Jump to ratings and reviews
Rate this book

Doppler #1

Doppler

Rate this book
A Guardian Book of the Year and Chapters/Indigo Best Book


A bestseller in Scandinavia -- Doppler is the enchanting, subversive, and very unusual story about one man and his moose.


This beguiling modern fable tells the story of a man who, after the death of his father, abandons his home, his family, his career, and the trappings of civilization for a makeshift tent in the woods where he adopts a moose-calf named Bongo. Or is it Bongo who adopts him? Together they devote themselves, with some surprising results, to the art of carefree living.


Hilarious, touching, and poignant in equal measure -- you will read it with tear-stained cheeks and sore sides -- Doppler is also a deeply subversive novel and a strong criticism of modern consumer culture.

192 pages, Hardcover

First published January 1, 2004

453 people are currently reading
7337 people want to read

About the author

Erlend Loe

58 books1,855 followers
Erlend Loe is a Norwegian novelist. He worked at a psychiatric clinic, and was later a freelance journalist for Norwegian newspaper Adresseavisen. Loe now lives and works in Oslo where in 1998 he co-founded Screenwriters Oslo - an office community for screenwriters.

In 1993 he debuted with the book Tatt av kvinnen, and a year later published a children's book, Fisken, about a forklift operator named Kurt. Loe has a distinctive style of writing which is often likened to naïve art. He often uses irony, exaggeration and humor.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
6,983 (28%)
4 stars
10,047 (41%)
3 stars
5,472 (22%)
2 stars
1,389 (5%)
1 star
367 (1%)
Displaying 1 - 30 of 1,744 reviews
Profile Image for Biron Paşa.
144 reviews291 followers
October 21, 2017
Çoğu yazarın dile getirmek istemediği bir durum vardır: Yazmak, ne olursa olsun yazmak, insanın kendisi için yaptığı bir şeydir, evet, ama aynı zamanda kendisi için, diğer insanlara karşı yapılan bir iştir, diğer insanlar için yapılan bir iş ise hiç değildir; çünkü bir odaya kendini kapatan, bir köy evine taşınan, herkesten kaçan yazar, bunu kömür çıkarmak için madene inen madenci gibi yapmaz, bunu yapar, çünkü yapmak zorundadır, yapar, çünkü kendini o insana, herkesten kaçan insana dönüştürmüştür. Bunu kimse öngörerek yapmaz kendine. Hadi diyelim böyle olacağını az buçuk tahmin etti ve bunu dert etmedi, yine de anladığını, idrak ettiğini söyleyemeyiz.

Genellikle bir işi yapmak istediğimiz için yapmaya çalışır, çabalar, uğraşıp emek harcar ve sonunda da başarır, hemen sonrasında ise artık yapabiliyor olduğumuz için yaparız. Çünkü o işi yapabilmek için çaba harcarken, o işi yapan insana dönüşmüşüzdür ve dönüştüğümüz şeyden geri dönülmesi çoğu zaman zor, bazı durumlarda ise imkânsızdır: Büyük ihtimalle yazarların durumu da budur: Kitapların büyüsüne, yazmanın, kelimelerle oynamanın, yaratmanın heyecanına kapılmış, tüm insanlardan zeki olup, onları anlayıp onları yazabilmek için yıllarını vermiştir hevesle; ama bunun neticesinde de tüm insanlardan uzaklaşmış, dışlamış ve dışlanmıştır.

Okurlar bunu bilir ve söyler: Falanca yazar insanları hiç sevmiyor; şu yazarın insanlara hiç tahammülü yok. Ama neden? Çoğu zaman bu dile getirilmez, çünkü cevapları çirkindir ve insanlar eleştiriye açık değildir, yazarın insanları sevmemesinde belki de bunun da payı vardır bir parça.

Doppler neden neden ormana gidiyor? Çünkü insanları sevmiyor? Doppler neden insanları sevmiyor?
Buna bir cevabımız yok. Çünkü Erlend Loe anlaşılmak değil, kitabının satmasını istemiş.

Doppler'in insan sevmemesinin nedeni bilmiyoruz, çünkü Doppler iki boyutlu olmaktan kurtulamamış. Kitaptaki hiçbir karakter iki boyutlu olmaktan kurtulamamış. Yüzüklerin Efendisi seven kız çocuğu, kocasının eve dönmesini isteyen eş, babası öldüğü için maket yapan adam, hırsız... Bu karakterlerin hiçbiri şu cümledekinden daha fazla bir özellik barındırmıyor, hiçbir derinlikleri yok.

Doppler'e baktığımda ağzını açmaya korkan yazardan başka bir şey görmüyorum ben. Chuck Palahniuk çakması, hiçbir şeyi ciddiye almadığını belli eden, yani havalı, ama bir yandan da Palahniuk'un aksine geyiğiyle ve küçük oğluyla sevimli olan Doppler tam bir ısmarlama karakter: İnsan sevmemenin, insanlardan kaçmak istemenin havalı bir şey olduğunu düşünenler için, mevcut dünya düzeninden bıktığını iddia eden, ama aslında bunların hepsini yılda üç kez ciddi ciddi hissedenler için tostçunun mutfak terazisinde tartılıp terzi tarafından boyu alınmış da öyle yaratılmış. Temellendirilememiş fikirler ve temellendirilemeyecek fikirlerin de çıkıp noktası aynı popülizmden kaynaklanıyor. Bugün takas sistemini övmek cehalet değil popülizmdir. Takas sistemi övecek kadar aptal değildir herhalde Erlend Loe.

