Anne-baba olmak çocuklarımıza verebileceğimiz en büyük armağandır...
Yetişen her yeni kuşakla birlikte, onları yetiştiren anne-babalardan da beklentiler artıyor. Toplumun gelişmesi için öncelikle ailede demokratik bir yapı kurulması şart. Bunun yolu da, anne ve babaların geçmişten gelen korku kültürü kalıplarından kurtulmaları ve onur eşitliğine inanan sağlıklı gelişmiş bireyler yetiştirmeleri...
Geliştiren Anne-Baba olmak için kendimizi ve çocuğumuzu tanımamız, beklentilerimizi, niyetimizi keşfetmemiz; değerlerimizi ve aile ilişkimizi sağlıklı tutmamız önemli. Bilen, anlayan, seven gözlerle yaşama bakmak kendi elimizde…
Güler yüzlü, sakin, güvenen, hayata, ailesine şükür duygusu içinde bakan bir anne, bir baba olmak çocuklarımıza verebileceğimiz en büyük armağandır. Çocuklar böyle bir armağanı hak ediyorlar. Çocuğunuz bir kez çocukluk yaşayacak; bu dönemi onunla doya doya yaşayın.
Doğan Cüceloğlu, kırktan fazla bilimsel makalesi yayınlanan bir psikolog ve çeşitli topluluklara bilimsel psikoloji çerçevesinde gelişim seminerleri sunan bir iletişim psikolojisi uzmanıdır. Çok sayıdaki kişisel gelişim kitabı ile Türk insanının düşünce, duygu ve davranışlarını inceler.
Mersin'in Silifke kasabasında 11 çocuklu bir ailenin 11. çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve ortaokulu orada bitirmiştir. Ankara ve Kırklareli'de liseyi bitirip İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olmuştur. ABD'de Illinois Üniversitesi'nde Bilişsel Psikoloji doktorasını yapmıştır.
Türkiye'de Hacettepe ve Boğaziçi üniversitelerinde çalışmış, Fulbright bursu ile Berkeley'deki California Üniversitesi'nde ziyaretçi öğretim üyesi olarak bir sene görev almıştır.
1980-1996 yılları arasında ABD'deki Fullerton şehrinde California Eyalet Üniversitesi'nde görev yapmıştır. 1996'dan bu yana Türkiye'de üniversite öğrencilerine, öğretmenlere, anababalara ve işadamlarına yönelik seminerler, konferanslar ve atölye çalışmaları düzenlemektedir.Psikoloji üzerine bir çok kitap yazmıştır ve bunların hepsi eğitici kitaplardır.
Korku kültürünün hakim olduğu toplumumuzda nasıl sağlıklı, kendine güvenen çocuklar yetiştirebiliriz, anne babaya düşen sorumluluklar nelerdir’i anlatıyor Doğan Hoca bildiğimiz üslubuyla. Daha önce başka kitaplarını da okuyanlar için yeni sözler değil söyledikleri, kitap içinde de bolca tekrarlar yer alıyor ama bazen böyle faydalı bilgileri akla kazımak için kırk kere okumak iyidir.
4.5/5 ⭐⭐⭐⭐🌠 Şu ana kadar okuduğum en hayatın içinden, en uygulanabilir öneriler sunan ebeveynlere yönelik kitap olabilir. Anne-baba olmayı planlayan ve olan herkese tavsiye ederim.
Ebeveyn rehber kitabı olarak düşündüğüm bu kitap aslında herkesin okuması gereken bi psikoloji kitabı olmuş. Doğan Cüceloğlu'nun her şeyden önce (annelikten, babaliktan, kardeşlikten...) "İnsan olma" odaklı düşüncesini çok beğendim. Ebeveyn-çocuk iliskisinden önce insan-insan ilişkisini, karı-koca ilişkisinden önce insan-insan iliskisini ön planda tutan bir kitap olmuş. Bir ebeveynin çocuğunun gelişimi için yapabileceği en güzel şeyin kendini gelistirmesi olacağı düşüncesiyle çok doğru.
Her anne babanın, anne baba adayının dışında bir ailenin üyesi olmak nedeniyle herkesin okuması geteken bir kitap seçmek gerekse düşünmeden bu kitabı seçerdim. Yalnızca anne baba için değil toplumun her bireyi için gerekli bilgileri düşünceleri paylaşmış Doğan Hoca. Değerli bir insan, değerli bir kitap. Düşünmeden 5 yıldız verdim.
