Jump to ratings and reviews
Rate this book

Aşk-ı Memnu - Günümüz Türkçesiyle

Rate this book
Türkçenin tartismasiz en Önemli eserlerinden biri. Sadece edebiyat tarihimiz açisindan degil, Halit Ziya'nin edebiyati açisindan da doruk nokta kabul ediliyor...Bu baskida, yazarin üslubunu bozmaktan kaçinarak cümle kuruluslarinda hemen hiçbir degisiklik yapmadan, sadece bugün kullanilmayan, okurlari zorlayacagini düsündügümüz kelimeleri günümüzde kullanilan karsiliklariyla degistirdik. Yazarin kendi sadelestirdigi 1939 baskisini esas almakla birlikte, bazi bÖlümlerde romanin Osmanlica ilk baskisindan da yararlandik.Türkçenin doruklarindan biri olarak kabul edilen Ask-i Memnû günümüz Türkçesiyle okuyucunun karsisina çikiyor. Taptaze bir kitap olarak! "Edebiyatimizda ilk kez, bir romanci, tek cümlesini bile bos yere kurmamaya dikkat etmistir.""Halid Ziya'nin yapitinda herkesin aski birbirine yasaktir.""Ask-i Memnû Türk romaninin en basarili ve etkileyici sonlarindan biriyle biter. Baba kiz arasindaki Örtük ask, kendi akisini ve çÖzümünü bulmustur. Adnan Bey yalisindaki kemiklesmis tragedyanin bütün nedenleri Bihter'dedir; bir daha da Bihter'in varligina rastlanmayacak, o kemiklesme de sanki hep sürüp gidecektir." "Oysa uzun bir kisin siyah günleri Ask-i Memnû için hep vardir." Selim Ileri(Tanitim Bülteninden)Sayfa 400Baski 2016 Türkç Everest Yayinlari

424 pages, Paperback

First published May 17, 1900

244 people are currently reading
3232 people want to read

About the author

Halid Ziya Uşaklıgil

75 books133 followers
Altmış yıllık yazı hayatında şiir dışında pek çok eser kaleme alan Halid Ziya modern Türk edebiyatına romanları ve hikâyeleriyle damgasını vurmuş bir yazardır. Türk romanının büyük ustası olarak kabul edilir.

Edebiyata Fransızcadan ve İngilizceden bâzı küçük hikâyeler çevirmekle girmişti. Çeşitli konularda yazı ve makalelerin ardından nesir niteliğinde şiirler yazmış, bu ürünlerine “mensur şiirler” adını vermişti. Bu hazırlıklardan sonra ilk roman denemelerini yaptı.

1886-1908 yılları arasında sekiz roman kaleme alan yazar, bu türdeki ilk eserlerini Fransız realistleri ve natüralistlerinden etkilenerek yazdı. Acemilik dönemi ürünü olan ilk romanlarından sonra Ferdi ve Şürekâsı ile olgunluk dönemine girdi ve ardından Servet-i Fünûn'un edebî beyannâmesi olan Mâi ve Siyah’ı kaleme aldı.[3] Romanlarında olaya dayanan anlatım yerine kahramanların iç dünyasını sanatkârane üslûpla tahlile dayanan yeni bir anlayış benimsenmiştir.[3] Eserlerinde toplumsal mesaj verme endişesi taşımaz. Romanı, insanın iç dünyasına ait bir tür olarak görmüştür.[4]

Hikâye türünün de Türk edebiyatındaki ilk gerçek temsilcisi olarak kabul edilir.[5] Hikâyeleri, romanlarına oranla daha doğal ve yerlidir.

Roman ve hikâyeleri dışındaki en önemli eserleri anılarıdır. Türk edebiyatında anı türünde en çok eser vermiş yazarlardandır

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
1,204 (30%)
4 stars
1,540 (39%)
3 stars
886 (22%)
2 stars
193 (4%)
1 star
65 (1%)
Displaying 1 - 30 of 202 reviews
Profile Image for Charlotte.
23 reviews4 followers
February 24, 2019
Behlul is a fuckboy in every century #changemymind
Profile Image for Nayra.Hassan.
1,260 reviews6,678 followers
November 5, 2021
العشق الممنوع
*العشق مرض لا اجر فيه و لا عوض*
فهو اما أبيض أو أسود،ليست هناك وسطية ولا رمادية و لا جدل يختلف عليه اثنان و سيظل عشق أي زوجة لرجل اخر هو عشق ممنوع للابد
original
بهيتار خضعت لبهلول في الحب من بعد عزتها  وكل محب للأحبة خاضع؛ ليبدا الاثنان لعبة الخاسرين ؛ ففي كل الالعاب هناك فايز و خاسر؛ الا في العشق فالكل خاسر خاسر لا محالة
ابنة. عدنان: اليكترا او نيهال تدخل اللعبة لتتعقد اللعبة و يزداد الخاسرين
و اذا تاملنا الكل من بعيد؛ ستجدهم جميعا ضحية لجشع و غيرة و تصابي الأم :فردفيس هانم التي ظلت هاجس يطارد ابنتها؛ لندرك ان ما نخاف منه سيصيبنا حتما
s-93751aef6b8b64a98c0506a3ee40f1208377c2b0
العشق الممنوع هي انا كارنينا التركية؛ بمثلثات حب لا تنتهي؛ و إفراط في وصف مشاعر َمعقدة و علاقات مركبة و مصالح ترعب كل من يتاملها عن كثب
و تؤكد لنا الرواية قبل ١٢٠ عام؛ان الحب الحقيقي كالاشباح؛ كثيرون يتكلمون عنه؛و قليلون قابلوه عن كثب
Profile Image for Cansu.
58 reviews36 followers
August 16, 2011
Aşk-ı Memnu Türk yazın tarihinde ilk roman olma özelliğine sahip bir kitap. Kitabın ilk roman olma özelliğini geçsek bile Fransız edebiyatından Madame Bovary ve Rus edebiyatından Anna Karenina'dan bir hayli esinlendiği bir gerçek. Ancak kişilerin Osmanlı dönemine göre uyarlanması ve ruhsal durum betimlemeleri oldukça başarılı. Özellikle ana karakter Bihter'in geçirdiği sancılar ve ikilemler Bihter'i intihara götüren durumu net bir biçimde anlatıyor. Her ne kadar çoğu eleştirmen ve okura göre Bihter suçlu ve ahlaksız görülse de, bana göre Bihter yazılabilecek en güzel roman kahramanlarından biridir. Zaman zaman her kadın Bihter'in hissettiği gibi hissediyor, onun gibi kararsızlıklar içinde kalıyor, istemediği ilişkilerin içine kendini kendi eliyle atıyor, pişmanlık duyuyor ama en önemlisi gerçekten aşık oluyor. Bihter'in intihar etmesi benim için toplumsal baskıdan veya vicdan azabından değil. Bihter'in kişiliği göz önüne alındığında sevdiği adam tarafından terk edilmiş, onun tarafından aldatılmış olmak ve büyük bir aşkla sevdiği adama ne olursa olsun güvenemeyeceğini anlamış olmak Bihter'in yaşamına son vermesinin sebebiydi. Romanı eski basımından okumanız, zaman zaman osmanlı kelimelerle cebelleşmeniz tavsiye olunur.
Profile Image for Özgür Tekin.
156 reviews32 followers
July 2, 2013
Boğaz’da beyaz büyük bir tekne. Adnan bey, kızı Elektra, oğlu Bülent, amcaoğlu Behlül, yaşlı bir mürebbiye ve hizmetçiler yaşıyor içinde. Karadan uzakta herkes mutlu bu teknede. Tekneye eski ama süslü püslü bir sandal yaklaşıyor, yolcuları adı kötüye çıkmış bir kadın ve iki kızı. Kanlarından ötürü niyetleri kıpkırmızı. İstedikleri olsa da, pamuğun üstünde kuruyan kan gibi içlerinde en bahtsız olan dönüyor karaya, diğer ikisi sandallarına geri konup yolcu edilirken karaya.