Gereksiz bir tavsiye: Eğer Doppler'de kendinizi buluyorsanız, onun sizi yansıttığını düşünüyorsanız
bir gün yanılıp da sakın ormana gitmeyin, orası size göre değil, Erlend Loe için de değil.
Profile Image for Elyse Walters.
4,010 reviews11.9k followers
February 9, 2017
I've got a thing for Erlend Loe, Norwegian author. This is only the second book I've read by him. I just learn a fun tidbit. Erlend Loe shares the same birthday with Bob Dylan and 'me'. - May 24th.

"Lazy Day's", had me laughing out loud. "Doppler", was also humorous- satirical - whimsical in style [a man is conversing with a baby moose] ....but there are powerful
messages being made....and feels a little more sad in ways - BITTERSWEET is the best way to describe the feeling!

Doppler takes to living a solitary life in the forest. He goes off grid hoping to cleanse his soul. Although it seemed he had a successful family and career life--he felt society failed him... and he failed it. He leaves his family and job behind. They weren't invited.
By the way... I'm in favor of couples taking - solitary well being get-a-ways - but I feel they always work best with the support of 'both' partners. That's not 'this' story.....
but set that aside for a bit... another valuable story sneaks up on us.

After Doppler kills a moose - ( a guy needs to eat). Turns out the calf is a female and Doppler feels bad about killing her. He begins to explain to "Bongo", why she is better off not alive. Doppler is very convincing.
Ongoing conversations continue between Doppler and Bongo... ( well Doppler does the talking - Bongo the listening) ..... it's sweet, absurd.....but we feel the 'luv-connection'. Basically Doppler is speaking out loud working out his personal life issues.

Things begin to change. His wife is pregnant - and gets message to him that it's his duty to come home. (Well, yes, I agree... but I wasn't done with the story yet)...
Also, a new neighbor is now nearby. Doppler is no longer alone.
Over time, Doppler doesn't recognize his own forest any longer. It doesn't look quiet and peaceful any longer and he wonders if he and Bongo have come to the wrong forest.

"One problem with people is that as soon as they fill a space it's them UC and not the space. Large, desolate land scapes stop being large, desolate land scapes once they have people in them. They defined what the eyes see. And the human eye is almost always directed at other humans. In this way and illusion is created that humans are more important than those things on earth which are not human. It's a sick illusion. Perhaps elk are the most important creatures when it comes down to it, I say to Bongo. Perhaps you're the ones who know best but are extremely patient. I doubt that, of course, but who knows? It's definitely not humans anyway. I refuse to believe that."

Moral of the story..... haha .... if nobody listens to you when you're trying to share something important-- perhaps consumerism? go talk to Bongo! She's a great listener. :)
Profile Image for Eylül Görmüş.
754 reviews4,669 followers
November 12, 2024
Evet, sonunda Erlend Loe'nun Doppler'i ile tanıştım. Bayılarak, acayip eğlenerek okudum, sonra kitaba dair yazılmış eleştirileri okudum ve sevmeyenin çok olduğunu gördüm, şaşırdım biraz. Şu yüzden: ben açıkçası bu kitabı çok ciddiye almamak gerektiğini düşünüyorum ya. Kötü / zayıf bir kitap olduğu için değil, yazar bence bizle düpedüz alay ettiği için. Bu kitaba öfkelenmek size şakayla takılan birine hırsla bağırmak gibi geliyor, bilmiyorum ki yanlış mıyım?

Ben yazarın öyle büyük büyük şeyler söylemek, okuru düşündürmek, içinde yaşadığı dünyayı ve ezberlerini sorgulatmak gibi bir derdi olduğunu hiç sanmıyorum açıkçası. Yanılıyor olabilirim elbette ama Doppler'in ormanda yaşama kararını bisikletten düşerek almasından tutun da "köpek gezdiren sağcı" karakterine, karakterimizin büyük penisinden sondaki absürt Uzlaşma Festivali'ne - her şey bir karikatür, bir parodi.

Bence Loe orta sınıfın hassasiyetleri, öncelikleri ve hırslarıyla olduğu kadar, kendini doğaya bırakan, kaçtığını sanan, kendine yeni bir felsefe bulduğunu iddia edenlerle de dalga geçiyor - istisnasız hepimizle yani. Hatta belki en çok da bu kitabı okuyup "ben de bazen Doppler olmak istiyorum" diyenlerle, maalesef. Doppler, karikatürize ettiği şeyin karikatürü olmuş bir anti-antikahraman (böyle bir sözcük yok biliyorum ama hadi bu seferlik olsun) bence ve işte tam da bu yüzden müthiş.

