

“Baş aşağıyken nasıl böyle rahat konuşabiliyorsunuz?' diye sordu Alice, bu sırada ayaklarından onu çekip, kenardaki yığının üzerine uzattı.
Şövalye bu soru karşısında çok şaşırmıştı. 'Bedenimin nerede olduğunun ne önemi var ki?' dedi. 'Benim kafam yine aynı şekilde çalışıyor. İşin doğrusu, ne kadar baş aşağıdaysam, o kadar çok yeni şeyler keşfedebiliyorum.”
― Through the Looking Glass
Şövalye bu soru karşısında çok şaşırmıştı. 'Bedenimin nerede olduğunun ne önemi var ki?' dedi. 'Benim kafam yine aynı şekilde çalışıyor. İşin doğrusu, ne kadar baş aşağıdaysam, o kadar çok yeni şeyler keşfedebiliyorum.”
― Through the Looking Glass

“I like the Walrus best,' said Alice: `because you see he was a little sorry for the poor oysters.'
`He ate more than the Carpenter, though,' said Tweedledee. `You see he held his handkerchief in front, so that the Carpenter couldn't count how many he took: contrariwise.'
`That was mean!' Alice said indignantly. `Then I like the Carpenter best--if he didn't eat so many as the Walrus.'
`But he ate as many as he could get,' said Tweedledum.
This was a puzzler. After a pause, Alice began, `Well! They were both very unpleasant characters--”
― Through the Looking-Glass and What Alice Found There
`He ate more than the Carpenter, though,' said Tweedledee. `You see he held his handkerchief in front, so that the Carpenter couldn't count how many he took: contrariwise.'
`That was mean!' Alice said indignantly. `Then I like the Carpenter best--if he didn't eat so many as the Walrus.'
`But he ate as many as he could get,' said Tweedledum.
This was a puzzler. After a pause, Alice began, `Well! They were both very unpleasant characters--”
― Through the Looking-Glass and What Alice Found There

“Kusura bakmayın ama binicilikte fazla deneyimli değilsiniz,' demeye kalkıştı Alice, Şövalye'nin beşinci yuvarlanışında ona yardım ettiği sırada.
Şövalye buna çok şaşırmıştı, birazcık da kırılmıştı. 'Neden böyle söylüyorsun?'diye sordu, güçbela tekrar eyere tırmanırken, bu arada diğer tarafa düşmemek için bir eliyle Alice'in saçlarını sımsıkı tutuyordu.
'Çünkü insanlar deneyimli olduklarında, bu kadar sık düşmezler.'
'Çok deneyimim var,'dedi Şövalye büyük bir ciddiyetle: 'Çok!”
― Through the Looking Glass
Şövalye buna çok şaşırmıştı, birazcık da kırılmıştı. 'Neden böyle söylüyorsun?'diye sordu, güçbela tekrar eyere tırmanırken, bu arada diğer tarafa düşmemek için bir eliyle Alice'in saçlarını sımsıkı tutuyordu.
'Çünkü insanlar deneyimli olduklarında, bu kadar sık düşmezler.'
'Çok deneyimim var,'dedi Şövalye büyük bir ciddiyetle: 'Çok!”
― Through the Looking Glass

“Yeniden karşılaşsak bile, seni tanıyamam,' diye karşılık verdi Yumurta Adam hoşnutsuz bir ses tonuyla, tokalaşmak üzere parmaklarından birini uzatarak. 'Sen de tıpkı diğer insanlar gibisin,' dedi.
'İnsanlar genellikle yüzlerinden tanınırlar,' dedi Alice düşünceli bir ses tonuyla.
'İşte benim yakındığım şey de bu ya,' dedi Yumurta Adam. 'Senin yüzün de herkesinki gibi...iki göz,şöyle...' (başparmağıyla havada gözlerin yerini işaret ediyordu) 'ortada bir burun, altında bir ağız. Hep aynı. Örneğin burnun iki yanında iki gözün olsaydı...ya da ağzın tepende olsaydı...bu belki bir işe yarardı.'
'Ama o kadar da güzel olmazdı,' diye Alice karşı çıktı ona. Fakat Yumurta Adam sadece gözlerini yumdu ve 'Dene de gör,' dedi.
Alice, acaba bir kez daha konuşur mu diye bir dakika bekledi, ne var ki Yumurta Adam ne gözünü açtı, ne de onu dikkate aldı; Alice, bir kez daha 'Hoşçakal!' dedi ve buna karşılık alamayınca, sessizce oradan uzaklaştı; giderken kendi kendine 'Bütün bu yetersizlikleriyle (bunu yüksek sesle söylemişti, çünkü böylesine uzun bir sözcüğü söylemek büyük bir teselliydi). 'Bütün bu yetersizlikleriyle karşıma çıkıp duran bu insanlar...' Alice cümlesini bir türlü bitiremedi, çünkü koru müthiş bir sarsıntıyla sarsılıyordu.”
― Through the Looking Glass
'İnsanlar genellikle yüzlerinden tanınırlar,' dedi Alice düşünceli bir ses tonuyla.
'İşte benim yakındığım şey de bu ya,' dedi Yumurta Adam. 'Senin yüzün de herkesinki gibi...iki göz,şöyle...' (başparmağıyla havada gözlerin yerini işaret ediyordu) 'ortada bir burun, altında bir ağız. Hep aynı. Örneğin burnun iki yanında iki gözün olsaydı...ya da ağzın tepende olsaydı...bu belki bir işe yarardı.'
'Ama o kadar da güzel olmazdı,' diye Alice karşı çıktı ona. Fakat Yumurta Adam sadece gözlerini yumdu ve 'Dene de gör,' dedi.
Alice, acaba bir kez daha konuşur mu diye bir dakika bekledi, ne var ki Yumurta Adam ne gözünü açtı, ne de onu dikkate aldı; Alice, bir kez daha 'Hoşçakal!' dedi ve buna karşılık alamayınca, sessizce oradan uzaklaştı; giderken kendi kendine 'Bütün bu yetersizlikleriyle (bunu yüksek sesle söylemişti, çünkü böylesine uzun bir sözcüğü söylemek büyük bir teselliydi). 'Bütün bu yetersizlikleriyle karşıma çıkıp duran bu insanlar...' Alice cümlesini bir türlü bitiremedi, çünkü koru müthiş bir sarsıntıyla sarsılıyordu.”
― Through the Looking Glass

“In a Wonderland they lie, Dreaming as the days go by, Dreaming as the summers die:
Ever drifting down the stream- Lingering in the golden gleam- Life, what is it but a dream?”
― Through the Looking Glass
Ever drifting down the stream- Lingering in the golden gleam- Life, what is it but a dream?”
― Through the Looking Glass
Ali’s 2024 Year in Books
Take a look at Ali’s Year in Books, including some fun facts about their reading.
More friends…
Favorite Genres
Polls voted on by Ali
Lists liked by Ali