Jump to ratings and reviews
Rate this book

Ölüme Fısıldayan Adam - Özel Baskı

Rate this book
"Yanmış kibrit çöplerini âdeti olduğu gibi mumların altına koyup üzerlerine erimiş mum döktü. Sanki yanan kibrit çöpleri bizdik, mum dipleri de mezarımız... Kibrit çöpü mezarlığı, bizim gibi kırık ve kaybedenler için ne güzel bir benzetmeydi...

Yana yana yaşa, yanarak öl ve öldükten sonra da yanmaya devam et.
Yanmak tüm varoluşunu tanımlıyormuş gibi..."

Geçmişindeki acıların küllerinden doğmuş, zeki bir dolandırıcı…

Arı kovanına giren kelebek.

Yaşamadığı için ölmeyi bile beceremeyen, hayata küskün bir kız…

Sudan korkan balık.

Tanrı'nın birbirlerinde çare bulmaları için bir araya getirdiği iki kişi.

Peki ya bir gün ömrü olan bir kelebek yarına âşık olursa ne olacak?

424 pages, Hardcover

Published September 1, 2016

115 people are currently reading
1328 people want to read

About the author

Büşra Yılmaz

15 books146 followers
1994 yılında dünyaya gelen Büşra Yılmaz aslen Tokatlıdır. Liseyi Tokat Gazi Osman Paşa Lisesi’nde okuyan Büşra Yılmaz Üniversite eğitimini Düzce Üniversitesi’de Sosyal Hizmetler bölümünde tamamlamıştır.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
763 (45%)
4 stars
385 (22%)
3 stars
271 (16%)
2 stars
133 (7%)
1 star
133 (7%)
Displaying 1 - 30 of 127 reviews
Profile Image for Oguz Akturk.
290 reviews712 followers
October 1, 2021
YouTube kitap kanalımda Büşra Yılmaz'ı ve Ölüme Fısıldayan Adam kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: https://youtu.be/mw9srhkgYL8

Ölmeden önce okunması gereken değil okumadan önce ölünmesi gereken kitaplar serisine "tabii ki de para vermedim yayınevi"nden devam ettiğim bu kitap beni yine aşırı paranormal başkası adına utanma alemlerine sürükledi.

Öncelikle kitabın isminden ve içeriğinden bahsetmem gerekirse Yunan mitolojisindeki ölüler dünyası tanrısı Hades, Mısır mitolojisindeki ölüm ile cenaze tanrısı Anubis ve başka bir ölüm meleği olan Azrail bile bu kitaba bir gün rastlasalardı ölüm tanrısı olmak yerine herhalde bereket, çiçek, böcek, yaşam tanrısı falan olmak isterlerdi diye düşünüyorum.

Kitaptaki başlangıç sahneleri o kadar inanılmaz derecede başarısız ki, bu kitabı okumak yerine Kemal Sunal ile Şevket Altuğ'un başrollüğünü yaptığı Tokatçı filmindeki Karbonat Erol'un keklenmesini izleseydim eminim daha çok zevk alırdım. Hatta bu kitabı okuduğum sırada aklımdan aynı şu şekilde bir diyalog geçtiğini de söyleyebilirim...

- Haça maça takiko, Ölüme Fısıldayan Adam'ı okumuşko?
- Ölüme Fısıldayan Adamko? Bokoto yemişişko.

Her şey bir tarafa bu kitabı oluşturmak için size bir tarif veriyorum... Leon filmindeki küçük kızı canlandıran Natalie Portman'ı alın ve Scorsese'nin Taksi Şoförü filmindeki yan karakterlerden birini canlandıran Harvey Keitel'ı alın, biraz da balık çorbası ve okyanus kokulu duş jelini karıştırarak bu tepkimenin sonucunda Ölüme Fısıldayan Adam kitabını siz de kendi evlerinizde kolaylıkla oluşturabilirsiniz bence.

Kitaptaki erkek karakterin lakabının "Dağınık Saç" olmasıyla aslında bu kitabın ve yazarının neden Head & Shoulders sponsorluğu alamadığını da anlamadım. Oysaki Cristiano Ronaldo veya Mehmet Günsür ile birlikte bu kitaptaki Dağınık Saç adlı karakter kepeksiz ve dağınık olmayan saçlar için bir işbirliği içerisinde bulunabilirmiş ama tam reklam setine girecekken yanlışlıkla bir kitabın sayfalarına girmiş gibi geldi.

Bu kitapta dikkatimi çeken en büyük şeylerden bir diğeri de, sanırım ki Büşra Yılmaz bu kitaptaki Yosun ve Özgür'ün ağızlarına bir manyetizma sistemi yerleştirmiş. Yosun'un dudağına yerleştirilen + kutupla, Özgür'ün dudağına yerleştirilen - kutbun 3 sayfada bir birleşmesini eğer bir kitap olarak okumak isteseydim herhalde lisedeki fizik kitaplarımdan birini açıp manyetizma konusundaki testleri çözmeyi tercih ederdim kardeşim.