Bu metin şayet azıcık daha ciddi yazılmış olsa didaktik, ruhsuz, mesaj kaygılı bir tuhaf anlatı olurdu. Erlend Loe'nin bu hikayeyi anlatışındaki mizah ve ciddiyetsizlik, Doppler'in kendini ciddiye almazmış gibi yapıp aşırı alışıyla öyle nefis bir tezat oluşturuyor ki, tam olarak bu biçimde yazıldığı için bayıldım kitaba. Bir mesaj vermeye çalışmadığı için, bir şeyleri izah etmek zorunda da hissetmiyor, bu da bana aşırı iyi geldi okurken.

Ben çok sevdim. Deliler gibi güldüm, nicedir bir kitap okurken böyle gülmemiştim, bu ve Bongocuğum'la tanışmış olmak bile bana yeter. Dilek Başak da bu akışkan metni neşesini ve lezzetini koruyarak çok iyi çevirmiş, devam kitaplarını tez zamanda okuyacağım.
Profile Image for Argos.
1,259 reviews490 followers
February 18, 2023
“Doppler” ülkemizde çok okunan, okumakta hayli geç kaldığımı düşündüğüm bir kısa roman, novella. Norveç edebiyatından yazar Erlend Loe’nin eseri. Yorumlar iki kutupta toplanmış, beğenenler, zayıf bulanlar. Beyaz yakalı, iki çocuklu, ekonomik sıkıntısı olmayan bir adam Doppler. Bir roman kahramanının romana adını vermesi çok sık rastlanmıyor son yıllarda.

Romanda çok sayıda iç hikaye var; tıpkı kendisi gibi babasıyla sorunu olan Düsseldorf üzerinden baba-oğul ve eski-yeni kuşak ilişkisi ve sorgulaması, medeniyetten ve insanlardan kaçması ama bunu şehre yakın, ulaşımı kolay bir ormanlık alana kaçarak yapması, kapitalist sistem eleştirisi yaparak bunun karşısına avcı-toplayıcı takas sistemini koyması ama takas yaptığı maddelerin yağsız süt veya çikolata gibi kapitalist sistem ürünleri olması bu hikayelerden bazıları. Ormanda izole bir hayat sürerken kızının veli toplantısına gitmesi, yalnız yaşamak isterken kendi komününü yaratıp çadırında 5-6 kişi olması (hırsız Robin, sağcı Bosse, oğlu Gregus ve tabii Düsseldorf), babası için totem yaparak paganlığa selam çakması ve daha bir çok hikaye.

Romanın başlangıç cümlesi “Babam öldü”, Camus’nun “bugün annem öldü” cümlesiyle başlayan “Yabancı”yı hatırlatıyor. Mizahı çokca bazen kara mizah bazen dozu kaçmış olarak kullanıyor. Karakterleri yeterince işlemediği noktasında yoğun eleştiriler yazıldığını gördüm, haklı olabilir bu eleştiriler ancak yazar daha derinlemesine tahliller yapsaydı kitap 300-400 sayfadan aşağı olmazdı ve bu kadar çok okur da bulamazdı diye düşünüyorum.

Sosyal medyadan, Yüzüklerin Efendisi’ne, tv’deki haber akışından, DVD çocuk oyunlarına, kaldığı ormanın zengin bir kişinin mülkü olmasından maket yapımına kadar çok farklı konuları adeta doğaçlama yaparak kurgulamış. Romanı da bitirmeyip “devam edecek” yazması okuyucuda hoş bir beklenti yaratıyor. Belki bir klasik olacak kadar iyi değil ama keyifle okutuyor ve sorgulatıyor, beğendim.
Profile Image for Dawn F.
556 reviews99 followers
May 15, 2020
This is the dumbest piece of juvenile, bloated, self-important trash I’ve ever laid my eyes on. The author tries to sell this as a self-discovery journey of a guy who decides to one day ditch modern society and live in the forest. It’s not, though. It’s just a story of a guy who runs away from wife and kid and job and responsibility to live in a plastic tent, shoot moose and sell the meat at the local supermarket in exchange for milk and chocolate because he just NEEDS it so bad despite his not needing modern society. He even spots a huge Toblerone in some old guy’s apartment and breaks in to steal it cos despite his abandonment of modern life he just cannot give up processed sugar. The old man discovers him, of course, and then they hang out and play with model trains and eat chocolate like they are 8 year olds. Seriously.

The guy also owns a compass and a cell phone (how does he recharge???) and his wife comes to visit him in the forest for sex because he has such a massive organ she just can’t help herself. He even builds a totem in the woods, he’s literally building a giant dick in celebration of his own member, after which the book is named. Doppler refers to his double sized penis. I kid you not.

I have never eye-rolled or raged as much as I did reading this pile of nonsense, much to my mom’s amusement when I called her to rant, but it was a school assignment, so I has no choice but to get through it. Luckily it’s very short. It’s definitely the only Erlend Loe book I’ll ever read.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Marko Jevtić.
19 reviews6 followers
November 18, 2010
I am absolutely satisfied with Loe's humor. I giggled like a moron on every page. Read it from one take. Could not leave the book. My friends recommended me this book since I spend three years in countryside isolation. So I have something in common with Doppler (not a lot... I like the people, for example). Doppler is antihero, so it was difficult for me to share his opinions and I felted as a passive observer, more than a participant as some novels can make me feel. At the same time it is so intimate and hilarious that it occupy me completely and willingly. He's social commentaries are extreme, but I sympathise with him. Doppler become one of my favorite characters. I strongly recommend this book.
Profile Image for Konserve Ruhlar.
302 reviews196 followers
September 16, 2016
Orta sınıf bir kentlinin varoluşunu sorgulaması üzerine bir roman Doppler. Aniden insanın kafasına dank eden gerçekler vardır. Bir çoğumuz bununla erken yüzleşirken diğerlerimiz Doppler gibi koca bir hayatı yaşadıktan sonra karşılaşır. Elbette onun gibi uç hikayeler yaşayanlar da var ya da kararlar alıp uygulamayı ütopya gibi görenler de. Bir sabah uyandığında tamamen farklı bir hayat yaşamak istediğini fark edip, geleceğini o yönde şekillendirmek isteyenlerin hikayelerini çok duymuşuzdur.

