Sumerolog Muazzez İlmiye Çığ'ın bir ömür verdiği çalışmalarının İstanbul Arkeoloji Müzelerinde bulunan ve Sumer, Akad, Hitit dillerinde yazılmış 74 000 çiviyazılı belge üzerinde 33 yıl çalışan, araştırmalarını bugün de sürdüren Çığ bu kitabında Sumerli Şair Ludingirra'nın ağzından, Sumer kültürünü anlatıyor. Anlatılanların tümü, çiviyazılı belgelerdeki bilgilerdir. Eser, bir "kurgu" değil; konuya 56 yılını vermiş bir uzmanın ulaştığı bilimsel düzeyin ve olgunluğun ürünüdür.Sumerli şairler, üçü dışında, imzalarını kullanmamışlar. İşte Ludingirra, adı bugüne ulaşan üç Sumer şairinden biridir. Dört bin yıl önce yaşamış Ludingirra ile tarihin derinliklerine uzanan zevkli bir yolculuğa çıkacaksınız. Her sözcüğü 56 yıllık birikimin içinden süzülerek gelen bu çalışmayı, konuyla ilgili Sumer tabletleri, Nippur şehri haritası ve öteki belgelerin fotoğraflarıyla birlikte okura sunuyoruz.
سفری به سومر کهن جهان غرب ریشههای خود را در یونان مییابد و به همین دلیل در اغلب کتب تاریخ تمدن، علم، هنر یا معماری با یونان آغاز میشود و تمدن سرزمینهای دیگر، هرچند با قدمت بیشتر، یا نادیده گرفته میشود و یا اهمیت چندانی به آنها نمیدهند. تمدن سومر در میان رودان، متعلق به 4000 سال پیش، یکی از این تمدنهاست که تا حدود 100 سال قبل ناشناخته بود و بعدها هم تنها سومرشناسان، باستانشناسان و مورخان با آن آشنایی داشتند. در این کتاب، معزز علمیه چیع، با زبان لودینگیرا، شاعر سومری، به زبان ساده و روان، ما را در تونل زمان به تماشا و مشارکت در زندگی مردمی میبرد که چهار هزار سال پیش میزیستند، خط را اختراع کردند و اولین قانون شناخته شدة تاریخ را پایه گذاشتند، مردمی که بیان احساس در چهره و بدن حیوان و انسان را در هنرهای تجسمی، از بزرگترین اهداف خود میشمردند، مردمی که بنیانگذار دموکراسی و مردم سالاری بودند و برای هر موقعیتی شعری میسرودند. در پایان این سفر، با حیرت پی میبریم که گذشته از فنآوری و ابزارسازی، انسان امروز وارث همان دغدغهها، شادیها و رنجها و آرمانهای لودینگیرای سومری است.
“Neden biz insanlar bu kadar fena, bu kadar acımasız, bu kadar vahşiyiz?”
“Ben ne roman, ne öykü yazarıyım. Bütün amacım, bildiğim konuları akıcı bir şekilde gençlere ve ilgililere sunmaktır.” der Muazzez İlmiye Çığ. Kendisi 1914 doğumlu Hititoloji ve Sümeroloji okumuş çok değerli bir Sümerologdur. Sümer, Hitit, Babil gibi birçok eski tarihi topluluk hakkındaki bilgileri Türkçe’ye çeviren kişidir. Adını çok duyduğum fakat bir türlü kitaplarını okumaya zaman bulamadığım birisiydi. Kitabın başında yazarımızın bu öykülerin bir araya getirilmesi ve neden yazdığı gibi çok içten yazılmış güzel bir girişi var.