Yukarıdaki konunun sebeplerinden bir tanesi aslında kitapta testosteron ve östrojen hormonlarının halay çekmesi. Çünkü kitaptaki karakterlerin davranışları o kadar nevrotik ve psikolojik açıdan bozuk ki, mesela karakterler normal bir insan gibi değil sürekli "sert" bir şekilde kapıya yaslanıyor, evde en çok merak edilen yer mutfak, salon falan değil tabii ki de "yatak odası" oluyor, gözler elbette her daim "göğüsler"e kayıyor, dudaklar sık sık dudaklara "bastırılıyor", çocuklara "küçük fahişeler" deniyor, bir vücut hiçbir zaman kuru olmuyor ve hatta Özdilek'ten bir bornoz bile almayı akıl edemeyip sürekli "ıslak vücutlar"la gezen sosyopat insanlar haline geliyorlar. Hatta bana "oooohaaa artık" dedirten bu kitabın 59. sayfasındaki gibi "birkaç ufak taciz" bile normalleştirilecek kadar ileri gidiliyor.

Yani bu kitap Virginia Woolf'un "Kadınlık korunmaya muhtaç bir şey değildir" ilkesine o kadar aykırı bir kitap ki, muhtemelen Virginia Woolf böyle bir kitabın çıktığı bir zamana rastgelseydi bu kitabı matbaa işlemi sırasında yok etmek için ne pahasına olursa olsun mezardan iskeletiyle birlikte kalkıp basım makinesinin içine kendisini de koyup o makineyi patlatırdı bence, bunu başaramasaydı bile bütün kitapları tek tek en yakındaki krematoryuma atmak isterdi.

Pekiiii diğer yazarların kullandıkları varoluş, acı, özlem, yalnızlık, sevgi, empati, vicdan, ahlak gibi yığınla temanın aksine bu kitapta hangi metaforlar kullanılmış dersiniz? Evet, "balık", "deniz tuzu", "yosun", "okyanus". Yani deniz tuzu üreticisi Billur Tuz ve Türkiye'nin yıllardır değişmeyen ançüez markası Süper Kartal, bir gün kendilerine Büşra Yılmaz adında bir yazarın rekabet edeceğini hiç hesaba katmamışlardır bence.

Kitapta o kadar fazla balık, tilki, köpek, sırtlan, hipopotam gibi hitaplar geçiyor ki, kitabı bir süre sonra kendi habitatında beslenmek için yiyecek aramaya çıkan bir vahşi hayvan gibi düşünmeye başladım. Hatta Nat Geo Wild ekibinin bu kitabı keşfettiğinde ortaya çıkacak olan belgeseli izlemek için şimdiden mısırlarımı patlatmaya hazırladığımı söyleyebilirim.

Ayrıca "Balık ol ve hayatın tadını çıkar" felsefesiyle birlikte herhalde bugüne kadar okuduğum kitaplar arasında en çok balık edebiyatı yapılan kitap unvanını kazanmış olabilir bu kitap. Meşrubat edebiyatına alışkınım fakat balık edebiyatını ne yazık ki ilk kez okuyorum. Bunun da sebebinin müsilajdan dolayı satışları etkilenen balık restoranı sahiplerine müşterilerin yediği her balık menüsünden sonra bu kitabın müşterilere hediye edilerek başlatılan bir viral reklam olduğunu düşünmekteyim.

Ben yine de bu kadar şeyden sonra size bir amme hizmetinde bulunarak bu kitaptaki en can alıcı sahneleri sizler bu kitabı okuyup da zaman kaybetmeyesiniz diye söylemeyi kendime bir insanlık görevi olarak addediyorum. Bu kitaptaki Pınar intihar ediyor, Özgür ve Yosun Levent ve Hale'nin düğününü basıyor, kitabın en sonunda da Özgür ölüyor. Ve işte... Bu kitabı okumana artık hiç gerek kalmadı.

O yüzden bu kitabı okumak yerine şu söylediğim 5 kitabı okursanız kendinize çok büyük bir iyilik yapabilirsiniz:

1- Jack London, Beyaz Diş
2- Tolstoy, Efendi ile Uşağı
3- Orhan Kemal, Önce Ekmek
4- Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken
5- Nazım Hikmet, 835 Satır

Son olarak, ben ölüme fısıldamayı değil de bu kitaba 5 puan vererek ortalama puanını 4'e çıkartan binlerce kişinin kulağına şöyle bir fısıldamak istiyorum:

"Siz kafayı mı yediniz?"
Profile Image for romancumlesi.
6 reviews23 followers
June 29, 2016
Şöyle binlerce kez falan 5 yıldız verebiliyor muyuz?
Profile Image for Büşra.
575 reviews174 followers
September 6, 2017
Kitabı okuyalı bir sene geçti. Elime alayım fikirlerim değişecek mi acaba dedim veee neden bu kadar sevdiğimi anlayamadım.
O kadar uçuk olay var ki. Ben nasıl bunları kafamda anlamlandırmışım kendime hayret ediyorum.
Profile Image for İrem Onat.
20 reviews17 followers
August 22, 2019
Öncelikle araya sıkıştırdığım bir kitap oldu benim için.Ay nasılmıs başları derken kitabı bitirdim.Aslına bakarsanız hemen bitirme nedenim kitabı beğenmis olmam değil,olayların kurgusunun ne derece değisip sonunda Özgür ve Yosun'a ne olucağıydı.
İlk 100 sayfasını gerçekten aşırı derecede basit buldum.Kitaptan basımı kaldırıp 'Ne yapıyorsun sen Yosun??'dediğim cok oldu.
Okuduğum diğer kitaplara göre 1 yıldızlık bir kitap oldu benim için,ama altı çizilmelik cümleler yok değildi.
Büyük beklentilerim vardı alırken lakin hicbir beklentimi karsılayamadı.
Profile Image for Tourniquet Secretworldbooks .
191 reviews13 followers
June 30, 2016
http://gizlidunyakitaplar.blogspot.co...

Bitti. Kocaman harflerle BİTTİ!!! Şükür bitti. İçim şişti resmen. Ne kitaptı ya. Maalesef güzel bir yorum yapamayacağım kitapla ilgili. Benim için hakikaten hayal kırıklığı oldu. Aşırı melankolik resmen damarlık bir kitap. Baştan aşağı arabesk. Yani benim tam tersim. Sevmediğim yerleri anlatmaya başlayayım bakalım ne kadar olacak?

Öncelikle şu sigara olayı nedir? Kitapta Özgür'ün havalı çocuk imajının temeli sigara. Yemek yemiyorlar sigara içiyorlar. Kimse kusura bakmasın ama bu kitabı okuyan yaş gurubu belli (kitaba yönelik eleştirim bu değil). Sizce daha yeni gençliğe adım atacak insanlara sigarayı böyle güzel bir şey gibi göstermek ne kadar doğru? Hangimiz ortaokul, lise yıllarında okuduğumuz kitaplardan etkilenmedik. Vampir diye bir şeyin olmadığını bilmemize rağmen bir yerlerden Edward çıksın istedik, Hogwarts gerçek olsun diye hayaller kuruduk. Yani o yaşlarda okunan kitaplar insanı etkiler, karakterini bile şekillendirir. Sizce Özgür doğru bir profil mi?

Kafanızda hayal etmeye çalışın, dağınık saçlı, sürekli siyah giyinen, postallı, dudağından sigara düşmeyen, doğuştan kısık bakışlı... Eee bu Bağcılar stayla. Niye onları yerden yere vurup Özgüre aşık oluyorsunuz? Tüm kitap boyunca sadece sokak serserisi gibi gezdiler etrafta.

Kitabın içeriği de... Ne desem bilemedim, çünkü hiç bir şey yok. Resmen sırf aşk. Karanlık aşk (!) Böyle hani kitaplarda fantastik diye nitelendirdiğimiz aşklar var ya işte onlardan. Kız bir görüyor çocuğu. Baamm! Aşk aşk, kalpler kalpler. Kız kendinden vazgeçti. Neredeyse ilk görüşte anladı Özgür karanlık, çok acı var yüreğinde (nereden anladıysa) ve şu moda girdi. O acının altında ben ezileyim, bana gelsin onun dertleri yeter ki o iyi olsun. Ya ne olur kendinizi koyun yerine sizce gerçek olabilir mi böyle bir şey? İçinde doğru düzgün bir olay yok, aksiyon yok, hareket yok. Sadece Yosun'un aşkı. Eski aşkı, yeni aşkı. Ayyy aşk aşk baydı beni. Bir de nasıl bir kız kendinden sürekli aptal diye bahseder. Bir şey oluyor "ben aptalım ya", yada "ben aptal bir balığım ya ondan" diyor. Sinir oldum resmen. Zaten şu balık olayı da sarmadı beni. Gelelim Ölüme Fısıldama olayına. Çocuğun neresi ölüme fısıldıyor anlamadım. Kız bir baktı sen ölümsün dedi, oğlan ölümün vücut bulmuş hali oldu. Hayır çocuk da inandı, o saniyeden sonra ben ölümüm diye gezdi durdu garibim.

Şu Tanrıya inanmıyorum olayı da sıktı beni. Kitaptaki kimse Tanrıya inanmıyorken hepsi "Tanrım eğer varsan şunu istiyorum" tarzından dua ediyorlar. Yoksa istemiyor musun? Ya da madem inanmıyorsun dua etmek nasıl aklına gelebiliyor?

Yosun'un sürekli bahsettiği şekilde şununu sevdiğim adam bununu sevdiğim adam şeklindeki yerlere de sinir oldum. Mesela şöyle "Bir an durup bir an koşuşunu, bir an bağırıp bir an susuşunu sevdiğim adam..." "Kendi dursa kafasındaki tilkileri koşan adam..." gibi.

Yazarın anlatımına da alışamadım kitap boyunca. Sürekli devrik cümle, sürekli devrik cümle. Aynı paragrafı üç defa okuduğum yer var.