Kahramanımızın dönüşüm süreci ise birdenbire başlıyor. Uzun uzun düşünme sonrası alınan kararlar yok. Bir gün ormanda bisikletten düşüyor ve her şey o anda gelişiyor. Sanki beynindeki reset tuşuna basılmış gibi. Orman onunla konuşuyor, sessizlik büyüsüne kapılıyor ve kafasının içindeki kirlilikleri silmeye başlıyor.

Devamı: Doppler- Erlend Loe – konserve ruhlar
https://konserveruhlar.wordpress.com/...
Profile Image for Hakan.
829 reviews632 followers
September 9, 2017
Doppler, klişe bir konuyu (sıradan iş/şehir/aile/toplum hayatını terk edip doğaya kaçmak), çok da farklı şeyler söylemeden, ancak iyi bir mizahla anlatan hoş bir kısa roman. Birkaç renkli karakter, pek ikna edici olmasalar da, okumanın keyfini arttırıyor. Olay örgüsünün de pek inandırcı olmadığını söylemeliyim. Tabii bu yazarın çağdaş bir masal kaleme almaya hedeflemiş olmasından da kaynaklanmış olabilir. Biraz didaktik havası da var. Çevirinin (Dilek Başak) gayet iyi olduğunu, akıcı bir dil ve Türkçe argo kelimelerin, deyimlerin batmadan kullanıldığını da ilave edeyim. Eminim çevirmen bu işi yaparken çok keyif almıştır.
Profile Image for Sinem A..
481 reviews293 followers
February 28, 2016
kitap hakkında birşeyler söyleyip süprizini bozmak istemem ama gerçekten süpriz gibi bir kitap. es geçilmemesi iyi olur; yok yok en iyisi mutlaka okuyun derim.
Profile Image for Cihan.
135 reviews15 followers
March 26, 2021
Çok sevdim. Doğaya, yeşile, ormana aşık bir birey olarak, Doppler’in içinde yaşadığı ambiyansa gıptayla baktım. Hele Bongo. :( Bazı dramatik başlangıçlar, anlaşılmayacak derinlikte bağların kurulmasına sebep olurlar. Buradaki de o misal. İnsan-insan ikilisinden çok daha özel ve samimi bulduğum, insan-hayvan ilişkisi ve iletişimi çok tatlı aktarılmış. Bongo’nun adı her geçtiğinde bende buruk bir gülümseme. Hayvan dostu bireylerin artması adına; çokça okunması, anlaşılması dileğiyle.
Profile Image for Murat Dural.
Author 18 books626 followers
July 14, 2021
Kafa açan, şaşırtan, kinayeli romanlara, öykülere bayılıyorum. Hele o roman / Öykü en kuzeyden gelmişse. Tuhaf kurguların içinde gönül rahatlığı ile dolaşılabiliyor. Bu kitap da, Erlend Loe'nun "Doppler"i de bunu en güzel şekilde veren bir eser. Yazar ve editör dostların önerisi ile okudum. Kısa, lezzetli, akışkan bir dil. Tavsiye ediyorum.
Profile Image for Murat.
609 reviews
August 9, 2017
Modernite ve "karasafra"nın merkezi Norveç'ten modern insana yakılmış trajikomik bir ağıt.

Bir solukta okunuyor, ilk kısımda çok farklı bir şey vaat etmezken öyle bir dönüş yapıyor ki, hayran kalıyorsunuz.

Norveçliler modern, Norveçliler yalnız, Norveçliler birbirlerini dinlemiyor. Norveçliler önemsenmek istiyor, diğerlerinden farklı olmak istiyor, takdir edilmek istiyor. İstiyor da istiyor. Peki ne kadar önemsiyor, ne kadar takdir ediyorlar?

Şahsi kanım; Norveçlilerin (a.ka.a. modern insan a.k.a. şehir insanı) sorunu neyi istemediğini bilmesi ama neyi istediğini bilmemesi. Doppler ormanda değil de, mesela Oslo şehir merkezinde, bisiklet yolunda yayaların yürümemesi gerekliliğinden bihaber bir kaçak Afrikalıya çarpmış olsa, soluğu Afrikada alabilir miydi? Bence mümkün.

Yani Doppler, bir Henry David Thoreau değildir.

Yani Doppler, bir Christopher McCandless değildir. Christopher genç ve bu işe kafa yormuş, Doppler tahminen gelmiş 40 yaşına + kafayı çarpıp anlıyor.