Ludingirra bir şair ve aynı zamanda da başarılı bir öğretmendir. Bir gün kendi hayat hikayesini ve yaşadığı dönemi ile ilgili yazmaya karar verir. Ludingirra’nın yazdığı 23 tane tablet çevrilmiştir fakat yazdığı ama zamanla zarar gören birçok tablet daha vardır. Kitapta Sümer kültürü, gelenekleri, tatilleri, eğitim ve yönetim sistemi, aile ilişkileri gibi birçok konuda bilgi sahibi oluyoruz. Kitabın dili oldukça yalın ve akıcı. Bir tarih kitabı olarak kabul edilse de kesinlikle sıkılmadan okuyacağınız bir kitap bence. Muazzez İlmiye Çığ bu kitaba “Geçmişe Dönük Bilimkurgu” demiştir ve okuduğumuzda anlıyoruz ki Ludingirra oldukça başarılı bir kurgucu ve hikaye anlatıcısı. 4000 yıldan fazla bir zaman önce böyle bir şeyin yazılmış olması beni çok etkiledi.
Muazzez İlmiye hanımın daha önce okuduğum kitaplarını beğenmiş ve öğretici bulmuştum, ancak bu kitap bana biraz zaman kaybı gibi gözüktü. Anladığım kadarıyla, bulunmuş eski Sümer tabletlerindeki ayrı ayrı öyküler ve anlatılar bu kitapta bir çerçeve içine oturtulup, bütünleştirilmiş. Aslında sorun, deminki cümleyi "anladığım kadarıyla" diye kurmamda başlıyor, çünkü olan biten nedir, net şekilde açıklanmamış. Keza, öyküleri anlatan karakter Ludingirra'nın anlatımı biraz sıkıcı ve çocuk kompozisyonu ayarında. Belki öykülerin orijinalleri böyledir, ya da yazar Muazzez hanım bilerek böyle bir üslup uygun görmüştür anlatıcısına, bilemiyorum, ancak ortaya çıkan anlatı okuyucu için yavan ve sıradan.
اینانا ( به خاطر حرارت و نیروی جنسی و زیباییاش به او لقب خدا بانوی عشق را دادهاند و گفتهاند که او از سیاره زهره آمده، سیاره زهره نیز به خاطر درخشندگی و زیباییاش به سیاره عشق، ونوس، زهره... نامگذاری شده است. جالب اینکه در قدیم به سیاره زهره خواهر زمین میگفتند این سیاره به مقیاس بسیار کمی از زمین کوچکتر است.ةج همسر دوموزی و خواهر ارشکیگال ملکه زیرزمین، بعداز ازدواج با دوموزی برای دیدن خواهرش به زیر زمین میرود و بعداز عبور از هر دروازهایی یک پیراهن خودش را به نگهبانان میدهد وقتی به حضور خواهرش می رود، او ناراحت می شود و اینانا را به مجسمهایی از سنگ تبدیل میکند.(چون کسی حق حضور در زیرزمین را نداشته و این راه، راهی یکطرفه و بیبازگشت بوده) وزیر اینانا بعد از سه روز انتظار و نیامدن ملکه به حضور خدایان می رود و از آنها کمک می خواهد انلیل با اینکه پدربزرگ اینانا بود توجه آنچنانی نشان نمیدهد تا اینکه انکی خدای خرد و برادر ناتنی انلیل دو هیولا به نامهای گورگورا و کاراتورا را خلق کرده و آب حیات و خوراک حیات را بدستشان داده و برای نجات اینانا راهی زیر زمین میکند و به محض پاشیدن آب حیات و خوراک حیات به روی اینانا جان تازهایی به او میدهند تا به نوعی راه خروج و فرار خودش را بیابد. اینانا برای خروج از زیر زمین وعده میدهد تا یکنفره دیگر را به جای خودش بفرستد و چون همه خدایان را برای خودش عزادار میبیند، دلش نمیآید کسی را به جای خودش بفرستد و بعداز رجوع به خانهاش شوهرش دموزوی را بیخیال و آسوده از گم شدن خودش میبیند و دستور میدهد تا دیوها او را گرفته و به زیر زمین منتقل کنند. خلاصه اینکه