi bekliyor. O noktada bazı şüphelerim olduğu için baskıya vermedim henüz. Aynı şekilde yine başka bir roman daha yazdım ve o da kenarda duruyor. Daha geniş zamana ihtiyacım var. Bunu bulduğumda hem bu kitaplarımı baskıya vereceğim hem de aklımdaki birkaç yeni projeyi kağıda dökeceğim.
İyi akşamlar Vahit Bey. İlginiz için teşekkür ederim.
M.S.: Şiirle aranız nasıl?
M.E.E.: Okumayı seviyorum ama çok hakim olduğum bir dal değil ne yazık ki.
M.S.: Teşekkür ederim. Başarılarınızın devamını diliyorum.
M.E.E.: Ben teşekkür ederim.
E.S.Ç.: Sizce yazarlık yaparak geçimini sürdürmek mümkün müdür?
M.E.E.: Ülkemizde yazarlık ile geçim sürdürülemiyor ne yazık ki. Ben mühendislik alanında çalışıyorum. Asli işim yeni ürün geliştirme. Teknik liderlik yapıyorum alanımda. Yazmak benim ikinci uğraşım diyebilirim. Severek yaptığım ikinci bir işim gibi düşünüyorum. Oğlum arkadaşlarına "benim babam yazar" dediğinde emin olun her şeyden daha çok gururlanıyorum.
E.S.Ç.: Kitaplarınızı hangi yayınevlerinde bastırdınız?
M.E.E.: İki kitabım KDY (Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık) etiketiyle, bir kitabım Cinius etiketiyle, son kitabım ise bir üyesi olmaktan gurur duyduğum Mantis Kitap etiketiyle çıktı. Umarım mantis kitap ile daha nice güzel işlere imza atarız.
S.H.: Yazı yazmak için nasıl ortamları tercih ediyorsunuz?
M.E.E.: Bu soru az önce sorulmuştu ama kaçıranlar için tekrar cevaplayabilirim. Evde, biricik eşimle birlikte tasarladığımız ofisimde yazıyorum genelde. (Buradan kendisine sevgiler gönderiyorum.) Yine de ekleyecek bir şeyim olursa loş ışık, hafif müzik ve sakin bir kafayı tercih ediyorum diyebilirim.
K.D. (Moderatör): Arkadaşlar, yavaş yavaş son soruları alalım.
S.H.: Çok keyif aldığım güzel bir söyleşi oldu. Başarılarınızın devamını dilerim Ercan Bey.
M.E.E.: Ben de çok keyif aldım inanın. Umarım daha nicelerini yaparız. Dediğim gibi sizler kitaplarımdan okuma fırsatı bulursanız bu kitaplar üzerinden de sohbetler edebiliriz.
E.E. (Moderatör): Söyleşimizi burda noktalıyoruz arkadaşlar. Öncelikle yazarımız Ercan Ergür'e ve katılan bütün arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. Herkese mutlu akşamlar sevgiyle kalın.
M.E.E.: Katılım gösteren tüm arkadaşlara özel olarak teşekkür ediyorum. E. Hanım ve K. Bey'e de ayrıca teşekkür ediyorum. Lütfen bana her türlü sorunuz için ulaşmaktan çekinmeyin. Biliyorum, bazen hepimiz hayat koşturmacasında savrulup gidebiliyoruz ama elimden geldiğince erken cevap dönmeye çalışırım. Özellikle kitaplarımı okuma fırsatı bulursanız yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin.
Adrina: Yalnızlık Kulesi
Meleran - Büyünün Yolu Serisi 1. Kitap: Çakıldak Döngüsü
Mekanika: Zamanın Parçaları
Kutsal Çizme
S.H.: Merhaba Yazarım hoş geldiniz. Nasılsınız? Biraz kendinizden bahseder misiniz? Neler yaparsınız kitap yazmak dışında.
M.E.E. (Yazar): Merhabalar, iyiyim, teşekkürler. Sizlerde iyisinizdir umarım. Kısaca kendimden bahsetmem gerekirse 1984 İstanbul doğumluyum ve iki çocuk babasıyım. 17 yaşında babamın işi vesilesiyle yerleşmek durumunda kaldığımız Tekirdağ ilinin Çerkezköy ilçesinde ikamet ediyorum.
Yazmak dışında o kadar çok geniş yelpazeli bir ilgi alanım var ki anlatamam ama neredeyse büyük çoğunluğu kurgusal eserler üzerine.
Yazmak, çocuklarım, okumak, çocuklarım, izlemek, çocuklarım, oynamak, çocuklarım. Ailem ailem ailem diyebilirim.
V.O.: İlk ben sormak istiyorum: Yazmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?
M.E.E.: İlk olmadı Vahit Bey. Daha hızlı davrananlar oldu. Yine de soru sorduğunuz için teşekkür ederim. Ben aslında yaklaşık 20 yıldır (tam tarih veremeyeceğim şu anda) yazıyorum. Çok derin bir soru bu. Senem Hanımın sorusuyla birleştirecek olursak lise çağlarımda başladığım yazma hayatıma bundan üç yıl kadar önce basılı yayına atılma ile karar verdim.
İlk yazdığım kitabım yine bir fantastik kitaptı ama bugün kimsenin okuyamayacağı kadar derinlere gömülmüş durumda. O günden sonra pek çok yazılı esere imza attım, eserlerimi yayınlamaya ise daha çok yeni başladım.