Sembolik bir anlatımla kitabı özetlemeye çalıştım. Kitabın isminin yönlendirmesiyle Bihter ve Behlül’ün yasak aşklarının anlatıldığını düşünmek hata olur. Gerçekte ikisi iç içe geçmiş, bir tanesi biraz da özü gereği ayrık kalmış üç hikâye anlatılıyor. Bana göre, kitabın ilk kısmında anlatılan ve kitaba ismini veren gayrimeşru ilişki, Bihter tarafından değil de annesi tarafından yaşanıyor. Olayların kökeninde, Melih bey tayfasının özelliklerini taşıyan annesi Firdevs hanım bulunuyor. Bihter sadece hikâyedeki trajik karakter olma rolünü oynuyor. Firdevs Hanım, kitabın başından sonuna kadar yazar tarafından olumsuz, nefret edilesi biri olarak sunuluyor. İlk evlenen kızı Peyker’i kıskanıyor ve onu nine yaptığı için içten içe kin güdüyor. Adnan Bey ile kendisini yakıştırırken Bihter’in bu varlıklı insanla evlenmesini hazmedemiyor. Kızını üzeceğini bilerek Behlül ile Nihal’in bir araya gelmelerini destekliyor. Ve sonunda kızının ölümüne sebep oluyor.

Benim gözümde Bihter’in ikinci plana kayıp Firdevs Hanım’ın öne çıkmasının sebepleri şöyle: Bir kere, Bihter tümüyle genleriyle belirlenmiş bir kaderi yaşayan trajik bir karakter. Bihter, babası Melih Bey’in ölümüyle sonuçlanan Firdevs Hanım’ın ihanetinin, doğru düzgün ve varlıklı bir izdivaç bulmasına mani olacağını, Adnan Bey’in kendisi için bir daha gelmeyecek bir şans olduğunu düşündüğü için onunla evleniyor. Annesinden nefret ediyor, onu küçük görüyor ve onun gibi bir anne olmak istemediğinden Adnan Bey ile evliliklerinin başlangıcında, çocuklu biriyle evlenmiş olmayı da dert etmeyip, bundan mutlu oluyor. Kendi çocuklarına bile sevgi gösteremeyen Firdevs’in asla gösteremeyeceği bir tepki bu. Ancak işler planladığı gibi gitmiyor. Yaşlı adamı sevemiyor ve eğer kendisi sevip sevilmezse öleceğini düşündüğü için kendini Behlül’e veriyor. İhanetin sorumlusu olarak da annesinden gelen kanı/genleri görüyor. İşte kitabın ana konularından biri olan ihanette bile Firdevs Hanım’ın ismi öne çıkıyor. Aldatmanın sorumlusu tabii ki tümüyle Firdevs Hanım olamaz ama kızlarını yetiştirme biçimi, onlara gösteremediği ilgi ve sevgi, hissettiği düşmanca kıskançlık, yaşlılık bunalımları kızlarına da yansıyor. Saydığım olumsuzlukların etkisi Peyker’de görülmüyor çünkü onun daha çok babaya benzediği söyleniyor.

Yine Firdevs Hanım eklemlerinden rahatsızlanınca Peyker ve kocasıyla atışıp soluğu Adnan Bey’in yalısında alıyor. Firdevs Hanım’ın yalıya gelişi, yaşlı mürebbiyenin gönderilmesiyle aynı zamana denk geliyor. Onun gelişi ister istemez, babasının elinden alınmasına ve birlikte yaşadığı ve sevdiği kardeşi Bülent’in, hizmetçilerin ve mürebbiyenin gönderilmesine içerleyen, bu sebeplerle Adnan Bey’e ve en çok Bihter’e kan kusturmakla meşgul Nihal’i daha da alevlendiriyor. Bihter’in o evde çektiklerini daha da katlanılmaz hale getiriyor. Firdevs Hanım’ın o evdeki her soluğu sanki Bihter’den çalınıyor gibi oluyor. Kızı mutsuz oldukça kıskançlıktan kavrulan Firdevs rahatlıyor. Bihter, tıpkı kaderin kendilerine çizdiği yolu yürümekten başka bir şansları olmayan, seçimleri bile kendilerine ait olmayan kişiler gibi portre edilmiş. Evliliğinin, mutsuzluğunun, ihanetinin, bu ihanetinin ifşa olmasının ve son olarak intiharının sorumlusu Firdevs Hanım’mış gibi anlatılıyor. Uşaklıgil adeta, Firdevs Hanım tarzı kadınlara olan nefretini ifade etmek için hikâyeyi Firdevs Hanım’ın hatası etrafında kurgulamış. Ancak yazmaya başlayınca muhtemelen Nihal’in karakteri ondan başrolü kapmış. Benim aşırı kişisel fikrim, bu romanın tümüyle Firdevs Hanım ve Nihal’in hikâyelerini anlattığıdır. Her iki hikâye çok başarılı bir şekilde harmanlanamamış ama her biri kendi içinde gayet iyi işlenmiş.

Biraz da Nihal’e, kitabın iki temel sütunundan birisi olduğuna inandığım hikâyeye bakalım. Nihal’in hikâyesinin annesi ölmüş şekilde kurgulanmasının bir sebebi olduğuna inanıyorum. Öyle olmasıydı Adnan Bey Bihter ile evlenemezdi değil mi? Tabii ki şaka yapıyorum. Nihal’in annesinin ölmüş olması baba ile kız arasındaki ilişkiyi fazlaca güçlendirmiş. Nihal’in zayıflıkları ve marazi halleri babanın tüm ilgisini ve sevgisini üstüne çekmiş. Her üvey anne-kız arasında gerçekleşmesi beklenen çatışmalar, Nihal ile Bihter için de düşünülmüş. Tüm iyi niyetiyle onunla dost olmaya çalışan Bihter’le, ona haksızlık yaptığını bilmesine rağmen yakınlaşmamıştır. Bihter yalıya ilk geldiği zamanlarda bir miktar denese de sonradan baba ve üvey annenin birlikte olduğu ortamlarda soğuk durmuştur. Fiziksel olarak tüm o acıma duyguları uyandıran betimlemelerin ardında son derece güçlü bir elektra gizlenmiştir.