بعداز اسارت دوموزی، با پادرمیانی گشتینانا (خواهر دوموزی) تصمیم گرفته میشود شش ماه از سال را دوموزی در زیر زمین باشد و شش ماه از سال را خواهرش گشتینانا. بعدها اقوام دیگر این داستان را از سومریها به نوعی میدزدند همان سرقت ادبیدو نام اینانا را به «ایشتار» و دوموزی را به «تموز» تغییر میدهند. در تقویم امروزیه کُردها و ترکها « تموز» هفتمین ماه سال برابر با ماه ژوئیه میلادی است. لودینگرا میگه که اولین سلطنت از آسمان به شهر اریدو نازل شد و بعدها این پادشاهی به ترتیب به شهرهای بادتیبیرا، لاراک، سیپار و شوروپاک رسیده است. در تمام این پنج شهر هشت پادشاه به سلطنت رسیدهاند. که مجموع سالهای زندگی این پادشاهان این ۲۴۱۲۰۰ سال بود! لودینگرا در کتابش گفته که این پادشاهی مربوط به دوران قبل از طوفان بود ( همون طوفان معروف نوح) که این موضوع هزاران سال قبل از زمان لودینگرا بوده! دلیل طوفان بزرگ به این خاطر بوده که خدایان تصمیم می گیرند که همه انسانهای آفریده خودشان را از بین ببرند در همان روزگار پادشاهی به نام «زیوسودرا» در شهر شروع پاک زندگی میکرده آدمی خوش قلب خداترس با توانایی دریافت پیام خدایان تصمیم خدایان مبنی بر نابود کردن همه انسانها خدای خِرد ما «انکی» محترم را بسیار غمگین کرده بود ولی چون به تنهایی قادر نبوده خدایان را از تصمیمشان منصرف کند خبر طوفان را از پشت دیوار به پادشاه «زیوسودرا» رسانده و از او خواسته هرچه زودتر یک کشتی به اندازههایی که خودش مشخص کرده بسازد و تا جایی که میتواند انسان و حیوان سوار کشتی کند. این طوفان هفت شب و هفت روز به طول انجامیده بود! بعداز فرونشستن طوفان زیوسودرا به خدای خورشید «اوتو» خدای آسمان «آن»، و خدای هوا« انلیل» سجده کرده و قربانیها برای آنها میکند و در مقابل این ادای شکر خدایان به او زندگی بیپایان عطا کرده و او را در باغ خدایان یعنی محل طلوع خورشید جای میدهند. بعداز فرونشستن طوفان دوباره سلطنت دوباره به این شهر نازل میشود و بیست و سه پادشاه دقیقاً ۲۴۵۱۰ سال و سه ماه و سه روز و نیم در شهر «کیش» سلطنت میکنند! «اتانا» یکی از پادشاهانی (که بیش از هزار سال عمر کرد) بود که به آسمان پرواز کرد بنا بر افسانهها و دلیل پرواز این پادشاه به آسمان همراه با عقابی(شاید سفینهایی شبیه به عقاب بوده، چیزی که ما در نقشهای بجا مانده از فروهر میبینم) این بوده تا گیاه باروری را از آسمانها بیاورد تا نفرین بچهدار نشدن او و همسرش با خوردن این گیاه شکسته شود و بعدها فرزندی از این پادشاه زاده شد به اسم «بالیح» که ۴۰۰ سال عمر کرد. با پایان کتاب و طی لوحهای بدست آمده پادشاهی سومر در زمان لودینگرا از بین نرفته بلکه ۲۵۰ سال بعداز لودینگرا نیز ادامه یافته. تطابق این ترجمهها و الواح با کتابهای نوشته شده زکریا سچین خیلی قابل توجه و جالب!
Ludingirra Sümerli bir öğretmen, şair ve yazar. Ludingirra'nın öz yaşam öyküsünün yer aldığı tabletlerin dünyanın dört bir yanına dağılmış kopyaları yüzyıllar sonra, büyük tehlikeler göze alınarak çeşitli sümerologlar tarafından ortaya çıkarılıp, kırık tabletlerin parçaları birleştirilir, tabletlerin hala eksik kalan kısımları da diğer kopyalardan tamamlanır ve yazıldıkları tarih sırasına göre sıralanarak öz yaşam öyküsü büyük ölçüde tamamlanır ve yazarımız tarafından kitaplaştırılır.
