Yüzük Kardeşliği (Yüzüklerin Efendisi, #1) in Kayıp Rıhtım

Apr 16, 2018 Daelianum rated it it was amazing

Hep erteliyordum okumayı, keşke ertelemeseymişim...

16 likes · Like · see review

Mar 30, 2019 Ayşe rated it it was amazing

Yüzüğün nasıl Bilbo’ya geçtiğini Hobbit’teki hikayede okumuştuk. Burada da Bilbo’nun 111. yaş günü kutlamasıyla başlayan macerada, yüzük Frodo’ya emanet. Hayatınızda böyle muazzam hayal gücü barındıran kitap çok nadir okursunuz. Filmi de kitabı da mutlaka hayatınızın bir dönemi size eşlik etmeli.
İyiliğin kötülüğe karşı mücadelesi, farklı ırkların, farklı güçlerin evrendeki bütünlüğü, her şeyden öte de bir dostluk hikayesi.
Peki siz Orta Dünya’yla tanıştınız mı?

11 likes · Like · see review

Jun 10, 2018 Emin Anılmaz rated it it was ok

Shelves: fought-and-won

*Jesus holy fucking trinity I finished this*

Ben bu kitabı severim sanmıştım ya. Hobbit de biraz sıkmıştı ama genelinde keyifli bir kitaptı fakat *nervous laughter*, not this motherfucker, no.

İyimser olursam %60'ı çöptü. Atlayarak okuduğum yerlerden bahsediyorum, bir insan bunu başka nasıl bitirebilir bilmiyorum zaten. Yolculukların saati saatine, dinlenmelerden kahvaltılara, çay saatinden yemeğe, geçilen yerlerin aşırı gereksiz coğrafik detaylarına inen betimlemelerine kadar anlatılması beni tek *Jesus holy fucking trinity I finished this*

Ben bu kitabı severim sanmıştım ya. Hobbit de biraz sıkmıştı ama genelinde keyifli bir kitaptı fakat *nervous laughter*, not this motherfucker, no.

İyimser olursam %60'ı çöptü. Atlayarak okuduğum yerlerden bahsediyorum, bir insan bunu başka nasıl bitirebilir bilmiyorum zaten. Yolculukların saati saatine, dinlenmelerden kahvaltılara, çay saatinden yemeğe, geçilen yerlerin aşırı gereksiz coğrafik detaylarına inen betimlemelerine kadar anlatılması beni tek kelimeyle sinirlendirdi. "Üç günlük zorlu bir yolculuktu," de geç... Bir süre sonra karakterlerin söylediği şiirleri, şarkıları falan da okumayı bıraktım çünkü içeriğindeki pek çok şey gibi umurumda değildi.

Benim elimden bir editten geçse bu kitap muhtemelen yarısı kalırdı. Daha da yerebilirim ama sevdiğim şeylerden bahsedesim var biraz da: Bilbo'nun doğum günü, Aragorn, Moria'da olanlar ve aşkım balrog, Galadriel ve Boromir'in Frodo'yla yaptığı son konuşma.

Gandalf'ı zaten severdim fakat Aragorn'u hep soğuk bir karakter olarak düşündüğümden bu kadar ısınacağımı düşünmemiştim. Legolas biraz hayal kırıklığıydı çünkü favorim olur sanmıştım. Hobbitler sinirimi bozuyor bu arada, sevdiğim tek hobbit Bilbo şu an. Diğerlerinin salaklıkları beni benden aldı.

Tanrı Peter Jackson'ı kutsasın, bu kitapların özünü çıkarıp mükemmel filmler çektiği için. Tom Bombadil'i iplemediği ve Arwen'e nehirdeki sahneyi bağışlayıp Hobbit'e Tauriel'i eklediği için. Hala Bechdel testinden geçemez filmler belki ama en azından Testosteron Yoldaşlığı'nı izlerken birkaç kadın karakter görmek beni mutlu ediyor.

İki Kule'yi alıp okumaya başlamam uzun bir zaman ve biraz da cesaret alacak gibi. Direkt açıp filmini izleme ihtimalimi düşünmezsek tabii.

