Jump to ratings and reviews
Rate this book

Kolera Günlerinde Aşk

Rate this book
WELCOME TO SELLER PAYITAHT'S LIBRARY!!!

442 pages, Paperback

Published May 1, 2010

115 people are currently reading
2104 people want to read

About the author

Gabriel García Márquez

985 books41.2k followers
Gabriel José de la Concordia Garcí­a Márquez was a Colombian novelist, short-story writer, screenwriter and journalist. Garcí­a Márquez, familiarly known as "Gabo" in his native country, was considered one of the most significant authors of the 20th century. In 1982, he was awarded the Nobel Prize in Literature.

He studied at the University of Bogotá and later worked as a reporter for the Colombian newspaper El Espectador and as a foreign correspondent in Rome, Paris, Barcelona, Caracas, and New York. He wrote many acclaimed non-fiction works and short stories, but is best-known for his novels, such as One Hundred Years of Solitude (1967) and Love in the Time of Cholera (1985). His works have achieved significant critical acclaim and widespread commercial success, most notably for popularizing a literary style labeled as magical realism, which uses magical elements and events in order to explain real experiences. Some of his works are set in a fictional village called Macondo, and most of them express the theme of solitude.

Having previously written shorter fiction and screenplays, García Márquez sequestered himself away in his Mexico City home for an extended period of time to complete his novel Cien años de soledad, or One Hundred Years of Solitude, published in 1967. The author drew international acclaim for the work, which ultimately sold tens of millions of copies worldwide. García Márquez is credited with helping introduce an array of readers to magical realism, a genre that combines more conventional storytelling forms with vivid, layers of fantasy.

Another one of his novels, El amor en los tiempos del cólera (1985), or Love in the Time of Cholera, drew a large global audience as well. The work was partially based on his parents' courtship and was adapted into a 2007 film starring Javier Bardem. García Márquez wrote seven novels during his life, with additional titles that include El general en su laberinto (1989), or The General in His Labyrinth, and Del amor y otros demonios (1994), or Of Love and Other Demons.

(Arabic: جابرييل جارسيا ماركيز) (Hebrew: גבריאל גארסיה מרקס) (Ukrainian: Ґабріель Ґарсія Маркес) (Belarussian: Габрыель Гарсія Маркес) (Russian: Габриэль Гарсия Маркес)

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
613 (36%)
4 stars
656 (39%)
3 stars
297 (17%)
2 stars
72 (4%)
1 star
26 (1%)
Displaying 1 - 30 of 105 reviews
Profile Image for Hulyacln.
987 reviews563 followers
January 20, 2020
Bir aşkı okumak pek çok konuyu okumaktan neden daha zor gelir? En azından benim için..
Özellikle bu uzun, köklü bir aşksa. Taraflardan birinin daha çok sevmesi mi sorun? Mutsuz son ihtimalinin can sıkıcı olması mı? Belki de..
.
Fermina Daza ve Florentino Ariza’nın aşkı , ve sonradan aralarında duran bir duvar: Dr. Juvenal Urbino.
Aralarında bir duvar demek de eksik olabilir aslında. Çünkü Fermina Daza gayet bilinçli bir şekilde Florentino Ariza’yı itiyor ve yine o bilinçle Urbino ile yollarını birleştiriyor.
Marquez bir geçmişi bir bugünü anlatıyor. Aynı sayfalarda zaman sıçramaları yaşatıyor okuyucuya. Bu çoğu eserde yorucu- sıkıcı olabilirken; Kolera Günlerinde Aşk’ a aynı anlatım ritim katıyor.
On dört yaşındaki Fermina’yı anlamaya çalışırken; 76 yaşındaki Florentino’nun ellerindeki çizgileri hissediyoruz.
.
Okuduğum yorumların pek çoğunda beklemekten bahsediliyor. Bir adamın bir kadını beklemesinden, bir adamın özleminden..
Ancak ben Florentino Ariza’nın beklediğini düşünmüyorum, Fermina Daza’nın pişmanlık duyduğunu düşünmediğim gibi.
Juvenal Urbino’nun kör olduğunu da düşünmüyorum. Düşündüğüm şey zamanın geçtiği ve zamanın geçerken hepimizde izler-yaralar-zaferler bıraktığı.
Düşündüğüm şey bir şeyi yeterince arzulamanın o şeyi avuçalarınıza sunabileceği..
53 yıl sonra olsa dahi..
.
Marquez okumak bir masalı dinlemek ve o masalı hayatımızın gerçeğiymişçesine duyumsamak gibi..
Ve okuduğum her eserinde fark ettiğim bir şey var: Marquez karakterlerini çok seviyor. Marquez karakterlerini öyle seviyor ki; onları etsiz kemiksiz bırakmıyor.
Onları canlandırmamızı istiyor, onları anlayalım-bastıkları toprakları arşınlayalım-tutkuları ile kavrulalım istiyor.
Karakterlerini bu denli sahiplenme ve yaratım sürecinin kitap basıldıktan sonra da okuyucuların zihninde devam etmesini sağlamak Marquez’i unutulmaz kılıyor.
.
Çok beğendiğim çeviride Şadan Karadeniz, kapak tasarımda ise (en iyi çalışmalarından biri olduğunu düşündüğüm) Utku Lomlu yer alıyor.
Profile Image for İlkim.
1,468 reviews11 followers
February 24, 2021
Evet nihayet bitti. Başlarda garip bir şekilde kitaptan ayrılamadan okuyordum, karakterler ilgimi çekiyordu. Daha sonrasında kitapta göz ardı edemeyeceğim - aslında başlarda da - yanlış bir olay var. Orayı okuduktan sonra tüm hevesim söndü diyebilirim ve güç bela iterek bitirdim. Ben daha önce bir tek Kırmızı Pazartesi’yi okumuştum, çok tanımıyorum yazarı ama kendisi ne kadar ünlü ve büyük olsa da bu şekilde kurgulaması kitabı gözümden düşürdü. Anlatım ve final uğruna iki yıldız, malesef sevemediğim bir hikayeydi.
Profile Image for Gözde.
148 reviews
April 19, 2023
Marquez söz konusu olduğunda belki en iyisi yorum yazmamak diye düşünüyorum artık. Çünkü yazılabilecek her şeyi en güzel haliyle kendisi yazmış. Kelimelerle öyle bir ilişkisi var ki yaptığı şeye hayran olmamak elde değil.

