Jump to ratings and reviews
Rate this book

Аха

Rate this book
Литературен шедьовър от европейския глас на модерната турска проза Биргюл Огуз. За него тя получава Наградата на Европейския съюз за литература. Напълно заслужено, защото увенчава книга, каквато не е писана досега.

Неочакваният житейски удар може да разтърси всеки, но потресът от внезапната смърт на близък до сърцето човек се превръща в поразителна дисекция на човешката душа в нейните недосегаеми измерения. Чрез уникална образност и стъписващи проникновения авторката ще ви гмурне в дълбочината на човешките чувства, а искреността на нейния разказ ще ви поведе из техните дебри. Биргюл Огуз тръгва от траура на отделния човек, преминава през детските спомени на една скърбяща дъщеря, за да стигне до потреса, мъката и траура на общество, преживяващо жестоки травми. Накрая идва живата вода, която ще изцери нанесените рани и ще облекчи болката от тях.

„Аха“ е книга, каквато досега не сте чели. Едновременно повест, притча и поема, излята в уникална лирична и ритмична проза, перфектно претворена и в превод на български.

Текстът на Биргюл Огуз кореспондира със стожерите на световната литература – от Стария завет до европейската поезия от XX в., от газелите до съвременни турски стихове, от Шекспир до Джойс, Елиът и Барт.

Книга, която докосва всеки, който някога е загубвал някого.

„Е, жива съм!” - си каза после, ха-ха, пак с взетия назаем глас. „Аха!”. А мозъкът ѝ – пълен с мравки, набоден с тръни, няма грешка.

„Затуй защото другите отрано майките си заобичват, а пък бащите – когато наближат Смъртта. Това чудесно си го знаят. Не бивало бащи да се обичат. Баща обикнеш ли, веднага рухвал и умирал. Най-първо се нарича траур, а после пък – закон. Така се случва: синът нарамва пушка. На мушка е невежият баща. А после... Следват ужасните неща: строшена стъклария, петно. Сачми и пепел. И току-виж, бащата се превърнал на символ бледен горе на небето. Една продупчена монета, ненужна вече и изхвърлена от употреба.“

112 pages, Paperback

First published October 1, 2012

7 people are currently reading
251 people want to read

About the author

Birgül Oğuz

8 books44 followers
Birgül Oğuz was born in İstanbul in 1981. She obtained her Bachelor of Arts degree in Comparative Literature from İstanbul Bilgi University and completed her Master of Arts degree at the same university in the field of Cultural Studies with a thesis on The Collapse of Authorship and Literary Suicide in Oğuz Atay. Her various short stories, essays and translations were published in Turkish magazines and newspapers such as Varlık, Notos Öykü, Roman Kahramanları, Remzi Kitap, Radikal Kitap, Parşömen, Birikim and Felsefe Logos. The author and dramaturg of Waiting, performed by Tiyatro Oyunevi in 2009, she is also the author of a short fiction book, Fasulyenin Bildiği, with which she has received the 2007 Yaşar Nabi Nayır Youth Award. She is currently giving lectures on text analysis and European novel at Nazım Hikmet Academy Department of Literature in İstanbul. She is also the chief editor of Association for Evaluation and Accreditation of Engineering Programs since 2009.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
86 (22%)
4 stars
145 (38%)
3 stars
104 (27%)
2 stars
32 (8%)
1 star
12 (3%)
Displaying 1 - 30 of 53 reviews
Profile Image for Özlem.
14 reviews14 followers
Read
May 24, 2015
Betimlemelerin leziz olduğu bir öykü kitabı. Şiirsel bir dil kitap boyunca öyküye eşlik ediyor. İmgelerin peşine düşmek ya da şiirsel dilin tadını çıkarmak arasında bocaladığımı kabul etmeliyim. Peşine düştüğüm italik cümleler beni T. S. Eliot, Bilge Karasu, Oğuz Atay, Leyla Erbil, İsmet Özel, Yahya Kemal, James Joyce'a çıkardı. Sevilen kitapların zihne kazınmış cümlelerini böyle metne çakılmış görmek ne güzel. Ama bu kitap tür olarak öyküden ziyade şiire yakın duruyor bence.
Profile Image for Konserve Ruhlar.
302 reviews196 followers
March 29, 2019
ilk sayfalar okuyucuyu sınıyor sanki. Yazarın dünyasını anlamanız için sizi zorluyor. Kitabın arafı tam da bu metinler bence. Okumaya devam edecek misiniz yoksa burada yolları ayıracak mısınız. Sanki bir ağıt gibi ilk sayfalar. Sonra metinler açılıyor. Dilin gizemi çözülmüyor ama biraz daha yumuşuyor. Müthiş betimlemeler ve sahnelerle öyküler okudukça derinleşiyor.