Doğan Cüceloğlu şəxsən tanımaq, görüşmək istədiyim yazıçı, psixoloq, akademik və pedaqoqlardan biri idi. Təəssüf ki 16 fevral (2021)də onu itirdik, ruhun şad olsun, müəllim!
Cüceloğlundan məqalələr oxuyub, davamlı olaraq http://www.dogancuceloglu.net/ və sosial mediadan izləsəm də, oxuduğum ilk kitabı `Geliştiren Anne-Baba` oldu. Özünün də qeyd etdiyi kimi, kitab daha çox hər iki valideyni ilə böyüyən uşaqlar, ailələr üçün qələmə alınıb. Doğan bəy demokratiyanın ailədən başladığını, ən böyük göstəricisinin isə elə məhz bu qurum olduğunu göstərir. Haqlı olaraq qeyd edir ki ` Bir cəmiyyət uşaqlarına göstərdiyi qədər sivil/mədənidir`.
`Uşağınızı bir dəfə uşaqlığını yaşayacaq, bu dövrü onunla doyunca yaşayın` deyən yazıçı kitab boyunca qeyd edir ki, uşaq yetişdirmək fərdi yox kollektiv fəaliyyətdir. Uşağın böyüməsində yalnızca valideynlərdən birinin iştirak etməsi öz mənfi təsirini uşağın həyatının müxtəlif mərhələlərində göstərir. Uşaq hər iki valideyni, digər ailə üzvlərini rol model olaraq götürdükdə daha bacarıqlı və özgüvənli olur. Siz yalnız özünüzə övlad yox, bir vətəndaş yetişdirirsiz.
`Ailə yığıncağı` metodu ailənin birlikdə vaxt keçirməsi, məsuliyyətlərin və məişət öhdəliklərin uyğun bölüşdürülməsi, uşağın öz fikirlərini, hiss və emosiyalarını, arzu və gözləntilərini bölüşməsi üçün əla vasitədir. Beləliklə hər iki tərəf vəziyyətin necə olduğunu anlayır, yanlış anlaşılmaların sayı azaldığı qədər, uşağın müxtəlif sosial bacarıqları bir o qədər inkişaf edir.
Yəqin ki, heç vaxt unutmayacağım fikirlərdən biri də- `Uşaqlıq insanın ana vətənidir` oldu. Təsadüfi deyildir ki, mental problemlərin, psixoloji çətinliklərin və travmaların əksəriyyəti məhz uşaqlıqda yaranır.
Valideynlərin, valideyn olmaq istəyənlərin, erkən uşaq inkişafı ilə maraqlananların mütləq oxumalı olduğu bir kitabdır.
Heç nə üçün gec deyil. Bu gün baş verən özbaşınalıqların, cinayətlərin, suiqəst və intiharların, cəmiyyətdəki kütləvi cahilliyin və mikrob, çürük düşüncələrin aradan qaldırılmasının tək yolu maariflənmək, savadlanmaqdır. Haqlı olaraq hürufilik ən böyük düşməni, təhlükəni- cəhalət, cahillik adlandırırdı.
Ebeveyn rehber kitabı diye görüyorum bu kitabın sloganını ama bu kitap sadece ebeveynler için değil tüm insanlar için. Yaşın bile önemi yok okumak için ilk gördüğünüz an doğru an alın okuyun. Çünkü insan-insana bir ilişki nasıl olmalının üzerinde durmuş. Herşeyden önce ‘insan olma’ üzerine odaklamış Cüceloğlu.
Kitabı okumak için anne baba olmaktan ziyade “İnsan olma” fikrini daha içselleştiren bir kitap. Yalın bir anlatım diliyle insanı okumaya sevk eden güzel bir çalışma. Doğan Cüceloğlu’na binlerce teşekkür ‘biz’ olma isteğindeki ailemizden.
Belə kitabların ən sevdiyim yanı oxuduqca öz uşaqlığımı, valideynlərimin bəzi məsələlərə yanaşmasını da yenidən nəzərdən keçirməkdir. Kitabı çox sevdim, altını xətlədiyim cümlələrin sayı çox oldu. Doğan Cüceoğlu ilə ilk tanışlığım idi. Digər kitablarını da oxumağı düşünürəm.