Kitaptaki her iki karakter, Nihal ve Firdevs Hanım, kısmen de olsa isteklerine kavuşarak tatmin olmuşlardır. Firdevs Hanım kendine istediği kocayı kızına kaptırınca, kızı kaybetsin diye elinden geleni yapar ve başarılı olur. Nihal aslında evlenmek bile istemediği Behlül’ün elinden son anda kurtulur ve en baştan beri istediği şeye, babasının sevgisine tekrar kavuşur. Baba ile kız arasındaki yakınlığı bozan Bihter aradan çıkmıştır. Bana kalırsa Nihal, Behlül’ü bile babasıyla arasına bir engel gibi görüyor olabilir. Teklifini kabul ettiği Behlül’ün yaptıklarını öğrenince üzüleceği yerde rahatlar. Kitabın sonunda Behlül ile beraber gittikleri Heybeliada’daki çamlığı babasıyla gayet mesut ziyaret eder.

Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu’da, parapsikolojik unsurlar da kullanmıştır. Bunlardan biri, zaman zaman Nihal’in kafasında ona bir takım şeyleri yapması/yapmaması konusunda yönlendiren bir sesin varlığıdır. Annesinin hayaleti yalıda dolaşmaktadır. Diğer bir enteresan durum Heybeliada’daki çamlıkta yaşanmıştır. Behlül tarafından götürülmek istendiği çamlığın karanlığından sebepsiz yere korkmuştur. Karanlıktan çıkacak eller sanki kendisini tutacakmış gibi hissetmiştir. Çamlıkta onu korkutan karanlık gerçekte Behlül’ü seçerse, onunla evlenirse yaşayacağı mutsuzluk konusundaki bir öngörü/ bir uyarıdır. Son olarak Beşir’in tuhaf bir hal alan rahatsızlığı adeta uğramış insanlarda rastlanan fiziksel durumlarla benzerlik taşır. Beşir’in sıradışı sessizliği ve ateşten kavrulan vücuduna bir ruh girmiş gibidir. Kızını uyarmak isteyen bir annenin ruhu.
Profile Image for Sine.
383 reviews471 followers
January 27, 2024
biraz elimde oyuncak olsa da bayılarak okudum.

y kuşağından bir kadın olarak meşhur dizi uyarlamasını defalarca izlemiş olduğum bilmem söylememe gerek var mı? her izleyişte farklı bir lezzet aldığınız, “büyüdükçe” bazı karakter ve konular hakkında düşüncenizin değiştiği, görselliğinin, kostümlerinin asla eskimediği o efsane dizilerden. şimdi nihayet kitabı okuyunca görüyorum ki bu unutulmaz dizinin besleneceği derya deniz, efsane bir kitap varmış. dizi boşuna bu kadar iyi değil.

amacım diziyi değil kitabı övmek elbette ama şuraya değinmeden yapamayacağım: evet, diziyi defalarca izledim ama baştan sona sayabileceğim iki sefer var, hep diziden bahsederken bunları hatırlarım. birincisi bizzat yayımlandığı dönemde, yurtta oda arkadaşımla minik televizyonumuzdan, ikincisi ise pandemi döneminde kız kardeşimle. ikinci izleyişimde ortada “ahlakî” bir problem varken neden hala en çok bihter’i haklı bulduğumu uzun uzun düşünmüştüm 11-12 senenin ardından. kitabı okuyunca bunu daha net anlıyorsunuz. yani illa bihter’i anlamak, sevmek değil; her anlamda hikayeye ilişkin görüşleriniz daha bir anlam kazanıyor: halid ziya her bir karakterin altını o kadar güzel doldurmuş, o kadar doğru detaylarla öyle güzel canlandırmış ki hepsini… sanki okumuyorsunuz, tanıyorsunuz. psikiyatrik anlamda yorumlanabilecek kadar derin bir karakter yaratımı söz konusu. hayranlıkla okudum.

bir hayranlığım da tasvirlere. karakterlerin konuşmaları, mimikleri, tepkileri sanki gözünüzde canlanıyor okurken; öyle ki diziden farklı bir şeyler hayal edebilmeyi bile başarıyorsunuz. karakterlerden bile güzel olanı mekan tasvirleri. o dönemin istanbul’undan, boğaziçinden tutun sayfiye yerlerindeki sıcak bir güne kadar… hatta karanlık bir odayı bile o odadaymış gibi yaşatıyor halid ziya uşaklıgil.

çok, çok büyük romancıymış. bu zamana kadar ertelediğim için çok üzgünüm. oğuz atay’ın günlük’teki iltifatlarına müteşekkirim, sayesinde okuma mecburiyeti hissettim.
Profile Image for Gözde Türker.
345 reviews59 followers
November 6, 2020
Konuyu zaten bildiğim için kitabın beni şaşırtmasını, merak içinde bırakmasını beklemiyordum zaten. Kitaba başlarken tek beklentim anlatımsal olarak keyif vermesiydi bana. Bunu da kat kat verdi, sağ olsun. Olaylar yavaş ilerliyor doğrusunu söylemek gerekirse. Aslında bana göre bu kitap olay odaklı değil; yazarın yoğunlaştığı şeyin, o olayın, ilgili olduğu kişiler üzerindeki etkisi olduğunu söylemek bence daha doğru olur. Çünkü kitapta, meydana gelen olaylar ve merkezdeki o olaydan çok, bu olayın "dokunduğu" insanların duygu ve düşünceleri güçlü, etkili bir anlatımla yoğun bir şekilde tasvir ediliyor. Bu anlatıyla, adeta karakterlerin ruhunu görür hale geliyoruz. Bu yüzden Aşk-ı Memnu, benim için müthiş bir okuma deneyimiydi.

Yazar hikayeyi ve bu ruh çözümlemelerini tanrısal bir bakış açısıyla anlatıyor. Anlamamızı istediği, bize anlatmak istediği üç karakter var: Nihal, Behlûl ve Bihter. Ara sıra başka karakterlerin, Adnan Bey ve Matmazel'in de kafasının içine giriyoruz ama bu kısa süreli bir ziyaret oluyor. Halit Ziya'nın merceğinin altında esasen bu üç karakter var. Her birine öyle "tanrısal" yaklaşmış ki gerçekten, onları sanki "kendinizmişsiniz" gibi okuyorsunuz. Hayır, karakterle aranızda bir benzerlik bulduğunuz için filan değil, karakter kendini, daha doğrusu onların yaratıcısı karakterleri çok iyi çizdiği için. Eylemlerinin motivasyonları anlamak hiç zor olmuyor. Bu yüzden onları yargılamak da zorlaşıyor. "Ben olsam..." deyip birden empati kurarken buluyorsunuz kendinizi. Bir de, aslında beni yine şaşırtan bir şey oldu bu, karakterler arasındaki ilişkinin niteliği, meydana gelen önemli olayların arkasındaki nedenler dizide epey değiştirilmiş. Kitapta farklı nitelikli ilişkiler ve farklı sebeplere dayalı sonuçlar göreceksiniz. Bu açıdan da kitabı okuduğum için seviniyorum.

