Jump to ratings and reviews
Rate this book

Suzan Defter

Rate this book
"İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik ne işe yarar?"
"Ama kaybeden sonunda siz olmuşsunuz."
"Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?"
"Ama bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz."
"İyi ya boş değildi kucağım."
"Ama yandınız, kül oldunuz."
"Ama vardım, kül bunun kanıtı."

12 Eylül'ün gölgesinde boğulan bir aşk hikâyesi... Yaşamın kıyısında seyirci olmaktan öteye gidememiş bir erkek... Birbirinin ışığıyla kamaşan iki ayna arasında parçalanan bir kadın... Başkasının gözünde nasıl göründüğünü, iki günlük üzerinden anlatan deneysel bir çalışma. Modern zamanların karmaşık insanlık halleri Ayfer Tunç'un usta kaleminden unutulmaz bir edebiyat şölenine dönüşüyor.

Suzan Defter, daha önce öykülerinden biri olduğu Taş-Kâğıt-Makas'tan azat olmuş, tek başınalığı hak etmiş bir eser.

128 pages, Paperback

First published January 1, 2011

76 people are currently reading
1880 people want to read

About the author

Ayfer Tunç

38 books903 followers
Erenköy Kız Lisesi'nin ardından İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Üniversite yıllarında çeşitli edebiyat ve kültür dergilerine yazılar yazmaya başladı. Edebiyat üzerine ilk yazılarını 1983 yılından itibaren çeşitli dergilerde yayımladı. 1989 yılında gazeteciliğe başladı. Sokak dergisinde, Güneş ve Yeni Yüzyıl gazetelerinde çalıştı. 1989 yılında "Saklı" başlıklı öyküsüyle Cumhuriyet gazetesinin verdiği Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü kazandı. 1999-2004 yılları arasında Yapı Kredi Yayınları'nda yayın yönetmeni olarak çalıştı. 2001 yılında yayımlanan Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek başlıklı yapıtı, 2003 yılında altı Balkan ülkesinin katılımıyla düzenlenen Balkanika Ödülü'nü kazandı ve altı Balkan diline çevrilmesine karar verildi. 2003 yılında Sait Faik'in öykülerinden hareketle yazdığı Havada Bulut başlıklı senaryosu filme çekildi ve TRT'de gösterildi. Aliye ve Binbir Gece dizilerinin senaryo ekibinde yer aldı.

Eserleri

* 1989 - Saklı, Cem Yayınları, 1989, Öykü
* 1992 - Kapak Kızı, Simavi Yayınları, 1992, Roman
* 1995 - İkiyüzlü Cinsellik, Altın Kitaplar, 1995, Araştırma (Oya Ayman ile)
* 1996 - Mağara Arkadaşları, Yapı Kredi Yayınları, 1996, Öykü (ISBN 978-975-3635-16-5)
* 2000 - Aziz Bey Hadisesi, Yapı Kredi Yayınları, 2002, Öykü (ISBN 978-975-3635-68-4)
* 2001 - Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek, Yapı Kredi Yayınları, 2004, Yaşantı (ISBN 978-975-0806-63-8)
* 2003 - Taş - Kağıt - Makas, Yapı Kredi Yayınları, 2004, Öykü (ISBN 978-975-0806-85-8)
* 2006 - Evvelotel, Can Yayınları, 2006, Öykü (ISBN 978-975-0706-30-1)
* 2007 - Ömür Diyorlar Buna, Can Yayınları, 2007, Yaşam Dizisi (ISBN 978-975-0707-77-3)
* 2009 - Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, Can Yayınları, 2009, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0710-24-7)
* 2010 - Yeşil Peri Gecesi, Can Yayınları, 2010, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0712-18-0)
* 2011 - Suzan Defter, Can Yayınları, 2011, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0712-97-5)
* 2014 - Dünya Ağrısı, Can Yayınları, 2014, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0719-28-8)
* 2018 - Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura, Can Yayınları, 2018, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0736-80-3)
* 2020 - Osman, Can Yayınları, 2020, Roman (ISBN 978-975-0745-52-2)

Senaryo
Düş, Gerçek, Bir de Sinema (1995)
Usta (2008)
72. Koğuş (2011)

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
1,356 (41%)
4 stars
1,382 (42%)
3 stars
450 (13%)
2 stars
79 (2%)
1 star
23 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 353 reviews
Profile Image for Mevsim Yenice.
Author 8 books1,266 followers
May 28, 2019
Ayfer Tunç’un önce öyküleriyle tanıştım. Onun kaleminden çıkmış bir öyküyü ne zaman okuyup bitirsem, içimde yazma isteği oluştu. Sonra Murat Gülsoy ile birlikte yaptıkları “diyaloglar” serisine katılarak, sohbetine de şahit olma şansı yakaladım. Edebiyattan, sinemadan, hayattan konuşurken, nefesini son raddesine kadar anlatmak aktarmak için kullanan, iliklerine kadar hisseden, “yaşayan” bir kadın! Okumaktan keyif ve ilham aldığım bir yazarı bir de bu şekilde kodlamak çok değerliydi elbette benim için.

Her seferinde tamamını değil ama biraz biraz karıştırarak defalarca okuduğum, kitaplığımdaki yerini gözüm kapalı bulabileceğim ve bıkmadan usanmadan birilerine hediye ettiğim bazı kitaplar var. Suzan Defter de onlardan biri.