Doğan Cüceloğlu'nun bu kitabı sanırım hem anne-babalara (veya anne-baba adaylarına) hem de çocuk yapma fikri olmasa da kendi yetiştirilme tarzına ışık tutmak isteyen herkese uygun, geniş ve kapsayıcı bir dille yazılmış, son derece faydalı bir eser. Konu ancak bu denli zarif anlatılabilirdi. Doğan Hoca yalnız bir psikolog değil, bu kitapta aynı zamanda bir akıl hocası. Samimi diliyle sanki karşınızda konuşuyormuş gibi, zor konuları akılda kalıcı tanımlarla belirtiyor. Denetleyen ve geliştiren anne-baba kavramlarını ortaya atarak, bir tarafa kültürel zorlamaların etkisinde kalan, güven düzeyi düşük ebeveynleri; bir tarafa da sakin ve özgüvenli, çocuğunu dinleyen ve ona alan bırakan ebeveynleri koyuyor ve iki tip çocuk yetiştirmeyi güzelce karşılaştırıyor. Aile toplantısı, gönül muradı, potansiyel gibi kavramsallaştırmalarla öğrenmeyi kolaylaştırıyor. Okurken hocanın, geçmişinde bazı acıları çekmiş ve Ataol Behramoğlu'nun dediği gibi "yaşadıklarından öğrendiği bir şeyler" olan biri olduğunu anlıyorsunuz, çünkü size kendini açıyor. Yaşamında televizyon ve benzeri medyadan takip edip, hiç eserini okuyamadığım Cüceloğlu külliyatına bir başlangıç olarak öneririm.
İlk kez 2017’de okumuştum. O zaman da şimdi de altını çizdiğim çok satır oldu. Ebeveynliği bir insanı yetiştirmek üzerinden değil de kendini yetiştirmek üzerinden anlatıyor aslında. Toplumun basma kalıp yargılarından, çocuk yetiştirme yöntemlerinden üzülerek bahsederken yerine çok daha yapıcı bir bakış koyuyor. Bir insan yavrusuna nasıl bakmalıyız, insana nasıl bakmalıyız, neden önce kendimizi yetiştirmeli ve geliştirmeliyiz, sakin sakin ve tane tane anlatıyor. Bir yıldızı kendini tekrarladığı yerler sebebiyle kırdım çünkü hala söyleyecek başka şeyleri varken tekrarlarla karşılaşmak beni biraz sıktı. Ama genel olarak ebeveyn olmayan biri olarak bana bile çok şey katan, herkesin okumasını isteyeceğim bir kitap oldu.
4.5/5 Kitabın üzerinde durduğu konu çok önemli. Herkesin kendi hayatından anektodlar bulacağını düşünüyorum. Yer yer duygulu anlar yaşatan bir kitap.
Rahmetli Doğan hocanın en sevdiğim yönlerinden birisi içinden çıktığı kültürü tanıyarak ve onu yabancılamadan, o kültürün yerleşmiş kalıplarını su yüzüne çıkarıp anlattıklarıyla bir bağlama oturtarak sizi ikna etmesi. Bu kitapta da sıkça ve başarıyla bunu yapıyor.
Yer yer dağıldığımı hissetsem de genel olarak okuması keyifli, üzerine düşünülecek bir torba konu veren ve kitaplığımda kıymetli bir yer edinmiş bir kitap oldu.
Bazen iyi yaptığımızı zannederiz ama kaçırdığımız noktalar olur. Her ebeveynin ve ebeveyn adaylarının okumasini öneririm. 3.5 yaşında oğlum var geç kaldığımı hissediyorum bazı konularda ama neresinden yakalarsak kardır. Niyetimizin saf olmasi dileğiyle...