Kitabın her bir bölümü bir tablete ayrılmış. Her bir tablette öğretmenin yaşamından bir kesit sunulurken Sümerlerin sosyal, kültürel, ekonomik, bilimsel yaşamları üzerine bilgi verilmiş. Bu anlamda kitabın türü için öğretici nitelikli ve otobiyografik hikaye diyebiliriz diye düşündüm. Ancak toplam 23 tabletten oluşmuş kitabın sonuna geldiğimde bunun tamamen Muazzez Ilmiye Çığ'ın bir “çeşit” kurgusu olabileceğini fark ettim. Sadece, şiir olarak belirtilen metinlerin şairin yazdığı şekilde aktarılmış olabileceğini aklımdan geçirdim. Çığ, anladığım kadarı ile, binlerce tablet üzerinde yaptıkları çalışmalar sonucunda elde ettikleri bilgileri bizlere hafızamızda kalacak şekilde hikayeleştirerek aktarmak ve bu bilgileri belki de önümüzdeki binlerce yıl sonrasına ulaştırmak istemiş. Ölümsüz olma isteği Sümerlerden bu yana hiç değişmemiş. Sümerler yaptıklarını unutturmamayı gelişmemiş dilleri ile başarabildiklerine göre günümüz insanı da bunu başarabilir diyor insan okurken. Medeniyetlerin en çok savaş ve doğa olayları ile yok olduğunu hatırladığında ise, bilgi saklama konusunda ne kadar ileri teknolojiye sahip olursa olsun kesin bir başarıdan emin olamıyor. Hem, mevcut alfabelerin de binlerce yıl sonra geçerli olacağını kim söyleyebilir? Belki bizim yazılarımızı da birileri çözmek zorunda kalacak belki de artık dil diye bir şey bile olmayacak.
Kitap sayesinde Sümer mitolojisi üzerine de biraz bilgileniyor ve daha fazlasını merak ediyorsunuz. Ben Sümer mitolojisi kadar tarihin başlamasını mümkün kılan çivi yazısının nasıl çözüldüğünü de merak ettim. Sümerlerin bazı geleneklerinin bizimkilere benzer ve hatta bazılarının bizimkilerden daha ileri olduğunu düşündüm ve “medeni” kavramını bir kere daha sorguladım. Örneğin Sümerli bir gencin ilk cinsel deneyimini din görevlisi olan bir rahibe ile nasıl yasal olarak yaşadığını okurken, günümüzde ya da en azından son 30 yıla kadar, özellikle bizim gibi az gelişmiş ya da gelişmekte olan toplumlarda ilk cinsel deneyimin nasıl hala tabu olduğunu düşündüm.
Bu kitabı okudukça Mezopotamya’nın coğrafyasını, özellikle dinlerin doğuşu açısından da tarihini çok merak ettim. Her bir tablette sosyal, kültürel, ekonomik, bilimsel alanlardan verilen örnekler de oldukça ilginç geldi bana.
Kurgusu konusunda net olamadığım kitapta İlmiye Çığ söz konusu Sümerli öğretmen ile kendini özdeşleştirmiş gibi geldi bana. Tabletlerde Ludingirra’nın öğretmen kişiliği öne çıkarılmış bence.
Okurken Google’dan bazı detayları araştırırsanız ilave bilgiler de ediniyorsunuz. Örneğin ciğer falını araştırırken “ciğerparem, ciğeri beş para etmez” gibi ifadelerin nereden geldiğini de öğreniyorsunuz. Dili oldukça yalın kimi zaman da esprili, okunması kolay bu eseri öneririm.
4.000 yıl öncesine götürdü beni adeta. Bu kitabı da bir haftada bitirdim, yavaş yavaş okudum bitmesin diye yine de akıp gitti. Bitince ise çok üzüldüm. Bu kadar güzel olabilir. M.Ö 3.500 civarlarında yaşayan Ludingirraya bize günümüze M.S 2017 ye kadar ulaşabilen bir çiviyazı eseri bıraktığı için ne kadar teşekkür etsek az.