Yani Doppler, bir Uyuyan Adam da değil, yalnız kalma ihtiyacı/insanları sevmeme olayı samimi değildir, felsefi bir arka planı da yoktur.

Peki Doppler nedir? Yazar bu kitapla ne anlatıyor?

Yazar; olmayan hayallerine koşan, bunaldığı işinden koşarak kaçarken vitrinden hayal seçen/taklit eden, yaşamına amaç/anlam devşirmeye çalışan Norveçlilerle (a.ka.a. modern insan a.k.a. şehir insanı) kafa buluyor. Bunu da çok güzel, çok eğlenceli yapıyor.

Bakın etrafınıza, yalnızlığa koşan ama bunu her fırsatta sosyal medyada paylaşanlara bakın, kendine başarı hikayesini yazmaya çalışanlara, hayatını taklit bir roman kahramanı gibi yaşamaya çalışanlara bakın.

Yazarın aslında diyeceği bir şey yok, vereceği bir mesaj da yok, Doppler; renksiz beyaz yakalı hayatlarına anlam arayanlara ormana kaçmış geyikli adamın başarısını anlatacak onlara motive edecek bir kitap değil. Doppler'den bir kahraman yaratıp, her şeyi bırakıp ormana yerleşen kariyerinin zirvesindeki adam, ferrarisini satan bilge muamelesi yapanlar bana fena halde bir başka çok sevdiğim kahramanı hatırlatıyor. Bu yazının sonunda kendisini göreceksiniz.

Doppler bir fotoğraf çekiyor. Komiğiz diyor, acınacak haldeyiz diyor, bunu istemiyoruz diyor, bu kadar yeter diyor; daha fazla da söyleyecek bir şeyi yok. Bu kitap da o yüzden güzel.

Herkesin kendisine Supertramplık atfettiği bu modern dünyada Doppler, olsa olsa Deadpooltramp'dır. Troll performası da DonalTrump'la yarışır.

Doppler neden ormana gitti? Aha bundan;

https://www.youtube.com/watch?v=tWzbC...
Profile Image for Cem.
150 reviews44 followers
October 25, 2016
Muhteşemsin Doppler...

Birçoğumuzun yapmak isteyip veya en azından aklından geçirip de ,cesaretsizlikten ya da sebebini tam olarak bilmediğimiz nedenlerden dolayı uygulayamadığımız hayat tarzını yakalamış Doppler.

Şahsen ben,ormanın deniz versiyonunu hayata geçirmeyi hep düşünmüşümdür.Yani,içinde rahat edilebilecek boyutta(12-15 metre arası) bir teknede yaşayıp(Doppler,denizin sağı solu belli olmaz dese de) nispeten iptidai,ama bir o kadar da zevkine doyumsuz,insanlardan çok da uzak kalmadan (bunun dozu isteğe göre ayarlanabilir) yaşayıp gitmek...

Doppler'i okuduğuma çok memnunum.
Profile Image for Christina Stind.
536 reviews66 followers
March 20, 2013
So if a man decides to leave his family and move out in the forest, I immediately assume that there’s something wrong with him? What does that say about me? Yes, I know he just lost his father and then fell on his bike and hit his head, but still, when reading a book which is a critique of our modern consumer culture, it feels strange to realize that I buy so completely into that culture that I can’t even see it as a valuable life choice. And yes, I wrote ‘buy into’ deliberately.

Doppler leaves his wife and two children because he is sick and tired of being nice, he doesn’t want the only focus in his life to be how much money he makes. He want a simpler life. Or maybe he had a concussion and is having a breakdown because his father died. This is never clear. He feels lucky to have hit his head and realized the wrongness of his ways – but whether this is a sudden moral clearness or a brain damage, is up to the reader to decide. To be fair, it’s not really hinted that it could be something wrong with him, the author probably intends it as an awakening.

But the fact is, Doppler lives in a tent in a forrest just on the edge of Oslo and to sustain himself, he steals from the nearby houses – and he kills an elk. This elk turns out to be a mother to a young calf and so Doppler ends up adopting a calf which he names Bongo: ‘I’ll call the calf Bongo after my father, I decide as I’m strolling back into the forrest. Even though my father wasn’t called Bongo I’ll name the calf Bongo after him. Sometimes you’ve got to be open to associations of this kind.’ (p. 32-33).

Doppler and Bongo build a close relationship – at least that’s the way Doppler relates it to us. They play games, they have long talks, they pee together and just hang out. Even though Doppler thinks Bongo is a bit thick since he doesn’t quite understand even the simplest games, he still loves him. They build a sort of father-son relationship which is obvious since Doppler just lost his father – but strange, since he has a young son at home, missing him. This is not the only father-son relationship. His son eventually joins him in the forrest and Doppler also meets a man who spends his time recreating the part of World War II where his father lost his life. And inspired by this, Doppler decides to build a totem pole to honor his father; a pole, which seems more to honor the idea of a father and fatherhood than the man who was Doppler’s father. Maybe because Doppler didn’t really know him.

This novel focuses on one man’s struggle to find himself in a world that doesn’t focus all that much on introspection. It is difficult for him to find peace in the forest since he gets company soon, both from other people and from his young son. Maybe also because he didn’t really leave civilization all that far behind. Maybe the novel is more intended to show us that we are really not capable of living this way anymore?