'Ve sesler, suya bırakılmış küp şeker gibi uslu uslu eriyerek taze mezarın üzerine; ölmüş kelebek yağmuru bu! dökülüyordu. '

Diyolaglarına, an'ları anlatımına, ölümü tasvirine bayıldım.
Profile Image for Melek Guler.
93 reviews
September 22, 2021
2012'de yayımlanmış, bense tesadüfen son kitabı "Istasyon"u görüp farkına vardım 🤦🏽‍♀️ 31 yaşında yayımladığı bu öykülerinde bir üslup oturtmuş, nefis bir anlatım gücüne, imgelemeye sahip Birgül hanım. Hah'ta yas sürecini, yasın evrelerini anlatmış, kaybın ardından inkar, öfke (ki bence en başında hissizleşme, olanları idrak edememe) durumundan son olarak kabulleniş, hayata yeniden başlama evresi. Kışın ardından gelen nisan ayıyla kuru dallara, doğaya yeniden yayılan yaşam suyu.
Her öyküyü dönüp dönüp yeniden okudum -80 sayfalık kitabı 5 günde bitirdim- çünkü ilkinde kaçırdıklarımı sonrakilerde daha iyi kavradım, bir de dilinin gücüne haksızlık etmemek için daha dikkatli okudum. Benzetmeler, tasvirler okurunu tatmin ederken bir yandan da kendimde tarif etmesi güç bir ruh hali yarattı. Kitaptakiyle benzer bir kaybı yaşayınca, seni tanıyan (gerçekten tanıyan) biriyle sohbet ediyormuşsun gibi. P.S. yazar gerçekte babasını kaybetti mi bilmiyorum ancak bu yas sürecini yaşamadan bu satırları yazdıysa önünde gerçekten saygıyla eğiliyorum.
Profile Image for Aslı Can.
774 reviews294 followers
Read
May 4, 2021
Arada bir kitapçıya gidip, raflarda Türkçe yazılmış neler var, insanların dertleri ne bi bakınıyorum. Son gittiğimde yine aynı şeyi yaparken, bi kez daha şaşırdım; neden bütün kitaplarda herkes vapura biniyor, bakkalla konuşuyor ya da ne bileyim her kitapta illa ki bir durak bir kedi var sanki... Binmişiz bir alamete ama kıyamete bile gidemiyoruz gibi bir hal esti yüzüme yüzüme elime aldığım tüm kitaplardan. Umudu kesmişken Hah'ı aldım elime, aman tanrım! Bir takım farklı kelimeler, ne bileyim kendine has bir anlatım... Tuttum eve getirdim. Pişman da etmedi beni. Evet, belki dert aynı dert ama özgün bir dil; bir şeyler deniyor, vapura yine biniyor ama götü başı ayrı bir oynayaraktan biniyor, kendi sesi var çok şükür. Keşfimden dolayı gayet mutluyum, Birgül Oğuz'la tanışmanızı tavsiye tavsiye tavsiye ederim. Anadilinde yeni şeyler okumanın tadı, özellikle yokluk içindeysen çok keyifli oluyor. Size de tadımlık şöyle bir parça bırakıyorum:

''derken bazı yumruklar atıldı ve temzleyceğz hepniz dedi bkışlar kanl knli tabncalı br adm v dört bir ucndan tutuştu kalbalık ki k ki o ne tutşma ve havada ıslak br duman çiğ sarı olarktan yutt Memo'yla Metin Amca'yı
hüüüüüüüüüüüüüüüüp!
diye başladı iki gözüm sarı sulu
ağağağağalamağaa ve dedi baba
KORKmaa!!