E.S.Ç.: Merhabalar, yazılmış kaç kitabınız var?
M.E.E.: Şu anda dört kitabım var basılmış durumda. İlk kitabım Mekanika: Zamanın Parçaları okurlardan gelen geri bildirimlere göre "sıra dışı" olarak niteleyebileceğim bir bilimkurgu romandı. Şöyle ki bir yapbozun parçaları gibi bağımsız gibi duran ama ilerledikçe birbirine bağlanan sarmal hikayelerden oluşan bir romandı. KDY etiketiyle (kitapyurdu) yayınlanan roman halen kitapyurdu üzerinde satışa devam ediyor.
Sonrasında yayınladığı ikinci kitabım Kutsal Çizme ise birbirinden farklı spekülatif kurgu türlerde yazılmış öykülerimden oluşan bir derlemeydi. Öyküler genel itibariyle kutsal çizme objesi etrafında toplanan öykülerdi. Cinius etiketiyle yayımlandı.
Üçüncü kitabım, benim yaratımına çok uzun zaman ve emek harcadığım iki fantastik dünyadan ilki olan Meleran dünyasında geçen ilk romanımdı. Yine KDY etiketi ile yayınlandı. Halen kitapyurdu üzerinden satışa devam ediyor.
Dördüncü ve yeni çıkan kitabım ise Adrina: Yalnızlık Kulesi. Bu romanımda daha karanlık olan kardeş dünya Adrina'ya yolculuk ediyoruz. Cortuga ve Bilge Su isimli iki karakterin etrafında şekillenen, Türk Mitolojisi'nin de en derinlerine kadar dalan bir çok öykünün sarmal bir şekilde bir araya geldiği bir kurgusu var. Okudukça 10 öykü bir araya geliyor ve sizi nihai bir sonuca taşıyor.
Bu dört kitabım dışında da iki farklı seçkide yer aldım.
Bir çok değerli yazar dostumla birlikte paylaştığım iki kıymetli seçkiden ilki Hayal Kutusu yine Cinius Etiketi ile yayınlandı. Diğeri ise çok kıymetli ve birazdan bahsedeceğim bir yayınevi olan, Adrina: Yalnızlık Kulesi'nin de yayınlandığı Mantis Kitap etiketi ile Esrarengiz Hikayeler: Tuhaflıklar Cildi adıyla yayınlandı.
E.S.Ç.: Kitaplarınızın konusu nedir?
M.E.E.: Az önce kitaplarımdan kısaca bahsetmiştim aslında. İlk kitabım Mekanika: Zamanın Parçaları tabiri caizse kazan kaldıran robotlar tarafından ele geçirilmiş bir gelecekleri olduğunu öğrenen insanların o gelecekten kaçmak için sarf ettikleri çaba üzerine kurulu. Gelecek ve geçmişi bir arada harmanlayan ve zamanda yolculuk, yapay zeka, paralel evrenler gibi temalara başka açılardan bakmaya çalışan bir romandır.
İkinci kitabım Kutsal Çizme'de birbirinden bağımsız öyküler yer alıyor. Korku, gerilim, bilimkurgu, fantastik ve bunların alt türlerinde yazılmış, kutsal objeler ve bir çizme teması çevresinde toplanan öyküler bunlar. Bazı öyküler ile ilgili çok ilginç ve bazıları ile ilgili çok güzel yorumlar aldığımı da belirtmeden geçemeyeceğim.
Üçüncü kitabım Meleran: Çakıldak Döngüsü fantastik bir dünyada geçen, birbirinden bağımsız ve kimse tarafından kabul görmeyen çocukların (ki onlara çakıldak deniyor) bir grup öğretmen tarafından toplanarak götürüldükleri bir büyü eğitimi üzerine. Yüksek büyü içeren fantastik kurgu türlerini seviyorsanız okumanızı tavsiye ederim. (İkinci kitabının da yolda olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.)
Dördüncü ve son kitabım Adrina: Yalnızlık Kulesi ise son dönemde bizlere kucak açan mantiskitap etiketiyle çıkan, karanlık fantezi türünde yazılmış bir fantastik öykü derlemesi. Aslında tam olarak öykü derlemesi demek doğru olmayacaktır. Zira tüm öyküler iç içe geçerek sizi bir sonraki noktaya taşıyor, nihayete erdiğinde keşke daha fazla olsa dedirtiyor.
Özellikle son kitabımın çıkmasında emeği geçen Barış Kapukıran ve Aşkın Güngör'e buradan tekrardan teşekkür ediyorum. İkisi de bu yolda benim ve Türk Spekülatif Kurgu yazarlarının yol göstericisi niteliğindeler.
M.S.: Hoş geldiniz. Yazar olmak nasıl bir his? Yazar olduktan sonra hayatınızda değişen bir şeyler oldu mu?
M.E.E.: Yazar olmak aslında hep istediğim bir şeydi. Çocukluğumdan bu yana olmak istediğim kişiydi ama ne yazık ki Türkiye'de bir yazar olmak dediğinizde hayatınızda "olumlu" anlamda çok bir etkisi olmuyor. Genel anlamıyla okur oranımızın çok düşük olduğu (her geçen gün arttığını gözlemlemek bir mutluluk aslında) söyleyerek ne demek istediğimi net bir şekilde anlatabileceğimi umuyorum. Umarım bir gün Türk Spekülatif Kurgu yazarları da hak ettikleri yerlere gelecekler.