Bu eser sayesinde Sumer ülkesindeki siyasi gelişmeler, sosyal yapı, dil, eğitim, hukuk ve adalet anlayışı, ekonomi, aile ve ev yaşantısı, dini inanç gibi pek çok önemli alanda bilgi edinebilirsiniz. Ludingirra kendi şehri Nippur'un Sümer kültür hayatındaki önemine değinirken zigguratta öğrendikleriyle başlıyor ve öğretmenlik hayatında yaşadıklarıyla devam ediyor. Hayatının son döneminde gençler tarafından bilgiye ve bilginlere verilen önemle yalnız kalmadığından bahsediyor. Günümüzden 5000 yıl önceki yaşama ışık tutan bu eser ilginizi çekecektir. Teşekkürler Muazzez İlmiye Çığ :)
Yaklaşık 4 bin yıl önce yaşamış birinin ağzından onun ilk aşkını, eğitim macerasını ve ülkesi hakkındaki bilgileri ilk ağızdan okumak belki de en güzel şey. Geçmişe dönük bilim kurgu olarak tanımlansa da tabletlerin birebir çevirisini yazan Muazzez İlmiye Çığ'a böyle bir eseri bize kazandırdığı için minnettar olmalıyız.
Muazzez İlmiye Çığ kitaplarından favorim. Sümerlilerin günlük yaşamını okumak fazlasıyla keyif veriyor. Antik çağda yaşamış insanların günlük yaşamı ile aynı coğrafyada yaşayan insanların şu anki yaşantısını karşılaştırınca insan şaşırıyor.
سرگذشت لودینیگرای سومری از ترجمه الواح گلی کشف شده ای انجام شده که قدمتی چهار هزار ساله دارد، یعنی کهن تر از ادیان ، کتب مرجع الهی مثل اناجیل وقرآن وکهن تر از آثار به جا مانده از تمدن های پابرجای ایران(؟) و مصر و یونان. برای من که گیلگمش را بسیار دوست میدارم مطالعه این کتاب که بخشی از آن دربرگیرنده اشعار وحماسه های تمدن سومری و از جمله گیلگمش است بسیار جذاب است، لودینیگرا که کاتب و شاعر و معلم است از نابودی تمدنش ( فرهنگ و زبان) توسط اکدی ها نالان است و کتاب را ( الواح گلی ) را برای آنکه خاطره ای از این زبان وفرهنگ تمدن در آینده به جا بماند می نویسد، آرزویی که محقق شده است، کتاب کمتر از صد سال است که ترجمه و در اختیار خوانندگان قرار گرفته و ترجمه فارسی هم عمر چندانی ندارد، ابتدا با نشر کاروان منتشر شده و نسخه بعدی هم با نشر قطره و در اینترنت هم موجود است. کتاب پر از نکات آموزنده و روشنگر است، مثلا در جایی چند ضرب المثل را عنوان میکند که قدمت آنها و کاربردی بودنشان برای امروز ما حیرت آور است، مثلا ببینید : در دهی که سگ نباشد روباه نگهبانی میدهد. اگر یکبار دروغ بگویی ، دیگر هرچه راست بگویی کسی باور نخواهد کرد . و همینطور ماجراهای مربوط به پیدایش و خدایان که برای بررسی کتب مرجع ادیان هم جالب توجه است، مثلا ماجرای طوفان و سیل بزرگ که به نوح نسبت می دهند و یا درگیری های پیش از تاریخ و ... تمدن سومری سالهاست از بین رفته، اما گل و خشت هایی با خط میخی از آن باقی مانده و حالا، در اختیار ما قرار گرفته است، فکر میکنم نخواندن آن محرومکردن خودمان از تاریخ نیاکانمان است. و گرنه انسان همیشه محکوم به تجربه آن چیزهایی است که پیش از آن تجربه شده بوده است