Kelimelerle "dans eder gibi" desem değil, "resim yapıyor" ya da "film sahnesi gibi yazıyor” desem onlar da değil. Biraz hepsi biraz da hiçbiri herhalde, anlatmakta güçlük çekiyorum görüyorsunuz.

Bu kitap özelinde kelimelerle yarattığı bu "şey" haricinde en çok hoşuma giden, kitabın ana 3 karakteri arasında adeta bir akıntıyla sürüklenmemiz oldu. Sanki La Magdalena ırmağı üzerinde akıntıyla yol alan o ırmak gemilerine binmişim de bir limanda Florentino Ariza'yı, diğerinde Fermina Daza'yı ve diğerinde Juvenal Urbino'yu görüyor; aileleriyle, işleriyle, kendileriyle, hayatlarıyla, aşklarıyla ve yaşlılıklarıyla ne dertleri olduğunu izliyor gibiydim.

Bu hikaye acaba nereye bağlanacak derken gerçekten her şey bir imbikten geçer gibi olup lezzet üstüne lezzet kazandı ve doruğa ulaştı son sayfalarda. Daha iyi bir son olamazdı diye düşünüyorum. Kitabı okurken o kadar çok altını çizdiğim yer oldu ki, fakat bunlar bazı aforizmalar ya da çok etkilendiğim birkaç tanım değil de işte o kelimelerle yaptığı "şey"e her defasında ağzımın açık kaldığı örnekler oldu.

"Böylece, dünyada en çok sevdiği, geçen yüzyıldan bu yüzyıla dek en küçük bir düş bozumuna uğramadan beklediği kadının ancak, yarımay biçiminde mezar tümseklerinin, rüzgarda dağılmış gelincik çiçeklerinin bulunduğu bir sokaktan, ölümün karşı yakasına sağ salim varabilsin diye ona yardım etmek için koluna girecek zamanı kaldığını düşünmek akla uygundu."
Profile Image for Cemre.
724 reviews562 followers
January 26, 2021
"En sevdiğim roman", "en sevdiğim film" gibi bir "'en'ler listem" hiç olmadı hayatta; bunun yerine "sevdiklerim" ve "favorilerim" oldu. Marquez ise iki romanıyla (Yüzyılllık Yalnızlık ile Aşk ve Öbür Cinler) favorilerim diyebileceğim nispeten kısa listemde ilk sıralarda yer alıyor. Hal böyle olunca da okuduğum her Marquez'de bu iki romandan izler arıyorum. Bunu belirterek başlamak istedim kısa değerlendirmeme.

Kolera Günlerinde Aşk'a başlamadan önce romanla ilgili hiçbir bilgim yoktu. Konusundan o kadar bihaberdim ki kitaba bir "salgın dönemi romantizmi" düşüncesiyle başlamıştım. Benim gibiler varsa baştan söyleyeyim, "kolera" bir temadan ziyade bir imge. Başrolde "kolera" yok. Daha doğrusu, odak koleraya benzetilen altmış yılı aşkın bir aşkın öyküsü.

Aslında tıpkı yazarın Kırmızı Pazartesi romanında olduğu gibi kitabın en başında, sonunda neler olacağını öğreniyoruz. Daha doğrusu neler yaşanacağını öğrendiğimizi zannediyoruz. Yine bu noktada bir uyarı yapayım, bu aşkın kahramanları kitabın ilk sahnelerinde kısmen tanıştığımız fotoğrafçı ve siyahi sevgilisi değil.

Bu "destansı" (belki de hastalıklı) aşkın tarafları kitabın başında intihar ettiğini okuduğumuz fotoğrafçının arkadaşı Doktor Juvernal Urbino'nun karısı Fermina Daza ile hayatının sonunda da olsa mutlaka bir gün Fermina'ya kavuşmanın hayaliyle yaşayan Florentino Ariza. Lise çağlarında başlayan, tüm sosyal engellere rağmen devam eden; fakat bir gün ansızın kavuşmaya yaklaşmışken Fermina tarafından sona erdirilen, yine de Florentino tarafından kavuşma ümidiyle devam ettirilen bir aşk okuyoruz. Yitip giden fırsatlar, tercihlerle farklı şekilde şekillenen hayatlar, hiçbir zaman tam anlamıyla yaşanamayan duygular, "ıskalanan" hayatlar var bu kitapta.

