Yves Oudalle, one-time captain of a fishing trawler, and his wife Nadege no longer get on. They decide to separate and invite all their friends to a party - a fish banquet in celebration of love and the sea - where they plan to announce the sad news. Each guest at the party tells a story.
His works are highly considered and have won important awards such as the Grand Prix du roman de l'Académie française in 1967 for Vendredi ou les limbes du Pacifique. and the Prix Goncourt for Le Roi des aulnes in 1970. His works dwell on the fantastic, his inspirations including traditional German culture, Catholicism, and the philosophies of Gaston Bachelard. He lived in Choisel and was a member of the Académie Goncourt. His autobiography has been translated and published as The Wind Spirit (Beacon Press, 1988).
"Michel Tournier en taze edebi tutkum!" derken ciddiydim ki yeni bir kitabını okumak için bir türlü bekleyemedim. Bu kez yazarın son dönemine ait, yayımlanma tarihi 1989 olan 'Veda Yemeği' isimli, parçalardan oluşan kitabını tercih ettim.
'Veda Yemeği' Boccaccio'nun 'Dekameron' kitabını anımsatan bir yapıya sahip. İçerisinde, basitçe baktığımızda 20 tane öykü bulunmakta. Bunların bazıları masalsı bir dille kaleme alınmış tarihsel nitelikte öyküler iken, bazıları gerçek hayatın içerisinden seçilmiş olaylara sahip öyküler olma özelliğini taşıyor. Bir tür, derlemeler kitabı ortaya koymuş Tournier. Bütün olarak birbiriyle çok alakalı görülmeyen, fakat yazım şekillerinde Tournier'de görmeye alışık olduğumuz mitolojik ve dini referansların ağır bastığı, arketipsel yerleştirmenin ustaca yapıldığı parçalardan oluşmakta.
Öyküleri ayrı ayrı didiklemek pek tabi mümkün. (Ona ne şüphe?) Hatta kitabın ilk yarısını oluşturan görece sonrasında gelecek öykülere göre biraz daha uzun olanlar son derece doyurucu. Fakat Tournier'in bu derlemesinde öykünün yapısına karşı son derece umursamaz olduğu kolaylıkla fark ediliyor. Bence Tournier bir taslak olarak ele aldığı ama büyütmek istemediği, açıkça daha büyük bir şeyi işaret eden anlatılarını bir yerde toplayıp, bizimle paylaşmak istemiş.
Tournier'in edebiyatında sürekli olarak mit ve efsanelerin günlük yaşama uyarlandığını görürüz. Burdaki öykülerde de, bu kendini gösteren bir özellik. Bunun yanında sık sık ironiye başvuruyor. 'Meteorlar' romanının merkezinde olan ikizlik arketipi, 'Veda Yemeği'ndeki öykülerde de izleniyor. Bu ikizlik kavramına Habil-Kabil üzerinden yaklaşmayı tercih etmiş. İnsan doğasına karşı ahlaki açıdan rahatsız edici bir yaklaşımı olan Tournier'in, bilhassa romanlarındaki tartışmalı yaratımları öykülerde de yer yer kendini gösteriyor. Zorlu bir kitabı yok sanırım Tournier'in. Yine okuru zorlayacak parçalar sunmuş, hayli emek isteyen bir öykü kitabı olarak anabilirim bu okuma tecrübesi.
Diğer yandan 'Veda Yemeği' kesinlikle Tournier'e başlamak için doğru eser değil bana kalırsa. Ne kadar yazara dair, tam anlamıyla tanıtıcı bir perspektif sunuyor olsa da; yazarın edebi kimliğini bilmeyenler için bıktırıcı olabilir. O yüzden tanışmak adına yazarın ilk eseri olan 'Cuma ya da Pasifik Arafı'nı tercih etmenizi öneriyorum şimdilik.