“…Türkiye’nin oluşturacağı çağdaş uygarlığın, bireysellikte aşırılığa giden kapitalist sistem içinde yalnızlaşmış Batı insanına sağlıklı bir alternatif getirebileceğine inanıyorum.” (11)
“Bir toplumun uygarlığı, çocuklarına gösterdiği sorumluluk duygusunda kendini gösterir.” (12)
“Her çocuk merak güdüsüyle doğmuştur; merak etmemek elinde değildir. Doğuştan getirdiği bir temel komut ona, “Belirsizlikten rahatsız olacaksın, anlamlı hale getirmek için elinden geleni yapacaksın,” der.” (16)
“Çocuk hakları, insan haklarıdır.�� (18)
“Gönlünde seven ile sadece dilinde seven arasındaki farkı bebek “bilir.” Nasıl bildiğini bilmez, ama sezgileriyle bilir; böyle bir yetenekle doğar.” (18)
“…çocuğunuzda, “İster serçe parmak, ister başparmak, ister orta parmak ol, ekibin vazgeçilmez bir parçasısın, senin yerin doldurulmaz” duygusunu yaratırsanız, çocuk hem kendini değerli hisseder hem de “biz bilinci” içinde, yaşamın bir ekip işi olduğunu anlamış biri olarak yetişir.” (20)
“Çocuğumun potansiyeline ulaşmasına yardımcı olacak bilgim var mı? Bu konuda bilgi edinmeyi umursuyor muyum?” (22)
“İlişkilerde ait olmak ve birey olmak arasındaki denge, yaşamın en temel olgularından biridir. İnsanoğlunun her ikisine de ihtiyacı vardır;…” (24)
“Çocuklarımızın bize verdiği en büyük yaşam hediyelerinden biri de bizi eğitip geliştirmeleridir.” (31)
“Çocuğunu dayakla terbiye eden bir toplumda demokratik hayatın oluşması olanaksızdır. Dayak, azar ve utandırma korku-kaygı kültürünün terbiye anlayışıdır.” (32)
“Bu sözüm ve davranışım, çocuğumun olgun bir yetişkin olmasına yardım mı ediyor, yoksa engelliyor mu?” (33)
“…güçlü, başarılı, şevkli ve anlamlı bir yaşam…” (33)
“Ailede yaşayan ve aile büyükleri tarafından aktarılan değerler çocuğa iç disiplin kazandırır. İç disiplini olan insan, ömür boyu gelişir. Bu disiplin aile büyükleriyle sohbet içinde inşa edilir ve sürdürülür.” (34)
“Bir yetişkinin algılama, düşünme ve karar verme anlarında bu kültürel çağrışımların farkında olması önemlidir.” (39)
“Niyet Sizin mi, Yoksa Kültür Şablonunun mu?” (39)
“Bu ülkedeki anneler ve babalar bir araya gelseler ve aralarında konuşsalar, acaba iyi bir yurttaşın sahip olması gereken asgari müşterekler üzerinde anlaşabilirler mi?” (40)
“Anayasamızın temelini oluşturan temel değerler üstüne anlaşabiliyor muyuz? Bu temel değerler evrensel insan haklarıyla uyumlu mu?” (41)
“…malumat yüklü ama düşünce yoksunu insanlara “eğitimli” gözüyle bakılıyor.” (44)
“Öğrenen insan öğrenmekten gelen bir güven içindedir. Güven duyan insan kaygılanmaz; doğru yer ve zamanda doğru davranışı yapacağını bilir.” (68)
“…onunla sohbet içinde kalınır ve bu sohbetin içinde onda yavaş yavaş sınırlar ve sorumluluk bilinci gelişir. Sınırlar bilinci kişinin etki alanının farkında olmasıyla ortaya çıkar. Etki alanının farkında olmak ve etki alanı içinde kalmak olgun insan özelliğidir. Sorumluluk bilinci ise kendinden başka diğerinin de farkında olma ve yaşamın bir ekip işi olduğunu anlama sonucu gelişir. Bu bilinç gelişmezse kişi ben merkezli, bencil bir insan olarak kalır; ömrünü sorunlar ve çatışmalarla geçirir. Sorumluluk bilinci gelişmiş insan “bizi”, “ben”den öne koyar. Böyle biri ilişkilerinde sorun yaratmaz, mevcut sorunlara çözüm getirir; kendisi güvenilir bir insandır ve yaşam ekibinde yer alan insanlara güvenir. O nedenle güler yüzlü, şevkli, umutlu ve şükür duygusu içindedir. Yaşam yelkenlisinin kaptanıdır; rüzgârın götürdüğü yöne değil, değer ve inançlarını pusula gibi kullanarak her durumda hedefine doğru yol alır.” (71-72)