Kitabı okurken gördüğüm yorumlarda sürekli ağladım diye okudum. Ben kitabın ne başında ne ortasında ne de sonunda ağladım. Odunum gerçi ben kitaplardaki duygusallıklara karşı. Normalde hemen ağlayan biriyim ama kitaplarda ağlayamam. O yüzden kitabın duygusallığı için bu kriter değil :D

Neyse çok uzattım. Kısacası sevmedim kitabı. Yazarı Türk olmasa yarım bırakırdım. Kitabın aşırı bir hayran kitlesi var, farkındayım. Bunlar benim düşüncelerim. Kitap benim sevdiğim tarzda değil. Daha da önemlisi benim tarzım değil. Galiba o yüzden sevemedim.
Profile Image for Büşra Kırtıl.
28 reviews4 followers
June 12, 2016
Şu an buraya ne yazsam az gelecek bu harika kitap için. O kadar güzeldi ki...
İlk yüz sayfasında kitaba pek ısınamadım açıkçası.Davranışları çok saçma gelmişti. O yüzden ilk yüz sayfayı iki günde falan okudum. Ama sonra...
Sonrası benim kitabı tek nefeste bitirmem. Olaylar geliştikçe, kitap ilerledikçe onların hastalıklı aşkının bağımlısı oldum. Yosun şöyle demişti kitapta: "Ne tuhaftık... Bizi bizden başkasının anlayamayacağı tuhaf bir dilimiz vardı." Gerçekten de öyle, fazla tuhaflar. Beni çeken de bu tuhaflık zaten. "Allah'ım o kadar güzeller ki!" dedim defalarca.
İlk yüz sayfa dedim ya hani, ben o yüz sayfadan sonra bir ağlamaya başladım, kitap bitene kadar...
Peki ben ağlarken Anıl'ın bir yerlerden çıkıp beni güldürmesi? Böyle de güzel çelişkiler yaşattı bu kitap bana. Yüzüm gözyaşlarımla ıslanmışken deli gibi gülmeye başladığım anlar oldu.
Sabaha kadar hem ağlayarak hem gülerek bitirdim kitabı ve kapağını kapattığımda o kadar huzurluydum ki. Yosun'un boğazındaki düğümden hissettim ben de boğazımda. Kendime gelemedim bir süre.
Bir de altı çizilecek onlarca yerden sadece birini bırakayım şuraya:
" Uçurtmamdı Özgür. Koşarak takip ettiğim, ama hep biraz önümde giden... Uçurtmasının ucuna ruhumu bağladığım, ama tilkilerinin kuyruklarına takıldığım adam... Yokluğu yıkıp geçen, ama gelince harabelerimi bile kendine âşık eden adam... Kelebeklere adını verip her gün yeniden doğmasını dilediğim adam... Göreceğim son yüz seninki olsun diye şu anda... Tam şu anda ölmek istiyorum. Yarın belki yine gidersin diye..." ♡
Özgür ve Yosun. Tilki ve Balık. Okuduğum en tuhaf, en güzel iki karakter. Bende yerleri çok özel. Başucumda olacaklar daima. Yandığımız yerden defalarca tekrar yanabilmek için bekliyorum onları.
NOT: VE BÜŞRA YILMAZ, BENİ BU KADAR AĞLATTIĞIN İÇİN HİÇBİR YAZDIĞINI OKUMAM ARTIK!
•••
TAMAM...
YALAN SÖYLEDİM.
SEN HEP YAZ, BEN NE YAZSAN OKUMAYA HAZIRIM KELİMELERLE DANS EDEN KADIN!♡
Profile Image for Eda.
241 reviews769 followers
September 25, 2019
Öncelikle sormak istiyorum devamı ne zaman çıkacak? Çünkü şu anda beynimde bir sürü soru var. Sonunda olacak şeyi tahmin etmiştim çünkü tam bir klasik. Olmasa olmazdı ama en sonunu tahmin etmemiştim ve anlamadım. O yüzden ikinciyi bir an önce okumak istiyorum

Bunların yanı sıra kitabı genel olarak sevdim. Başta pek ısınamadım yazarın diline. Çünkü ben genelde pat pat pat olay okuyan bir insanım. Dolambaçlı cümleler, bol betimlemeler bana göre değil. Ama bu tarzı sevmeme rağmen kurgu gerçekten başarılıydı. Kitabı gerçekten sevmeye geçmişlerini okuduğumda başladım. Başlarda Yosun'u sevmemiştim ama ona da içim ısındı. Böyle şeyler yaşan birinden mantıklı hareketler beklememek lazım. Başlarda kitabın nereye gittiğini anlamadım. Hala da anlayabilmiş değilim. Bana göre olay değil durum kitabıydı biraz ama yine de sevdim.