It is quirky in a lot of ways and there were parts of it I really liked. For instance, his annoyance with children shows’ theme songs. He actually ends up giving his son’s DVDs away to a robber one night – what parent haven’t imagined that? Maybe even dreamed of that?

Another part shows him being annoyed with the Iraq war because it comes at a time where he is focused on redecorating the bath room: ‘I remember being irritated when I discovered that now we would also have to take a stance on this war. It was very distracting. As if it wasn’t enough to have to decide on all this bathroom stuff. Now we would have to take sides in Iraq. I didn’t like things going on in the world which in effect reduced what I used my brainpower on to trivia. Not only did I not have my perspectives clarified, but I didn’t want them to be. For weeks it had irritated me that they couldn’t wait to start the bombing down there until we had finished doing up the bathroom.’ (p. 22). I love this quote and it shows something very true about our way of life, I think. That we are fine thinking about the troubles other places in the world as long as it doesn’t interfere with our own daily lives.

But with all that being said, I was a little disappointed in this book. I had expected something funnier and quirkier. Quirky in particular. With that cover, that subject, I had expected something that would leave me with a lot of food for thoughts and ideas for other ways to see the world and our society, our materialistic culture. But I didn’t feel like I got it and in the end, I felt I was kind of left hanging, like what you get is a short series of impressions with a rather clear beginning but not so much of a clear ending. I’m not sure how I would have liked it to end – but what I got, wasn’t enough.
Profile Image for B. Han Varli.
167 reviews123 followers
October 9, 2017

''neden çadırda yaşıyorsun'' diye soruyor gregus ateşin yanında kahvaltımızı ederken.

''ben de tam olarak bilmiyorum. ama uzaklaşmam gerektiğini hissettim. biraz kendimle kalmaya ihtiyacım vardı. bunu en son, çok eskiden yapmıştım'' diyorum.


merhaba doppler ve fantastik mizahı!

festivalde norveç yapımı ''the square''i izledikten sonra, seni okumak ne güzel gitti öyle, teşekkür ederim, çok keyif aldım.

pl

insanlar seni amerikan edebiyatındaki kitaplarla, klişe başka yapımlarla kıyaslayacaklar, hiç aldırma; yolda olmak deyince aklına ''on the road''dan başka kitap gelmeyen insanlar onlar; doğa, toplumdan kaçış deyince de akıllarına bahsettikleri yapımlar gelebiliyor sadece, ne yaparsın? bir şeylerle kıyaslayarak çalışıyor sadece zihinlerinin mekanizması, durumları kendi içinde değerlendirmeyi beceremiyorlar falan. boş ver.

küfür etmekten kaçınmadığın komikliklerle sık sık güldürdün beni, hatta bugün okula giderken son sayfayı okuyunca otobüste kahkaha attım, kısa süreli paniğe yol açtık, çok yaşa.

yalnız doğar, yalnız ölürüz. buna bir an evvel alışmak lazım. yalnızlık yapının temeli. yani taşıyıcı kolonun ta kendisi. insan başkalarıyla bir arada yaşayabilir, ancak 'bir arada' demek, kural gereği yan yana olmak anlamına gelir. bu da iyi sayılır. insanlar yan yana yaşar, şanslarının yaver gittiği anlarda belki bir arada bile olabilirler. insan aynı arabada oturur, aynı yemeği yer, aynı noel'i kutlar. ama birlikte araba kullanmaktan, yemek yemekten ya da noel'i kutlamaktan başka bir şey bu. işin iki yönü var. iki gezegen...

gibi bir bölüm var mesela kitabında, ben okurken not almaya bayılırım ve bu satırların yanına şöyle yazdım: HOCAM NAPIYOSUN?

gerçekten, bazen ağır kaçtığını senin de kabul etmen lazım. ne güzel gülüyorduk, derken, düşüncelere itiyorsun bir anda beni.

bazen de sıkıyorsun, haberin olsun.

devamını okumayı dört gözle bekliyorum.

ormanı sev, geyiği öp ve doppler'i oku gibi bir slogan buldum sana.

umarım beğenirsin.