Bu arada Game of Thrones karakterlerindeki griliği düşününce LoTR'daki "iyi-kötüye-karşı-burada-her-şey-siyah-beyaz" kafası da pek hoşuma gitmiyor doğrusu. Kötülükten ibaret düşmanlardan nefret etmek çok kolay...

Söyleyecek söz kalmadı. Tolkien efendiye laf atmaya meraklı değildim aslında ama buradayız işte. Kitabı ikinci okuma çabamdı ve ilk seferki kadar sıkıcıydı. Bitirebildiğim için kendimi tebrik edesim var. En sevdiğim sahne balrog sahnesi bu arada, filmde de öyleydi. Çok havalı bir sahne.

He bir de kültürler açısından bakılınca kitaptaki dünya inşası harika elbette, filmlerde de en sevdiğim şeylerden biri elflerin veya cücelerin saraylarıydı. Ayrıca sürekli aralarında geçen ırkçı laflardan sonra Legolas ve Gimli'nin kanka olması güzel bir mesaj bence. Aklıma bir şey gelirse editlerim burayı artık, lütfen beni öldürmeyin.

Not: Filmin müziğiyle okumak keyifli oluyor. ...more

4 likes · Like · see review

Jul 26, 2017 Furkan rated it it was amazing

Shelves: library

Günümüz epik fantezi tarzının TARTIŞMASIZ öncüsü olan Yüzüklerin Efendisi serisinin ilk kısmı Yüzük Kardeşliği sürekli gözümü korkutması ile hatırlanacak bir seriydi benim için... ta ki alıp okuyana kadar. Filmlerinin en kısasının 3 saat 38 dakika olması nedeni ile izlerken bile uyuyakalıp neredeyse bir haftada bir filmini anca bitirdiğim ancak buna rağmen üzüldüğüm için kitapları gözümü daha da korkutmuştu. Ancak buna rağmen Türkiye baskısı şu an için dokuz kitap olan Taht Oyunları serisini bil Günümüz epik fantezi tarzının TARTIŞMASIZ öncüsü olan Yüzüklerin Efendisi serisinin ilk kısmı Yüzük Kardeşliği sürekli gözümü korkutması ile hatırlanacak bir seriydi benim için... ta ki alıp okuyana kadar. Filmlerinin en kısasının 3 saat 38 dakika olması nedeni ile izlerken bile uyuyakalıp neredeyse bir haftada bir filmini anca bitirdiğim ancak buna rağmen üzüldüğüm için kitapları gözümü daha da korkutmuştu. Ancak buna rağmen Türkiye baskısı şu an için dokuz kitap olan Taht Oyunları serisini bile üç kere bitirmiştim. Öyleyse üç kitap neden olmasındı?
Kuşku bile duymadan üçünü birden aldım ancak puntonun küçük olması gözümü fena halde korkuttu, ve zaten 8 günlük süre içinde de toplamda 4 gün falan okudum da bitti. Keşke de hiç bitmeseydi çünkü bu tadı insan hayatında bir kez alır. İkinci ve üçüncü kitaplarda da bu dünyaya açılan kapının verdiği hissi tadamayacağım için üzüldüm, ancak bir o kadar da şanslı saydım kendimi.
Tolkien'ın dilinden çok fazla tırsmama rağmen -evet, baya hem de- ilk 50 sayfadan sonra deli gibi akıcı geldi, bir anda yazarın diline sahip oldum. Okuyucunun içine girdiği dünya da ilham dolu -ki bu kanıtlanmış bir şey; Harry Potter, Taht Oyunları serisinin yazarları bunu gururla söylüyorlar- ve olağanüstüydü. Kitap konusunda Taht Oyunları serisi dışında hayatta okuduğum en güzel kitap/kitaplar asla olmayacak diye düşünürdüm, artık bu düşüncem değişti. Çünkü fantastik tarz bağımlısı olan ben bile bunun "baba kitaplarını" okuyup dehşet verici şekilde beğendiysem bunun üzerine çıkacak tek bir kitap bile bulamam.
Sadece ama sadece tek bir husus dikkatimi çekti; o da ister istemez kitap ile film kıyaslamasından doğan betimlemelerdi. Ayrıkvadi kitapta üzerinden geçilirken filmde destansı şekilde gösteriliyordu, ancak sıradan bir çayır o kadar detayla anlatılıyordu ki... Bu kıyaslamaları da bir kenara ittim tabi, laf söyletmem sanırım. :)
Şiirler, şarkılar, ağıtlar konusuna gelirsem hepsi apayrı edebi ölçüde değerliydi ki bunda da tabi ki Türkçe çevirmenlerin de emeğini asla yabana atmamalı. Ayrıca okuyucuyla dertleşir gibi anlatılan bölümler, "Bunu anlatmak anlaşıldığı üzere gereksiz," gibi olayların kestirilme haline de bayıldım. O tür cümleler serinin ilk kitabını gözümde ciddi anlamda samimiyetin zirvesi haline getirdi.
Aslında buraya daha neler neler, ne alıntılar yazardım da... Aklıma geldikçe düzenleyebilirim yorumu. 5 üzerinden 555. :) ...more