Son dönemde Spekülatif Kurgu yayınlarının çok daha iyi bir noktada olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bu türlerde kitaplar okumayı seven arkadaşlar varsa özellikle önerebileceğim birkaç yepyeni roman bulunuyor.
M.S.: Başarılar diliyorum.
S.H.: Sizce yazarlık bir meslek midir yoksa hobi mi?
M.E.E.: Her ikisi de desem? Severek yapılması, yaparak sevmeye devam edilmesi gereken bir yaşam modelidir.
E.E.: Kitaplarınız hiç yabancı dilde basıldı mı?
M.E.E.: Henüz değil, umarım bir gün.
G.U.G.: Ercan Bey hoş geldiniz. Yazma serüveniniz nasıl başladı?
M.E.E.: Hoş bulduk. Lise yıllarımda, pek çok spekülatif kurgu okurundan farklı olarak Yüzüklerin Efendisi ile değil, Yerdeniz serisi ile başladı. Evet, Yüzüklerin Efendisi unutulmaz bir efsaneydi ama bana "ben de yazmalıyım" dedirten şey Yerdeniz serisi, daha da spesifik olmak gerekirse Atuan Mezarları kitabıydı. Buradan Ursula K. Le Guin'e bir kez daha teşekkür ediyorum. Huzur içinde yatsın, hep kalbimizde olacak.
İ.A.: Hoş geldiniz kitaplarınız hangi yaş aralığına hitap ediyor?
M.E.E.: Özellikle son kitabım Adrina: Yalnızlık Kulesi +16 diye sınıflandırılabilir. Mekanika: Zamanın Parçaları ve Kutsal Çizme de aynı aralıkta ama Meleran: Çakıldak Döngüsü kitabımı +12 yaş grubuna öneriyorum.
S.C.: Adrina sözcüğünün, Edirne ile bir ilgisi var mıdır?
M.E.E.: Ne yazık ki benim kullanırken seçtiğim şekliyle yok. Açıkçası özellikle bir yerden aldığım bir kelime değil. Daha önceden üzerinde matematiksel olarak çok çalıştığım Meleran ve Adrina isimli iki dünyadan birisinin tamamen kendimce "uydurulmuş" adıdır. Bir yerlerden zihnime yerleşip günün birinde aniden çıktı mı bilemiyorum, daha doğrusu net bir şekilde hatırlamıyorum; çünkü bu dünyayı ilk defa düşündüğümden ve hakkında yazmaya başladığımdan bu yana uzun yıllar geçti. Yine de karakter ve dünya isimleri ile ilgili doğaçlamalar yapmak konusunda hiç sıkıntı çekmedim.
S.C.: Açıklamanız için çok teşekkür ederim. Edirne şehrinin en eski isimlerinden biri, Adriyanus dur. İlk fetheden hükümdar. Sonra bir ara Adriyan olmuş. Bu kadim şehirle ilgili iki romanım olduğu için, acaba sizde yeni bilgiler olabilir mi? Diye merak ederek sordum. Kitaplarınızla en yakın zamanda tanışmak isterim. Başarılar ve bol satışlar dilerim. Selam ve sevgilerimle.
E.E.: Kendiniz okumak için ne tür kitapları tercih ediyorsunuz?
M.E.E.: Her türlü kitap okuyorum. Özellikle o dönemde ruh halime ya da gerekliliklerime hitap eden kitap hangisiyse onu okuyorum ama tek bir zaman diliminde tek bir kitapla asla yetinemiyorum. Birden fazla kitabı aynı anda okuyorum, hepsini aynı zamanda düşünüyorum. Bu konuda biraz kendi sınırlarımı zorlamayı seviyorum.
İ.A.: Size yazmanızda ilham veren yazarlar var mıdır?
M.E.E.: Az önce ilkini ve en önemlisini söylemiştim. Kesinlikle Ursula K. Le Guin.
G.U.G.: Yazar olmanıza katkısı olan kişi, yazar ya da kitap var mı?
M.E.E.: Yazar olmama katkısı olan yazar, az önce söylediğim gibi Ursula K. Le Guin'dir. Yine de daha büyük etkisi olan birkaç gerçek kişi sayabilirim. Bunlardan ilki şüphesiz ki Hakan U. Öztürk olmuştur. Ne zaman geri adım atsam beni desteklemiştir. Ayrıca aynı yayınevinden (mantiskitap) çıkan bir novella kitabı var kendisinin. Çok kaliteli bir kitap olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Boşluğa Savrulan ismi ile halen satışı bulunan kitabı okumadan geçmeyin lütfen.
Aynı şekilde Aşkın Güngör; özellikle Esrarengiz Hikâyeler isimli Spekülatif Kurgu eserlerimizi bir arada bulunduran ve her birini birer ücretsiz kitap tadında (bildiğiniz kapakları bile var) yayınlayan siteyi kurarak, bizleri her fırsatta yayınevlerine önererek bize çok büyük destek sağlamıştır. Bildiğiniz gibi yazmak kadar baskı yapacak yayınevi bulmak da çok önemli bu zamanda. Bizler henüz tanınmamış yazarlar olduğumuz günlerde bize yol gösteren ışık oldu kendisi.