“Anne-Baba, Çocukla İlişkisinden, Çocuk da Kendi Davranışından Sorumludur” (72)
“Çocuğunuzla şimdiki günleri ancak bir kere yaşayacağınızın farkındasınız değil mi? O, bir daha bu gözlerle dünyaya bakmayacaktır.” (72)
“…siz çocuğunuzu denetlemek için değil, geliştirmek için buradasınız. Onlarla ilişkinizi öyle kuracaksınız ki, onlar kendi davranışlarından sorumluluk almasını öğrenecekler.” (78)
“Çocuklarımız bize olgunlaşma fırsatı sunarlar.” (80)
“Kızılderili Bilge Don Juan, ‘Savaşçının en büyük gücü, onun niyetinin saflığındadır,’ der.” (84)
“Şimdiyi yaşamasını bilmeyen, geleceğini inşa edemez.“ (84)
“Biz bilincindeki anne-babanın sevgisinde hem kendileri hem de çocuk vardır. ‘Seni sevince benim hayatım daha anlamlı, daha zengin oluyor’ duygusunu yaşarlar ve yaşatırlar.” (90)
“Biz bilincinde anne ve babaların sayısı artıkça toplumsal barış ve özgürlükçü demokrasinin güçleneceğine inanıyorum.” (91)
“…bir anne-babanın en büyük başarısı kaygı ve öfkesini anlaması ve yönetmesidir. Anne ve babanın kendi olarak gelişip olgunlaşması çocuklarına verebilecekleri en büyük hediyedir.” (93)
“Geçmişine anlam veremeyen, geleceğine anlam vermekte zorlanır. Yavuz Durmuş (Eğitimci)” (96)
“İnsanın can olmaya başlayınca artık inançlarında katı olmayacağını, belirsizliğe tahammül edebileceğini görür.” (98)
“Çocuk doğar doğmaz çevresini hisseden ve varoluşuyla ilgili sezgisel düzeyde iki soru soran bir varlıktır: Güvende miyim ve olduğum gibi kabul ediliyor muyum?” (107)
“Çocukluk yaşam köklerinin oluştuğu, inşa edildiği dönemdir. …İnsanın anavatanı çocukluğudur.” (110)
“Bu köklerden ilki yaşam yetkinlikleriyle ilgilidir; yaşamını devam ettirme, hayatta kalma bilgi ve becerilerini kapsar. … İkinci kök akıl, zihin ve düşünme yetkinlikleriyle ilgilidir. … Üçüncü kök, ilişkiler ve duygusal yetkinliklerle ilgilidir. … Dördüncü kök çerçeve oluşturma, büyük resim inşa etme, anlam verme yetkinlikleriyle ilgilidir. (111)
“‘Yüz’ doğası, toplumsal insana karşılık gelir ve kişinin diğerlerinin gözünde varoluşunu anlatır. … “‘Can’ doğası, bireysel insana karşılık gelir ve kişinin kendi gözünde varoluşunu anlatır.” (112)
“Yaşamın dokusu ilişkilerle örülür; iletişim ve ilişki içinde olduğunun farkında olmayan insan, bedenen gelişmiş olabilir, ama akıl ve ruh olarak olgunlaşamamıştır.” (118)
“Selam veren sadece selam verdiğini değil, insanlığı değerli kılıyor.” (119)
İlişkinin Altı Tanıklık Boyutu 1. Önemsenmek, umursanmak 2. Olduğu gibi kabul edilmek, ötekileştirilmemek 3. Tek ve biricik olarak görülüp değer verilmek 4. Aklına, yapabileceğine ve niyetine güvenilmek 5. Gelişmesi için emek ve zaman verilmeye, sevilmeye değer bulunmak 6. Gruba ait olarak kabul edilmek ve aynı zamanda farklı bireyselliğine saygı duyulmak (120)
Çocuklarımız Hakkında Konuşurken Çocuğuyla beni dinlemeye gelmiş anne ve babaların seminerlerden sonra, çocuğun yanında bana şöyle sorular yönelttikleri olmuştur; “Doğan hocam bu çok tembel/yaramaz/sorumsuz/aklı bir karış havada/söz dinlemez! Abisi/ablası hiç böyle değildi. Ne yapacağız?” Çocuk da orada korku içinde ve en önemlisi utanarak, ezilerek benim gözümün içine bakar. Yüreğim cız eder. Çocukla göz göze gelirim, gülümserim, elini sıkarım, “Ne güzel gözlerin var,” derim. Gözleri ışıldayan çocuğa, “Gözlerin ışıldadı, kim ne derse desin, sakın bu ışıltıyı kaybetme,” derim. Onun bir etiket değil, bir can olduğunu, anlaşılması ve doğru, geliştirici tanıklık yapılması gereken muhteşem bir potansiyel olduğunu, anlatmaya çalışırım. Etiketleme, bir başkasıyla kıyaslama çocuğun gelişimini engeller. Biz anne-baba olarak çocuğun kendini geliştirmesine yardımcı olmalıyız. (126-7)