Yukarıda da belirtmiştim, yazarın iki romanının tadını hep diğer romanlarında da arıyorum. Yüzyıllık Yalnızlık'ın az da olsa bu romanla bana göz kırptığını söyleyebilirim, neden, bilemiyorum. Ayrıca illa bir benzetme yapacak olursam farklı bir coğrafyadan, bizden bir örnek verebilirim: Masumiyet Müzesi. Okurken sık sık onu andım.

Aslında okurken çok etkilenmediğimi, esas, kitabı bitirip okuma serüvenimi düşündükçe kitabın belleğimde ve bilincimde bir etki yarattığını hissettiğimi de belirtmek isterim. Diğer bir ifadeyle, Kolera Günlerinde Aşk, -bu yönüyle de tıpkı Masumiyet Müzesi gibi aslında- benim için daha çok sonraki günlerde etkisini hissettiren romanlardan biri oldu.
Profile Image for Fearless.
737 reviews105 followers
June 6, 2023
Yüzyıllık Yalnizlik'tan sonra en sevdigim kitabi oldu.

Genclik askinin kolera zamanlardaki yasanan halelriyle harmanlanmis ve ic ice gecmis bir ask hikayesi. Uzun soluklu ve gittikce hizlanan bir tempoda okutuyor kendini.

Karakterlerinin islenisi, askin halleri ve pismanliklari, hizunleri ve zitlasmalariyla, ger8 donusleri ve yozlasmis halleriyle etkileyici bir eser. Fermina Daza sevdigim kadin profillerinden biri oldu diyebilirim.

Sosyal profil cok ilgi cekiciydi, buna deginmeden geçemeyeceğim. Fermina Dazaya bir tek siyahi bir kadini asagi gormesi yuzunden kizdim. O tarihler evet irkciligin ve ikinci sinif dusuncelerin yayginlasmis oldugu zamanlar. Telefonun her evde olmayisi, zenginliginin nereden geldigi, kimin oldugunun bildirilmesi icin can calinacagi gibi statukocu durumlar hosuma gitmedi.
Profile Image for tripswithbooks.
370 reviews52 followers
January 2, 2021
Kolera Günlerinde Aşk beklemek ve tesadüfler üzerine bir aşk hikayesi. Yarım yüzyıl süren bir aşkı bekleyiş var bu kitapta. Ama sadece aşk yok. Bir toplumun çağdaşlaşma sancılarını, taşralı/kentli olma farklarını ve kentli olmaya çabalayan taşralı insanların sıkıntılarını da okuyorsunuz.

Marquez’in yarattığı karakterler, “büyülü gerçekçilik” örneği olan Yüzyıllık Yalnızlık romanında bile mahallemde yaşayan, hayatlarına tanık olduğum çocukluğumun anılarındaki insanlar gibi tanıdık ve içten gelmişlerdir bana. Onlarla bağ kurmam zor olmadığı gibi onlardan ayrılmak da istememişimdir. Kolera Günlerinde Aşk, bu anlamda en çok bağlandığım ve yıllar sonra dedemden dinlediğim bir sevda hikayesiymiş gibi içine çekildiğim bir romandı. Kırmızı Pazartesi ve Yüzyıllık Yalnızlık ile beraber Marquez’in üç incisinden biri oldu benim için.

https://benaygavazoglu.com/2020/05/24...
Profile Image for Zeren.
168 reviews197 followers
May 23, 2016
Öncelikle hikayedeki en sevdiğim karakter Olimpia Zuleta'nın romandaki bunca kısa kalan rolune derinden teessüflerimle sevgili Marquez. Ne yazsam Roman Kahramanları dergisine yazacağım yazıdan çalacakmışım gibi hissediyorum. O yüzden şimdilik susma hakkımı kullanıyorum.
Profile Image for Gözde Türker.
348 reviews58 followers
September 3, 2019
İnsanın sevdikleri, tüm eşyalarıyla birlikte ölmeli.

Yorumun tamamı için; https://okuyanmuggle.blogspot.com/201...