sevgiler, saygılar dev.
Profile Image for Gandom.
72 reviews51 followers
October 29, 2019
«داپلر» نوشته ارلند لو، نویسنده نروژی، کتابیست درباره مردی با همین نام!
داپلر جوانیست صاحب ٢ فرزند، و یک همسر.. 😶 که پس از مرگ پدرش و افتادن از دوچرخه🤔 به این نتیجه میرسه که باید به جنگل پناه ببره و مدتی رو در تنهایی و سکوت جنگل سپری کنه و از شهر، مدرنیته و هرآنچه مردم دوست میدارن دور باشه...
داپلر از انسانها دوری میکنه و به گفته ی خودش از اونها بیزاره..!
و...
( برای دانستن ادامه داستان، به کتاب مراجعه نمایید.. 🦌😶)
.
بسیار دوستش داشتم و برام مثل مسکن بود متنش؛آرام و دلنشین.. 🌱
زبان کتاب طنزآلود بود اما مفاهیم زیبا و کلیدی ای رو بیان می‌کرد. باید بگم که به شدت رسالت طنز رو به انجام رسونده بود این نویسنده.. نقد زندگی و فرهنگ مردم نروژ با جسارتی ستودنی.. 😶😊
قلم این نویسنده رو بسیار دوست دارم. سعی نمیکنه سخت بنویسه. زبان نوشتارش بسیار ساده است اما به همون میزان عمیقه و پر از حرف...
این روزا که ظاهرا آرامش روانی منو پیدا نمیکنه! با خواندن این کتاب و حداقل حین خواندنش به شدت احساس آرامش داشتم...
پ. ن:این کتاب رو حتی از «ابر ابله» بیشتر دوست داشتم.
مرسی نویسنده! مرسی مترجم.. 🌺
#پیشنهاد_میشود_🌱
162 reviews25 followers
April 9, 2020
Vidim da mnogi doživljavaju knjigu kao neku vrstu kritike društva, šta li, a meni se čini da takva ocjena znatno obesmišljava samu knjigu. Jer, da se zaista radi o kritici društva, valjda bi autor bio u stanju izreći nešto više od opštih mjesta (čovjek je virus, mrzim ljude, pare su zlo, blabla) i površnih kritičkih prijedloga motivisanih rezignacijom glavnog lika (ne treba raditi ništa, treba krasti i živjeti na tuđ račun). Uostalom, Dopler svojim načinom života u startu negira svako pravo na kritiku bilo čega.

Da probam pojasniti. Prije bih rekao da su meta kritike Dopler i njegov kukavički eskapizam (čovjek pobjegao od društva u šumu na sto metara od centra Osla), njegov naivni i banalni kritički stav i donkihotovski rat protiv društva u koji kreće sa djetetom i losom. A tek kroz njega, nekad 'briljantnog' člana društvene zajednice, a onda svedenog na šumsku budalu (okej, prejak izraz), možemo naslutiti nešto što se poput bumeranga vraća na kritiku društva. I samo tu, na trenutak, ja uočavam neku kritiku.
Profile Image for Seher Andaç.
345 reviews33 followers
Read
January 4, 2020
Ormandasın ve acil süt içme ihtiyacı içindesin! Bu ne ya! Hey adamım sen ormana neden gittin, süt içmek ve çöp üretmek için mi?
Devrim yapıp, cumhuriyeti kurup vb saraylarda oturmaya devam edenler gibisin! Ekmek yok ben pasta yiyeyim der gibi.
Kafa travması sonrası değişim dönüşüm, pehh!
Dersu Uzala’nın, Christopher McCandless’ın ve nicelerinin hayaletleri Tarzan dahil bırakmasın peşini!
....
4 Ocak 2020
Dün arkadaşıma kitabı anlatırken başka başka cümleler kurunca buraya da not düşeyim dedim.
Şehir alışkanlıklarını doğaya götürmesini eleştirirken şimdi en azından denediğini düşünüyorum. Yaptıkları sakil dursa da kabul etmeliyim ki “ denedi!”.
Author 2 books461 followers
Read
January 19, 2022
Jack London'un Yabanın Çağrısı kitabı başta olmak üzere, Thoreau gibi isimlerin esintilerini hissettiğim kitapta medeniyetin koşuşturması içinde yorulmuş Doppler'in "kaçışı" yahut da "savaş"ı vurgulanmış.
Bu kaçış, anti-modernite taşısa da, yine ekonomik manada ise para mukabili ekonomi karşıtlığı içerse de; temel tezler yapısal manada zayıf kalmış.
Bir ideoloji, bir inanç yapısı inşa etmeye çalışmamış tamam lakin bireyin neden kaçması gerektiği; başka bir deyişle, neden kaçtığı sorusuna ise "insanları sevmemek" dışında güçlü ve yanlışlanabilir bir argüman sunduğu söylenemez.
Nihayetinde bir roman ve romandan belki bir ideolojik duruş beklemek yanlış olur. London ikna ediciydi ama, Vahşetin çağrısını bize de içimizde bir heyecan, bir iç gıcıklaması olarak hissettirdiydi.
Profile Image for Irem 🍉.
103 reviews
May 16, 2023
3/5