Başta bayrağımız
pis doluşmuştuk o sokağa itip itp birbrimz itp kakp kakıyordu herkes herkesi, ağaağaalyrduk sarı sarı, alana varmamıza ne çok vardı daha v temzleycğz hepnz diyrlrd

(ama herkes biliyordu nereye gitmeyeceğini.(Çünkü herkes biliyordu uzaktan iplerle ağır ağır indirilen bir savaş arabasıydı devlet.) Herkesin kanamaya teşne bir yumuşak karnı (iri ellerini bastırıyorlardı dikişleri çözüldü çözülecek yaralarına (demek ki herkesin vardı kanamaya teşne bir yumuşak karnı.) Herkesin içinde gezdirdiği boğdurulmuş bir ölü (herkesin ama hepsinin), herkesin karnından gırtlağına ve oradan da ağzına yürünerek yükselen bir ölüsü vardı. Sımsıkıydı insanların ağızları (çevrimi çoktan kapanmış mühürlü parantezlerdi onlar). Yine de insanların ağızlarına kadar yükselmiş ölüler fırlak boğumlu parmaklarını geçiriyordu dudakların arasından ve sürgülü bir pencereyi açar gibi (dilin dişlerin damağın arasındn ite kaka) açıyorlardı ağızları sonra. O ağızları açıp yaralı bereli başlarını çıkarıyorlardı oradan.
... ... başka ağızlardan başını çıkarmış ölülere el edip n'aber diyorlardı, ne güzel bir sabaha ama, ah, alıştın ölülüğe?) ''
Profile Image for James.
351 reviews5 followers
January 1, 2013
Birgül Oğuz, Varlık'ın yarışmasında birinci olarak edebiyat dünyasına girmişti. İlk kitabı da Varlık'tan çıktı zaten. Ben o kitabı okumamıştım, nedense bunu okumak istedim.

Kitabın ilk bölümünün ilk kısmında müthiş sıkıldığımda, Türkçe edebiyatın yine boğuk, sıkıntılı yazarlarından biri daha mı diye sordum kendime, ancak daha sonra, özellikle kitabın ilk bölümü bittiğinde, nihayet arkadaşlarıma önerebileceğim bir kitap ve yazar çıktığını düşünerek sevindim. Son bölümle birlikte bu hevesim ne yazık ki azaldı.

İyi bir yazar, buna kuşkum yok, ancak bu kitapta yazdıkları ilgimi çekmedi. Çok sevilen bir insanın kaybından doğan yas ve özlem duygusu beni geriyor. Ben ölümü kaldıramayan insanları görmeye dayanamıyorum, ister kitapta ister gerçek hayatta olsun. Bu kitapta da benzer bir edebi klişeyle karşılaştığım için üzüldüm. Elbette kişisel bir durum bu. Yazarın üslubu, özdeki klişeyi götürecek kadar yeni ve etkileyici. Bazen çok sıksa, çok bilinçakışına dönüp mastürbasyona girse de ilgi çekiyor. Bazı yazarların, Ben kafamda oluşturdum ve yazdım, senin görüp görmemen, anlayıp anlamaman umrumda değil, ukalalığını bazı sayfalarda hissetmedim değil, ancak bundan da tam emin olamadım. Yazarın gizlenmesi iyi, okurun tembel olmaması gerek, ancak yazar gizlendiği yerden de kıkır kıkır gülmemeli. Aralarda hissettiğim şey buydu ve canımı bir miktar sıktı.

Hah okunmalı. Yekta Kopan'ın öykü ödülü aldığı bir ülkede Birgül Oğuz'un daha çok dikkat çekmesi lazım. Bundan sonraki kitabını mutlaka alacağım. Sibel K. Türker ya da Sema Kaygusuz temelli bir sıkıntı yaratmadığı için memnunum.
Profile Image for Demet.
39 reviews6 followers
April 19, 2019
Edebiyatta cokca islenen "yas" temasini odagina alan, 3 bolumden ve bu bolumdeki alt oykulerden olusan bir kitap HAH. Yas temasinin cokca islenmesi onemli bir konu degil tabii ki; Birgul Oguz siirli-duzyazi anlatimiyla usul usul islemis. Ozellikle ikinci bolume ismini veren "Devr" hikayesi gercekten muazzam bir hikaye ve bu kitap icinde de farkli bir yerde. Diger iki hikayedeki gondermeler, metinlerarasilik -ki ozellikle ilk bolumde- biraz bogucu/yapay bir hava kattigi icin olsa gerek; Devr'i bu bolumlerden ayirmak istiyorum.