“Sohbet iki insanın yaşam deneyimlerini, günlük öykülerini, farkındalıklarını paylaştığı bir ilişki tarzıdır. Sohbet içinde olmak demek, yaşam ekibinin bir üyesi olarak diğeriyle yaşamı paylaşıyor olmak demektir.” (133)
“Doğuştan her çocuk iyi bir insan olmaya yönelir ve sezgisel olarak iyinin ne olduğunu bilir,…” (137)
“Ödül ve ceza çocuğun kendi iç sesinin, vicdanının gelişmesini engeller.” (140)
“Yaşama yönelik ilgimiz, onun barındırdığı belirsizlikten gelir.” (144-45)
“Bizlere ulaşılacak bir ülkü sağlayan sanat ve din…” (145)
“Kuralları koyan siz misiniz yoksa sizin korku ve kaygılarınız mı? … Sadece çocuğunuzun değil, kendinizin de uyabileceği kurallar koyun.” (148)
“‘iyi olan ne’, ‘doğru davranış hangisi’, ‘adil ortam nasıl kurulur’” (158)
“Bilgi araçtır; değerler ise niyeti ifade eden inançlardır ve bilginin nasıl, nerede, hangi amaçla kullanacağını belirlerler.” (160)
“…insanın kendini aşmasının simgesi olan kutsal inançlar…” (165)
Anne, baba, ergen, genç, yetişkin, ihtiyar herkesin okuma listesinde olması gereken kitaplardan biri. Okuyana farkındalık kazandıran kitaplardan. Doğan Cüceloğlu’nun okuduğum ilk kitabı oldu ve tanıştığıma memnun oldum. Bilişsel Psikoloji alanında çalışmış, hem yurtdışı hem yurtiçinde çalışma tecrübesi olan bir akademisyenden böyle Türkçe bir kaynağın olması sevindirici. Kendini tekrar etmiyor, gereğinden fazla uzun değil, ne anlatmak istediğini bilen ve anlatabilen birinin elinden çıkmış. Sade, net ve anlaşılır bir dili var. Kitabın başında türü için Felsefi Psikoloji denmiş. Çocuk yetiştirmek konusundaki karışıklıkları anlamlı, önemli ve geçerli sorular sorarak, örnek vererek çözüyor, düşündürüyor ve konuyu derleyip toparlıyor. Sağlıklı bir aile oluşturmanın sağlıklı bir toplum oluşturacağını yeri geldikçe vurguluyor. İhtiyaç duydukça tekrar okunabilecek bir kitap.
Kitabın sonunda daha ayrıntılı okuma için diğer kitaplarını ve önerdiği kitapları açıklıyor. İlk defa gördüm böyle bir ek bölümü. İmla ve dilbilgisi olarak da ufak tefek hatalar dışında başarılı bir kitap. Anlatıp öğretirken akıp gidiyor.
Kitabın öznesinin anne ve baba olması en önemli özelliği. Yani çocuğu değil anne babanın kendini değiştirmesi gerekiyor. Bunu anlayan ve sindirebilenler için ufuk açıcı bir kitap. Hem herkesin anlayabileceği kadar basit hem de üzerine düşünmeye değecek kadar dolu bir kitap.
Bu kitabı “başlarken” kısmında yazan ve dikkatimi çeken şu cümleler sebebiyle almıştım. “Anne babaların kucaklarında tuttukları sadece kendi çocukları değil aynı zamanda benim ülkemin geleceği. Bu çocuklar Türkiye’nin çağdaş, uygar bir ülke olmasının anahtarı. Kitabı bu inanç ile yazdım. Çağdaş, uygar bir aile olmadan, çağdaş uygar bir ülke olunamaz, mümkün değil ve Türkiye’nin oluşturacağı çağdaş uygarlığın, bireysellikte aşırılığa giden kapitalist sistem içinde yalnızlaşmış batı insanına sağlıklı bir alternatif getirebileceğini inanıyorum.”
Kitabın ilk bölümünde çocuğunuzun muhteşem bir potansiyel olduğunu ve bu potansiyelin farkında olmak gerektiğini vurguluyor. Nasıl ki bir meşe palamudu ortamını bulursa gür bir meşe ağacı olur, çocuk da ortamını bulursa keşfedici, üretken, girişimci çalışkan, mutlu bir yetişkin olur.