Son dönemde birbirinden kaliteli spekülatif kurgu yazarlara kucak açan mantiskitap yayın yönetmenimiz Barış Kapukıran'ı da unutmamak lazım. Size şu kadar net söylüyorum: Şu dönemde bu yayınevinden çıkan pek çok spekülatif kurgu yabancılarına taş çıkartacak seviyede eserlerdir. Özellikle Boşluğa Savrulan, Gecebakan, Sultan ve tabii ki üçüncü baskısını yapan Mesih'in Klonu'nu okumadan geçmeyin derim.
M.S.: Kitaplarınızın yeterince tanındığını düşünüyor musunuz? Bu konuda ki çalışmalarınız neler?
M.E.E.: Ne yazık ki yeterince tanınmıyorlar. Henüz yolun çok başında olduğumu düşünüyorum. Yazma işi benim severek yaptığım ama asıl mesleğim olmayan bir iş. Asıl işimden artan zamanda zevkle icra ediyor, bir gün daha çok okurla buluşmayı umuyorum.
E.S.Ç.: En sevginiz yazar kimdir? Ne tür kitapları okumaktan keyif alırsınız? Asla okumam dediğiniz tür veya yazar var mı?
M.E.E.: Ursula K. Le Guin. Fantastik Kurgu ve Bilimkurgu romanlar her zaman ilk tercihimdir ama diğer her türde kitabı da zevkle okuduğum doğrudur. Özellikle sıkı bir John Steinbeck hayranı olduğumu söyleyebilirim.
M.S.: Yazar olmak istiyorum. Bu konuda bana ne gibi tavsiyelerde bulursunuz?
M.E.E.: Daha önceden yaptığınız çalışmalarınız var mıydı? Varsa bu amaç uğruna kurulmuş, özellikle spekülatif kurgu yazarlara yol gösteren küçük bir topluluğumuz var. Elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Yine de yolun başındaki bir yazara önerim öncelikle çok ama çok okuması olacaktır. Ne istediğini bilmek önce istediğini iyi tanımaktan geçer.
M.S.: Roman türünde yazmak için çalışmalarım var ama hiç cesaretim yok. Bazen yazdıklarım çok saçma geliyor. Sizde de böyle sorunlar oldu mu?
M.E.E.: Olmaz mı? Hem de nasıl oldu. Yine de hiç durmamak lazım. Yazdıkça daha iyisini yapabildiğinizi göreceksiniz. Bir gün istediğiniz seviyeye geleceksiniz.
V.O.: İlk kitabınızın basım sürecinde yaşadığınız sorunlar nelerdi? Bu sorunları diğer kitaplarınızin basım süreçlerinde de yaşadınız mı?
M.E.E.: Kabul edilmek en büyük sorun ne yazık ki. Tabii o süreçte biz de hatalarımızı öğreniyor, geliştiriyoruz. Öğrenmek hiç bitmiyor, asla da bitmemeli. Her zaman daha iyisini yapmalı ve yaptıkça kendimizi daha çok geliştirmeliyiz.
M.S.: Yazarken zorlandığınız veya keşke bunu hiç yazmasaydım dediğiniz bir konu var mı?
M.E.E.: Olmaz mı? Sildiğim nice kısım da oldu. Sonra tekrar yazdığım ve yine sildiklerim de oldu. Bazıları sonsuza kadar imha edildi. Bazıları da pişman olacağımı bile bile yazdığım satırlar olarak yayına gitti. Biz yazarlar, her zaman doğru olduğunu bildiğimiz sözcükleri yazmak konusunda ısrarcıyız. Geriye adım atmadığımız sürece yazar olarak anılacağız.
Y.K.: Bir ara modern Vampir içerikli kitaplar gündemdeydi. Çoğunlukla o tarz… Sizinkiler okumadım daha maalesef. Sizin tarzınız anladığım kadarıyla Jules Verne, Trudi Canavan, Michael Ende gibi bir karışım. Herhalde doğru anladıysam?
Küçükken bu tür kitaplarla mı başladınız? Yoksa filmlerden mi esinleniyorsunuz?
M.E.E.: Tümü okuduğum ve saygı duyduğum yazarlarla birlikte anılmak ne mutluluk verici ama tarzım hiçbirisi ile tam olarak uyuşuyor diyemem. Ursula K. Le Guin'i örnek olarak alıp Terry Pratchet'in yolundan gitmeye çalışırken bambaşka birisi olup çıktım ben. Umarım sizler de okuduktan sonra yorumlar ve bana gerçekten neye benzediğimi -kime olduğundan çok neye- söylersiniz. Bu yorumları duymayı sabırsızlıkla bekliyorum.
Y.K.: Memnuniyetle.
M.S.: Kitabınızı yazdıktan sonra basım aşamasında zorlandığınız bir olay var mı?
M.E.E.: Olmaz mı? Derin bir "ah" çektirdiniz desem inanır mısınız? Yazmak emin olun bastırmaktan daha kolay. Yine de sonunda elinizde çocuğunuzu tuttuğunuzu düşünün, o her şeye değer.
Benim bir oğlum (9 yaşında) bir de kızım var (9 aylık) ama emin olun dört çocuğum daha var. Hepsi de birbirinden güzeller. Hepsini her gün, sevgi ile kucaklıyorum. Yine de onların da artık birer birey olduğunu, benden çok siz okurlara ait olduğunu bilecek kadar olgunum.