Özetlemek gerekirse kitabı sevdim özellikle son 200 sayfasını. ilk 200 2.5 puansa son 200 4.5 puandı bence. İkinci kitabın daha başarılı olacağını düşünüyorum. Farklı bir kurgu okumak istiyorsanız şans verebilirsiniz ama bence en az 15-16 yaşında olmalı bu kitabı okuyan kişi. küçük yaştakilere çok da önermiyorum.
Profile Image for Esrafurkanyigit.
154 reviews27 followers
September 21, 2016
Bu kitap ne yazık ki bana hiç samimi gelmedi. Hiç kimse gerçek yaşamında bu tarz felsefi diyaloglar kurmaz 1 kurarsın 2 kurarsın bu çift sürekli böyle. 2 karakteride sevemedim malesef. Kafa dağıtmak için okunur ama zevk aldığımı söyleyemeyeceğim..
Profile Image for Venüs.
70 reviews25 followers
March 31, 2017
Ya bu Nasıl bi kitaptır?!
Ben ki her kitabı her karakteri sevemeyen ille bir kusur bulan kız..
Ben ki yazılan kurguyu ille kendimce değiştirip kafama göre hikayeye devam eden kız..
Filmlerde kitaplarda ne kadar duygulansam da gözünden bir türlü yaş akıtamayan kız..
Birçok yerinde içim sızladı.. Yosun oldum intihara meyilli hissettim, balık oldum okyanusta ağladım, Özgür oldum kafamda ki tilkilere selam çaktım, Anıl oldum Sezen dinleyip ağladım..
Ama bir yerden sonra öyle bir ağladım ki içimdeki Okyanus dışarı aktı sanki sen o acılara Nasıl dayandın özgür diyip ağladım. Darmadağınık aşklarına hayran olurken ağladım.. İç çeke çeke. İçine çekile çekile.. Hiç de alışılagelmeyen, defalarca okumak isteyip de asla ikinciyi okuma cesaret edemeyeceğim bende yara bırakan kitap.. Bir Kayanın altında Özgürleşen Yosun..
Profile Image for Sedef.
375 reviews77 followers
December 20, 2016
Reading slump ve depresyonda olduğum bir dönemde başladım kitaba. İlk başları tam aradığım kitap bu diyordum ki depresyondan çıkmam ve kitabın sonuna kadar karamsar ve depresif ilerlemesi bezdirdi. Metafor ve soyut benzetmeler falan aşırı fazlaydı. Ben biraz daha çıtır çerez bir şey diye bekliyordum. Olmadı. Ayrıca finali de olmamış. Çok anlaşılmaz buldum. Ha ama yazarı hala seviyorum orası ayrı.

description
Profile Image for Şeyda.
510 reviews49 followers
May 26, 2020
Böyle bi yorum yapacağım için bende üzgünüm ama SONUNDA BİTTİİİ!!! Bunalıma girip bileklerimi dikine dikine kesicektim resmen! Kitap çok boğucu. Tamam arada bi iki güzel yanı var ama eksiler artıların o kadar üstündeki... Kitapta en nefret ettiğim kısımla başlamak istiyorum. "şunu yapan adam, bunu yapan adam" deyio duruyo kız. Kafayı yedim resmen. Tamam anladım, o tür betimlemeleri seviyosun ama bin beş yüz kez de gözüme sokma yalvarırım. Kızın intihar meyilli olması bi yana, çocuk ona dönmesine rağmen yine de intihar etmesi benim için gerçekçiydi. Çünkü ölüm arzusu gibi büyük şeyler öyle bi çocuk yüzünden geçecek değil. Ama çocuk bunu kurtardığında onu hemen affetmesi bu küçük tatlı ayrıntıyı mahvetti tabii. Çocuk demişken Özgür'e gelelim. Başlarda biraz Kargalar Meclisi'ndeki Kaz'a benzetilmek istendiğini düşünmüştüm -tabii ki Kaz'ın yanına yakışamaz, orası ayrı konu- ama bu biraz daha acıların çocuğu yanının ağır bastığı bi versiyon olabilir. Beni sinir eden bir diğer nokta; kitabın konusu yok. Bi ana olay, ana kötü,... Hiçbir şey. Olay sadece birbirlerini bulmaları ve acılarını paylaşmak istemeleri. Ki hangi akla hizmetse onu da birbirlerini görür görmez istiyolar. Kız hemen onun acılarını bana ver diye etrafta dolanmaya başlıyo. İnanmadığı Tanrı'ya bunun için eğer varsan nolur acılarını bana ver diye dua ediyo. Tanrı'ya inanmamak da böyle bi şey değil birilerinin acılarını paylaşmak istemek de, özellikle intihara meyilli bireyler için... Yemek bile yememelerine rağmen fabrika bacası gibi duman çıkara çıkara sigara içmelerine gelirsek bence gereksiz, bad boy imajı oluşturmak için konulmuş, arada bazı benzetmelere de yol açmış bi detay. Kitapta sevdiğim o kadar az yer vardı ki, bi tavsiye üzerine okumasam sonuna kadar gitmezdim. Ama şarkı zevki güzel kızın ona bi şey diyemem. Zaten ilk sayfayı açıp Damien Rice'ı gördükten sonra bana söyleyecek pek bi şey kalmıyo o konuda...
Genel olarak bence okunması gerekmeyen bi kitap, şahsen ben bendeki kopyasını merak edenler boş yere almasın diye kütüphaneye bağışlamayı düşünüyorum.
Profile Image for irem.
27 reviews
January 3, 2021
Tek gecede bitirdiğim bir kitap.Ancak bu konu sardığından değil bir kitabı yarım bırakmama huyumdandı.Bir kitap bu kadar aksiyonlu gösterilip nasıl bu kadar durağan olabilir? Başlarda ana erkek karakterimiz Özgür'ün çok hareketli bir yaşamı olduğu sezdirildi.Ancak devamında sadece Yosun'un balık felsefesini okuduk.Aslında altı çizilesi cümleler olabilirdi,tabi bunlar her sayfada 3-5 tane olup okuyucuyu baymasaydı.Okurken çok çok sıkıldım ve devamını asla okumayı düşünmediğim bir kitap.Özgür karakteri bana çok sağdan soldan toplama bir karakter gibi geldi.Klasik ağzından nefes yerine sigara çeken gizemli çocuk.Yosun ise zorlama geldi."Aşkım için ölsem de fark etmez,ben ölüyüm zaten,ben çok aptalım,kafandaki tilkilerden bende olmadığı için bir balık kadar aptalım" cümlelerinden oluşmuş bir karakter.