Kitabı okuyup bitirdiğim zaman uzunca bir süre kimseyle konuşmak istemediğimi hatırlıyorum. Tedirginlik, mutluluk, boşluk, kalabalık, yalnızlık. Hepsi o kadar birbiri içine geçmiş haldeydi ki, başka bir şey duymak, konuşmak istemedim. .

Kitap her yönüyle beni sarsmıştı. Yazım, anlatım tekniği olarak farklıydı bir kere. İki kişinin günlüğünden oluşan kitap, ikiye bölünmüştü. Sol taraf Ekmel Bey’in hayatına ışık tutarken, Sağ taraf Derya’nın kadrajına götürüyordu beni. İki kişinin aynı olayı ne kadar farklı algıladıklarına ve aktardıklarına şahit oluyordum. Bu ikili bakış açısı karakterleri ve mekanı doğurtarak çoğaltıyor, zenginleştiriyordu. Kitabın tamamı iki kişinin günlüğü yani mahremi olduğu için, soldaki bir sayfayı okurken mesela, sağdaki sayfadan Derya çıkacak, Ekmel Bey’in yazdıklarını okuyacak diye tedirginlik duyuyordum bir yandan da. Kitabın odağı olan yalnızlık; aşk, aile, seçimler, pişmanlıklar gibi çeşitli meselelere açılıyor, yaşamdaki varoluş amacımızı aşk ekseninde inceliyor ve en sonunda da iki kişilik kalabalıktan tekrar sıfır noktasına dönerek beni kimsesiz, tek bırakıyordu. Dedim ya benim için inanılmazdı Suzan Defter’i okumak.

Ama kitap bittiğinde esas duyduğum tedirginlik tamamen kişiseldi. Yol boyunca altını çizdiğim bir sürü cümle, paragraf oldu ama öyle bir tanesi vardı ki, ne vakit okusam aynı şekilde beni vurabileceğini biliyordum artık. Peki bana sorduklarında nasıl anlatacaktım ben o bölümün beni neden bu kadar etkilediğini? O cümlenin bana her defasında başka şeyler fısıldadığını nasıl izah edecektim? Edemedim. Hala da edemiyorum ve işte böyle zamanlarda hep yaptığım gibi sizleri de o bölümle baş başa bırakıyorum:

"Oyun sırasında abimle sık sık göz göze geldik. Her defasında bir şey çaktı gözlerinde: Yenilgimi evimin odaları bilmesin." (sf 125, Ayfer Tunç-Suzan Defter. Can Yayınları)
Profile Image for Best Friend with Books.
168 reviews76 followers
February 12, 2018
Ayfer Tunç'u ilk defa bu kitabıyla tanıdım. Türk edebiyatının böyle değerli bir kadın yazarı kazanmış olmasından ötürü inanılmaz mutluyum. Dahası gururluyum. Kitaptaki her cümle özene bezene yazılmış. Hiçbirini de gelişi güzel yazayım dememiş, bunu o kadar net hissediyorsunuz ki. Sözlerini ince ince kalbinden akıtmış, kalemiyle işlemiş Ayfer Tunç. O muhteşem güzellikteki kalbinden.

Suzan Defter hüzünlü bir hikayeyi barındırsa da içinde, sizi mest ediyor. Acıdan zevk alabilecek kıvama getiriyor. Okumaya doyamıyorsunuz. Kitap bitince içinizi bir minnet duygusu kaplıyor ve huzura kavuştuğunuzu belli edercesine tatlı bir tebessümle aydınlanıyor yüzünüz. Bu kitabı okuduğum için, Ayfer Tunç'u geç de olsa tanıdığım için çok mutluyum. Herkesin bir gün onunla tanışmasını yürekten diliyorum.

T.

Alıntılar
*İnsan ya kendi kendine konuşur ya kendi kendine yazar. Kendi kendine konuşmayı makbul saymazlar. Oysa ne fark var ki arada?

*Adımın bir öneminin olmadığını ben de biliyorum. Ama şu satırları yazan ele sahip vücut bir ad taşıyor. Ad vücudu var kılar.

* Abimi sayfalarca yazabilirim. Büyük aşkım. Hayatıma giren tek erkek. Hayallerimi yıkan kahraman. Birbirimizi tümüyle terk etmiş olduğumuzu kabullenmemek için çoktandır rol yaptığım, giderek daha az tahammül edebildiğim, yaşlanan, değişen, bana her gün biraz daha yabancılaşan adam.

*Uyuklamak parça parça ölmek, uyumaksa yekpare ölüm. Bu aralar hep uyukluyorum. Vücudumdan büyük parçalar kaybetmişim gibi hissediyorum kendimi. Gece olduğunda kayıp parçalarım karanlığa karışıyor.

*Ayrılmak bir solucanın ikiye bölünmesi gibidir, her iki parça ayrı ayrı yaşamaya devam eder, bir zamanlar tek parça değilmiş gibi, tanımaz birbirini parçalar.

*Ağabeyimi çok mutsuz sanıyordum. Onu çok mutsuz sandıkça kendi mutsuzluğumu unutuyordum, hatta bana ben mutsuzmuşum gibi gelmiyordu.

*Aşk aramıyorum artık, çok aradım vaktiyle. Dinlemeye değer bir kadının anlatacakları, hayatın melankolik bir toplam olduğunu göstersin bana, yeter. Fazlasını kaldıramam. Ne gelir elimizden insan olmaktan başka.