İkinci bölümde çocuğunuzla ilgili niyetinizi sorguluyor. Siz çocuğunuz için mi varsınız? Yoksa çocuğunuz size hizmet etmek için mi doğdu? Anne baba için saf ve doğru olan niyet, çocuğun olabileceğinin en iyisi olmasına hizmet ediyor.
Üçüncü bölümde sizin kim olduğunuzu, çocuğunuzu kalıplayan mı yoksa geliştiren mi anne babalar olduğunuzu sorguluyor. Korku, kaygı ve öfke dolu değil, güven, umut ve şükür dolu olmanın önemini anlatıyor.
Dördüncü bölümde evliliğin temelinin sağlıklı karı koca ilişkisi olduğundan ve doğup büyüdüğünüz aile ortamı hakkındaki farkındalıklardan bahsediyor. Anne baba olarak çocuk yetiştirme yaklaşımında anlaşmaya varmaktan ve çocuk ile ilişki kurmanın en verimli, en sağlıklı yolunun onunla sohbet içinde olmaktan geçtiğini söylüyor.
Ve beşinci bölümde aile toplantılarından ve çocuğun içinde yetiştiği aile ikliminde yaşayan temel değerlerin öneminden bahsediyor.
Kitap bir tık beklentimin altında kaldı diyebilirim. Bu tarz kitaplarda teoriden ziyade uygulamayı kolaylaştıracak örneklerin çokluğu kritik oluyor. Altı çizilecek ailede uygulanacak çok güzel örnekler olmakla beraber bana yeterli gelmedi. Aile duygusunu ve çocuğun gelişimine olumlu katkı sağlayacak “aile toplantılarını” uygulamayı düşünüyorum.
Sevgili Doğan Cüceloğlu belli ki uzun yıllar içinde biriktirdiği tecrübeleriyle çok düşünüp, özümseyerek yazmış bu kitabı. Ebeveynler için çok güzel bir rehber niteliğinde kitap. Her çocuğun bir can olduğunu ve kendimize ve evladımıza değer vermemiz gerektiğini, aradaki ilişkinin ne kadar önemli olduğunu, her an bu bilinçte olmamız gerektiğini ve çocuk yetiştirirken önem vermemiz gereken daha pek çok şeyi güzel bir dille anlatmış. Aşağıya kitaptan bazı alıntılar ekliyorum:
“Başarı bir iç huzurudur, bu iç huzuru yapabileceğinin en iyisini yaptığını ve olabileceğinin en iyisini olduğunu bilmekten gelir. Basketbol koçu John Wooden
İnsanın en güçlü tanığı kendisidir bu gerçeği keşfeden kişi artık yalan söyleyemez.
Selam veren sadece selam verdiğini değil insanlığı değerli kılıyor.
Çocuğunuzla sohbet içindeyken yapmanız gereken en önemli şey kaygı, umutsuzluk ve öfke içinde tepkisel biri değil; güven, umut, huzur ve anlayış içinde biri olmaktır. Farkındayım söylemesi kolay yapması zor.
Çocuğunuzla sohbet içinde olduğunuzda bilen insan değil öğrenen insan durumunda bulunun. Çocuğun seçme şansını elinden almayın. Hayati bir risk söz konusu değilse yanlış tercih yapmasına izin verin. Hatalardan ders çıkararak öğreniriz. Sonuçlar başlangıçta acı verebilir ancak hakikat o sonuçların altında gizlidir. Şimdi acı veren bir hakikat ileride güç ve coşku kaynağını oluşturur.”