Artık Marquez'in üslubundan, anlatımından, eşsiz anlatı yönteminden bahsetmeme gerek yok. Bu konuda istediğimi, beklediğimi buldum kitaptan. İçine girmesi zor bir hikayeydi, kabul ediyorum ama Marquez bence her zaman sabır gerektiren bir yazar olmuştur. Sabrınızın sonunda ise buna değdiğini görürsünüz. Hem hikayenin ilerlemesi hem de yoğun edebi anlatım size hep "iyi ki" dedirtir.
Çok hoşuma giden bir başka şey ise aslında sadece bu kitapla ilgili değil, yine Marquez'in tüm kitaplarında karşımıza çıkan bir unsur: küçük hikayeler, kurgunun gidişatını değiştirmeyen, olay örgüsüne genel olarak hiçbir etkisi olmayan detaylar. Mesela bir karakterle karşılaşıyoruz, birkaç sayfa sonra adını unutacağımız bir karakter hatta belki de bu, ama Marquez böyle önemsiz görünen bir karakter hakkında bile ayrıntı sayılabilecek bilgiler veriyor; geçmişinden bahsediyor mesela ya da onun ayırt edici yönlerinden bahsediyor ciddiyetle. Sadece karakter bazında da olmuyor bu. Asıl hikayenin arka planında gelişen önemsiz bir olay ya da durumu bile o kadar can alıcı bir şekilde anlatıyor ki siz asla "bunu bilmeme ne gerek vardı" diye düşünemiyorsunuz. Bir nesne ortaya çıkıyor mesela. Onu okuyucunun gözünde nasıl somutlaştıracağını çok iyi biliyor Marquez. Somutlaştırmak derken de salt betimlemekten bahsetmiyorum; ona adeta bir kişilik yükleyip olay örgüsüne etki etmemesine rağmen işgal ettiği yerin hakkını vermesini sağlıyor. Onu anlatmak için kullandığı kelimelere değer kılıyor bu söz konusu nesneyi. Tüm bu şeyler, bu küçük parçalar hikayenin özüne doğrudan dokunmasalar da asıl öyküyü çevreleyip onun inandırıcılığını sağlamlaştırıyorlar. Yazar bu küçük ayrıntılarla, okunduktan sonra unutulabilecek detaylarla hikayenin okuyucu gözündeki gerçekliğini, ciddiyetini artırıyor bana göre.
Bunların dışında bu kitapta da Marquez'in diğer kitaplarında olduğu gibi hoşuma giden şey nokta atışı tespitlerdi; her şey hakkında, hayat hakkında yazarın karakterleri vasıtasıyla yaptığı tespitler beni her zamanki gibi çok etkiledi. Bazı ifadelerin benim de kafamda dönüp dolaşan düşünceler olması beni biraz şaşırttı.
Kitapta yalnızca Florentino ve Fermina'nın aşkını, Doktor Urbino'nun resme dahil olmasıyla oluşan aşk üçgenini okumuyoruz aslında. Elbette insani duyguların aktarımı, iç monologlar, ruh çözümlemeleri ön planda olsa da yazarın bize anlattığı bu aşk(!) hikayesinin arka planında kurgusal bir Latin Amerika kasabasını izliyoruz. Kasabadaki günlük yaşam, gelenekler, alışkanlıklar, kasabanın genel atmosferi, kasaba halkının zihniyeti, inanışları ve tabuları gayet anlaşılır bir şekilde aktarılıyor bize; ama asla bilgi verir gibi değil. Karakterleri tanırken, olayları seyrederken ve karakterler arasındaki iletişime şahit olurken bu konuyla ilgili çıkarımlar yapabiliyoruz okuyucu olarak. Sadece sosyo-kültürel açıdan değil aynı zamanda tarihsel ve ekonomik açılardan da tahlil edebiliyoruz bu kasabayı. Bu kasabanın bir "tip" olduğunu da çıkarsayabiliyoruz; yani bu kasaba üzerinden bir genelleme yapılabileceğini tahmin ediyor insan doğal olarak.
Çok hoşuma giden, bahsetmek istediğim son şey de Marquez'in olay örgüsünü şekillendiriş biçimi. Bir kere hikayenin başlangıcı için en can alıcı olayı seçmiş Marquez. İlk bölümden sonraki bölümler, bu bölümün sonunda gelinen noktaya nasıl ulaşıldığını anlatıyor. Bölümler hem Florentino hem de Fermina odaklı fakat anlatım herhangi bir şekilde ikiye bölünmüyor gibi. Bölümlerin bir kısmı Florentino'nın bir kısmı da Fermina'nın yaşadıklarına ağırlık verse de bu ikisi arasında geçiş öyle belirsiz ve yumuşak ki bakışlarımızı nasıl birden Fermina'ya çevirdik anlayamıyoruz. Hani şey olur ya, keyifli bir sohbet sırasında o konuya nasıl geldiniz anlamazsınız, aynen onun gibi işte. Anlatının akıcılığı, pürüzsüzlüğü kusursuz derecede.
Kitabı okumayanlar için: eğer daha önce Marquez okuyup yazarın kalemini beğendiyseniz ve size hitap ettiğini düşünüyorsanız Kolera Günlerinde Aşk'ı mutlaka okumalısınız. Öte yandan hiç Marquez okumamış biri yazarı okumaya Kolera Günlerinde Aşk ile başlamamalı bence. Yazarın tarzına alışık olmayanlar için doğru bir başlangıç kitabı değil. Marquez için en iyi başlangıç kitabının Kırmızı Pazartesi olduğunu düşünüyorum.
Profile Image for Ipek.
106 reviews39 followers
June 2, 2017
Başlayıp başlayıp bıraktığım kitabı sonunda okumanın haklı gururu var üstümde . Zira uzun süredir bakışıp bir türlü aynı frekansı tutturamadık . Kitapların zamanı vardır cümlesini ömür boyu yineleyecek gibiyim 👌🏻


Okuduğum en değişik aşk hikayelerinden . Oldum olası içimde taşıdığım korkuyu dışarı vuran yaşanabilecek çok güzel bir hayata teğet geçme hikayesi ...

Yüzyıllık Yalnızlık 'a göre bu hikaye beni daha çok sardı o da muazzam bir eser kuşku yok bu konuda ama Marquez bende Kolera Günlerinde Aşk 'la çok daha derin bir iz bıraktı .