*Bir kadının gittiği, evden belli olur. Kadın giderken düzeni götürür bir kere. Yaşayan ev sarsılır. Ev dediğiniz şey küçük büyük elementlerden oluşur. Kadın olan evde, erkeğin anlayamayacağı bir denge vardır elementler arasında. Erkek her birine vakıf olduğunu düşünse bile, onların nasıl bir uyumla işlediğini bilemez. Kadın gidince evin dokusu bozulur, susuz kalmış çiçeğe benzer, solar. Küçük şeylerin izi silinir. Eşyaların dili tutulur, ev sağırlaşır.

*Sevdiğinin yakınlarını da seveceksin - sevmesen de.

*İhanet cesurca bir duygu, çok şehvetli, tedirginlik ve korku da var içinde, belli belirsiz bir pişmanlık. İnsanın başını döndürüyor. İhaneti çekici kılan şeyin şehvet olduğunu sanırlar; şehvet seldir, sürükleyendir, doğru; ama asıl çekici olan cesaretmiş meğer.

*Cesaret insana iyi geliyor: Sana ihanet edebiliyorsam dünyaya hükmedebilirim, bir. İhanet ederken cesaret, şehvet, korku, pişmanlık duyuyorsam; sen varsın demektir ki; işte bu çok önemli, iki.

*"Gençliğiniz haram olmuş desenize," dedim.
Çok şaşırdı, çevresine siyah, kalın sürmeler çektiği gözleri iri iri açıldı:
"İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik neye yarar?" dedi.
Saçma sözler ettim, ne inandığım ne inanmadığım sözler; tatmadığı bir duygu hakkında akıl yürütmeye kalkışan zavallı bir adamın acınası çabası.
"Ama sonunda kaybeden siz olmuşsunuz."
"Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?"
"Ama kucağında bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz."
"İyi ya, boş değildi kucağım."
"Ama yandınız, kül oldunuz."
"Ama vardım, kül bunun kanıtı."

*"Belki de bir türlü yaşamadığımız için bu kadar büyüdü aşk," dedi, "aslında kısa bir şeydi, zamana yayıldı."
Profile Image for Irmak.
402 reviews937 followers
June 12, 2016
Sen ne kederli bir kitaptın Suzan Defter.
Profile Image for Gizem.
56 reviews17 followers
August 29, 2018
Dünya Ağrısı,Aşıklar Delidir ya da Yazı Tura,Aziz Bey Hadisesi şimdi de Suzan Defter...Hangisini daha çok sevdim,hangisi beni daha çok sarstı,çok sevdiğim birine Ayfer Tunç kitabı önerecek olsam hangisini söylerim bilmiyorum.Ne zaman Tunç’un kaleminden çıkan bir kitap okusam içimde aynı melankoli,kimseyle konuşmadan geçen saatler...
Bu kitapla ilgili tek bir soru sorabilecek olsaydım Ayfer Tunç’a ‘peki Suzan?’ derdim.Suzan’ı çok merak ettim,o nerde,ne yapıyor,yalnız mı ölüyor?Derya’yı ve abisini yakan bu aşk Suzan’ı kül etmemiş olabilir mi?

”Sen şimdi uçlarından kan damlayan kızıl saçlarının çevrelediği yüzün gözyaşlarınla ıslak,yatağına uzanmış,tavana bakıyorsundur Suzan.Sevmenin seni hala yakıyor olmasına şaşırıyorsundur.Ben de şaşırıyorum.”(Derya)

“Düşündüm,BİR HAYAT NEDİR?
Başlar ve biter,BİR HAYAT NEDİR?
Acı ve tatlıdır,unutulur hepsi,BİR HAYAT NEDİR?
Emin olmasam da ‘hayat bir iz bırakmaktır’ diyebilirim.
Mezar taşı bir iz sayılır mı,emin değilim.
Razı olan için mezar taşı bir izdir.
Ben razı değilim.
Gerçi elimden ne gelir?”(E.Bey)


#np:Beck-Everybody’s Got to Learn Sometime

Profile Image for Ipek.
106 reviews39 followers
September 26, 2016
" Belki de bir türlü yaşayamadığımız için bu kadar büyüdü aşk , " dedi " aslında kısa bir şeydi , zamana yayıldı . "


Ayfer Tunç kalemi her kitapta yüreğinizde bir derin sızı bırakarak bitiyor .
Kitap bitiyor ama o hüznünü hep hatırlıyorsunuz .

Dünya Ağrısı 'nda bayılmıştım o hikaye o kış o hüzün .