Lütfen okuduktan sonra sizler de onları birer birey yapmaktan çekinmeyin. Yorumlarınızı bekliyorum.
V.O.: Kitap yayınlama süreçleri çok mu sıkıntılı oluyor? Katıldığım diğer söyleşilerde çoğu yazarımız zor olduğunu söyledi. Sizin de zorluk çektiğiniz konular var mıydı?
M.E.E.: Gerçekten çok zor. Kabul edilmek, baskıya uygun görülmek ilk aşama ama sonrasında da edisyon, redaksiyon, baskı, dizgi gibi süreçler var. Onun çıkmasını beklemek. Hepsinde de bir sabırsızlık, bir emek söz konusu. Hem sizin hem de başka arkadaşların emekleri.
M.S.: Kitaplarınızı yazarken başkalarına okutup fikir alışverişinde bulduğunuz kimseler oldu mu?
M.E.E.: Kesinlikle oldu. Özellikle Meleran: Çakıldak Döngüsü kitabımı sevgili Ceren Altay ve Zeynep ALTUNTAŞ okudular ve tekrar elden geçirmeme vesile oldular. Mekanika: Zamanın Parçaları kitabımı ise Berkan Fidan okuyarak yorumladı.
Adrina: Yalnızlık Kulesi isimli son romanımın ilk öyküsünü 500+ kişi Esrarengiz Hikâyeler sitesi üzerinden ücretsiz olarak okudu. Geriye kalan 9 öykü ise oradan tanıdıkları Cortuga karakteri ile kitapta hayat buldu.
Adrina: Yalnızlık Kulesi ilk öyküsüne buradan ön okuma yapabilirsiniz ama kitapta birkaç kez daha elden geçirilmiş, çok daha temiz bir versiyonu olduğunu unutmayalım. Bu öykü yeniden hayat buldu diyebiliriz. https://esrarengizhikayeler.com/adrin...
Y.K.: Bende şiir ve söz yazıyorum yazanlara tavsiyeleriniz nelerdir?
M.E.E.: Klasik olacak ama "Hayallerinizin peşinden gidin." Daha da önemlisi "Her gün aralıksız yazın ve bunu hedeflere dökün." Ben hedeflerle ve programlarla yaşayan bir insanım, bunun, özellikle içinde bulunduğumuz çağda, her alanda çok işe yaradığına tanık oldum.
M.S.: Asla yazmam dediğiniz bir tür var mı?
M.E.E.: Asla asla deme demişler. Ben yine de genç erotik, gotik fantastik kurgu ve yan türlerine girmekten kaçınıyorum diyeyim.
Y.K.: Yazılarınızı hangi ortamlarda yazmayı seviyorsunuz?
M.E.E.: enellikle evimde, ofis olarak kullandığım odamda yazıyorum. Bazen yolculuk sırasında, bazen bahçede ama genelde ofisimde.
Umarım kimsenin sorusunu atlamamışımdır.
Uğur Aydın: Aman efendim benim kitabımın da adı bu sohbette geçmiş. (Sultan - Nebula'nın Mızrağı). Teşekkürler Ercan. Yaptığın her eser kaliteli ve her zaman eserlerini ilk alan kişi olmuşumdur. Başarılarının devamını dilerim dostum.
E.E.: Hoşgeldiniz.
U.A.: Hoş buldum efendim. Geçiyordum yol arkadaşım Ercan Ergür ve size selam vermek istedim.
S.H.: En beğenerek yazdığınız kitabınızı sorsak?
M.E.E.: Ayıramam ki. Meleran kitapları benim için (içinde geçtikleri dünya nedeniyle) çok değerli olmuştur ama Mekanika: Zamanın Parçaları gibi de bir kitabım var, kendim bile dönüp dönüp tekrar okumaktan zevk duyuyorum. Son kitabımı önerebilirim ama... Adrina: Yalnızlık Kulesi ile başlamanız iyi olacaktır. Türk Mitolojisini iyice harmanlayan bir eser olarak fırından yeni çıktı.
S.H.: Sizce yayınevi önemli bir aşama mı? Yayın evi seçerken nelere dikkat edilmeli?
M.E.E.: Yayınevi seçerken öncelikle yazdığınız türde kitaplar basan bir yayınevi olup olmadığına dikkat etmeniz gerekiyor. Yine de yayınevi seçmek çift taraflı bir şey. Siz onları seçiyorsunuz ama onlar da sizi seçiyor mu bakalım? Gerçekten çok önemli bu arada.
V.O.: Mizanpaj sürecinde bir yazarımız kandırılmış, direkt basıma geçmişler. Kitabı harap olmuştu. Bu gibi sıkıntılı süreçte maddi masrafları kim karşılıyor bilginiz var mı? Hazırladığım bir eser var onun için sordum. İnşallah lazım olmaz ama bilgi sonuçta…
M.E.E.: Bu gibi bir durum bizlerin de başına geldi. Bir seçkide (On kişiden fazla yazarın yer aldığı bir derlemeydi) kitabımız bir yayınevine verildi ve hiçbir edisyona girmeden, redaksiyona dahi girmeden, öylece baskıya gitti. Daha da kötüsü bizlerle sözleşme bile yapmadan öykümüzü kullandılar. Bu noktada derlemeyi yapan arkadaşımızı da kandırdılar. Bu süreç çok can yakıcıydı. O arkadaşımızı zora sokmamak adına öykümüzden bile feragat ettik. Daha fazla detay vermek istemiyorum ama o arkadaşımız arada olmasa ve o da kandırılmış olmasa bambaşka yerlere gidebilirdi mevzu.