Profile Image for G. İlke.
1,282 reviews
November 20, 2017
Böylesine harika bir kitap yazarken araya pedofili sıkıştırmaya ne gerek vardı Bay Marquez? İnanın, aşağı yukarı son 100 sayfaya kadar aşırı keyif alarak okudum hatta bir ara Yüzyıllık Yalnızlık'ın devamını okuduğum sanrısına kapıldım. Amma velakin, ne zaman işin içine pedofili girdi benim de keyfim kaçtı. Yüzeysel olarak yargılanmayı göze alarak yapıyorum bu yorumu ama ülke olarak bu konu yumuşak karnımız oldu maalesef, içimiz almıyor artık.. Şuna eminim ki, ülkemizde yaşanan ve son günlerde artan korkunç pedofil vakalarından önce okumuş olsaydım, daha global bir bakış açısıyla yorumlardım ve kitaba hayranlığım da başka bir boyutta olurdu (yazara olan hayranlığım değişmedi). Yine de tüm hikayeyi bu sebeple karalayıp yazara da okuyuculara da saygısızlık edemem elbette. Yani benim hafiften sıkılmaya başladığım o son 100 sayfaya mim koyarak (bu arada 100sayfa sürekli pedofili yok tabii ki, ara ara bahsedilmiş), her şeyiyle harika bir romandı diyorum. Okumalı mısınız, okumalısınız.. =)
Profile Image for Aviendha.
316 reviews18 followers
February 15, 2022
Evliliğin büyük felaketlerinden kaçınmanın, günlük küçük mutsuzlukları gidermekten daha kolay olduğunu bilselerdi, yaşam ikisi için de çok daha başka olurdu. Ama birlikte öğrendikleri bir şey varsa, o da, bilgeliğin bize artık hiçbir şeye yaramadığı bir zamanda geldiğiydi.

Benim için unutulmazlar arasında yerini alacak bir kitap olmadı. Beklentilerle ilgili bir durum kesinlikle.
Profile Image for Işıl.
196 reviews4 followers
Read
May 24, 2020
Bu zamana kadar Marquez okumama sebebim 20 yaşına kadar anlayamayacağıma dair bir korku ondan sonra ise tamamen başka romanları, yazarları Marquez'i keşfetmeye yeğ tutmamdı. Evde 90 basımı bir kopyası var. Uzun zamandır kütüphanenin önünden geçtikçe bakışıyorduk onunla. Öyle ki ailem elimde bu kitabı görünce şimdiye değin okumamış olduğuma şaşırdılar. Sonunda tanıştık.

Öncelikle, 400 sayfa olmasına rağmen çok akıcı ve merak uyandırıcı. Arkaplanda Kolombiya'nın siyasi sahnesi, ön planda uzakta, erişilemez ama "aşık olduğu" kadını hayatının merkezine sabitleyen bir adamın ve o sevdiği kadının hayatları var. Ancak, bu hikayedeki aşık kahramanımız, hayatındaki diğer insanların da arkasından birden fazla kez dillendirdiği gibi, aşık olma halinden çok içler acısı bir durumda.
Başka bir insana bu derece bir takıntı ne kadar sürdürülebilir? Bu takıntıya "sadakatin" sınırları nelerdir? Marquez bu sorulara kısmen ikna edici ama kesinlikle masalsı alternatif yanıtlar sunuyor.

Daha çok Gabo okumalı.
Profile Image for Aysel HALLAÇOĞLU .
44 reviews13 followers
May 11, 2020
53 yıl 9ay 4 gün neler neler değişti ,ama aşk Florentina Ariza ve Fermina Daza yı bir yerde bekliyordu. Öyle pembiş pembiş aşk romanı asla değil. Kolera salgınının dehşetine daldıran bir kitapta değildi.
Sağolsun böyle çevirmende zor bulunur. Harika bir çeviri. Bu sefer kapağı çok beğendim.Kitabı kapatıp kapağa bakınca aaa hikayemiz burada dedim.
Ben Marquez i çok seviyorum sanırım her kitabı bana enfes geliyor. Marquez gibi karakterleri romanına doldurup onları donatan var mı düşünmem gerekiyor. Yaşam ölüm sürecini konuya çok güzel yediriyor. Öyle bir anlatış tarzı var ki karakterin 7 sülalesini de tanımaya, okuyucuyu hazır ediyor.
Kitap ergenlik dönemiyle başlayıp bir yaşamı anlatıyor. Son sayfalarda gerçekten sürüklenmemek için, ben durdum.Yaşlılık dönemi bilmiyorum beni çok düşündürdü. Kendi yaşlılığıma daldırıp daldırıp çıkardı.
Profile Image for Nihan Kanar.
72 reviews1 follower
August 4, 2018
Bi kitabı bu kadar elimde süründürüp bi taraftan da bu kadar beğendiğim olmamıştı.Bazı ayrıntılar beni sıkarken bazı detaylar da çok hoşuma gitti. Güney Amerika’yı benim için bu kadar mistik ve büyüleyici kılan biraz da onun dilinden okumak galiba. Gabo’nun dünyası bambaşka. O dünyaya girmek çok güzel. Ama en favori kitabım hala Yüzyıllık Yalnızlık.
Profile Image for Ensar Turhan.
81 reviews
July 28, 2025
Marquez'e olan hayranlığımı pekiştiren eserlerinden birisi oldu. Olayları anlatışındaki şiirsellik ve imgelem okuyanın içine öyle iyi işliyor ki dünyaya bir farklı gözle -daha şairane- bakıyor insan. Kelimelerle öyle şeyler yapıyor ki hayran oluyorsunuz, edebiyatın verdiği en üst zevklerden birini yaşadım.