Doppler şimdiye kadar karşılaştığım en tuhaf(?) karakterlerden biriydi. Yasla başa çıkma çabasının yanında aslında derinlerde daha fazla derdi varmış gibi. Sanki hepsi birikmiş ve babasının ölümü bardağı taşıran son damla olmuş. Farklı bir kitaptı doğrusu ama bende neredeyse hiç merak uyandırmadı.
Belki günlük yaşantımdaki sıkıntılara denk gelmiştir, ondan sevememişimdir. Belki de bu kadar tuhaf bir karaktere bazı yerlerde hak verebilmekten rahatsız olmuşumdur, kim bilebilir? Ben değil, Doppler de.
Profile Image for Sinem.
344 reviews204 followers
February 6, 2017
bu kitap neden bu kadar meşhur oldu, hazır ebooku varken okuyayım istedim. into the wild niye meşhur olduysa bu da o yüzden meşhur olmuş. başarılı ve zengin beyazların varoluş krizine girip abuk subuk şeyler yapmasını insanlar seviyor enteresan bir şekilde. bana hiç ilginç gelmiyor, edebi olarak da bir şey sunmayınca kitabı beğenme şansım kalmadı.
Profile Image for Marina.
132 reviews1 follower
February 6, 2017
Story about a man who goes living in forest, after having serious brain injury and sudden loss of a father who he never knew and questions life essences and his life. It is funny, dark, but at the same time, hopeful and sad. I love this kind of books.
Profile Image for Nataša Bjelogrlić .
122 reviews30 followers
November 14, 2025
Dobra knjiga, jednostavan i duhovit stil a dio u kojem Dopler kritikuje dječije tv programe, bio mi je čak urnebesno smiješan pogotovo kad me podsjetio na Teletabise.
Profile Image for Tuğçe Kozak.
278 reviews282 followers
November 30, 2017
Maalesef hayal kırıklığı ile dolu bir kitap oldu benim için , tek bir karakterin bile derinliği geçmedi bana karakterler inandırıcı ve samimi değil ki zaten yazar altlarını doldurmak adına hiç uğraşmamış. Çağımızın çok sevilen bir konusunu neden niçin soruları sormayı seven okuyucuları yüzüstü bırakarak üstünkörü bir şekilde aktarmış. Edebi açıdan kesinlikle bir şey sunduğunu düşünmüyorum.Sonuç olarak olmadı beğenemedim.
Profile Image for Zeren.
168 reviews197 followers
May 11, 2016
Uzun zamandır merak ettiğim bu romanı hakkını daha da iyi vermek için sırtımı bir ağaca verir, kitaptaki gibi bir geyikle olmasa da bahçemdeki kirpi Zarif'le okurum diye düşünmüştüm. Oysa ilk satırından son sayfasına hastane koltuğunda bitti, daha da iyi oldu. Eleştirilen sistemin tam da göbeğinde, bir hastanede daha da anlam buldu hikaye. Düzenin dayattıklarından bunalıp evini, işini terk ederek ormana yerleşen ve bir geyikle yaşamaya başlayan Doppler'in hikayesi... Biraz farkındalığı olan biri için söylediği çok değişik bir sözü yok ama basit ve eğlenceli anlatımıyla da okunmayı hak ediyor.

"Yüzünüzdeki o kendinden hoşnut gülümsemeyi silin, artık takas ekonomisine başlamak zorundasınız. Bisiklete binmek. Bu devran dönecekse, deliler gibi bisiklete binip takas yapmalıyız. Ağaçların arasından esen rüzgarın, çayırlardaki çiçeklerin sahibi kim? Telatabiler cehennemde yanmalı, kahretsin, ormanlar yöneticilerin olamaz, kimse ormanların sahibi olamaz."
Profile Image for Veronika Pizano.
1,059 reviews169 followers
January 4, 2023
Predstavujem si, že raz budem túto knihu čítať nahlas mojim deťom, keď budú v tínedžerskom veku. Asi aby ma vnímali lepšie. :D Je to svieže, je to vtipné, je to krátke, je to severské a má to v sebe kúsky pravdy. Ak práve máte čitateľskú krízu, toto by z vás z nej malo dostať.
Profile Image for Doug.
2,544 reviews912 followers
November 1, 2019
I absolutely loved Loe's book Naïve. Super, which will definitely make my 'best of' list this year, so was excited to venture into his back catalog. Imagine my dismay when the first few pages depict the killing of an elk (... as my longtime GR friends know, I abhor any violence towards animals). That scene is ALMOST mitigated by the fact it IS necessary plot wise (the meat provides the titular character with the means to exist in the forest via the barter system), and by the fact Doppler also 'adopts' the orphaned calf of said elk. Once past that gruesome opening, the book does settle down to the same type of quirky whimsicality as Loe's other book, and is similarly delightful. Although the book ends satisfactorily, there is a sequel which, unfortunately, has not been translated into English as of yet. If it ever does become available, I'd certainly be interested in more adventures of this endearing curmudgeon.
47 reviews10 followers
September 18, 2013
I'm not surprised this book is popular - it provides an excuse to be an irresponsible immature asshole and call it "self-discovery" or some bullshit. If you discover that your job or your house aren't important in your life or if you want to live in nature, this is no excuse to abuse or abandon your family. If your priorities have changed, you adjust your life to fit the new priorities. Maybe living in the wood is the right way to react. Being nasty to your wife and kids is never the right way to react to anything.

It's a well-written book with interesting supporting characters and some thought-provoking insights. And some parts are hilarious. But I just hated the main character for his selfishness so much, I couldn't relate to him.
Profile Image for Sara Zovko.
356 reviews90 followers
October 24, 2018
Doppler je životopisan lik koji odlazi u šumu nakon što mu umre otac. On se odvaja od svoje obitelji, od svoje djece i svoje žene, od svog posla i života i boravi u šumi, radi totem u čast svog oca i najbolji prijatelj mu je los.
Ne mogu reći da je ovo vrhunac književnosti, daleko od toga, ali mogu reći da je ova knjižica vrlo duhovita, pročitala sam je u jednom danu. Iza tog humora nalazi se i jedna vrlo otvorena kritika društva, kritika novca i kritika udaljavanja od prirode.
Displaying 1 - 30 of 1,744 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.