Bu üç karakter arasında en sevdiğim Nihal oldu. Kitapta beni en çok şaşırtan karakter de kendisiydi zaten. Dizi yüzünden onu şımarık, mızmız bir tip bekliyordum ama anladım ki Nihal karakteri asla aslına uygun yansıtılmamış bir karakter olmuş dizide. Kitaptaki Nihal yani gerçek Nihal, her şeyin gayet farkında, aklı başında, ne yaptığını ve istediğini bilir bir genç kız. Kitapta en çok onu seveceğimi asla tahmin etmiyordum, deseler inanmazdım.

Güçlü duygular var kitapta. Dizide de keza öyleydi, o yüzden sevmiştim hikayeyi. Kitapta bu duygu aktarımı daha iyiydi elbette, karakterlerin kendilerini anlama, kendilerini dinleme süreçlerini, hatta kendilerini sorgulamaları ve yargılamaya çalışmalarını okumak gerçekten keyifliydi. Sanırım kitaptaki, bana geçen, kendini bana hissettiren en büyük, en yoğun duygu pişmanlık. Her bir karakter kendine has bir pişmanlık duyuyor ama ortada yapılanı, söyleneni geri alamamak gibi acı da bir gerçek var.

Aşk-ı Memnu, batılı anlamda yazılmış ilk roman olarak kabul ediliyor. Nedenini anlamak hiç de zor değil; Aşk-ı Memnu gerçek bir klasik. Geç de olsa okuduğum için mutluyum. Türk edebiyatı okumaktan hoşlanıyorsanız bence kesinlikle okumalısınız.
Profile Image for Renklikalem.
529 reviews171 followers
August 14, 2024
Geçen yıl bu vakitler okuduğum Aşk-ı Memnu’nun yorumunu sıcağı sıcağına yazamadığım için çok üzülmüştüm. O dönem başlayan sıcağı sıcağına yorum girememe hastalığım çoğalarak devam etti bugüne kadar ama neyse! Zararın neresinden dönsen kardır deyip işte sene-i devriyesinde bu şahane kitabin yorumunu yazmaya nihayet bugün “avdet ediyorum” 🤭💘

Geçen yıl klasikseverler olarak yasak aşk temasıyla üç klasik okumuştuk. Birisi tabii kraliçe, Anna Karenina. Diğeri Madam Bovary ve nihayet Aşk-ı Memnu.

Ben Özgür Yayınları basımı orijinal metni okudum. Size tavsiyem sadeleştirilmiş versiyon peşine düşmemeniz orijinal haliyle okumanın damağınızda bıraktığı tadın keyfini çıkaracaksınız emin olun, günümüz Türkçesine hiç gerek yok. En fazla birkaç kelimede takılırsınız onun dışında günümüze bir şekilde taşınan kelimeler zaten.

Yıllar evvel hangi edisyonuydu bilmem, okul kütüphanesindeki Aşk-ı Memnu’yu okumuştum ama hem yaş itibariyle hem de olay örgüsüne, şimdi ne olacak fikrine konsantre olmaktan ne okuduğuma pek de dikkat etmemişim muhtemelen. Şimdi dizinin yüzlerce tekrarı döndükten sonra bile müthiş keyifle okunan bu eser beni hayrete düşürdü, yeniden büyüledi, mest etti. Zamansız, müthiş bir kitap bu.

Karakterlerin duygu dalgalanmaları, iç dünyaları, diyaloglar, olay örgüsü her şeyiyle muazzam bir kitap!

Şöyle bir şey oldu bende. Tolstoy’un fotoğrafına bakıyorum, yazdıklarına bakıyorum, sonra dönüp o fotoğrafa tekrar bakıp o adama sarılıp öpmek istiyorum ben normalde. (Herkesin normaline kimse karışamaz🤪) Bu sefer de Halit Ziya’nın fotoğrafına bakıyorum (Bendeki Özgür Yayınları baskısında kapakta Halit Ziya’nın fotoğrafı var zaten:)) Sonra Aşk-ı Memnu’ya bakıyorum ve dönüp tekrar fotoğrafa bakıp “Adam sen nasıl birisin, ne yazdın, nasıl yazdın be adam!” diye söyleniyorum🫠

Belki arka arkaya okumamın da etkisi olabilir ama bana çok fazla Tolstoyvari bir atmosfer yaratmış gibi geldi bu kitapta Halit Ziya ve karakterlerin iç dünyasını yansıtma biçimi de bana yine Tolstoy’un ifadelerini hatırlattı. Hal böyle olunca ben Aşk-ı Memnu Türklerin Anna Karenina’sıdır diye düşündüm bu yüzden. Türk usulü Anna Karenina:) Şaka bir yana iki eseri de kendi bağlamında değerlendirmeli tabii. İkisi de çok kıymetli. Fakat yıllar sonra yeniden elime aldığımda, bende yeri hep ayrı olan Anna Karenina’ya yakın bir coşkuyla okuyunca direkt aklıma bu geldi:) Yoksa Tolstoy bir dünya devidir, fakat Halit Ziya da ülkemizin kıymetlisi Türk edebiyatının baş tacı yazarlardandır. Ay ikisi de biz okurların bebeği işte, İkisinin de benim övgüme ihtiyacı varmış gibi sanki bana yazar övdürmeyin şimdi:)

Velhasıl her üç beş on yılda bir tekrar okunacak doyumsuz bir klasik Aşk-ı Memnu.

Ben bu seride en az Emma Bovary’i sevdim. Hatta sevemedim. Beni aşkına ikna edememişti. Hala da okuduğum dönemde bana geçen o çok net negatif duyguyu hatırlıyorum. Özellikle Bihter’in ve Anna’nın aşkını, iç dünyasını gördükten sonra bu fikrimin ne kadar isabetli olduğunu, neden sevmediğimi bir kez daha anlıyorum aslında.

Daha önce yazdım gibi geliyor ama emin olamadım. Neyse her fırsatta Celile’yi tekrar anmaktan çekinecek değilim. Eğer bu temayı seviyorsanız Suat Derviş’in Çılgın Gibi’sini de ısrarla tavsiye ederim, muazzam bir kitaptır o da. Aşk gibi aşk, kadın gibi kadın görün Celile’de❤️


“Her şeyden evvel bu evi düşünüyordu. Bu ev onundu, bir vakitler önünden geçtikçe pencerelerinden tantanasını hissettiği bu koca yalının işte tek hâkimesiydi. Evet, fakat buraya tasarrufunda bir noksan hissediyordu, açıkça tâyin olunamıyan, lâkin her zaman duyulan bir noksan vardı ki, evi ona ait bir şey olmaktan menediyordu. Anlıyordu ki, henüz görülmemiş köşelerinden mahalleri tebdil edilememiş eşyaya kadar, yüzlerini görmeksizin kendisini sevmediklerini anladığı uşaklardan bütün harem halkına kadar bu evde ona karşı bir yabancılık, hattâ bir adavet vazı işrap eden mânalar vardı. Evin ruhu ondan kaçıyor gibiydi.

