Dilara > Recent Status Updates

Gizemli, örtüsünü kaldırmadan kendisini gözler önüne serendir.

Adam sabretmeyi öğrendiğini düşünüyordu ama sadece sabırsızlığı yitirmişti. Artık ne birine ne de ötekine sahipti, son bir güçle çekip çıkaracağını düşündüğü eksiklikleri vardı sadece. Sabır olmaksızın, sabırsızlık olmaksızın, ne razı olarak ne reddederek, hareketsizlik içinde devinen, terk edilmenin olmadığı bir terk edilmişlik.

Ama şimdi burada olunca sanki parti bitmiş de herkes evine gidiyormuş gibi hissediyorum.

Some people ask, ‘Why the word feminist? Why not just say you are a believer of human rights, or something like that?’ Because that would be dishonest. Feminism is, of course, part of human rights in general - but to choose to use the vague expression human rights is to deny the specific and particular problem of gender. It would be a way of pretending that it was not women who have, for centuries, been excluded.

Bir sokaktan bin sokaktan rüzgârlar koyveriyorum / Bütün gün seni düşünüyorum da bir başkasıyla yatıyorum

Bağırma bana seni görüyorum / Yangınları söndürüp geleceğim.

öyle doluyum ki seninle / kendimden döküleceğim toz gibi / bastığın yere baş koyacağım usulca / uçarı gölgene asılıp kalacağım

Neydi o söz? Savaş, Tanrı'nın Amerikalılara coğrafya öğretme yöntemidir.

Belki de Doğu ve Batı gerçekten uzlaşmazdı; geometrik kaderleri, bir eğri ile asimptotu misali, asla kesişmemekti.

Bazen yalnızca her şeyi bir süreliğine bir başkasının devralmasını istersiniz; biraz fazla özgürleşen özgürlüğünüzü dizginlemenin tek yolu budur. Fazla yalnız, fazla şekilsiz, bitkin düşürecek kadar özerk hissedebilirsiniz kendinizi.

Daha sonra kendimi iyi hissedeceğimi bilmek, şimdi fena hissetmememi sağlar. Calvin Coolidge bunu onaylardı ama anneme göre bu tür aşırı planlı hayatın başka bir adı daha var ve kısaca köpek gibi yaşayamamak denebilir buna.

ve keder
bir mengene gibi
sıkıp durdu yüreğimizi

ve keder
bir mengene gibi
sıkıp durdu yüreğimizi

I am inhabited by a cry.
Nightly it flaps out
Looking, with its hooks, for something to love.

"Siyasi sürgün değilim. Topyekûn sürgünüm. Başka bir yerde, sözgelimi Brezilya, İspanya, Venezüella ya da İskandinavya’da doğmuş olsaydım oranın sokaklarından, limanlarından ve çayırlarından da kaçıyor olurdum diye düşünüyorum bazen.”

Unutmam mümkün olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim kapansaydı da azar azar uykunun ötesine, mutlak hiçliğe gömülebilseydim, varlığımı artık hissedemez olacağım noktaya varsaydım, bir mürekkep damlasında, bir musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir, yok olurlardı. O zaman dileğime kavuşurdum.

Lakin tek korkum: Yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan.

Lakin tek korkum: Yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan.

And at the near end of Russian history, Mikhail Gorbachev launched a temperance campaign in 1985. Perestroika was getting going and he went on a televised walkabout and actually talked to real members of the public. One of them complained that essentials like beer were too expensive. Gorbachev replied that alcohol was not a necessity of life. Six years later Russian communism came to an end.

Gin became popular in England for four reasons: monarchy, soldiers, religion and an end to world hunger. If you think about it, these are all good reasons. Some historians would add ‘hatred of the French’, which makes five.

Madam Geneva has absolutely nothing to do with the city of Geneva. She was instead the British goddess of gin. (...) Her name comes, ultimately, from the Old French word genevre, which means juniper. This got taken into Dutch as jenever, which also meant juniper, or could mean the clear alcoholic spirit in which juniper is the main flavouring – the thing we’d now call gin.

Mayahuel, who was the goddess of the agave plant, was said to have married Patecatl, who was the god of fermentation. Mayahuel had 400 breasts, which was probably fun for Patecatl, but was also useful because she gave birth to 400 divine little rabbits, the Centzon Totochtin.

The reason that there were 400 of them is that the Aztecs counted in base
twenty. (...) The reason that they were rabbits is unknown.

The giant nearly caught up. Odin dived down and puked up pure poetry into the vat. In fact, he was so eager and so bursting with poetic fervour that some of the mead of poetry shot out of his arse. The mead that he vomited up into the vat is responsible for all the great human poets who have ever lived. The stuff that came out of his arse is responsible for the bad poetry.

I should probably spout some guff here about how Babur embodied the
paradox of Muslim wine-drinking, but that was done much better by his greatgrandson Jahangir, who had a wine jug carved with the words Allahu Akbar.

The longest and clearest description of a convivium we have comes from the Satyricon by Petronius. In it the horrifically wealthy, show-off host, vulgar Trimalchio*, is constantly threatening to have his slaves beaten.

*F. Scott Fitzgerald’s working title for The Great Gatsby was Trimalchio in West Egg.