Eger oykuseverseniz -ki ben romanseverimdir-; Birgul Oguz'un siirselduzyayi diliyle de bir hemhal olunmali ama Devr oykuromanseverherkesce okunsa tadindan yenmez.
Profile Image for Սյունե Սևադա.
26 reviews22 followers
October 27, 2017
«Կատուները» մի ֆանտաստիկ գործ ունեն, Վահագն Հայրապետյանի հոր հիշատակին նվիրված, անունը՝ to my father. «Յութուբում» համերգային տարբերակներն են, աուդիո տարբերակով մաքուր ձայնագրությունը կարող եք գտնել։ Բիրգյուլ Օղուզի «Հա՛հ»-ը ևս հոր կորստի մասին է, Բիրգյուլը գիրքը նվիրել է իր հոր հիշատակին։
Գրքի կեսերից սկսեցի մերոնց էդ գործը լսելով կարդալ։ Հետաքրքիր էր՝ ինչ կստացվի՝ կարդալ թուրք գրողի՝ լսելով հայկական երաժշտություն։ Ու գիտեք, իրար չէին խանգարում։ Ավելին, իրար նման են։ Գիրքը քեզ մեկ թաղում է կորստի ցավի անելանելիության մեջ, մեկ վրադ տաք հոսանքներ ուղարկում։ «Կատուների» էս գործը քեզ մեկ էլի խեղդում է, բայց մեկ էլ էնքան մաժոր տոների մեջ են նվագում, սկսում ես ժպտալ։
Դժվար թե Վահագն Հայրապետյանը ու Բիրգյուլ Օղուզը ճանաչեն իրար։ Բայց երկուսն էլ կորցրել են իրենց հայրերին։ Մեկը նվագում է հայերեն, մյուսը գրում է թուրքերեն, բայց երկուսն էլ նկարագրում են կորստի ցավը։ Ու գիրքը ճիշտ երաժշտությամբ համադրելն էնքան ուժեղ ստացվեց, որ ավարտելուց հետո դու էլ ես փլվում։ Ինչքան էլ թշնամի լինենք, շատերի մեջ ատելություն լինի, բոլոր մարդիկ նույն լեզվով են լացում ծնողների կորստի, առհասարակ՝ թանկ կորստի մասին ու համար։ Նոտաներով թե բառերով՝ կապ չունի։
Գիրքը եթե որոշեք կարդալ, նշածս երաժշտության հետ համադրեք, բայց փորձեք չփլվել։ Չնայած եթե փլվեք, ուրեմն գիրքը հասկացել եք, երաժշտությունը՝ հետը։
Profile Image for Onur Y.
185 reviews10 followers
December 17, 2020
Birgül Oğuz, imgelerle dolu yoğun bir dil kullanmasına rağmen çabasız ve doğal gözüken bir eser yaratmış. Kullandığı dili Leylâ Erbil’e benzettim. Duyguların dışavurumunu farklı şekillerde ifade etmesini çok sevdim ama metni fazla kapalı bulduğum için 1 puan kırıyorum. Keşke okura biraz alan tanısaydı.
Profile Image for Neslihanim.
68 reviews36 followers
December 17, 2017
Kendisinden ders dinleme imkanı da bulduğum ve dinlemeye doyamadığım bir isim Birgül Oğuz ama kitabını okumayı erteleyip duruyordum. Biraz da yazarın öyküyle arama girmesini istemediğimden olabilir bu erteleme ama kitabı elime alınca yazar gitti "yas" geldi. Herkese ait olmuş, olan, olagelen, olacakolan, olayazan "yas" bir de geçmiş, ortak, hafıza, evrak, ada... Seni bir akasya ağacının altına konduruveren oradan da suya savuran bir dille.
Duygu sömürüsüne nasıl da yatkın bir konu; oysa dil nasıl da üstesinden geliyor, yazar nasıl da kotarıyor, bu hoşuma gidiyor. Ama yine de "hüzünlü boşluklar" ağır geliyor bana, metaforlarda boğuluyorum yer yer.
"Hah!" diyebilmem için tekrar tekrar okumam gerekir belki de.
Profile Image for Artak Aleksanyan.
245 reviews97 followers
February 27, 2018
Կա գրականություն, ինչպես եվրոպական հեղինակային կինոն, որ որքան էլ տրամադրվես, միևնույն է, հասկանում ես, որ տաֆտալոգիա է, որովհետև շատ հեղինակային է, նորարար֊փորձարարական և հատուկ ճաշակ ունեցողների համար։ Նույնն էլ այս փոքրիկ գիրքն է։ ԵՄ գրական մրցանակին արժանացած երիտասարդ թուրք գրող Բիրգյուլ Օղուզի «Հահ» գիրքը կարելի է կարդալ մի քանի ժամում կամ որոշների դեպքում՝ ըմբոշխնել մի քանի ակնթարթում։ Բայց դրանից վերաբերմունքը չի փոխվում։ Իմ շատ սուբյեկտիվ կարծիքով, սա գրական գործ չէ, սա տեքստային էքսպերիմենտ է, որի սիրահարը գուցե կա, բայց հաստատ ես չեմ։ Ի դեպ, գրքի իմ անընկալունակությունն ամենևին պայմանավորված չէ թարգմանությամբ։ Այն, ի դեպ, շատ որակյալ է։ Իմ խնդիրը գիրքն էր, որը վատն էր, իմ կարծիքով։
Profile Image for arsen hakobian..
256 reviews
January 15, 2021
Եսիմ, մի ժամում կարդացի ու ոչ մի բան չտվող գիրք ա, հեշտ էր կարդացվում, բայց էդքան էլ հավես չէր գրած
Profile Image for -Neslihan K.
156 reviews40 followers
February 26, 2018
Dört yıldız dilin özgünlüğüne, alışılmadık yönden alışıldık temaların anlatılmasına. Benim dilim bunu tariflemeye yetmez, ancak takdir edebilirim. Öyküden ziyade şiirimsi tadı kaldı damağımda, bazılarında daha çok bazılarında daha az. Öykülerin bana hitap etmesine üç yıldız derdim, fazla içimi sıktı, belki resmedilen dönemden belki zaten hafif bir dönemde olmadığımızdan, ama bundan puan kırmak bu emeğe haksızlık olur. En çok Devr bölümünü ve o bölümdeki dördüncü hikayeyi sevdim.
Profile Image for booksofAhu.
287 reviews39 followers
December 30, 2014
aslında 3* verecektim ama niye bilmiyorum 'Devr' adlı öyküyü çok beğendim. kendi başına kitap olur, kısa film olur.. hem aşk hikayesi, hem dram, hem siyasi, hem sosyolojik ama hepsi üstü kapalı.. çok beğendim ben..