İ.A.: Karakterlerinizi oluştururken kendi kişiliğinizden katkılar yaptığınız oluyor mu?
M.E.E.: Mutlaka oluyordur ama ben karakterlerimi oluştururken bambaşka yapıtaşları kullanıyorum. Genelde de işin sonunda onlar beni şekillendirmiş oluyorlar. Aslında kitabı yazarken birlikte şekilleniyoruz. Adrina: Yalnızlık Kulesi kitabımdaki Bilge Su karakterini mutlaka gözlemlemelisiniz. Kitabın başında bulunduğu nokta ile kitabın sonunda geldiği nokta arasında dağlar kadar fark olduğunu göreceksiniz.
Bu arada minik kızımın adı da Bilge, söylemeden geçemeyeceğim.
Y.K.: Allah bağışlasın.
… İyi dilekler gelir. …
M.E.E.: Teşekkür ederim.
Y.K.: Bir kitap kaç ayda çıkıyor hocam?
M.E.E.: Değişiyor. Yayınevinin süreçlerine bağlı. Altı ay ile bir buçuk yıl arası desem acaba net olur mu bilemedim. Benim süreçlerim bu aralıkta değişmişti.
M.S.: Sizin için yazmak ne ifade ediyor?
M.E.E.: Hayal gibi bir şey bu. Tüm hayallerinizin bir gün elinizde tutulabilir hale geldiğini düşünün. İşte öyle bir şey. Daha da güzeli var ama biliyor musunuz: Okunmak. Birisi gelip de size yazdıklarınızdan bahsedince ve sizin aslında hiç düşünmediğiniz bir açıdan bakınca dünyalar sizin oluyor. Resmen ufkunuz açılıyor.
Y.K.: Çok gurur verir Hocam.
V.O.: Ercan Hocam, bir soru daha sorup aranızdan ayrılmak istiyorum: Kitap yazma süreci çok maliyetli mi? Kitap basım ve yayın sürecinde devlet desteği var mı? Bir de yeni bir eser daha yazmayı düşünüyor musunuz? Kendinize iyi bakın, bol bilgili günler dilerim. Hayırlı akşamlar.
M.E.E.: Devlet desteği ben hiç görmedim ve bildiğim kadarıyla yok. Maliyet ise değişir. Bazı yayınevleri yazardan para alarak yapıyorlar bu işi. Bunların da kaliteli ve kalitesiz olanları var ama ben bu şekilde ilerlemedim. Özellikle mantis kitap benim kitabımı basmaya kendisi karar verdi ve cebimden de bir kuruş para çıkmadı. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Tabii geleneksel yayınevi mantığı da bu şekildedir. Sizin onları tercih etmenizden çok onlar sizi tercih ederler ve karşılıklı bir iş doğar.
Aslında hali hazırda yazılmış daha birkaç kitabım var. Meleran kitaplarının ikincisi hazır. Sadece düzenlemeler yapılarak bir yayınevine verilmeyi bekliyor. O noktada bazı şüphelerim olduğu için baskıya vermedim henüz. Aynı şekilde yine başka bir roman daha yazdım ve o da kenarda duruyor. Daha geniş zamana ihtiyacım var. Bunu bulduğumda hem bu kitaplarımı baskıya vereceğim hem de aklımdaki birkaç yeni projeyi kağıda dökeceğim.
İyi akşamlar Vahit Bey. İlginiz için teşekkür ederim.
M.S.: Şiirle aranız nasıl?
M.E.E.: Okumayı seviyorum ama çok hakim olduğum bir dal değil ne yazık ki.
M.S.: Teşekkür ederim. Başarılarınızın devamını diliyorum.
M.E.E.: Ben teşekkür ederim.
E.S.Ç.: Sizce yazarlık yaparak geçimini sürdürmek mümkün müdür?
M.E.E.: Ülkemizde yazarlık ile geçim sürdürülemiyor ne yazık ki. Ben mühendislik alanında çalışıyorum. Asli işim yeni ürün geliştirme. Teknik liderlik yapıyorum alanımda. Yazmak benim ikinci uğraşım diyebilirim. Severek yaptığım ikinci bir işim gibi düşünüyorum. Oğlum arkadaşlarına "benim babam yazar" dediğinde emin olun her şeyden daha çok gururlanıyorum.
E.S.Ç.: Kitaplarınızı hangi yayınevlerinde bastırdınız?
M.E.E.: İki kitabım KDY (Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık) etiketiyle, bir kitabım Cinius etiketiyle, son kitabım ise bir üyesi olmaktan gurur duyduğum Mantis Kitap etiketiyle çıktı. Umarım mantis kitap ile daha nice güzel işlere imza atarız.
S.H.: Yazı yazmak için nasıl ortamları tercih ediyorsunuz?