Suzan defter yaşanamamışlıkların öyküsü .
Profile Image for Kurtlu.
178 reviews37 followers
June 5, 2015
bir vurucu ayfer tunç kitabı daha. karakterleri nasıl böyle derin, nasıl kederli, nasıl talihsiz...kendini bu kadar merakla okutan, diğer taraftan da okurun vicdanını sızlatan çok az yazar var. ayfer tunç çok yaşasın ve çok yazsın.
Profile Image for Leylak Dalı.
633 reviews154 followers
April 1, 2016
Ayfer Tunç küliyatını hatmettiğimi sanırken kitaplıkta unutulmuş bu kitabı onca zamandır nasıl olup da okumadığıma çok hayıflandım. Öyle güzel-güzelden kastım içe işleyen-anlatılmış kırık bir aşk öyküsüydü ki bir süre aklımdan çıkmayacak...
Profile Image for A. Raca.
768 reviews172 followers
April 18, 2023
"Pazar günleri, hayatın intikam günleri.
Neşeli başlasın ve öyle geçsin diye gayret edildikçe
insanı koyu bir yalnızlığa, anlaşılmaz bir kedere iten
günler."
Profile Image for Harmonyofbooks.
501 reviews208 followers
February 15, 2020
"Ayrılmak bir solucanın ikiye bölünmesi gibidir, her iki parça ayrı ayrı yaşamaya devam eder, bir zamanlar tek parça değilmiş gibi, tanımaz birbirini parçalar."
4,5/5⭐️⭐️⭐️⭐️
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi kitabıyla tanıdığım Ayfer Tunç'tan ikinci kitabımın yorumuyla merhabalar! Aslında yazardan okumak istediğim ilk kitabı Suzan Defter'di ve nihayet okuyabildim. İlk okuduğum kitabında da yazar çok farklı bir yazım tekniğiyle kitabını kaleme alarak günümüz Türk edebiyatında tanık olmadığım bir kitap okumamı sağlamıştı. Suzan Defter'de ise yine farkını belirterek hiç rastlamadığım farklı bir yazım tekniğini ortaya koymuş. Kitap biri kadın biri erkek olan iki karakterin günlüklerinden oluşuyor. Sol sayfalarda erkeğin günlüğünü, sağ sayfalarda kadının günlüğünü okuyoruz. Kitabı okumamla ilgili önceden öneri aldığım halde, çocukluğumdan beri sağı solu karıştırmam sayesinde kitabı önce karışık bir şekilde okudum. Nihayet yaptığım yanlışın farkına varınca sıfırdan tekrar okumaya başladım. Kadın karakterin kendini başka biri olarak tanıtması, erkek karakterle kadın karakterin bazı olayları tamamen başka şekilde günlükte ele almaları çok ilginçti. Kitapta geçen bazı cümleler duraklayıp insana bi kalp kırıklığı yaşatacak kadar güzeldi. Benim açımdan da okuduğum birçok yorumdan da gördüğüm kadarıyla Suzan Defter her okuru için farklı bir okuma tecrübesi olarak hafızalara kazınmış. Yazardan sırada okuyacağım kitabı Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek olacak, yine farklı bir yazım tekniğiyle mi karşılacağım çok heyecanlıyım. Sizlere de keyifli okumalar dilerim..
Profile Image for Özgür Balmumcu.
249 reviews80 followers
March 15, 2022
Ayfer Tunç'un kalemi kendiliğinden bazı becerileri icra ediyor gibi, sanki bunun için bir çaba sarf etmiyor ama kendiliğinden oluyor gibi. Aziz Bey Hadisesi'ni okurken de bunu düşünmüştüm. Çünkü alelade şeyler yazsa bile atmosferi otomatikman kuruyor kalemi. Bu kısa romanda da öyle, yine güçlü bir atmosfer icra ediyor Tunç ve bunu çok kolaymış gibi gösteriyor. Yetmiyor, okuru da iki karaktere bölüyor ve parçalıyor, karakterlerin ikisini de nefes alıp veren insanlara dönüştürüyor. Güçlü bir roman. Kurgudaki parçalanmışlık bir miktar sorunlu ama. Neden metin akışı sırasını takip etmeyip iki karakterin günlükleri iç içe geçiyor sorusu karakterlerin hayatlarının iç içe geçmişliğini akıllara getirse de yeterince oturmuyor, okumayı da bir miktar güçleştiriyor. Dahası bu kurgu oyununun hik��yeye ne kadar hizmet ettiği de şüpheli. Bir de "sevgisi bizi ezdi" söyleminin finalde altının doldurulabildiğini söyleyemem. Bu iki husus dışında çok iyi bir roman Suzan Defter.
Profile Image for Çavlan.
145 reviews120 followers
February 1, 2024
İki farklı kişinin günlükleri olarak kurgulanmış kitapta sayfaların dizilimi tuhaf geliyor okuyucuya başta, 8. sayfa 9'dan değil 10'dan devam ediyor çünkü, 9. sayfanın devamı da 11'de. Sol tarafta erkek karakterin, sağ tarafta kadın karakterin yazdıkları var, eş zamanlı olarak ilerliyorlar. Hikaye iki farklı anlatıcının bakış açılarıyla kurgulandığı için, olayları kendi gerçeklik süzgeçlerinden geçirerek aktarıyor bu anlatıcılar, okuyucu da kendi öykülerini anlatmak için belki de kendi gerçeklerini yaratan ana karakterlerin çarpık algılarının doldurduğu birbirini reddeden gerçekler denizinde yüzüyor, ama hiç boğulacak gibi hissetmiyor.

Günlüklerden biri; kitabın çift sayılı sayfalarındaki, Ekmel isimli adama ait. Baba mesleği olan avukatlıktan erken yaşta emekli olup evine kapanan, daha doğrusu her gün boş yere dışarı çıkmamaya ve eve kapanmaya çalışan Ekmel bey kesin kararlıdır, defterinin sayfaları dolunca yanına ölümü çağıracaktır. Evini satacağına dair gazeteye ilan verir ve telefon edenlerden sadece kadınlara, o da sesini, konuşmasını beğendiği kadınlara randevu verir evi gezdirmek için. Arayanlardan ve randevu verdiklerinden biri de, aslında ev almak gibi bir niyeti olmayan, sadece evinden çıkmanın, dışarıya akmanın yollarını arayan otuzlu yaşlarının sonlarındaki kadındır. Bu kadın da, kitaptaki tek sayılı sayfalara yayılmış olan diğer günlüğün sahibi. (Konuyu daha fazla anlatmaktan kaçınıyor, burada bırakıyorum, olur da kitabı önce adamın, sonra kadının günlüğü sırasında okuyan olursa okuma keyifleri kaçmasın diye. Aynı nedenden altta alıntıladığım kısımdan bir cümleyi çıkardım, üç nokta koydum yerine.)