İki insan günlük saçma bir anda bu kadar çok felsefi şeyler konuşabilir?Böyle güzel cümleler olabildiğince az ama okuyucu sarsan yerlere konmalı.Beğenen kitleye saygım sonsuz ama bence konusu olmayan,iki kişi arasındaki 'zorlama' bir aşkı -ya da ne diyorlarsa- anlatan bir kitaptı.
Profile Image for Beliz.
403 reviews20 followers
February 6, 2017
Açıkçası yoruldum. Tüm o metaforlar,konuşmalar beni çok yordu. Sonunu tahmin ettim ve bundan nefret ettim. İlk başta evet böyle bir şey okumadım gerçekten farklı olabilir diye düşündüm, hoş bu tarz pek okuduğum söylenemez. Ama şöyle bir şey var ki bu kadar acı,karamsarlık,karanlık bana fazla geldi. Beni boğdu sanki.

Özgür fazla tutsak, Yosun fazla ölüydü. Tüm olay bu aslında. Levent olayı da fazla gitmedi. Hatta bir ara sonu bir şekilde Levent'e mi bağlanacak dedim. Ve bum asıl çocuk saçma sapan bir şekilde öldü. Kıza ölme ölme dedi. Ve kendi öldü. Yosun'un öleceğini hiç düşünmemiştim ama o küvet bölümü baya şaşırtıcıydı. Ve doktor da bence baya ürkütücü bir adamdı. Anıl'da gerçekten hikayede çok yoktu. Fazla yan kalmış bir karakterdi o. Açıkçası onu biraz daha okumak isterdim. Kitapta sadece Yosun ve Özgür'ü gökkuşağı şeklinde bulduğu bölüm beni güldürdü. Ki bu kitap için bence baya hoş bir olaydı.

Hayat gerçekten kolay değil ve insanların başına çoğu zaman korkunç şeyler geliyor. Bence kitaplarda biraz mutlu son olmalı. Bu tabi benim görüşüm. Ben kesinlikle "mutlu son" insanıyım. Bunu bir kez daha anladım. Reading Slump'taysanız gider ama biraz melankoliyi kaldıracak bir ruh halinde olursanız kesinlikle sizin yararınıza olur.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Alaska.
24 reviews7 followers
December 1, 2016
"Ve okyanusların dalgaları ne kadar uzağa gitse de mutlaka geri dönerdi." çok şey ifade etmiyor ama bu cümleden sonra gerçek anlamda haykırarak ağlamaya başladım.
Mümkünse bu kitaba tüm yıldızları gökten toplayıp vermek istiyorum.
Profile Image for Sinem.
88 reviews11 followers
September 10, 2016
Umarım bu kitabını severim, diye başladığım bir Büşra Yılmaz kitabı daha beni hayal kırıklığına uğrattı. -Sanki 10 tane kitabı var ya neyse.- açıkçası konuyu pek özgün bulmadım ben. Kötü çocuk masum kız hikayelerinden tek farkı masum bir kızın olmayışıydı belki de. Bir de o masumluk sizin tanımınıza göre değişiyor tabii ki. Karakterler 21 yaşında olmalarına rağmen çok fazla çocuksuydu. Bazı yerlerde Yosun'a gerçekten sinir oldum. Özgür'ü ise bir türlü sevemedim. Bir de instalove olayının alası olunca kitapta olmadı ya. Beklentimi karşılamadı.
Profile Image for Büşra  .
259 reviews88 followers
November 28, 2020
Reading slump denen kötü dönemden çıkmak için kolay okunacak bir şeyler arıyordum. E kitap dosyamda bu is için biçilmiş kaftan olduğunu düşündüğüm şeylere bakinirken gördüm bu kitabı ve okuyayım ne olacak dedim.

Keşke demeseydim. Zira okunuşu zor, hikayesi bayat ve klişe. Sevdiği kadına dokunmaya kıyamayan adamlar, mafyayi kolayca alt etmeler, sürekli bi intihar halleri, surekkkliii ama sürekli sigara içmeler falan benim başımı agritti. On sene geç kalmışım ben bu kitaba.