M.E.E.: Bu soru az önce sorulmuştu ama kaçıranlar için tekrar cevaplayabilirim. Evde, biricik eşimle birlikte tasarladığımız ofisimde yazıyorum genelde. (Buradan kendisine sevgiler gönderiyorum.) Yine de ekleyecek bir şeyim olursa loş ışık, hafif müzik ve sakin bir kafayı tercih ediyorum diyebilirim.
K.D. (Moderatör): Arkadaşlar, yavaş yavaş son soruları alalım.
S.H.: Çok keyif aldığım güzel bir söyleşi oldu. Başarılarınızın devamını dilerim Ercan Bey.
M.E.E.: Ben de çok keyif aldım inanın. Umarım daha nicelerini yaparız. Dediğim gibi sizler kitaplarımdan okuma fırsatı bulursanız bu kitaplar üzerinden de sohbetler edebiliriz.
E.E. (Moderatör): Söyleşimizi burda noktalıyoruz arkadaşlar. Öncelikle yazarımız Ercan Ergür'e ve katılan bütün arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. Herkese mutlu akşamlar sevgiyle kalın.
M.E.E.: Katılım gösteren tüm arkadaşlara özel olarak teşekkür ediyorum. E. Hanım ve K. Bey'e de ayrıca teşekkür ediyorum. Lütfen bana her türlü sorunuz için ulaşmaktan çekinmeyin. Biliyorum, bazen hepimiz hayat koşturmacasında savrulup gidebiliyoruz ama elimden geldiğince erken cevap dönmeye çalışırım. Özellikle kitaplarımı okuma fırsatı bulursanız yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin.
Published on December 21, 2021 04:49
•
Tags:
adrina, bilimkurgu, fantastik-kurgu, kutsal-çizme, mekanika, meleran, mustafa-ercan-ergür, yalnızlık-kulesi, zamanın-parçaları, çakıldak-döngüsü
April 2, 2021
Meleran - Büyünün Yolu Serisi - 1. Kitap: Çakıldak Döngüsü
Hem Meleran evreninin hem de Büyünün Yolu Serisinin ilk kitabı olan “Çakıldak Döngüsü” satışta! Umarım sizler de okuma fırsatı bulur ve değerlendirirsiniz.
Yazarken tüm varlığımı ortaya koyduğum, çok değer verdiğim bu kitabı artık size emanet ediyorum. Şimdiden iyi okumalar dilerim.
İncelemek ve hemen almak için:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/mele...
Kitapla ilgili tanıtıma gelecek olursak:
Onlar, birbirinden gece ve gündüz kadar farklı olan çocuklardı. Meleran’ın en tekinsiz zamanlarında, karmaşaların içinde var olan ama yaşadıkları bu dünyanın değişiminde de en büyük paya sahip olacak çocuklar. Bu farklılıklarının tüm yaşayanları nasıl etkileyeceğini o zamanlar kimse kestirememişti.
Her yıl Çakıldak Döngüsü denilen bir dönemde Seidonkel Büyücü okulundan Meleran'ın dört bir yanına dağılan eğitmenler kendi öğrencilerini, uyanmayı bekleyen çakıldaklarını, toplar ve onları eğitilmek üzere Seidonkel'e getirirlerdi. Gelgelelim Karmaşalar Çağı başladığında bu görev geçmişte olduğu kadar kolay olmayacaktı.
Büyünün de yaşam gibi rengarenk olduğu Meleran dünyasına ve onun birbirinden farklı çocuklarının kendilerine yepyeni bir hayat kurmak için çıkacakları yolculuklarına tanık olmaya hazır mısınız?
Meleran - Büyünün Yolu Serisi 1. Kitap: Çakıldak Döngüsü
Türk fantastik edebiyatının güçlü kalemi M. Ercan Ergür’den kaçırılmayacak, destansı bir hikâye. - Esrarengiz Hikâyeler
Yazarken tüm varlığımı ortaya koyduğum, çok değer verdiğim bu kitabı artık size emanet ediyorum. Şimdiden iyi okumalar dilerim.
İncelemek ve hemen almak için:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/mele...
Kitapla ilgili tanıtıma gelecek olursak:
Onlar, birbirinden gece ve gündüz kadar farklı olan çocuklardı. Meleran’ın en tekinsiz zamanlarında, karmaşaların içinde var olan ama yaşadıkları bu dünyanın değişiminde de en büyük paya sahip olacak çocuklar. Bu farklılıklarının tüm yaşayanları nasıl etkileyeceğini o zamanlar kimse kestirememişti.
Her yıl Çakıldak Döngüsü denilen bir dönemde Seidonkel Büyücü okulundan Meleran'ın dört bir yanına dağılan eğitmenler kendi öğrencilerini, uyanmayı bekleyen çakıldaklarını, toplar ve onları eğitilmek üzere Seidonkel'e getirirlerdi. Gelgelelim Karmaşalar Çağı başladığında bu görev geçmişte olduğu kadar kolay olmayacaktı.
Büyünün de yaşam gibi rengarenk olduğu Meleran dünyasına ve onun birbirinden farklı çocuklarının kendilerine yepyeni bir hayat kurmak için çıkacakları yolculuklarına tanık olmaya hazır mısınız?
Meleran - Büyünün Yolu Serisi 1. Kitap: Çakıldak Döngüsü
Türk fantastik edebiyatının güçlü kalemi M. Ercan Ergür’den kaçırılmayacak, destansı bir hikâye. - Esrarengiz Hikâyeler
Published on April 02, 2021 07:40
•
Tags:
fantastik-kurgu, meleran
September 3, 2020
Kutsal Çizme Satışta!