Ayfer Tunç bir söyleşide demiş ki: Suzan Defter'de iki okuma önerisi var. Yan yana okunduğunda birbirini reddeden gerçekler görürüz, böylece gerçek dediğimiz şeyin aslında bir zannetme olduğunu ve herkesin kendi hikâyesini kurmak için kendi yaratacağı gerçeğe ihtiyacı olduğunu düşünebiliriz. Ya da önce sol sayfalar, ardından sağ sayfalar (ya da tam tersi) okunabilir. Bu da hikâye kişilerinin zaman içindeki erime yolculuğunu gösterir. Metnin yan yana veya yukarıdan aşağı okunduğunda farklı parçalanmaları ortaya koyabileceğini düşündüğüm için böyle yaptım.

Okura birden çok okuma önerisi sunan bu novellayı ben ilk okuyuşumda (bundan 12 sene önce) yan yana, gün gün, gerçeklik gerçeklik okumuş, ama keşke önce erkek, sonra hatun karakterin günlükleri sırasında okusaymışım diye düşünmüştüm. Bu seferki okuyuşumda, böyle düşünmeme (farklı bir gözle okuyup şaşırmak istememe) neden olan twist'in t'sini bile hatırlamadan, karakterleri, kurguyu hiç mi hiç anımsamadan okudum, ama şansa bakın ki, önce adamın, sonra kadının yazdıkları sırasında ve sağ taraftaki sayfalara gözüm bir an bile kaymadan. Ve 12 yıl önce keşke kendime unutturabilsem de baştan, farklı bir şekilde okuyabilsem dediğim durum şans eseri gerçekleşmiş oldu, bu şahane metnin etinden de, sütünden de faydalanmış oldum denebilir böylece :) Bu arada Suzan ismi 'yanan' anlamına geliyormuş, yani Suzan Defter, Yanan Defter demek.

Kitaptan bir alıntıyla bitiriyorum yazıyı, okumayı planlayanlar için öykünün kilit noktalarına ve gelişmelerine dair çok fazla bilgi açık etmediğini umduğum (!) iki günlük girişi:

30 kasım cuma
Bir rüya görmüş Suzan hanım.
Rüyasında iki ev arasında gerili bir ipin üstünde yürüyormuş.
İpin bir ucundaki ev alev alev yanıyormuş, diğer ucundaki evse boş odalarla doluymuş.
Düşmekten çok korkuyormuş.
Boş odalarla dolu eve gitmiş. Ama evin boş odalarının pencereleri açılmaya, içeriye boşluk dolmaya başlamış. Toprağa gömülmek gibi bir şey olduğunu hissetmiş bunun, ölüm yani, korkmuş, kendini boş odalarla dolu evden dışarı atmış.
İpin üstünde yürüyüp alev alev yanan eve gitmiş. Boşlukla dolan evde korkudan buz gibi olduğu için ateş başlangıçta iyi gelmiş. Ama sonra canı yanmaya başlamış. Tam saçları tutuşacakken kendini dışarı atmış.
Bir evden diğerine yürümeye başlamış ipin üstünde.
Bir evden diğerine.
Boş evden yanan eve.
Yanan evden boş eve.
Durmaksızın.
Uyandığında kendini çok bitkin hissetmiş. Bir süre yataktan kalkamamış.
"Sizce benim evim hangisi?" dedim.
Cevap vermedi.
Yanan ev demesini tercih ederdim.
Siz hiç yandınız mı Suzan hanım?
Yanmış, hem de nasıl.
Her gün gelirmiş mektup önceleri. Haftada bir gelir olmuş. Hafta uzunmuş, ama razıymış, ayda bir gelir olmuş. Ay daha uzunmuş, ama ona da razıymış. Bir ritmi olsun yeter diyormuş, ben beslerim ruhumu azar azar.
Ritmi tümüyle bozulmuş mektupların sonunda, satırları kısalmış, zehirli bir şeyler sızmaya başlamış kelimelerden.
Yıllar boyu yanmaktansa için için, boş odalarla dolu bir evde boşluk büyütmektense; ipin üstünde yürümekten başka NEDİR BİR HAYAT?