Atmosferi ve sürekli yaptığı zamanda ileri-geri atlamalarıyla, geleceğe yönelik atıflarıyla içine alan, gittikçe lezzetlenen bir içeriği ve temposu var. Ayrıca Marquez karakterleri öyle canlı öyle iyi kurguluyor ki geçen zamanla beraber sizde "pişiyorsunuz".

Tüm bu övgüler hala o kadar yetersiz ki kelime bulmakta güçlük çekiyorum: Yazılabilecek en iyi şekillerden birisiyle yazmış zaten Marquez; üzerine saatlerce konuşulur ama ben uzatmaktan sakınıyorum.

Not: Kitaba dair güncel feminist eleştirilere ve ped*fili eleştirilerine katılmakla beraber bu eleştirilerin edebiyat bağlamından uzak olduğunu düşünüyorum. Yani ortada bir legalleştirme olduğuna katılmıyorum.
Profile Image for Simay Yildiz.
729 reviews184 followers
February 24, 2014
Türkçesi Can'la Bir Sene'de!

English review reposted from CommunityBookStop.

Most of us learn (or try, at least) what love is from books, movies, TV shows before we get to experience it ourselves-- if we ever do, really. Some of us believe we'll get butterflies in our stomachs, some of us think we'll be swiped off of our feet, while some of us believe we'll be able to see nobody else but "the one" when we're in love. Of course, this changes according to whose definition of love suits you better. Put on paper by my favorite author, Gabriel Garcia Marquez, Florentino Ariza and Fermina Daza's love that lasts half a century is the one I myself chose to believe in the first time I read it.

Don't think it'll be all "baby, baby, oooooh" just because it's a love story. Even though Fermina has met and fallen in love with Florentino when she was young, she's married to Juvenal Urbino when we first meet her in the book. When they together again 50 years later, Florentino once again declares his love to her. However, how Fermina responds is kicking the man out of her house-- only when we dive into their past do we understand why.

There are many a life lesson in Love in the Time of Cholera. We see how 50 years can change people. We observe how, with them, their relationships change. We get to witness what kind of an effect time has on people as well as places and culture, what people are capable of when they're mad with jealousy, how death might scare them as they get older, and how being old affects the body as much as the mind...

In conclusion, Love in the Time of Cholera will make you question life in general. After all, there's a reason why it's on many "books you much read before you die" lists.

P.S. There's a movie based on the book, but I personally thought that was a whole different story; not the one I fell in love with all those years ago and all over again just recently. Do see the movie if you want, of course, but don't think you've gotten a sense of the book if you've only seen the movie and not read it.
Profile Image for Mustafa Aiglon.
155 reviews6 followers
April 18, 2014
Bugün bitirdim. Çünkü dün gece GGM'nin öldüğünü öğrendim. Bu büyük adamı anmak için okudum. Floretino Ariza'nın vazgeçmezliği ve Fermina Daza'nın inadı ve Doktor Juvenal Urbino'nun centilmenliği üzerine dönen bir roman. Tam 53 yıl, 7 ay, 11 gün süren bir vuslatın gerçekleşmesini okudum. Ariza'nın yılmazlığı örnek teşkil etmeli mi? Yoksa bir sadece gereksiz bir saplantı mı tüm hikaye? Olay örgüsüne ince mizahın ustalıkla yerleştirildiği; neredeyse Yüzyıllık Yalnızlık kadar büyülü bir hikaye.

"Kolera Günlerinde Aşk'ı okuyordum. Ne aşkmış arkadaş dedim. Hem de ne vazgeçmeyiş: Tam 53 yıl, yedi ay, on bir gün süren...

Sayfa 439'da Fermina Daza: "Ölüm gibi bir şey olacak" dedi.

Oldu. Maşallah dediğim çok yaşamazdı zaten ama bu bir rekordu. Sorun sen de değil Gabito. Yine bende. Ama bil ki; yüzyıllarca okunacak kitapların kolera günlerinde, kırmızı pazartesi günlerinde...