Kendisini kocasına bütün benliğile vermekten meneden şeye benzer bir mâna vardı ki, bu evle kalbinin arasına sahte bir busenin soğukluklarını koyuyordu. Yavaş yavaş eve tasarruf hakkını teyit etmiş idi. Şimdi bütün anahtarlar elinde idi. Yatak takımlarına, kilere, bir evde bütün sakınarak tutulan şeylere doğrudan doğruya nezaret ediyordu; onlarla başka bir vasıtanın müdahalesine müsaade etmiyecek kıskançça münasebetleri vardı, lakin belinde ince bir zincirle şakırdıyarak sallanan bu anahtarların arasında asıl evin ruhunun anahtarı eksikti.”


Profile Image for Damla.
180 reviews76 followers
February 21, 2017
"Beraber, hep beraber, yaşarken ve ölürken."

Halit Ziya'nın dili hiç de zor ve yorucu değil. Sadece çok dikkat etmenizi gerektiriyor. Öyle ki bir cümleyi kaçırırsanız ya da anlamazsanız direk o bölümde anlatılan olayı kaçırmış oluyorsunuz. Kendisi, kitabı yazarken en çok Bihter'i anladığını söylemiş. Ben de en çok Nihal'i anladım, Nihal'i sevdim. Taa kaç yıl önce Aşk-ı Memnu izleyen Damla'ya bir gün Nihal Ziyagil favori kadın kitap karakterlerinden biri olacak deseniz hiç inanır mıydı?
Profile Image for Gözde.
142 reviews
December 18, 2024
Ah Bihter, Bihter…

Esasen Nihal’in hikâyesi olmasına ve Halid Ziya’nın da bir baba sevecenliğiyle Nihal üzerinden hikâyeyi kurmasına rağmen, Bihter’i karakter olarak kendime benzettiğimden benim için bu hikâyenin esas odağı hep Bihter oldu.

Bihter, annesinden, kardeşinden, hatta çok sevdiği babasından daha farklı. Bu her zaman iyi anlamda farklı da değil; daha hırslı, daha adanmış ve bir biçimde çok yokluk çekiyor, sürekli sevilmek istiyor. Kendisini, kendisine hak gördüğü yaşam biçimini ona vereceğine inandığı için Adnan Bey’le evliliğe ikna etmesinde de, hiç düşülmeyecek bir adam olduğu hâlde Behlûl’e düşmesinde de, hiç kıskanılmaması gerektiği hâlde başta Nihal’i, sonra o konağın tüm sakinlerini kıskanması da bundan.

Tabii ki ben de ilk yayınlandığında her Perşembe televizyon başında saçlarından makyajına, kıyafetlerinden kolyelerine her şeyiyle bizi büyüleyen o “nefis” kadının aşk sancılarının, bir yere ait olma isteği ve oranın hakimi olma hırsının, ama en çok da sevilme açlığıyla yaptıklarının takipçisiydim.

Dizi çok başarılı olmakla beraber, Halid Ziya’nın kitapta öyle çözümlemeleri, öyle betimlemeleri var ki, sadece “iyi ki okumuşum” değil, “iyi ki eski Türkçesinden okumuşum” diyorum. Madame Bovary’den beri böylesine betimleme zengini bir metin arıyordum ama Flaubert kusura bakmasın; böyle lezzetli bir dil, gerçekten başka hiçbir yerde yok.

Bihter bu muhavere tarzından birden sıkıldı, “Anne” dedi, “Açık konuşalım olmaz mı! Siz pek iyi bilirsiniz ki karar verdiğim şeylerde hiçbir kuvvetle galebe çalınamayacak inatlarım vardır. Bu izdivaç olmayacak, bunun için şimdiden her şeye karar verdim.”

Aklına gelen şeyi tehir ve daha münasip bir zamana talik imkânını bırakmayan bir tezcanlılıkla yapılması icap eden şeyleri hemen yapmak onun için bir ihtiyaçtı.

“Lakin Yarabbi! Anlasanıza, ölüyorum. Onların gözümün önünde seviştiklerinden, gözümün önünde… Ben işkenceler içinde kıvranırken onların saadetinden ölüyorum…” Bu zapt olunamamış bir feryattı, bu feryattan sonra bütün kuvvetleri söndü, artık ketmolunmaya kuvvet bulunamayan bir feveranla annesinin dizlerine atıldı, […], bu müthiş azapta birinci defa olarak bol bol, ağladı, ağladı…”

Lakin onun böyle, ruhu sarsan bir visal humması içinde ölmeye, can vermeye ihtiyacı vardı. İşte bu ihtiyaç şimdi bir istika iniltisiyle bütün hüviyetinde feryat ediyor, cismaniyetinde ıstırap veren bir ateş oluyordu. Evet, şu dakikada bu vücut, güya bir kaza ânı içinde gasp olunan bikrinin küçük bir teselli lütfu, hafif bir neşe bakiyesi bırakmaksızın verilmeyerek alınan buselerin, asabını isyan ettirerek derin bir ıstırapla sızlanan muanakaların, evet, bütün izdivaç hayatına ait o çirkin, sefil muaşaka hatıralarının ıstıraplarını duyuyor; bunlar kendisinden alındıktan sonra o asil ruhunun, sevda ruhunun bikrini, o asil dudaklarının, kadınlığına ait dudaklarının busesini verememekten inliyordu. Öyle bir muanaka düşünüyordu ki onu ta hüviyetinin âmâkına kadar titretsin, hırpalasın, ezsin; öyle bir aşk istiyordu ki onun ruhunda mest eden baygınlıklar bıraksın…
Profile Image for Yaren.
218 reviews37 followers
April 23, 2020
3.5/5 Bu kitabı Türkiye’de bilmeyen kimse yoktur sanırım. Dizisi en çok sevilen, en çok izlenen dizilerden biriydi. İş Bankası Yayınları’ndan baskısı çıkınca ben de bekletmeden alıp okumaya karar verdim.
Neredeyse ilk yüz sayfası bütün karakterleri hem fiziksel, hem ruhen tanımakla ve geçmişlerini öğrenmekle geçiyor. Olaylar fazlasıyla yavaş ilerliyor.
Her ne kadar bir aşk romanı olarak görülse de, daha çok bir psikolojik roman gibiydi. Karakterlerin duygu ve düşünceleri yoğun ve süslü cümlelerle sayfalarca anlatılmıştı. Günümüz Türkçesine uyarlanmasına rağmen, kitabın dili edebi, ağır ve ağdalıydı. Böyle bir dil kitabın edebi değerini arttırsa da okur için çaba gerektirici ve zorlayıcı oluyor. Bu sebeple okurken çokça kitabın sıkıcı olduğunu düşündüm.
Duygu ve düşünceleri bu kadar sıkça irdelemesi ve bunun aksine olayların hızla gerçekleşmesi pek benim okuma zevkime uygun değildi. Olayları detaylı okumayı tercih ederdim. Kitabın en vurucu noktası olan sonu bile, birkaç sayfada oldu bittiye geldi gibi hissettim.
Yine de edebiyatımızın baş tacı olan bu eseri okuduğum için asla pişman değilim. Gerçekten edebi anlamda sizi memnun edebilecek bir kitaptı. Konu ve karakterlere zaten diyecek hiçbir şey yok. Üzüleceksiniz, kızacaksınız, seveceksiniz, anlayış göstereceksiniz. Bütün duyguları bana bolca hissettirdi.
Profile Image for Duygu.
201 reviews107 followers
December 10, 2018
Tamam Türkçe'deki başarılı realist-psikonaturalist örneklerin başında geliyor filan ama romanı bu ikinci okuyuşumda bu sefer diziyi izlemiş olduğum için magazinden kaçamıyorum. Beşir'i harcadılar matmazel, ona yanarım. Bir de Bülent, yumuk gözlü Bülent, üzülme çocuğum.