Birisi balıkçı, erkek, karısını "morina balığı gibi güzelsin" diyerek seviyor. Diğeri, felsefe eğitimi görmüş, kadın, kocasını "gündelik hayatta kullanılan "günaydın, nasılsın, ne zaman vb." rutin sözcüklere başkaldırmış olduğu için seviyor.
erkek balığa çıkıyor, aylarca dönmediği zamanlarda anlatacak şeyler biriktiriyor, kadınsa aylarca kocasını ve beraberinde getireceği sözcükleri bekliyor.
armatörler balık ticareti için kullandıkları gemilerini kızağa çekmeye başlarlar; erkek balığa çıkamaz, dolayısıyla karısına anlatmak için biriktirdiği kelimeler de olmaz. susar. kadın bekleyeceği sözcüklerden yoksun kalır. bu duruma saygı gösterir, alışmaya çalışır. ikisi de gündelik sözcüklerden bi' hayat inşa edemeyecek kadar "beceriklilerdir".
evlilikleri güzel başlar fakat güzel evrilmez ve büyü bozulur. ayrılmaya karar verirler ve bi' akşam veda yemeği için dostlarını çağırırlar. veda yemeğinde dostlarının anlattığı hikayelerden oluşan bi' kitap.
yemeğin sonunda ise; kadın: "gerçekte bizde eksik olan, birlikte oturacağımız sözcüklerden yapılmış bir evdi." erkek: "gündelik yaşamın balçığına gömülmüş iki sazan balığını andırıyorduk. bundan böyle dağdan kopup gelen sel sularında yan yana titreşen iki alabalık gibi olacağız."
kara kitap'ta da göndermenin olduğu "resmin efsanesi" öyküsünü çok sevdim.
kitaptaki hikayeler, birbirinden bağımsız olmakla birlikte birbirleriyle bağlantılı. tournier'in felsefeyi, mitolojiyi kışkırtıcı bi' araç olarak kullanma ve ilginç benzetmeler yapma huyu, bu kitabında da var. zannımca roman ve öykülerini bu kadar sivri yapan şey, gücünü bu huydan alıyor.
Анотацията може много да ви подведе относно съдържанието на книгата, защото историята, която би трябвало да обединява този букет от разкази, очевидно е измислена постфактум и самите те нямат нищо общо с нея. Присъствието ѝ е единствено и само като предисловие, което не е достатъчно, за да я оправдае. Липсват междинни епизоди, които да играят ролята на свръзка, както и някакъв повтарящ се мотив, който да помага на читателя да ги почувства изхождащи от тази първоначална история. Това не означава, че някои от разказите не са добри като самостоятелни единици, но аз очаквах нещо в духа на Декамерон и останах малко разочарована, след като не го получих.
"La società è minacciata di morte dalle forze d’ordine e d’organizzazione che premono su di essa. Ogni potere – politico, poliziesco o amministrativo – è conservatore. Se niente lo controbilancia, genererà una società bloccata, simile a un alveare, a un formicaio, a un termitaio. Non ci sarà più nulla di umano, vale a dire di imprevisto, di creativo fra gli uomini. La funzione naturale di uno scrittore è quella di accendere con i suoi libri focolai di riflessione, di contestazione, di messa in discussione dell’ordine stabilito. Instancabilmente, egli lancia appelli alla rivolta, richiami al disordine, poiché non c’è niente di umano senza creazione, ma ogni creazione è molesta. Ecco perché egli è spesso braccato e perseguitato." (p. 105)
Bir romandan ziyade öykü kitabı gibi değerlendirilmeli diye düşünüyorum. Boşanma isteklerini dostlarına bir yemeğin sonunda açıklamak isteyen bir çiftin yemek boyunca dostlarından dinledikleri hikayeleri okuyoruz. vakit geçirmelik bir kitap diyebiliriz.