Gerçi yok ya, küçük Büşra'nin hakkını yiyemem. O da sevmezdi böyle "tripleri"
Profile Image for E Azra.
114 reviews
November 19, 2020
Levent'e fazla yükllenildiğini ve onun hiçbir suçu olmadığını düşünüyorum açıkçası, bence her şey o pislik Hale'nin suçuydu. Onun yüzünden Levent harcandı. Kitapta duygu anlatımları çok iyiydi. Yosun'un ilk salak olduğunu düşünsem de onu sonra daha iyi anladım. Özgür'ü de çok sevdim ama Pınar olayında kendine çok fazla yüklenmiş. Devamında ne olacak çok merak ediyorum. umarım en kısa zamanda çıkar da merakımızı giderebiliriz. Herkesin anlayabileceği bir kitap değildi bence. Ben beğendim.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for İrem Ç’.
23 reviews3 followers
September 9, 2025
2019 yılında okuduğum ve beni oldukça etkileyen kitabı yıllar sonra tekrar okumak ve tekrar etkisi altında kalmak🥹 Tüm detayları 3. Kitaptan önce tekrar hatırlamam gerekiyordu maalesef 2019 zamanındaki serileri her detayıyla hatırlamıyorum ve bu seri detay isteyen bir seri🙏🏻 Karakterleri, olayları o kadar güzel işlemiş ki yazar o zamandaki ben ve şimdiki ben, hala etkisi altındayız🤭 İkinci kitaba en kısa sürede başlayıp 22’sinden önce bitirmeyi hedefliyorum🙏🏻🖤
Profile Image for Ulkar J..
79 reviews5 followers
May 22, 2020
Uzun zaman sonra bir kitabı sırf yarım qoymağı heç sevmirəm deyə özümü məcbur edib oxudum. Zaman itkisi idi. Kitabın içində ümumi olaraq üç fikir var idi: qız balıqdı oğlan okean, bir de bunların bitməyən, ölümə sevgilərini təsvir uzun uzun söhbətləri. Romantik kitabları sevən insan belə ilk 100 səhfədən sonra sıxılar. Həddindən çox təkrar var idi.
Profile Image for Kübra  Kav.
3 reviews6 followers
June 18, 2016
"Yanarak dünyaya düşen göktaşları onlar. Yıldız değiller. Meteroitler... Ve biliyor musun, en tuhafı bunlar genellikle okyanusa düşerler. İnsanların dilekleri suya düşüyor genelde bu yüzden. Yani sanırım."
Profile Image for Nur.
307 reviews26 followers
February 6, 2017
Nasıl ifade etsem bilemiyorum bu kitabı... Nereden başlasam da düşüncelerimi, duygularımı ifade edebilsem bilmiyorum. Konusu mu, kurgusu mu, karakterlerin iç dünyası mı, yoksa yazımı mı? Yosun'un yaşamla ölüm arasındaki gel gitleri, ölümle kendi varlığına kavuşma arzusu, Özgür'ün insanı düşündüren, sorgulatan fikirleri, hep şaşırtan zekası, Anıl'ın samimiyeti, esprileri, Levent'in pişmanlığı... Her birini ayrı ayrı sevdim, ayrı ayrı hepsiyle sarmalandım. Büşra Yılmaz kelimelerle dans etmişti kitapta, cümleler selam durmuştu karşısında ve paragraflardan labirentler sunmuştu okuyucuya. Okudukça kayboldum, çıkış benim kalbimdeydi. Bitmesin isterken, bitmesi için sabırsızlanarak okudum. Ağladım bazen, Yosun'un hislerinde kendimi buldum. Bir Özgür'ümüz olmadı ama Yosun için mutlu oldum çoğu zaman, yaşamasını istedim. Ölmeyi istediği her saniyede kalbim hızlandı. Özgür'ün acısıyla acı çektim bazen de. Güzeldi, özeldi.
Herkesin okuyabileceği bir kitap değil bence. İçeriği, anlatımı ve en çok konusu bakımından belli bir yaşın üzerindeki insanlara öneririm ben bu kitabı. Ne kadar farklı görünse de karakterler bize, aslında hepimizden parçalar taşıyorlar. Aslında hepimizin açığa çıkarmaktan korktuğumuz kimi düşünceleri özgürce ifade ediyorlar.
Büşra Yılmaz, alkışlıyorum can-ı gönülden. Yazmayı asla bırakmaya.
Kaldığımız yerden yanmaya devam etmek için de çok bekletme bizi...
Profile Image for Blue.
339 reviews2 followers
January 27, 2023
Depresyon dönemimde okumuş ve oldukça zevk almıştım. Fakat sağlam kafayla okuduğumda aynı zevki alamadım. Yine de dönemin genç yazarlarına göre daha başarılı bir kalemi olduğunu düşünüyorum.
Profile Image for Akın.
1 review
June 25, 2025
Çok ergen kitabı olabilir ama okurken ergendim. Okumayın.
Profile Image for Tuğçe.
11 reviews
September 24, 2022
Hayat kısa kuşlar uçuyor gibiydi yasaıp yada yasayamdıklarımız ama ucup gidiyordu ya yada yuzup mu gıdıyody demem gerekirdi?
Evet işler değişti. Acılarımız artık okyanusun içine giren bir balıktı.🐠🦊
Eger okyanus bir acıysa balıkların canı cok yanardı...
Ölüme fısıldayan bır adam ise işte o zaman yanarak öluruz. fısıltı bize bir cıglık gıbı gelir kılagımzın zarını patlatacak kadar keskin...
Ölüm ise yasanmoslık uzerıne oynayıp bıtorfugımız oyunun bır parcasıdır
1 review
February 24, 2022
Bu kitabi ilk kez yaklasik 4 yil once okudum. Ve kitabi baya bir sevmisdim. Hayatimda okudugum en guzel kitaplardan biri oldugunu soyledigim gunleri hatirliyorum.
Arkadaslarimla birlikte bileklerimize balik cizerdik. Defterlerimizin arkasi Ozgurun soyledigi sozerle doluydu. "Okyanus oluyor hiss ediyormusun Balik" ya da bunun gibi sacma sozleri yazip yazip agladigimi hatirliyorum, sanki cok havali sozler soyluyormus gibi.