Sonradan gelen edit: Cahilliğimden 3 vermişim. Beştir o beş.
Profile Image for Morana Mazor.
467 reviews95 followers
April 2, 2018
Bez obzira na naslov koji "vuče" na (tipićan) lljubić, ovo je više klasik s puno opisa i psiholoških karakterizacija likova.. Love story gotovo u pozadini.. Meni jako dobro!
Profile Image for Helena (Renchi King).
350 reviews16 followers
May 8, 2019
Turski klasik koji me svojom temom neodoljivo podsjeća na nesretnu Anu Karenjinu!
Lijepo!
Profile Image for Murat Gonul.
220 reviews
December 24, 2019
Dizisinden yana döne kaçtığım Aşk-ı Memnu’nun bilmeden kitabından da kaçmışım yıllardır. Kitap, döneminin duygusal/ruhsal buhranlarını naif bir dille anlatıyor. Yasak aşk konusunu çok sündürmeden anlatımı benim çok hoşuma gitti. Konunun Bihter-Behlül çıkmazından çok daha fazlası olduğunu görmek daha da mutlu etti beni. Aslında kaçındığım da buydu sanırım. Tevsiye ederim :)
Profile Image for Zeynep Dilara.
879 reviews
May 14, 2018
"Sevmek, sevmek istiyordu. Hayatında yalnız bu eksikti fakat hayatta her şey bundan ibaretti: Sevmek, evet, bütün mutluluk bununla elde edilebilirdi."

tamı tamına 117 yıl önce yazılan bu büyük esere saygım sonsuz ama şrfz behlül.
Profile Image for Öznur (kendimizeaitbiroda).
395 reviews52 followers
March 20, 2020
“Bunun sebebini anlamanız gerekirdi. Bu evlilik düşüncesini Adnan Bey’in zihnine siz soktunuz, yine sizin çıkarmanız gerekiyor; size onun için başvuruyorum.”
Firdevs Hanım biraz doğruldu:
“Adnan Bey’in zihnine bu fikri koymak için pek çok sebep buldum fakat onu çıkarmak için bir sebep görmüyorum.”
Bihter cevap vermeden önce acı bir tebessümle baktı, sonra gözleri annesinin gözlerinde:
“Pekala bilirsiniz ki bu evlilik mümkün değil!” dedi.
Firdevs Hanım bir hayret çığlığını zapt edemiyordu:
“A, ben de aksine bu derece mümkün bir evlilik düşünemiyordum; hatta yanılmıyorum sanırım, yine sen, evet sen, burada bundan ilk bahsedişimizde, Nihal’le Behlül arasında bir evliliği pek doğal buluyordun.”
Bihter bu konuşma tarzından birden sıkıldı:
“Anne!” dedi; “açık konuşalım, olmaz mı? Siz pek iyi bilirsiniz ki karar verdiğim şeylerde hiçbir güçle yenilemeyecek inatlarım vardır. Bu evlilik olmayacak, bunun için şimdiden her şeye karar verdim.”

❤️❤️❤️
Kitabı az önce bitirdim ve biraz tuhaf hissediyorum.
Kitabın konusunu hepimiz biliyoruz, o yüzden oralara hiç girmiyorum. Diziyi çok seven, belli başlı sahnelerini defalarca izlemiş biri olarak şunu söylemeliyim ki, dizi gerçekten iyi uyarlanmış. Kitapla oldukça paralel. Farklı olarak, dizide Bihter’i, duygularını daha fazla görmüştük bence. Kitap biraz daha Nihal üzerine kurulu gibi geldi bana. Nihal’in Adnan Bey ile olan ilişkisi, Bihter’in hayatlarına katılmasıyla değişen hayatı daha ön plandaydı. Ayrıca söylemeden geçmeyeyim, Behlül’ü zaten zerre kadar sevmiyordum, kitabı okuduktan sonra iyice nefret ettim. Gözüne kestirdiği avının peşinden öyle koşuyor, akıllarını öyle başlarından alıyordu ki, Behlül’e inanmalarına sinir oldum okurken. Buna Nihal de dahil. Öyle dizideki gibi başından beri Behlül’e aşık falan değildi. Behlül’e çok fazla da direndi hatta. Sanırım kitaptan sonra Nihal’e biraz sevgi duymaya başladım.🤦🏻‍♀️🙊
Bihter için bir şey söyleyemiyorum. O işkenceler içinde kıvranırken yine kalbim kırıldı.💔💔

Profile Image for Serpil Çelebi.
Author 8 books13 followers
October 21, 2020
Türk Edebiyatı Klasikleri'nden olan kitabımız beni feci halde yormuş bulunuyor! Genel hatlarıyla konusunu biliyordum, hatta dizisinden de bir kaç sahne izlemişliğim var. Ama karakterlerin bu kadar sinir bozucu olduğunu bilmiyordum. Behlül ve Nihal'e ağzıma geleni sayacak haldeydim!

Kitap önce karakterleri tek tek tanıtmakla başlıyor. Bu kısmı okuması biraz sıkıcıydı. Tanışmayı atlattıktan sonra kitap akışı hızlanıyor. Ve o ağdalı dil yok mu? Okudukça incelikten ben kırılacak hale geldim. Galiba biz epey kabalaşmışız...

İlk 100 sayfa zorlasa da güzel bir seyirdi. Okumaya niyetiniz varsa sağlam sinirlerle gelin.
Profile Image for Ayse.
105 reviews1 follower
October 24, 2023
Bilir miyim? Bu minimini kızcağızın gözleri böylesine affolunamaz satırlar okuyacak...

Hani bizim ahlakımızı bu diziler bozmuştu? Bu ne lan? Meğer bizim ahlakımızı diziler düzeltmiş. Şoklardayım... ŞOKLARDA!
Şu Uşaklının 1901'de yazdığı şeye bakar mısınız?

İlk olarak İstanbul yüksek kaltaklarından Firdevs'le başlayalım. Bu Melih Bey Takımı maşallah Servet-i Fünun Kardashianları gibi. Firdevs öyle bir yollu ki yollarıyla kocasının ölümüne sebep oluyor. Ardından bu yollar Peyker(25) ve Bihter(22) adlı çocukcağızların kısmetsiz kalmasına yol açıyor. Bu yaşlar artık kız kurusu yaşları, bu ikisi ölmüşler de mezarlarına toprak atanları yok. Neyse ki Peyker'i malsız mülksüz Nihat alıyor. Bihter'e de sübyancı Adnan(50+) talip oluyor.