Okuduğum en iyi ana-baba eğitim kitaplarından biri. Üstelik evlat edinmiş bi anne olarak yazdıkları genel olarak beni hiç incitmedi, ama keşke kitapta bu konuyu derinlemesine açamayacağım dediği tek ebeveynler üzerine de yazsaydı hoca, kana kana okurdum. Derin bir birikimin ve deneyimin ürünü kitap. Öyle samimi, öyle hayatın içinden.. sade ve uygulanabilir öneriler.. bu kitabın en kıymetli yani bir insana ebeveyn olmadan öte insan olmaya dair yol göstermesi, özgüvenli ve mutlu çocuklar yetiştirmek istiyorsak önce biz kendi içimizdeki bütünlüğü sağlamalı, niyetimizin saflığını fark edip değerlerimize uygun yaşamalıyız. Savaşçı kitabının tadını duyumsadım yine... Ve Doğan hoca çocuktan, anne babalıktan çıkarak toplumun çekirdeği olarak aile kavramıyla bitirmiş kitabını. Aile toplantılarını anımsamak hoşuma gitti. Hocanın tüm kitaplarını yeniden mi okusam ki acaba 😊anne babalara ve dahi öğrenci yetiştirenlere bilhassa tavsiyemdir. Keyifli okumalar ☺️
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil, Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları. Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller. Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil. Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır. Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil. Çünkü ruhlar yarındadır, Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz. Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları Kendiniz gibi olmaya zorlamayın. Çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur. Siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar. Okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar. Okçunun önünde kıvançla eğilin Çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
“Kucağınızda tuttuğunuz muhteşem bir insan potansiyelidir.” Sade bir dille yazılmış, anne-babanın kendi değerlerini ve çocuğun değerlerini anlayıp bilincinde olup yaşamalarını anlatan çok güzel bir kitap. İşin özü, anne-baba önce kendi gelişimine odaklanıp kendini ve değerlerini anlamaya çalışmalı. Kendileri farklı bir şekilde yetiştirilmiş olsa da, her anne-baba kendisine saygı duyan, değerlerinin farkında ve duygularını anlayan-ifade edebilen bir çocuk yetiştirebilir. Kitapta bu konuya yönelik örneklerin ve uygulamaların olması, öğrendiklerimizi hayata geçirmeyi kolaylaştırıyor.
İnsanın geliştiren anne-baba olabilmesi için her konuda iyileştirme niyeti beslediğinde olduğu gibi bu konuda da önce kendinden başlaması gerektiğini öğrendiğimiz bir kitap oldu. Yazarın sade ve yalın dille anlattığı, konuyla uzaktan yakından alakası olmayan insanların bile rahatlıkla kavrayabileceği bir kitap olmuş. Kendisine rahmet diliyorum. Çok ama çok güzel insandı ve örneklik teşkil ediyordu.
Korku kültürünün hakim olmadığı,çocukların gelişimine olumlu şekilde yön verebilmek adına okunması gereken bir kitap.çocukların kararlarına saygı duymalı ve kendi iradeleri ile özgüvenlerini destekleyerek büyütülmesinden bahsediyor büyük usta :) ben açıkcası kendi davranış biçimimi buldum ve mutlu oldum.çocukluk dönemini,gelecek yıllarını etkileyecek en önemli zamanları.umarım gelecek nesiller mutlu büyürler…
Aslında bildiğimiz ama unuttuğumuz değerleri, yaklaşımları ve davranışları hayattan örneklerle anlatan akıcı, bilgilendirici ve şaşırtıcı bir kitap yazmış hocamız. Özellikle tüm ebeveynler için çocuktan önce ve çocuktan sonra en az iki defa okumak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü çocuktan önce oluşan hissiyat ve deneyimler çocuk sonrası değişebiliyor. Özellikle çocuk sonrası okunacak bu kitap daha anlamlı bir boyuta ulaşıyor.
🎧 her daim müthiş sempatik bulduğum ama bir türlü okuyup dinlemeye vakit ayırmadığım bir şahıştı rahmetli Doğan Cüceloğlu. geçen gün podcast kayıtlarından birini dinleyip o huzur verici sesini dinledim ve kendimi neden bundan mahrum bırakıyorum diyerek başlayıverdim.
başlığı gereği ebeveyn ve ebeveyn adaylarına hitap eden bir kitap gibi gelse de kesinlikle bundan daha fazlası. kişinin hem kendi hem de etrafını anlaması, algıyalabilmesi için bence okunması gereken kitaplardan.
Kitabın sonunda bahsi geçen aile içi eşit söz sahibi olma ve sorumlulukların yönetilmesi ile ilgili verilen tavsiyeler şirketlerdeki sprint planlama ve retroya karşılık geliyor. Bu da Doğan Bey'in amerikan ekolü çocuk psikyatristlerinden etkilendiğini gösteriyor. Ben aile içi sorumlulukların şirket metodlarıyla yönetilmesini doğru bulmuyorum. Çocuk bir sorunu varsa ya da konuşmak istediği bir husus varsa bunu buzdolabının üzerindeki bir kağıt parçasına yazmadan da yapabiliyor olmalı.