Güle güle. Selam söyle Macondolılara -özellikle Jose Arcadio Buendia'ya"
Profile Image for Kübra Gülsoy.
22 reviews1 follower
May 18, 2025
Aşklar, evlilikler, tutkular, zorunluluklar, yıllarca birini beklemek, aylarca haber beklemek, iletişim kuramamak, hayal etmek, hayallerde yaşatmak, ve yine beklemek, beklerken hayata devam etmek..
Marquez’in dili bu kadar güzel kullanmasına bayılıyorum , 7 satırlık uzun cümleler, şiir gibi her biri. benzetmeler, minik açıklamalar, duygular o cümlelerin içine öyle bir yediriliyor ki, edebiyatın hazzı bu olsa gerek..
Yüzyıllık Yalnızlık’tan daha gerçek ve daha duygusal bulduğum, hikayesi, karakterleri ve anlatımı ile oldukça etkileyici bir roman..
Profile Image for Lady White Stork.
30 reviews4 followers
December 4, 2021
Delice ve yıllara yayılmış bir sevda ve o sevdanın Marquezce muazzam anlatılışı...
Lakin Şadan Karadeniz yerine bunun bir İnci Kut çevirisi olmasını tercih ederdim. Bazı cümleleri birkaç kez okudum ve niyeyse Türkçesinin havada kaldığını hissettim. Tabii yine de böyle güçlü bir metni çevirmek çok çok zor eminim. Birkaç gözüme takılan nokta dışında çeviri iyiydi ama işte bir İnci Kut değil.
Profile Image for aykut.
78 reviews2 followers
October 14, 2016
yine 2008 öncesinde tam olarak ne zaman okuduğumu hatırlayamadığım ama o zamanlar sevdiğim ama yeniden okuyup şimdi nasıl bulacağımı merak ettiğim bir diğer marquez kitabı.
Profile Image for Burjujum.
9 reviews10 followers
December 31, 2018
Daha kötü çok az kitap (çeviri) okudum.
Bir daha Latin Amerika Edebiyatı mı? Almayayım. Hiç bana göre değil.
Profile Image for Gokce.
38 reviews1 follower
January 31, 2022
Ancak 2.5’tan 3 bence. Karakterler öyle sevimsizdi ki (bana göre:)), sevemedim bir türlü kitabı da…
Profile Image for Yaprak Besik.
41 reviews1 follower
December 4, 2025
A very visual novel that transports you to those lands and times, letting you breathe, feel, love, and hate alongside its characters. His signature magical-realism style isn’t felt as much as One Hundred Years of Solitude.

At the same time, it isn’t the easiest read and carries a touch of melancholy.
Profile Image for Kitap Ezgisi.
314 reviews13 followers
July 13, 2015

www.kitapezgisi.com

İşte böyle sağlam yazarların sağlam kitaplarını okuduktan sonra zor kitap beğenmeye, zor yazarla mutlu olabilmeye başlıyorsun.

Gabriel Garcia Marquez’in bir de “Yüzyıllık Yalnızlık” kitabını okumuştum. Bu iki kitapta da aynı duyguları hissettim. Okurken zorlanmak, bazı yerlerde kafa karışıklığı. Her paragrafı, her satırı bütün dikkatinizi vererek okumanız gerekiyor aksi takdirde kendinize geldiğinizde konunun tamamen değişmiş olduğunu fark ediyorsunuz. Konuları birbirine bağlamak, hiç aralıksız, hayali bir dünyayı bu kadar başarılı bir şekilde kağıda dökmeyi başarmak herkesin harcı değil. En ince ayrıntısına kadar verilen detaylar, her sayfada farklı betimlemeler, kitap yazmanın da bir sanat olduğunu gösteriyor.

“Kolera Günlerinde Aşk” hep okumak istediğim bir kitaptı. Sanırım kitaba dair tek kötü hatıram, tatile çıkarken yanıma aldığım bir kitap olmuş olmasıdır. Siz sakın böyle bir şey yapmayın yoksa harap olursunuz. Güzelim kitabı da hiç ettim diye düşündüm ara sıra. Bölmeden olabildiğince sakin bir ortamda okunması gereken, en azından bu saygıyı hak eden bir eser.

Kitabın konusuna gelirsek; genç bir kıza aşık olan bir erkek geri çevrildikten sonra bu aşkını ne kadar süre devam ettirebilir? Birkaç ay, birkaç yıl? Peki ya bir yarım yüzyıl? Beklemenin, sabretmenin, hiç yılmayan bir sevginin romanı bu kitap. Yıllar geçerken karakterlerin hayatlarındaki, yaşam şekillerindeki değişiklikleri izlemek, onların büyümesine tanıklık etmek ve hiçbir kopukluk yaşamadan bu macerada yer almak büyük bir zevk.