Avevo letto tutti i libri di Michel Tournier e ho voluto rileggere questa geniale raccolta di racconti in francese. Trovo che Tournier, scomparso qualche mese fa, sia stato uno dei più grandi scrittori del '900. La sua visione dei fatti della vita come vivere, morire, amare sono trattati in maniera davvero insolita, senza borghesismi o falsi pudori. L'edizione tascabile di Garzanti (collana Gli Elefanti) con traduzione di Francesco Bruno è assolutamente valida.
Fransız yazar Michel Tournier'in öykülerinden oluşan bu kitap bana ağır geldi. Tüm öykülerde insanın hüzünlü gizleri vardı bence. Dili ağır, bakış açısı felsefik. Cümlelerde dikkatini toplamazsa okuyucu kayboluveriyor. Bazı öykülerde en başa dönüp tekrar tekrar okuttu kendini bana. Mecburen başka okuyanlar ne düşünmüş diye aramak zorunda kaldığım kitaplardan biri de bu eser oldu ve şu cümleye rastlayınca hemen aşırıp burada sizinle paylaşmak istedim.
kutsal kitabı okumuş olsaydın bir şey dikkatini çekerdi. tanrı önce adem’i yarattı, sonra da cenneti, daha sonra adem’i cennete koydu. adem cennette olmasına şaşmıştı, bu ona doğal gelmemişti, değil mi? havva’nın durumu başkaydı; o adem’den sonra yaratıldı… cennette yaratıldı; cennetin yerlisi. sonra ikisi de cennetten kovulduklarında, bu adem ve havva için aynı şey değildi; adem ilk çıkış noktasına geri dönüyordu. havva ise, tersine, doğduğu ülkeden sürülmüştü. eğer bunu unutursanız, kadınlardan yana hiçbir şey anlamazsınız. kadınlar cennetin sürgünleridir… tümü. Michel Tournier
Felsefeci bir kadınla bir balıkçı evlenirler. Balıkçı aylar süren seferlere çıkar kadın onu özlemle bekler. Adam döndüğünde ilginç öyküler anlatır. Bir gün gemisi ıskartaya çıkar ve açık deniz balıkçılığı son bulur. Artık her gün birliktedirler. Öyküler tükenmiştir. Aralarında dayanılması güç bir suskunluk başlar. Birbirine taban tabana zıt iki insan olduklarını farkederler. Birbirlerine söyleyecek hiç bir şeyleri kalmamıştır. ''Bu durumda bize düşen tek şey, ayrılmak'' derler ve bu işi anlı şanlı bir biçimde yapmaya karar verirler. Tüm dostlarının bir araya geleceği bir akşam yemeği düzenler ve öykülerini anlatırlar. Öte yandan dostlarının her birinin de karı koca ve sevgi üzerine bir öyküsü vardır. Veda yemeği sabaha dek sürer. Bu, kitaptaki öykülerin yalnızca ilki. Daha beş öykü var kitapta.
Bon alors, déjà, ce n'est pas le média-nok, mais le média-no-tché, à l'espagnole, un échange amoureux ou amical de milieu de nuit. Voilà. Je le lisais média-nok depuis le début, depuis toutes ces années que ce livre traînait sur ma bibliothèque, j'avais tort. Derrière cette intro sympathique et tentante, des histoires plutôt courtes, que j'ai trouvées globalement sans intérêt, souvent boursouflées au niveau de l'écriture, prétentieuses et parfois même complètement creuses. Bof, quoi.
Livro leve, de leitura fácil, com uma narrativa ritmada. As histórias são soberbas. A recriação das histórias é fenomenal. A descrição tem o toque fulgurante dos pincéis cubistas: um traço é pleno de significados, contando toda uma história por si só. Estamos perante um bom contador de histórias.
Освен, че разказите звучат архаично, сякаш от времето на Анатол Франс, Турние напълно изоставя красивата концепция от началото на книгата (декамеронски пир на раздялата) и я използва повече като неубедително оправдание, отколкото като обединяваща основа за сюжетите.