2 likes · Like · see review

May 13, 2020 Zafer Avran rated it it was amazing · review of another edition

''En şişman ve ürkek hobbitin yüreğinde bile(genellikle iyice derinlerde bile olsa), çaresiz bir tehlike karşısında büyümeyi bekleyen son bir cesaret tohumu gizlidir.'' ...more

1 like · Like · see review

Jul 26, 2024 Eren rated it it was amazing

Böyle bir kitabı iki aydır elimde tuttuğum için yer yer haklı yer yer de haksız sebeplerim var. Biraz reading slump, biraz benim keyifsizliğim, iş yoğunluğu, koşturmacalar falan derken tüm zamanların en iyi epik fantastik serilerinden birine(belki de bir numarasına) haksızlık ettim biraz. Öyle ki iş arkadaşlarımla kurduğumuz okuma kulübünde millet seriyi bitirmişken ben hala ilk kitabı elimde gezdiriyordum. Neyse ki son bir kaç günde okumalarıma kısmen geri dönmenin de getirisiyle kaldığım yerd Böyle bir kitabı iki aydır elimde tuttuğum için yer yer haklı yer yer de haksız sebeplerim var. Biraz reading slump, biraz benim keyifsizliğim, iş yoğunluğu, koşturmacalar falan derken tüm zamanların en iyi epik fantastik serilerinden birine(belki de bir numarasına) haksızlık ettim biraz. Öyle ki iş arkadaşlarımla kurduğumuz okuma kulübünde millet seriyi bitirmişken ben hala ilk kitabı elimde gezdiriyordum. Neyse ki son bir kaç günde okumalarıma kısmen geri dönmenin de getirisiyle kaldığım yerden devam ettim ve bu müthiş maceranın ilk kitabını bitirdim. Bunca zamandır bu kitabı okumamış olmam bir eksiklik de olsa bunu tez zamanda kapatacağımı düşünüyorum.

Yüzüklerin Efendisi hakkında zaten yoldan geçen herhangi bir insanın bile bir fikri vardır diye düşünüyorum. Filmleriyle tüm zamanların en iyileri arasına giren bu ikonik eserin tabii ki de dayandığı bu müthiş ve yenilikçi bir kitap serisi de var. Çocuklarına masalsı bir dünya kuran Tolkien, Hobbit kitabı ile bunu dünyaya duyurduktan sonra artık yaşça daha büyük insanlara da hitap etmesi için Orta Dünya evrenini daha da genişleterek tüm zamanların en iyileri arasında görülen Yüzüklerin Efendisi üçlemesiyle devam ediyor. Kendisinden sonra gelen bir çok epik fantastik esere öncülük eden bu seri her şeyin başladığı nokta aslında. Konusundan bahsetmek gerekir mi bilmiyorum çünkü az önce de dediğim gibi yoldan geçen herhangi bir insan bile bu eser hakkında bir kaç cümle söyler muhtemelen. Ama yine de adet yerini bulsun diye yazayım. Karanlıklar Lordu Sauron, kötücüllüğü ile tüm dünyaya hükmetmeye çalışırken Hobbit kitabında yüzüğü ele geçiren hobbit Bilbo'nun yüzüğü kendisinden yeğeni Frodo'ya vermesi ile başlıyor hikayemiz. Böyle olunca da bu evrene girmek için önce Hobbit'i okumak gerekmektedir. Frodo'ya verilen görev yüzüğü buldurmak için Karanlıklar Lordu'nun gönderdiği hizmetkarlarından yüzüğü kaçırmak ve yüzüğü yok etmek. Bu vesileyle memleketleri Shire'dan meşhur büyücümüz Gandalf'ın ziyareti sonunda kendi gibi üç hobbit dostu ile çıkıyor ve o ikonik macera başlıyor. Dört hobbit, bir büyücü, iki insan, bir elf ve bir cüce olarak devam eden ekibimiz Yüzük Kardeşliği adını alıyor ve bu kitapta bu yolculuğa onlarla beraber biz de başlıyoruz. Elf diyarını ziyaret ediyoruz, Balrog ile karşılaşıyoruz, Nazgullerden kaçıyoruz ve daha nicesi. Tolkien'in ilmek ilmek işlediği bu evrendeki her yere bu ekiple gidiyormuşuz gibi oluyor biz de okurken bu kitabı. Haritadan da takip ediyoruz okurken, sanki önümüzde gerçekten harita varmış da bakıp yönümüzü bulup öyle ilerliyormuşuz gibi.