Ve ikinci kitabım ama ilk öykü derlemem olan Kutsal Çizme gün itibariyle Cinius etiketiyle satışa çıktı. Bu kitapta sizleri birbirinden farklı türlerde ama hepsi için ortak olan tek bir obje etrafında toplanmış öyküler bekliyor.
Bilimkurgudan fantastik kurguya, korkudan gerilime, hayatın içinden bir parça kesite, yerel halk hikâyelerinden gerçek yaşam kesitlerine atlarken kendiniz için çok önemli olan o objenin ne olduğunu bir kez daha düşüneceksiniz.
Şimdilik sadece Cinius üzerinden satışta olan bu kitabı birkaç hafta içerisinde tüm online satış mağazalarında da görebiliyor olacaksınız. Yerel kitapçılarınıza da sorgulatarak getirtebilirsiniz. Yine de Cinius üzerindeki indirimli satış fiyatına da göz atmadan geçmeyiniz:
SATIN AL!
Arka Kapak:
Her şeyin bir sonu vardır ama her son aynı değildir. O sonlardan birine doğru giderken kurtuluşun için gereken şeyi bulabilecek misin? Bu kitaptaki birbirinden bağımsız gibi görünen 13 öykü insanlığın kaderine tek bir pencereden bakarak birleşiyor.
Biyoteknolojinin bitirdiği savaşlardan, içilen ilaçların ikiye ayırdığı insan ırkından, tahliyesi nedeniyle gerçek aşkından ayrılmak zorunda kalan bir koloni gemisinden,evrenin sonsuzluğunu gözlerinde taşıyan o köpekten, bir ananın feryat ederek yerinden oynattığı peri masallarından, yalancı inançların getirdiği gerçek acılardan, koca yürekli küçük dünyalardan geçen bu yolculukta kutsal olan objelerin yol göstericiliği kucaklıyor bizi.
Ergür, bilim kurgu ve fantezinin bin bir farklı şeklini büyülü gerçekçilikten garip kurguya, zaman yolculuğundan distopyalara uzanarak bizlere sunuyor.
Bilimkurgudan fantastik kurguya, korkudan gerilime, hayatın içinden bir parça kesite, yerel halk hikâyelerinden gerçek yaşam kesitlerine atlarken kendiniz için çok önemli olan o objenin ne olduğunu bir kez daha düşüneceksiniz.
Şimdilik sadece Cinius üzerinden satışta olan bu kitabı birkaç hafta içerisinde tüm online satış mağazalarında da görebiliyor olacaksınız. Yerel kitapçılarınıza da sorgulatarak getirtebilirsiniz. Yine de Cinius üzerindeki indirimli satış fiyatına da göz atmadan geçmeyiniz:
SATIN AL!
Arka Kapak:
Her şeyin bir sonu vardır ama her son aynı değildir. O sonlardan birine doğru giderken kurtuluşun için gereken şeyi bulabilecek misin? Bu kitaptaki birbirinden bağımsız gibi görünen 13 öykü insanlığın kaderine tek bir pencereden bakarak birleşiyor.
Biyoteknolojinin bitirdiği savaşlardan, içilen ilaçların ikiye ayırdığı insan ırkından, tahliyesi nedeniyle gerçek aşkından ayrılmak zorunda kalan bir koloni gemisinden,evrenin sonsuzluğunu gözlerinde taşıyan o köpekten, bir ananın feryat ederek yerinden oynattığı peri masallarından, yalancı inançların getirdiği gerçek acılardan, koca yürekli küçük dünyalardan geçen bu yolculukta kutsal olan objelerin yol göstericiliği kucaklıyor bizi.
Ergür, bilim kurgu ve fantezinin bin bir farklı şeklini büyülü gerçekçilikten garip kurguya, zaman yolculuğundan distopyalara uzanarak bizlere sunuyor.
Published on September 03, 2020 05:57
•
Tags:
bilimkurgu, fantastik, gerilim, kutsal-çizme, peri-masalları, tuhaf-kurgu, öykü
August 16, 2020
Mekanika: Zamanın Parçaları kitabım çıktı!
Robotlara, zamanda yolculuğa ve kıyamet öncesi dünyaya uzanan; kirliliğe, çeşitliliğe, açılan yaralara, temiz kalplere, o yüreklerde verilen savaşlara değinen bir bilim kurgu romanı olan ilk kitabım Mekanika: Zamanın Parçaları çıktı!
Mekanika: Zamanın Parçaları
Birbirinden bağımsız gibi görünen olayların, mekanların ve zamanların bir bulmacanın parçaları gibi bir araya geldiğine şahit olacağınız Mekanika: Zamanın Parçalarına aşağıdaki linke tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Satın Al
Mekanika: Zamanın Parçaları
Birbirinden bağımsız gibi görünen olayların, mekanların ve zamanların bir bulmacanın parçaları gibi bir araya geldiğine şahit olacağınız Mekanika: Zamanın Parçalarına aşağıdaki linke tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Satın Al
Published on August 16, 2020 04:02
•
Tags:
aksiyon, bilim-kurgu, bulmaca, gerilim, robot, zamanda-yolculuk