30 kasım cuma
'Rüyada kömür görmek iyi değildir' derdi babaannem. 'Çiğ et, siyah taneli şeyler, kara zeytin mesela, sonu görünmeyen yol, kara köpek, yılan, yatağına işemek...' Kendini çıplak görmek ölüme delalet edermiş. 'ölü diri getirir ama' derdi, 'başını yıkamak, koç boynuzu, pişmiş balık, ıhlamur, uçmak, bunlar iyidir.'
Ekmel bey tuhaf bir rüya anlattı bugün. Biri yanmakta olan diğeri boş iki ev arasında gerili ipte yürüyormuş. "Biri karınızın evi, öteki sizin," dedim. "Peki yanan hangisi?" dedi.
Ne bileyim ben? Bir şey anlatmıyorsunuz ki.
Babamın öldüğünü öğrendiğimiz günün sabahı, 'hayırdır inşallah' dedi babaannem, 'rüyamda çürük yumurta içtim, hem de kabuğundan.'
Az sonra iki polis geldi. Babamın öldüğünü haber verdiler. Silahına el koymuşlar. Üstündeki parayı iç etmişler ki cüzdanında beş kuruş yok. Saatini, yüzüğünü, ehliyetini filan verdiler. Babaannemin tansiyonu yirmi ikiye çıktı, eve doktor getirdim. Ömür boyu tansiyon hapı kullanacak dedi doktor. Babaannem ilacını aldı, dikildi ayağa. Halamla kocası Kütahya'dan geldiler. Halam ikide bir saçını başını yoldu, bana sarılıp feryat etti, başımı göğsüne bastırdı, buram buram beyaz zambak kolonyası kokuyordu, iğrençti. Cenaze epey kalabalıktı. Takım elbiseli, kara gözlüklü, hiç tanımadığım bir yığın adam vardı. Babaannemin elini öptüler saygıyla, bir emrin var mı? filan dediler. Aralarında fısıldayarak konuştular. ...
Ekmel bey garip bir şey söyledi bugün. "Ayrılmak bir solucanın ikiye bölünmesi gibidir," dedi, "bölündükten sonra tanımaz, birbirini parçalar."
"Bence gidenin, kalanın kucağında bir kucak kor bırakmasıdır," dedim.
"Siz çok yanmışsınız," dedi.
Diyemedim ki: isterdim, kucağında bir kucak korla kalan ben olayım.

Ayfer Tunç, Suzan Defter, s. 68-71
Profile Image for Yaprak.
516 reviews188 followers
January 25, 2023
Maalesef ben hiç sevmedim Suzan Defter'i. Maalesef diyorum çünkü içimde bir yerlerde Ayfer Tunç'u sevme istediği var nedensiz.

Kitabın sol tarafı erkek karakterin, sağ taraf ise kadın karakterin tuttuğu defterleri aktarıyor. Bu ilginç kurgusu daha önce deneyimlediğim bir şey değil ve çok ilginç kabul ediyorum. Yine de anlatılan aşklar, fondaki seksen darbesinin izleri, yalnızlık duygusu bana hiç geçmedi. Bir yandan İskenderiye Dörtlüsü'nü okuduğum için mi bilmem hem yeterince lezzetli bulmadım okuduğum bu romanı hem de anlatımı biraz ağdalı buldum. Yerli edebiyatımızda aşka ve yalnızlığa dair bir şey okumaktan hiç keyif almıyorum sanırım. Sanki fonda hep Joy FM çalıyormuş gibi bir his bırakıyor bende. Benzer hisler, aynı aşklar... Bunu daha önce de okudum hissi kalıyor hep geride.

Sonuç olarak dilerim Ayfer Tunç hayranları tarafından linç edilmem ve kendisinin daha çok seveceğim eserlerini okuma fırsatı bulurum.
Profile Image for Sinem.
345 reviews203 followers
October 27, 2013
Ayfer Tunç'un kötü kitabı yok galiba ya. Yeryüzünde ne kadar hastalıklı insan varsa hepsini bu kitapta bir araya getirmiş. Okurken baya sinir oldum karakterlere.

Kurgu olarak da çok değişik bir şey yapmış Ayfer Hanım, iki farklı kişinin günlüklerini üstüste basmış. Bir sayfa erkeğin bir sayfa kadının günlüğü olacak şekilde tasarlanmış. Bu iki karakter kitabın bir yerinde karşılaşıyorlar, anlattıkları da birbirine karışıyor derken güzel bir şey çıkmış ortaya.

Ayfer Tunç okuyun, okumayanı bizzat ben dövüyorum.
Profile Image for GAMZE ÖZTEKİN.
75 reviews1 follower
June 15, 2015
"Neden geldiğimi sorar diye bir bahane bulmuştum yolda: eldivenlerimi sizde unutmuş olabilir miyim ? Hayır derse, afedersiniz rahatsız ettim deyip geri dönerim. Eve gidince oturup ağlarım"
Profile Image for Cemre.
724 reviews563 followers
July 30, 2019
Ayfer Tunç'u okumaya bu sene başladım. Geç kaldığım bir yazardı, bu sebeple bu açığı kapatmak için çabalıyorum. Suzan Defter'i de bir tavsiye üzerine aldım, okudum, iyi ki okudum.

İlginç bir yazım tarzı var kitabın. Başladığımda "Allah Allah, elimdeki baskıda bir hata var galiba" dedim; ancak meğer bu durum Ayfer Tunç'un tercihiymiş. Kitap aslında kısa süreli iki günlükten oluşuyor. Ekmel ve Derya'nın birkaç haftasını okuyoruz aynı anda. Bir sayfada Ekmel'in günlüğü bir sayfada Derya'nınki var; fakat beni en etkileyen ne Derya idi ne de Ekmel. Ah Suzan... Neredesin, kiminlesin, ne yapıyorsun şimdi? Okuyup bitirdikten sonra aklımda Attila İlhan'ın şu dizeleri vardı:

"sen şimdi kim bilir nerede
hangi hayal şilebinde kaçak yolcu
hangi korkunç yalnızlıktasın
"
Profile Image for Begüm.
195 reviews1 follower
February 2, 2021
Suzan Defter benim için birçok noktada ilk oldu diyebilirim. Şunu da belirtmek istiyorum ki kitabı ilk okuduğumda baskısında bir sıkıntı olduğunu düşündüm açıkcası eğer alırsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız bu durum kitabı okurken okuyucuyu gereksiz yoruyor keşke daha farklı bir şekilde olsaymış fakat daha sonradan bu duruma alıştım sanırım. Her neyse. Kitabı okudukça gerçekten darlandım -yanlış anlaşılmasın konusu gereği anlatılanlardan dolayı-. Sevdim mi peki? Bundan pek emin değilim. Yinede benim için farklı bir deneyimdi. Oldukça hüzünlü ve derin bir eserdi. Deyimi yerindeyse bol bol efkarlandım son ana kadar. Yazarın üslubu hoş ve yalındı. Hatta bir nevi cürrettar da diyebilirim. Muhtemelen diğer kitaplarını da en yakın zamanda kütüphaneme eklerim diye düşünüyorum.
Profile Image for Selin Alper.
153 reviews15 followers
February 11, 2019
Buruk bir tat bıraktı üzerimde. Suzan Defter okuduğum ikinci Ayfer Tunç kitabı. Aziz Bey Hadisesi’ni bitirdiğimde de benzer bir his içerisindeydim. Kitap iç sesler üzerine kurulu, ana hikaye devam ediyor ama asıl mesele iç seslerde. Tasvirler ve anlatım dili zaman zaman çok büyülüyor, zaman zaman ise çok basit, sıradan bir günlük tadında.

İki kişinin aynı günler için yazdığı bir günlük aslında Suzan Defter. Kitabın bir süprizi de basım şekli, önce sol taraftaki sayfalar, yani birinci günlük; sonra sağ taraftaki sayfalar, yani ikinci günlük.

Kitaptan aklımda kalsın dediklerim;

‘İnsan hayatı bir rahim arayışından ibarettir, dedi Ekmel Bey, “Ev rahimdir. Bundandır kendimize bir ev aramamız. Evi olan insan ne şanslı!”’

‘Ayrılmak, gidenin, kalanın kucağında bir kucak kor bırakmasıdır, yanar durursunuz kül olana kadar.’

‘Hayatım benim olmazsa orta malı olur.’

‘Pazar günleri, hayatın intikam günleri. Neşeli başlasın ve öyle geçsin diye gayret edildikçe insanı koyu bir yalnızlığa, anlaşılmaz bir kedere iten günler.’

‘Ayrılmak bir solucanın ikiye bölünmesi gibidir, her iki parça ayrı ayrı yaşamaya devam eder, bir zamanlar tek parça değilmiş gibi, tanımaz birbirini parçalar.’

‘İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik ne işe yarar?”
Profile Image for NAMIK SOMEL.
206 reviews115 followers
August 19, 2016
Suzan Defter, insanın içini ısıtan sıcacık öyküsüyle başladı ve bitti.
Ayfer Tunç bir kez daha beni yanıltmadı.!

Tekrarlardan arınmış, duygu yüklü, güçlü cümlelerle yazılmış metinler, sizi alıp sürüklüyor. İki günceden yola çıkarak bir abi , kız kardeş , onu çok etkilemiş bir sevgili (Suzan) ve bir yalnız adamın öyküsü. Aynı zamanda 12 Eylül sonrası değişime uğrayan insan karakterlerinin umutsuz, amaçsız, duygusuz ve yalnız kalmasının öyküsü bu.

Şiir dilinde yazılmış duygu dolu cümleleri okumaya doyamıyorsunuz.

"Dünya Ağrısı" 'nı andırıyor aslında kurgu. Toplamsal olayların insan kişiliğini, duygularını nasıl etkilediği, değiştirdiği ve insanı nasıl yalnızlaştırdığı noktasında buluşuyor iki kitap. Ancak "Dünya Ağrısı" pozitif duygulara hiç yer vermeyen bir distopya. Hem de oldukça sertinden. Suzan Defter ise aynı olguları daha yumuşak ve duygulu bir dille anlatıyor.

Suzan Defter okuduğum en iyi Ayfer Tunç romanıydı. Ama sadece diğerlerinden daha iyi! Yoksa Tunç'un tüm metinleri olağan üstü güzel ve ustaca yazılmış. Tüm okuduklarım Türk Edebiyatı adına gurur vericiydi. Tavsiyemdir 5/5 *

#AliNamık 19 Ağustos 2016 / Trabzon Sanatevi
Profile Image for moi, k.y.a..
2,076 reviews380 followers
January 19, 2023
mektuplardan oluşan bu öyküye ilk bi’ dümdüz başladım. ama gerçekten düzdüz hatta birkaç kere arkadaşlarıma dedim ki KOSKOCA CAN YAYINLARINDAN BÖYLE KÖTÜ BİR BASKI BEKLEMEZDİM çünkü cahillik :p

sonra şeyi fark ettim; ııhh tarihleri... karşılıklı giden hani tarihleri.

meğersem öykümüz bir kişinin değil iki kişinin günlüklerinin karşılıklı verilmesi üzerinden gidiyormuş. ben birkaç sayfa bunun farkında olmadan okumaya çalıştım, çalıştım... bi’ tuhaflık var, farkındayım ama çözemiyorum da...

en sonunda dank etti.