Busra Yilmazin oyle bir yazim dili var ki kendine cok bagliyor, Karakterleri tanimlamasi, olaylarin akisi ve her sey o kadar derin bir betimlemeyle anlatiliyor ki , gercekten insan boguldugunu hiss ediyor. Siz belki de bu betimlemelerle kitabin ne kadar iyi oldugunu dusunuyorsunuzdur, ama yapilmaya calisilan sizi kitaba sirilsiklam asik etmekten ve karakterle baglanmaktan baska bir sey degil.

Kitabi okurken ilk kez diger Wattpad kitaplari gibi masum kiz, capkin oglan hikayelerinden olmadigina emindim. Bu zamanlarda yeniden kitaba baslamayi dusundum cok sevdigimden. Ve gercekten soyledigim ve dusundugum her kelime de ne kadar yanildigimin farkina vardim. Ozgurun ne kadar umursamaz biri oldugu gosterilse de kitapta, wattpad kitaplarindan "Bad boy" erkekten bir farki yok gercekten. Sigara kullanan , hic bir seyi umursamayan , hirsizlik yapan "HAVALI" insan olur gondermeleri yine karsimiza cikiyor ve adi psikolojik olarak anlatiliyor kitapta. Hele kizin da masum olmadigini, ama Ozgure saplantisi ve her sey o kadar sacma ki, kelimeler nefretimi anlatmaya yetmiyor.

Nefretimin icinde tabii ki de kendime olan kizginligimda var simdi yanlis anlasilmasin.

Okudugum icin pisman degilim, sadece kitabi zamaninda degilde cok kucuk bir yasta okudugum icin pismanim. Ne de olsa kotu kitapta bize bir seyler katar. O kitabi incelerken neden sevmedigimizi dusunmek ve bunu analyz etmek te insana bir seyler katiyor tabii ki de "Her kitabin zamani var" sozunun gercekten kanitlandigi bir nokta. Cocuklara ozellikle 18 yasindan altinda olan cocuklara, ergenlere okutulmamasi gerekenler arasinda ilk sirada.

Bu arada ilk dilim Turkce degil, eger yazarken yanlislar yaptiysam aff ola.
Profile Image for Kevser.
130 reviews
September 6, 2020
Okuduğum en boş kitaplardan biri sanırım. Kurgu çok kötü, çocuk kitabı gibi sanki. Özgür en güçlü, en akıllı, en muhteşem ve her şeyi iki dakikada çözüyor. Tek başına mafya babalarıyla savaşıyor, paralarını çalıyor vs bu sırada da sigara içip ergen ergen cümleler kuruyor. Kız aşırı depresif ve saf. Olaylar hiç gerçekçi değildi o yüzden Özgür'ü sevemedim bir türlü. Sigarayı övünülecek bir şey gibi 2 saniyede bir içmeleri de irrite etti beni. Çoğu yerde gözümü devirmek zorunda kaldım çünkü kelimenin tam anlamıyla ergen kitabı. Verdiğim 2 puan da arada yer alan edebi cümleler için
Profile Image for Büşra.
9 reviews
April 28, 2021
Kitabı bir süre sonra artık bitsin diye okudum. Çok melankolik, pesimist, kötü düşünceyle alakalı ne varsa hepsini barındırıyor. Okurken içim kıyıldı. Benlik değildi. Bu tip karakterleri kitaplarda da filmlerde de sevmem zaten bundan dolayı beni rahatsız etmiş olabilir. Evet satır aralarında gerçekten çok güzel cümleler kurulmuş buna lafım yok. Alengirli aşk cümlelerini severim ama kitapta genel olarak bunun dışında ilgimi çeken bir unsur yok. O güzel cümlelerin bu şekilde heba oluşu beni üzdü... İki yıldızı da bunun için veriyorum sadece.
Displaying 1 - 30 of 127 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.