Въпреки това има попадения, особено когато поеме по лъкатушещите пътеки на легендата и мита.
suskun aşıklar adlı kısımın ana olay örgüsü olarak devam etmesini, iki tarafın da gözünden bir ilişki dinamiğini görmeyi/okumayı o kadar isterdim ki... ne yazık ki bir noktadan sonra kitap benim için yorucu olmaya başladı.
C’est une série d’histoires courtes qui sont des poésies et des contes. Elles décrivent la vie et surtout l’amour. J’ai beaucoup appréciés la plupart des histoires.
11 yaşında bir kız çocuğuna karşı pedofili düşünceleri ve 12 yaşındaki Hatem isimli erkek çocuğu yatağına alması kitabı iğrenç kılıyor. Umarım bu yorumu okur ve bu kitabı asla okumazsınız.
livre acheté à boulinier un peu par hasard et… c’était trop bien… j’ai vraiment aimé toutes les nouvelles (même si le médianoche amoureux reste la plus belle)
Kirjailijan "Kolmen kuninkaan kumarrus" yllätti minut aiemmin ja siksi halusin lukea tämänkin. Vähän ihmettelin kirjan rakennetta - kun oli tuo idea, miksei kirjan "kehyskertomus" (?) loppunut vasta tarinoiden jälkeen? (Yritän tässä kertoa ajatustani spoilaamatta kirjaa... :)) Erityisesti pidin Räjähdysaineopista eli muistojuhlasta ja Anguksesta (no, en pitänyt tapahtumista, mutta aika nerokas...) Inhottavin oli Afrikkalaisia satuja. Tuon aikaisemmin lukemani kirjan aihepiiri tuli esiin muutamassa tarinassa, erilaisilla twisteillä. Off topic: on muuten jännä, miten usein esim. eri kirjat tavallaan niveltyvät jollain tavalla toisiinsa. Edellinen lukemani kirja oli "Tyttö joka nielaisi Eiffel-tornin kokoisen pilven" ja siinä oli lennot peruttu. Niin tässäkin heti ensimmäisessä tarinassa! :)
‘Ayrılmak üzere olan bir çift bu haberi vermek için dostlarını bir yemekte ağırlar ve her biri bir hikaye anlatmaya başlar’, diyen bir arka kapak yazısıyla hayli ilgimi çekti Veda Yemeği. Çiftin anlatıldığı ilk bölüm olan ‘Suskun Aşıklar’ çok çok iyi bir giriş bölümüydü. Hem anlatım şekli hem ikili ilişkilerde değindiği noktalar çok güzeldi.
Sonrasında anlatılan hikayeler de sürükleyici ilerliyordu ki, kitabın ortalarına geldiğimde, başladığımız noktadan çok başka bir yerde olduğumuz hissiyle hikayeden epey uzaklaştım. Birbirine bağlı olmayan bölümler, masallaşmaya başlayınca tamamen sonunu merak ettiğim için tamamladığım bir metne dönüştü kitap. Yazarın dili, anlatımı ve hikayeler kötü değil ama benim beklentimle uyuşmadılar ne yazık ki :(
Colección de relatos cortos que recrean la historia: desde la Biblia a historias caballerescas, desde fábulas rurales a paradojas modernas. Todo bajo el hilo conductor de una noche en la que una pareja anuncia su separación..
Individuellement ces nouvelles se défendent, mais l'ensemble donne l'impression que Tournier a fouillé les fonds de tiroir pour sortir un recueil, quitte à y mettre des éléments franchement hétéroclites allant du conte pour enfants à l'autobiographie-confession.
Yollarını ayırmaya karar veren çift. Arkadaşlarıyla son yemek. Masalla herçek atasında, deneysel anıların anlatıldığı bir sofra. Karanlık, şaşırtıcı, bazen rahatsız edici, sevgi ya da intikam dolu... Farklı bir kitap olduğu kesin.