ilk kitabını da alıp okuyacağım, takipte de olurum. uslubu bazen zorlayıcı ama genel olarak beğendim ben.
(Kadınlar Arasında daki öyküsüne kitabı açıp baktım, tek yıldız vermişim, şöyle bir göz attım usluptan beğenmemişim belli.. kelime oyunları hikayenin önüne geçince keyif almıyorum ben)


'Devr' den alıntı:

Öğle paydosunda dünya ıslak havlu ve ilaçlı su kokar. Ama çay puslu ve tenhadır. Bir de yerim iki dilim teselli ekmeği ve bembeyaz peynir, aclesiz. Yer ve düşünürüm sevgilim Memo'nun Çömlekçi Çukuru'ndaki dükkanda ağır ağır işleyen sıcak elini.


bir de 'An' adlı öyküdeki şu kısım o kadar çok şey anlatıyor ki:

Babanın kazaklarını okşayıp fotoğraflara bakacaklardı, eski güzel küçük haklı günleri anacaklardı. Rü'ya üzgün uzun ağlayacaktı o zaman, o zaman işte, uzun sürmüş bir günün akşamında, bütün badireleri atlatıp en sonunda kendine varmış bir kahraman gibi, kasedeki çorbanın buharına dağılarak, sofradaki ekmek kırıntılarına ve yağlı tuzluğa damlayarak, dışarıdaki yağmura karışır gibi, çatılardan oluk oluk akar gibi.
Profile Image for Banu Kibar.
63 reviews7 followers
December 16, 2016
Kitaptan:

"Şakaklarından midene katran kıvamında bir şey akıyor. Yapma.
Yengiyle yenilgi arasında gidip gelen bir sarkaçsın. Olma.
Sen hayattasın. Altı üstü, hayatta. Ya.
Bir de kalbinin çoğalttığı rüzgârsın, göğsünün sol tarafında."
Profile Image for divayorgun.
186 reviews30 followers
March 27, 2024
'İstasyon' kitabını çok keyifle okumuştum 'Hah' ise yazarın bence kendini bulma ve tamamlama kitabı olmuş ancak herkesin anlayabileceği ve okuyunca aynı çizgide hissedebileceği türden bir kitap değil. Her öyküyü iki kere okudum anlaştıklarımızda oldu kavga ettiklerimizde lakin ben de derin bir iz bırakmadı belki de ben daha pişmedim kitap için veya kitap bana hazır değildi bilmiyorum çok arafta kaldım.
Profile Image for Necla  Bolat .
14 reviews3 followers
October 26, 2015
Ayfer Tunç cümlelerinde aldığım tadı hatırlattı. Ne çok cümleyi dönüp dönüp okudum. Daha ilk sayfasından vurdu hem.:

Anam beni doğurmamış. Tutmuş, bir akasyanın dibine bırakmış. Ve vaki olmuş ki ben kendimi Akasya’nın dibinde bulmuşum. O hışıldamış ben tutunmuşum, o hışıldamış ben tutunmuşum. Bir pirinç tanesi kadarken, koca, koygun bir akasya gölgesi olmuşum.
Şükürler olsun beni vakitsiz azat eden anama. Ben serin, ben tenhayım. Akasya’nın ağırlığından damlayan cana suret, cana gölge, cana vahayım. Şuur ki cana acıdır, ben şuuru canıma tattırmadım. Ben tenha, dünyanın uzağıyım.
Esirgemeyen, bağışlamayan anama hep şükürler olsun. Onlar mı? Hah! Onların hali harap. Dünya hafif, insan eti ağır, diyorlar. İnsanın canı ezelden beri toprakla tıkalı, diyorlar. Teker teker gelip hep bir ağızdan diyorlar: Dünya, ah dünya, kötü işlenmiş bir günah dünya! Diye bağırlarını açıp diz çöküyorlar. Başlarını geriye atıp kuru kuyulara benzeyen ağızlarını açıp kapıyorlar. Demiyorlar da boğum boğumlar. Demiyorlar da kıhlıyorlar: Dört bir ucundan tutuşasın dünya, kalmayasın bana bize onlara dünnyaah… Diye sözlerinin feri sönüyor sonra. İşte o zaman yolunmuş saçları, kopmuş düğmeleri, taş kesmiş gövdeleri, oraya buraya atılmış yaralı hayvanlar gibi kıvranan ayakları, elleriyle hep bir susuyorlar. Bir sus ki tıkış tıkış, bir sus ki ölünmüş gibi. Demeye kalmadan biri daha geliyor, biri daha ve her yeni gelenle tutuşuyorlar bir daha. Hep bir ayağa kalkıp geri devriliyorlar. Alınlarını yere bastırıp sözlerinin feri sönesiye bağırıyorlar: Hem biz niçin doğunca ölmedik, rahimden çıkınca son soluğumuzu vermedik? Alacağın alacağın alacağın olsun dünya!

Profile Image for Subashini.
Author 6 books175 followers
June 21, 2016
Began with utter incomprehension, but stuck with it because the style and the imagery were idiosyncratic, unlike anything I've read before in awhile, nothing like the well-behaved realist fiction (or even the well-behaved "writing from the margins" genre fiction we're seeing these days) coming out of the journals and publishing houses in the Anglophone world. Total immersion in grief; surreal, bleak, weird and thus senseless at times (especially, I think, because some of the references Turkish literature and politics aren't obvious in English translation and might well seem impenetrable to people who aren't of that society, which is fine, there is really no need to understand everything you read in fiction/poetry). By the end of the book it felt like the most accurate portrayal of grief, like being dropped into a whirlwind and realising you'd rather live in that chaos then outside, where your feelings should be managed like a rosebush, regularly trimmed and pruned and made presentable.

There is deep thought underlying the structure of this book, especially since the effect of it is to convey the bizarre, the surreal, and the artless. The final chapter is a nod to Joyce, I believe, it reads like Molly Bloom's soliloquy except condensed into a tiny, hard gem; the entire book is less than 90 pages.