Bihter anacığına diyor ki "Zaten senin yüzünden evde kaldım, bana talip falan çıkmıyor. Ben Boğaz'ın en büyük yalısına sahip bu Adnan sugar daddysine varacam." Ama bu kelimelerle söylemiyor tabii bunu eski bir edebi dille söylüyor. Unutmayalım 1901 yılındayız.

Adnan Bey cephesinde 12 yaşında bir kızcağız var. Yanlış okumadınız O N İ K İ. Ve bu kız bir Electra kompleksi içinde babasına tapıyor. Babam benle yetinemiyor falan diye sinir krizlerine girip ayılıp bayılıyor. Fındık beyinli ev faresi, baban senle nasıl yetinebilir? Seni mi biksin? Mal orospu.

Bu arada evde yirmi yaşında bir azgın teke var (Behlül as you know). Bu Behlül Pera Palaslarda gece gündüz karı kız alemi yapıyor. Bihter eve geldikten sonra Behlül sırasıyla Peyker, Firdevs ve Bihter'e sarkıyor. Sıra bu ha yeminler olsun. Firdevs'i falan azıcık elliyor. Tabii o zamanın ellemesi dirsekle bacağa bir saniyeliğine temas etmek çünkü fazlası pek ahlaksız olur ahahahahhah. Neyse sonuçta Firdevs'i de elliyor bu koca yürek. Bihter'i elde ettikten sonra onu da boynuzluyor. Sonra da sıra Nihal'e geliyor. O ara Nihal büyüyor tabii 13 oluyor :D

Bunlar olurken de sayfalarca bitmek tükenmek bilmeyen ruhi bunalımlar okuyoruz. Herkes buhranlı. Herkes kendince çok haklı ama biz okudukça bayılıyoruz. Çünkü kimsenin derdi dert değil. Sadece Habeş oniksi Beşir'e üzüldüm biraz. Bir de Matmazel Mlle de Courton kitapta sürekli "ihtiyar kız" olarak tanımlanıyor. Kusura bakmayın da yazılan dönemin şartlarıyla eleştiremeyeceğim. Basbayağı öküz bu adam.

Birinci Dünya Savaşı'na yıllar kalmış olması, imparatorluğun bok yoluna gitmesi Halit Ziya Bey'in umurunda falan değil görüyorsunuz. Zevki sefa içinde hayal alemlerinde Osmanlı smutu yazıyor adam. Yüce Türk klasiğine bakın heyt bre! Yaşasın edebiyat.

Yani acaba sorun bende mi diye düşünüyorum bazen ama sonra okuduğum harika klasikler aklıma geliyor. Bu dünyada bu ucubeyle aynı zamanlarda yazılmış hatta daha da önce yazılmış ve hastası olduğum kitaplar aklıma geliyor. Sonra diyorum ki sorun bende değil. Sorun Uşaklı bu ruh hastasında. Midem bulandı gerçekten ya. Hani Lolita'da bile midem bu kadar bulanmamıştı çünkü en azından bok gibi olan tek karakter vardı. Bunda herkes Deccal gibi. Abi bari otursaydın da Yatak Odasında Felsefe'yi falan yazıp rahatlasaydın. Büyük Osmanlı düşünürü Halit Ziya Bey...
Profile Image for Flybyreader.
716 reviews211 followers
February 15, 2020
Bizi yıllarca televizyon başına kilitleyen, dizisi sayesinde yeniden hayata dönen Halid Ziya Uşaklıgil’in kült eserini sonunda okuyabildim. Konusuna herkesin hakim olduğu bu klasiğin beni karakter gelişimleri açısından fazlasıyla şaşırttığını söylemem gerekiyor. Artık ezbere bildiğimiz kitabın konusunu tamamen geri planda bırakarak üzerinde durmak istediğim birkaç noktayı sıralıyorum ve Aşk-ı Memnu defterini kapatıyorum:

* Öncelikle okumayı düşünenler için iki farklı seçenek bulunuyor. Can Yayınları’nın okura tercih hakkı sunarak iki farklı basım yapması harika olmuş. Bunlardan biri Açıklamalı Orijinal Metin, diğeri ise Günümüz Türkçesiyle versiyonları. Eğer benim gibi dilbilimle ilgileniyor, eski Türkçeyi merak ediyor, antik kelimeleri ve ifadeleri severek okuyorsanız ve öğrenmeye açıksanız kesinlikle orijinalinden şaşmayın. Benim için bu bağlamda muhteşem bir tecrübe oldu.
* Yazarın Bihter ve Behlül karakterlerini kitapta oldukları gibi yansıtması, ne övücü ne de yerici şekilde ifade etmemesi bize bu kahramanların tabiatlarını olduğu gibi kabul ettiriyor. Bunu başarmak çok zor bir iş. Hiçkimseden nefret edemiyorsunuz ve suçlayamıyorsunuz ve böyle olması gerekiyormuş demek ki diyorsunuz.
* Kitabın sürprizi Nihal oldu benim için. Nihal karakteri dizide kesinlikle iyi yansıtılmamış. Aklı beş karış havada bir çocuk beklerken gayet mantıklı düşünen, hisleri olgunlaşmış, ne istediğini bilen bir Nihal ile karşılaşmak beni şaşırttı. Elbette yaşı küçük ve çevresindeki insanların etkisi altında kalarak Behlül ile evlenmeye karar vermesi normal ama son ana kadar buna direnmesi ve hislerini tahlil etmeye çalışmasını okumak keyifliydi.
* Kitabın dizi adaptasyonu aslında aslına oldukça uygun yapılmış. Birçok repliği kitapta birebir görünce mutlu oldum. Hele ki aklımıza kazınan “Anlasanıza, ölüyorum! Onların gözümün önünde seviştiklerinden, gözümün önünde... Ben işkenceler içinde kıvranırken, onların saadetlerinden ölüyorum…” diye haykıran Bihter’in annesine yakarışını okumak… Ah be kadın.
* Dizi ya da filme adapte edilen kitapları önyargıyla okuduğumu itiraf ediyorum. Birçok defa birinden biri mutlaka hayal kırıklığı yaratıyor ancak Aşk-ı Memnu için şunu söyleyebilirim ki kesinlikle sevmeme şansımız yok.
Profile Image for Tülay Tellioğlu.
477 reviews46 followers
June 30, 2020
4/5
Haziran ayının #yıldızmaratonu Türk yazarı Halid Ziya Uşaklıgil’di ve yazar ile tanışma kitabı olarak tabi ki de ölümsüz eseri olan Aşk-ı Memnu’yu seçtim. On yıldır popülerliğinden gram bile eksilmeyen dizisinin bir bölümünü bile oturup baştan sona izlemişliğim yoktur. O sebeple ortada yasak bir aşk olduğunu bilmem dışında kurguya dair hiçbir fikrim yoktu. Kitabı okuduktan sonra diziyi izleyen birkaç arkadaşımla konuştuğumda ise zaten kurguların birbiri ile uyuşmadığı gördüm. Her neyse kitaba dönecek olursak eğer o Behlül’ü elime bir geçirsem bir kaşık suda boğarım, su bulamazsam eğer tükürüğümle boğarım o derece sinirli ve kinliyim o karaktere. Evli kadınlara sarkmayı resmen adet edinmiş. Bu konuda ne çekinmesi ne utanması var. Bihter ise sırf evde kalmamak ve annesinden bir an önce kurtulmak için Adnan Bey ile evlenmeyi seçiyor. Daha önce ne sevmiş ne de sevilmiş gencecik bir kız iken ilk “seni seviyorum” diyene gönlünü kaptırma gafletinde bulunması büyük hata kabul ediyorum ama düşülesi bir hata olduğunu da kabul edelim. O yüzden Bihter’e kızamıyorum hiç. Ayrıca bu hikayenin kıyamadığım bir diğer karakter de Nihal. Ah Nihal üzümlü kekim ne umdun ne buldun. 🥺
Yazarın dili hakkında pek bir şey söyleyemeyeceğim. Zaten sadeleştirilmiş bir tükçe ile yeniden yazılmış. Benim gözüme takılan tek şey yazarın o büyük olaydan önceki kısımları çok fazla uzatmasıydı. Yani nasıl desem üç yüz küsur sayfalık kitabın iki yüzlü sayfalarına geldiğimde bile hala bir olay olmamıştı. Uzun uzun Firdevs Hanım’dan, Nihal’in büyümesinden, Matmazel’in o eve nasıl geldiğinden bahsedilmişti. Ben merakla “hadi bir olay olsun!” derken uzun uzun bunları okumak biraz sıktı diyebilirim. O beklediğim olay gerçekleştikten sonrası ise çok çabuk gelişti. Bir anda oldu bitti her şey. Kaos isteyen bu bünyenin dişinin kovuğuna bile gitmedi. 😂 Ama olsun yine de okurken keyif aldığım güzel bir kitaptı.
Tavsiye ederim ve keyifli okumalar dilerim. ❤️
Profile Image for Julian Lyubomirov.
229 reviews46 followers
February 10, 2022
"Забраненият плод" е първият турски сериал, който харесвам (другият е "Кьосем"). Преди десетина, а и може би малко повече години, пробвах да прочета книгата, но на онази възраст ми се стори тежка и прекратих малко преди средата. Сега реших да ѝ дам нов шанс. Но не ми допада. Може би заради това, че действието, за разлика от сериала, се развива в други времена, поне 100 години по-рано. Нихал е още по-отчайваща като персонаж, Бихтер няма нищо общо с героинята, изиграна от Берен Саат. Бехлюл е отвратителен. Съгласен съм, че сериалът е направен само по мотиви от книгата, но предпочитам него. Все пак авторът използва много богат език, пише красиво, увлекателно и вдъхновяващо, затова ще дам три звезди.
Profile Image for Zeynep Gunduz Seyhan.
297 reviews19 followers
November 28, 2018
🥀 Dizisi kendisinden meşhur bir kitap okudum : #aşkımemnu Boğaziçi’nde #melihbeytakımı olarak bilinen Firdevs hanım ve iki kızı, babalarının ölümü üzerine zor zamanlar geçirmeye başlarlar. Büyük kız #peyker çok da iyi durumda olmayan #nihatbey ile aşk evliliği yapmıştır. Dul eş #firdevshanım ın aklında ise Boğaziçi turlarında sürekli karşılaştığı #adnanbey ile evlenmek vardır. Oysa ki Adnan beyin planı çok farklıdır. O’nun gözü genç ve güzel #bihter dedir. Bu teklif karşısında Bihter hiç düşünmeden evet diyecektir. Hem içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıdan kurtulmak için, hem de daha önemlisi yıllarca kin güttüğü annesinden intikam almak için. Peki hayatı planladığı gibi mi gidecek?
.
.
🥀 Sanırım daha fazla yazmama gerek yok, zira konuya hemen hemen herkes hakim. Ancak şunu söylemeliyim ki sevgili @beyazbalinayayinlari harika bir iş çıkartmış. İşinin ehli insanlarla çalışılmış ve okuyucu için kusursuz akıcılıkta bir kitap çıkmış ortaya. Emeklerinden dolayı editör @tulay_gencturk ve yayına hazırlayan @ceyda_yuksl e teşekkürlerimi sunuyorum. .
.
🥀 Yeni yapımı herkes izlemiştir. Ancak kitabı okurken aklım hep TRT yapımı olan dizideydi. Kitabı okurken benim için Bihter #müjdear Firdevs hanım #nerimanköksal Behlül ise #salihgüney di. Zaten 6 bölümden oluşan o diziyi de izlemenizi tavsiye ederim. Kitap ile birebir gidiyor 👍🏻
Profile Image for Fearless.
729 reviews106 followers
October 13, 2017
"Eylul" den sonra bu kitabi okumak iyi oldu çünkü ikisinde de ruh çözümlemeleri bolca vardı.
Kendi iç dünyalarını foldurmaknisyeyen insanların bulunduğu bir yalı ve yasak bir aşk hikayesi birleşiyor. Matmazel için Nihal, Adnan Bey için Bihter, Behlil için Nihal ve Bihter için Behlulken ister istemez catismalar oluyor. Ve sonunda sevgi değil hırs ve elde etme oyununa dönüşüyor.
Bihterin aynanın karşısındaki düşünceleri ve Behlulun Nihalle ilgili ilk çözümlemeleri çok çok değişikti. Biri kendi güzelliği ve hayalleriyle yaşar diğeri uyanırken ve karşısındakinin ruhsuzlugunu sadece elde etme isteğini görünce olanlar..
Behlil kafesinden kurtulmak isterken Bihter rakibesini gerekirse mutsuzlukla öldürme yolunda..
Profile Image for Enfal Karagöz.
14 reviews
November 4, 2012
Aşkın, ihanetin, hırsın kitabi... Annesine benzemek istemeyen genç ve güzel kadın aslında iç dünyasında en çok da ona benzemektedir... Günümüzün mantık evliliği mi aşk evliliği mi sorusuna trajik açıdan cevap veren bir kitap... Aşk insana her şeyi yaptırabilir mi? Olmaz denileni 'olur' kılabilir mi...
Profile Image for Sonja Ring.
245 reviews7 followers
October 2, 2015
My most appreciated Turkish book, I have read it twice. I enjoy the translation of the old Turkish and gain more understanding of words that are less and less heard these days. The story is beautiful and amaing to have been written so long ago. It is Istanbul and I love the city. Could feel the smells of the city when reading
Profile Image for Usman Aman.
Author 4 books11 followers
February 28, 2018
Set in the 19th century Ottoman Turkey, Ask i Memnu narrates the story about a passionate love affair between a young woman and her step nephew. Started out with lust more than love, the story is simply a taboo issue, breaking away the norms of the society. I recommend this classic
Profile Image for menna hafez.
395 reviews61 followers
March 8, 2016
The novel is little different than the series but it's amazing and i adore both of them and the end is so fair
Displaying 1 - 30 of 202 reviews

Join the discussion

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.