başa dönüp eş zamanlı okuyunca ortaya gerçekten güzel bir okuma deneyimi çıktı. çünkü son zamanlarda -derslerin etkisiyle- eserlerde bakış açılarını çoğaltmaya, tek bir karakterin penceresine saplanıp kalmamaya çalışıyorum. burada da işlerin iki taraf için de nasıl ilerlediğini görmek güzeldi.
Profile Image for Hasan Acül.
129 reviews
February 18, 2021
*Ayfer Tunç'un içli, kederli, hüzünlü karakterleri ne güzeller. Tunç'un her cümlesi kuvvetli, içten ve doğrudan duygularımıza doğru gidiyor.
*Kitap iki ana karakterin günlüğü üzerinden yürüyor. İki ayrı dünya ve bu dünyalar bir yerde kesişiyor. Ben günlükleri karakterlere göre okudum. Bazı yorumlarda günlere göre de okuyanlar var, bu okura kalmış bir durum.
*Suzan Defter'i çok beğendim. Tavsiye ederim.
Profile Image for ilayda.
187 reviews14 followers
September 28, 2021
içim burkuldu.

ayrıca sakin olun yanlış basım değil, kitap öyle.
Profile Image for Zeynep.
69 reviews8 followers
October 20, 2023
4.5'tan 5.

Kitabın basımı müthiş bir fikir. Ben önce erkek karakterin sonra kadın karakterin günlüğünü okuyarak gittim. İleride re-read yaptığımda gün gün ikisini birlikte okuyarak gitmeyi düşünüyorum, kıyaslayarak gitmek için (unreliable narrator yani anlatıcıların güvenilmez oluşu bu kitabı güzel yapan noktalardan biri zaten). Ancak ilk okuma için önce erkek sonra kadın şeklinde gidilmesini plot-twistlerin görevini yerine getirmesi adına öneririm.

Kitaptaki her karakter inanılmaz sorunlu. Ana kahramanlar zaten sorunlu belli, ama yan karakterler de onları aratmıyor. Ayfer Tunç bu karakterleri ve sorunlarını dramatize etmeyi öyle tadında bırakmış ki karakterlere aynı anda hem üzülüyor hem sinirleniyorsunuz.

Hem hikayesi, hem anlatım tarzı, hem de basım şekli ile vurucu bir eser. Ben Ayfer Tunç'tan okumaya devam.
Profile Image for Melek .
411 reviews13 followers
April 8, 2022
Suzan Defter’i ilk okuduğumdan bu yana 10 sene geçmiş. Ayfer Tunç’tan okuduğum ikinci kitap ve ilk kurgu eseriydi. Suza Defter’le vurulmuştum Ayfer Tunç’un kalemine. O günden bu yana baktığımda Suzan Defter yine çok güzel. Hikayesi, karakterleri ve yapısı ile kendine hayran bıraktı. Geçmişte ne hissettiğimi tam hatırlayamasam da bu okumamda en çok Derya oldum. Derya’yı anladım ve en çok Suzan’ı merak ettim, iyi mi acaba dedim kendi kendime.

Ayfer Tunç’un her kitabı bittiğinde sessizce veda ediyorum karakterlere. Kalbimde özel bir yer bırakıp gidiyorlar. İyi ki varsın Ayfer Tunç! Sen yazmaya devam et!
Profile Image for Mete Koçak.
45 reviews4 followers
October 16, 2015
Ayfer Tunç yine farkını göstermiş ve kitabı farklı bir şekilde sunmuş bize. Kitap yalnızlığını doğru kişiyi bularak gecirmek isteyen iki kişinin günlüklerinden oluşuyor. Kitabın sol sayfasını erkeğin günlükleri sağ sayfasını ise kendi hayatını yaşamaktan yoksun kalmış ve Suzan'ın hayatını benimsemiş Derya'nın günlükleri oluşturuyor. Kitabı büyük bir keyif ve merak içerisinde okudum. Hiç tanımadığımız kişilerin günlüklerine kadar sızmak kitabı böyle okumama sebep oldu sanırım. Siz de okuyun
Profile Image for Iffet.
39 reviews7 followers
January 28, 2021
İki defteri bir arada okumak bile yormadı, inanılmaz keyifli akıcı, merakla gerçekten bir solukta okunacak bir kitap
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Damla.
180 reviews74 followers
February 27, 2021
Sol taraf adam. Sağ taraf kadın. Karıştırmamak için önce solu, sonra sağı okudum. Bazı şeyleri de geç fark ettim sanırım böyle olunca, “Hii”ler ve “Ohaa”lar sonradan geldi.
Profile Image for Murat Dural.
Author 19 books627 followers
November 6, 2025
Ayfer Tunç'un diline bayıldım. Sanırım kitapta hoşlanmadığım (yazma çabasında biri olarak başardığı için kıskanmam haricinde) tek (kişisel) problemim sayfaların, anlatıların kasıtlı, yazarın dizaynı doğrultusunda dağınık olması. Şu an bitirmiş olmama rağmen "acaba atladığım sayfa oldu mu diye düşünüyorum. Anlatı bir kaç farklı karakterden gelince o da bir kafa karışıklığı yaratıyor. Ama bunların tümünü toplasak (tekrar yazma çabasında biri olduğumu not düşerek) "yazar istediğini başlarıyla yapmış" demeli ve altını çizmeliyim. İlk kez Ayfer Tunç okuyanlara bu "teknik" mesele yorucu gelebilir ama bu onun ne kadar iyi bir yazar olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Displaying 1 - 30 of 353 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.