Tolkien'in bu eserle birlikte edebiyata özellikle de fantastik edebiyata kazandırdıklarını söylememize zaten gerek yok. Kurgusal bir dünya, ilmek ilmek işlenmiş tarihi, ırkları, kurgusal diller, Orta Dünya'daki mekanların eşsiz tasviri... Hepsi kusursuzdu. Hobbit'i okurken de aynı dünyada geçen bir kitap olsa da nispeten çocuklara göre yazılmış olduğu için o eğlenceli dili ve daha ağdasız olan üslubu keyifle okumuştum ama LOTR'a girdiğim anda bu dil daha edebi, daha sanatsal ve daha doyurucu bir hal aldı. Bazı karakterleri filmlerdekinden daha çok sevdim, filmleri önceden izlemiş olduğum için kitabı okurken karakterler gözümde hep filmdeki oyuncular olarak canlandı. Bu bazen iyi bazen kötü bir durum olabiliyor ama filmi de kitabı da şaheser olduğu için en azından LOTR için göz ardı edilebilecek bir durum olabilir. Biz bu kadar eser tüketip üstüne LOTR okuyup hala haz alıyorsak kim bilir daha önce böyle şeyler tüketmemiş insanlar nasıl haz alıyordur bu eserden. Tolkien gerçekten örnek alınacak bir insan ve fantastik kurgu yazmak isteyen benim için de şüphesiz büyük bir ilham kaynağı. Kimse yokken o vardı yani. Tabii ki o da mitolojiden, tarihten ve hatta dini inanışlardan bile etkilenmiş ama böyle kurgusal bir evreni nakış gibi işlemek en azından o dönemler için her yiğidin harcı olmasa gerek. Betimlemelerin ve aralarda çıkan şarkıların, şiirlerin çevirilerini de özellikle çok beğendim. Bu anlamda Çiğdem Erkal'a da hakkını vermek gerek. Kendisinin Ejderha Mızrağı çevirilerini de okumuştum ve bence bu kadın ülkemizdeki en iyi çevirmenler listesine net bir şekilde girer. Çünkü Tolkien gibi bir kelime ustasının yazdıklarını Türkçe'ye çevirip aynı havayı verecek kelimeler bulmak oldukça zor iş.

Bu kitap için saatlerce bile konuşup bir şeyler yazabilirim aslında ama zaten hepimizin hakim olduğu bir eser olduğu için kendime not düşmek ve kitabı okuduktan sonraki düşüncelerimi sıcağı sıcağına aktarabilmek için bir kaç satır bir şeyler yazmak istedim. Fantastik edebiyatın özellikle de epik fantastiğin giriş niteliğindeki bu eserini tabii ki de herkese tavsiye ediyorum. Büyük ihtimalle iki aydır elimde mücadele ettiği için ikinci kitaba aynı hızla geçmeyeceğim(ve okuma kulübümden geri kalacağım) ama yakın zamanda İki Kule ile de yolculuğumuza devam etmek isterim. ...more

Like · see review