Her edebiyat aşığının okuması gereken bir yazar Gabriel Garcia Marquez ve tanıklık edilmesi gereken bir aşk romanı “Kolera Günlerinde Aşk”
Profile Image for Gözde.
159 reviews7 followers
April 13, 2020
Korona virüsüyle mücadele ettiğimiz şu günlerde, yine bir salgını konu alan bu güzel kitabı okumak istedim. Marquez'in daha önce Kırmızı Pazartesi, Benim Hüzünlü Orospularım kitaplarını okumuştum. Aslında gözüm Yüzyıllık Yalnızlık kitabındaydı ya en başta belirttiğim nedenden dolayı bu kitabı seçtim.
Kitap kolera salgınının hüküm sürdüğü zamanlarda yaşanmış bir aşk hikayesini - lerini- anlatıyor. Kitabı henüz okumamış olan birilerinin de bu yorumu okuyacağını düşünerek, aslında deli gibi kitabı anlatmak istesem de kendimi durduruyorum.
Yalan söyleyemem, kitap biraz zor ilerledi. Fakat bunu asla kitaba bağlayamam. Evet bu çok yanlış olur.
Şunu söylemeliyim ki daha kitabın başlarında beynime kocaman bir yumruk yedim.
Karakterlerin gerçekçiliği ve renkliliği elbette tartışılmaz. Fakat kitap bende iki tür duygu uyandırdı. Hem dahice yazılmış bir kurgu ve muhteşem bir olay örgüsüyle büyüledi, hem de tipik bir aşk romanı okuyormuş hissi verdi bana.
Kitabı okuduktan sonra biyografisini ve eserlerini içeren başka bir kitabı incelerken, karakterlerin Marquez'in hayatından izler taşıdığını - bunu hakkıyla yapabilen ve hikayeye yedirebilen yazarlar favorimdir- okudum.
Size o kaynak kitabın ismini de şuraya bırakıyorum. Gabriel Garcia Marquez'e giriş-Gerald Martin-
Ve son olarak da yine şunu söylemeliyim ki, böyle usta yazarların kitaplarına yorum yazarken, biraz heyecanlanabiliyorum ve sanırım yine öyle oldu.
Profile Image for Ersin Yaman.
16 reviews5 followers
September 1, 2020
Geç kalmış bir okuma oldu benim için. Okurken aldığım notları aşağıda belirttim.
1. Ana karakterlerden olan Dr.Juvenal Urbino, seçkin bir aristokrat. Sağlığı İçin Günlük önemli ritüelleri var. Bunlardan aklımda kalanlar;
a. Her gün açık pencere önünde temiz hava alacak şekilde jimnastik yapar. Horozların öttüğü yön temiz havanın geldiği yöndür.
b. Mide sağlığı İçin PELİN OTU suyu içer.
c. Bir baş sarımsak + ekmek yer.
d. Öğlen 10 dakika uyku.
e. Düzenli kitap okuma ve Fransızca çalışması
f. Saat 16.00’da bir sürahi buzlu limonata içer.
g. Her yere yürüyerek gider.
h. Akşamları kafeye uğrar ve satranç oynar.
2. Uzun yaşamasını beklediğimiz roman kahramanının geleceğini Burada spoil olmasın diye yazmayacağım. Bu merak için romanı okursunuz.
3. Ayrıca ilgimi çeken aforizmaları da yazdım.
a. Rüzgar eserken yelpazenin canı cehenneme.
b. Toplumsal yaşamın sorunu korkuyu yenmeyi öğrenmek. Evlilik yaşamının sorunu ise can sıkıntısını yenmeyi öğrenmektir.
c. Yaşlılar, yaşlılar arasında daha az yaşlıdır.
4. Bu baş yapıta zaman ayırmanızı öneririm. Saygılar sunuyorum.
Profile Image for Varol Aksoy.
87 reviews8 followers
August 31, 2016
çok güzel bir dili, çok detaylı bir anlatımı var. ben beğendim diyeceğim de "lan ben beğenmesem ne olacak sanki, adam nobel almış bu kitapla" demek geçiyor içimden. cidden goodreads çok acayip bir şey, yolda görse sümüğünü fırlatmayacak adamları eleştirebiliyorsun burada filan, acayip bi duygu. :D

geyiği geçelim efenim, marquez'in dilini çok sevdim ben. çiçekli bir anlatımı var. "paslı çiçekler" kaldı aklımda mesela. bir de bitmiş bir aşkı "dünkü çiçekler" şeklinde betimlemesi. her çiçek dediğinde cümlelerde renkler açıveriyor sanki.

konu itibariyle biraz dramatik olduğundan, biraz da kişisel problemlerimden dolayı ilk denememde okumayı başaramamıştım fakat ikinci seferinde marquez'in ölümünün ardından saygınlığını onurlandıracak ritüelimsi bir havayla okumaya sıfırdan başlayıp bitirdim. :)

aşk romanlarını seviyorsanız tavsiye ederim. benim pek kategorim sayılmıyor ama buna rağmen gerçekten sevdim kitabı.

keyifli okumalar.
Profile Image for Funda Bakış.
29 reviews
September 30, 2019
51 yıl, 9 ay, 4 günlük bir bekleyişin romanı Kolera Günlerinde Aşk. Sevdiği kadın tarafından reddedilmesine rağmen onu 51 yıl bekliyor Florentino Arıza. Bu sırada da sayısız ilişki yaşıyor bir çok kadınla. Sıradan bir aşk hikayesi değil. Aşağıdaki cümleler kitabı özetliyor bence.
"Florentina Arıza, daha önce birkaç kez başına gelen, ama bilincine varamadığı bir şey öğrendi ondan; insanın, tümü için de aynı acıyı çekerek, hiçbirine ihanet etmeksizin birkaç kişiye birden aşık olabileceğini."
"İnsan yüreği bir genelevden bile daha geniş"
"Beni en çok üzen ölüm değil, aşk yüzünden ölmemek."
Okurken zaman zaman sizi yoruyor kitap. Gabriel Garcia Marquez'in tarzına alışkınsanız seveceksiniz.
3 reviews
July 1, 2023
Bu kitabında da Marquez yine okuyucusunu büyülü ama bir o kadar da gerçek bir yaşantıya davet ediyor. Öyle bir solukta değil de birkaç güne yayarak, sindirerek okunması gereken bir kitap. Yazar ana karakterlerinin geçmişinde kalan büyük aşkı anlatırken bir yandan da hayatın devam ettiğini, çevrelerinde olan her olay karşısında insana sevginin bir bedende bir değil birden çok kez doruklara ulaşabileceğini gösteriyor. Zaman kavramını etkileyici biçimde kullanan yazar bu şekilde okuyucuyu da kitaba bağlamayı başarıyor. Evliliğin ve aşkın bin bir türünü anlatan kitap romantikten çok sürükleyici ve gerçekçi bir atmosfer yaratırken çağının Latin Amerika'sından ve dönemin değişimlerinden de birçok iz taşıyor. Mutlaka okunmalı, her zevke hitap edecek parçalar bulunduruyor.
Displaying 1 - 30 of 105 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.