Full review at Necessary Fiction.
Profile Image for melis.
290 reviews145 followers
August 18, 2015
Birgül Oğuz'u akademik çalışmalarıyla tanıdığımdan olacak, kitabı daha çok seveceğimi düşünmüştüm. Dil ve imgeler etkileyici olsa da elimde parça parça kaldığını hissettim kimi zaman öykülerin. Bunun dışındaysa bir yas kitabı olması ve tutulanın babanın yası olması sebebiyle kitapla hemen bir bağ kurduğumu söyleyebilirim. Hatta her şey öyle tanıdıktı ki okurken "Dur"daki Şükran teyzeye seslenmek, "Sağ ol ve savul artık," diyebilmek istedim.

Şurada kitapla ilgili güzel bir panel var bu arada.
Profile Image for Duygu.
35 reviews
November 18, 2013
Hikayesini bilip de okudukca yeniden hikayesini yasadigim. "Hah" ile Birgul Oguz, yasanan aciyi, cok buyuk bir aciyi oyle dillendiriyor ki, susuyorum. Evet, uslup dedigimiz sey hala yasamakta, parlayan eserler yaratmakta. Adi: HAH.
Profile Image for Hülya Meier.
156 reviews
May 1, 2021
Düşündüren cümleler, bilmece gibi imgeler, farklı üslup, şiirsel paragraflar, “yılbindokuzyüzeylül” diyerek döneme göndermelerle ağıt ve üzüntünün içi içe geçtiği bir öykü kitabı. “ Hah” ile vurgu yaparak, okuyucuyu da olaya dahil ediyor.

“Beni burada unutsalar. Perdeyi sımsıkı çekip savursalar. Şakağımda bekleyen namluyla baş başa kalsam. Oturup kendime üzgün uzun bir çukur açsam. İçine girip uyusam. Uyudukça tenhalaşsam. Uzak olsam.
Çünkü onlar 'annelerini erken, babalarını ölümlerine yakın seviyor'. Onlar en çok bunu biliyor. Babalarsa sevilmeye gelmiyor. Babalar bir kere sevildi mi hemen kısalıp ölüyor. Buna önce yas, sonra yasa deniyor. Böyle oluyor: Çocuk tüfeği eline alıyor. Namlunun ucunda: okunaksız bir baba. Sonra korkunç şeyler oluyor. Kırık cıncık ve leke. Saçma ve kül. Ve bir de bakmışsın, baba gökte soluk bir amblem. Tedavülden kalkmış delik para.”

“Esirgemeyen, bağışlamayan anama hep şükürler olsun. Onlar mı? Hah! Onların hali harap. Dünya hafif, insan eti ağır, diyorlar. İnsanın canı ezelden beri toprakla tıkalı, diyorlar. Teker teker gelip hep bir ağızdan diyorlar: Dünya, ah dünya, kötü işlenmiş bir günah dünya! Diye bağırlarını açıp diz çöküyorlar. Başlarını geriye atıp kuru kuyulara benzeyen ağızlarını açıp kapıyorlar. Demiyorlar da boğum boğumlar. Demiyorlar da kıhlıyorlar: Dört bir ucundan tutuşasın dünya, kalmayasın bana bize onlara dünnyaah... Diye sözlerinin feri sönüyor sonra. İşte o zaman yolunmuş saçları, kopmuş düğmeleri, taş kesmiş gövdeleri, oraya buraya atılmış yaralı hayvanlar gibi kıvranan ayakları, elleriyle hep bir susuyorlar. Bir sus ki tıkış tıkış, bir sus ki ölünmüş gibi. Demeye kalmadan biri daha geliyor, biri daha ve her yeni gelenle tutuşuyorlar bir daha. Hep bir ayağa kalkıp geri devriliyorlar. Alınlarını yere bastırıp sözlerinin feri sönesiye bağırıyorlar: Hem biz niçin doğunca ölmedik, rahimden çıkınca son soluğumuzu vermedik? Alacağın alacağın alacağın olsun dünya!”
Profile Image for Селина Йонкова.
439 reviews20 followers
July 21, 2017
тази книга определена от авторката, като "йойкю"- термин ,който в турския език обозначава много неща, повест, новела, притча, сказание...

"аха" е глас от многообразието на модерната турска литература и е отличена с наградата за литература на европейския съюз. солидното в областта на писменото слово на биргюл огуз, която в момента разработва докторант по английска литература, е причина в този излят от сърцето и душата вопъл, изглеждащ като без начало и без край да откриваме освен спомени и чувства на страдащата от загубата на бащата дъщеря и многобройни цитати и препратки към известни произведения от религиозен или светски характер.
в монологът са преплетени лични и обществени болки, замръзнал вопъл, не приемащ и отричащ случилото се, пищящ от сблъсъка с ритуалите и бюрокрацията, съпътстващи смъртта.
"аха" е издание на "персей" във великолепен превод на хубавинка филипова.
Profile Image for Evren Erarslan.
448 reviews19 followers
January 14, 2020
Hah, bir ağıtı, terkedilişin ardından yaşanan hayalkırıklığını anlatan bir kitap. Öyle bir hayal yitkinliği ki kendi benliğinden ödün verip, yaşama dair umutların birer birer patladığı bir yaşam söz konusu oluyor. Okuması ve sindirilmesi biraz zor bir kitap. Sayfa sayısına göre anlattığı fazlasıyla dolgun olsa da, deneysel bakış açısı insanı bir an önce bitirmek için teşvik etmiyor. Değişik duygular uyandırdı, hatta betimlemeleri beğendim de diyebilirim. Ancak tam anlamıyla okuyucuyu yakalayamayan bir yapısı var. Bir şans daha verilebilir yazara. Kısa bir yolculuk zamanında bu öyküyü de okuyabilirsiniz.
Profile Image for Dilan Ayyıldız.
81 reviews2 followers
September 17, 2021
Yas - yasa - baba - ölüm. Babanın ölümü, babanın yası ve yasa. Öyle güzel işlenmiş ki bu kavramlar. Bir devlet olarak yasa, evraklara çizilen yasa ve yasa olarak düşlenen babanın ölümü. Ve tüm bunlar arasındaki bağlantının güzel bir kurguyla verilmesi. Bu kurguyu ancak incelikli düşünebilen bir zihin tasarlayabilirdi.

Bununla beraber kadının yas tutması, kültürel normların “şekerlik”, “taşınan çay bardakları” ayrıntısına kadar verilmesi, bir kadının yasını demlendirememesi ilk öyküde çok ironik bir şekilde verilmişti. Kısacası çok sevdim. Okuduğum ilk Birgül Oğuz kitabıydı. Öyle görünüyor ki devamı gelecek.
Profile Image for Yalın.
Author 2 books33 followers
December 16, 2017
"Şiir anlatılmaz, bir kere daha okunur" derdi ustalarımdan biri. Birgül Oğuz'un yas öyküleri de bu söze uyan yeniden okunmalık şiir kıvamında. Kapalı anlatım özellikle ilk iki bölümde çok akıcı; bunun nedeni kapalılığın kurduğu boşlukları kendi hayal gücümüzde yatan yas algısıyla başarıyla doldurabilmemiz olmalı. Son bölüm ise önceki üslubu bozuyor, kahramanın ruh halinin değişmesiyle kapalı anlatımdan uzaklaşılması bütüne iyi oturmuyor. "Edebiyatın özü, kaynağı ağıt mıdır" diye düşünüyor insan, böyle başarılı bir yas eseri okuyunca.
Profile Image for James Kinsley.
Author 4 books29 followers
Read
March 27, 2016
Think I'm going to have to have more than one go at this, to dig into the language and draw out the meaning that I can sense but not yet grasp. However, the fact that I want to is probably a good sign.
Profile Image for Stella.
63 reviews2 followers
January 23, 2024
Չհավանեցի ոչ գրելու ոճը, ոչ էլ բովանդակությունը։ Ոչ հետաքրքիր մտքեր կային, ոչ գրավիչ սյուժե, միայն հախուռն ու անկապ շարադրանք, ռուսերեն ասած` сплошной поток сознания, որն ինչ֊որ տեղ էքզիստենզիալիզմ է հիշեցնում։
Profile Image for Gamze Iscan.
7 reviews3 followers
Read
July 27, 2014
"Allah bir tuhaftı, evet. Ama ee? Eldeki Allah'la idare etmeli, dünyayla uzlaşır görünmenin bir yolunu bulmalı, bu arada vakit kaybetmeden örgütlenip eyleme geçmeliydik."
Displaying 1 - 30 of 53 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.