Muazzez hanımla kendisinin kim olduğunu daha bilmezken ya ilkokul ya ortaokul çağlarımda okulda söyleşiye çağrılması sonucu tanışmıştım. Utangaçlığımdan dolayı yanına gidip kitabımı imzalatamamıştım ama bir daha yaşayamayacağım bir deneyimdi ve bir cumhuriyet kadının söyleşisine katılmak güzel bir anıydı lakin bu kitabı biraz tarihsel fan-fiction gibi. Asla kötü bir kitap değil ama bazı iddia ettiği şeyleri eğer açık kaynakça ile desteklemezse bu kadar da tepki alması abes kaçmaz. (Çevirdiği tablet bile kaynakça olarak gösterilmemiş veya herhangi bir makaleye bile atıf yok.) Yıldızlarımı tek bu nedenlerden dolayı kırıyorum çünkü hassas konuları kaynaksız yazmamak lazım. Bu tatsız davranışından dolayı ve tabiki de kadın olmasından dolayı yeterince iyi bir bilim insanı ve Sümerolog değilmiş gibi bir algıya sahip bir çok insanın kızgınlığını okudum ve beni oldukça üzdü. Kitap hakkında da okurken demiştim ki kaç yüzyıl geçerse geçsin hep "gençlik nereye gidiyor ya?" sorusu eski jenerasyonun üstünde olacak.
Muazzez hocamızın en iyi eserlerinden, Sümerler ile ilgili bir tane kitap okuyayım diyenler için okunması gereken eser, Öğretmenliğin ve yaşlılığın verdiği geride iz bırakma arzusu ile hayatında ve duyduğu olayları yazıya döken bir adam Ludingirra ve şiirleri, İnanması o kadar zor geliyor ki, Konuşulan tartışılan konuların günümüz dünyasına yakınlığı, atasözlerinin benzerliği, insanların aynı dertlerden muzdarip oluşu, Etkilenmemek elde değil, Ellerine sağlık hocam
4000 yıl öncesinden günümüze bir çığlık. Ludingirra isimli, 75 yaşındaki Sumerli bir öğretmenin, tarihini unutturmamak umuduyla killerin üzerine yazdığı, 23 tabletten oluşan ve Muazzez hocanın yıllar süren çabasıyla kitap halinde bizim okuyacağımız hale gelen dev bir eser. Tarihe çok az bile olsa ilgi duyan herkesin kitaplığında bulunması gereken bir eser. Gölgen kıvansın Ludingirra...
4000 yıl öncesinin insanlarının bir şair gözüyle bakışını görebileceğiniz, sade, öz ve mutlaka okunulması gereken bir kitap. Sayın Muazzez İlmiye Çığ hocamıza emekleri için ne kadar teşekkür etsek az kalır.
4.000 yıl önce insanların çok da farklı olmaması ve uygarlaşmak istemeleri, bunları görebileceğimiz bir şairin hatıraları diyebileceğim 23 tabletin çevirisi ile çok akıcı bir eser. İyi ki varsın Sümer kraliçesi Muazzez İlmiye Çığ
"Bizim uygarlığımız belki binlerce yıl sonra yaşayan insanlara da geçecek. Bizim attığımız temeller üzerine yenilerini koyacaklardır. Ah! Onlar da bizi hatırlayıp bıraktığımız kültür mirasları için teşekkür edebilseler!.."
4000 yıl önce yaşamış bir Sümerli’nin anılarını okumak çok keyifliydi. Acıların, kızgınlıkların, sevinçlerin insan için en temelinde değişmediğini; 4000 yıl sonra da aynı ortaklıkların kurulabildiğini görmek oldukça etkileyiciydi.
Binlerce yıl önce yaşamış bir Sümerli şairin otobiyografisini okumanın tadı başka hiç bir şeye benzemez. O dönemde, Akad asimilasyonu yüzünden dillerini ve kültürlerini kaybetmek üzere olan bir halkın bireyi olan Ludingirra sayesinde, Sümerlerin ne düşündüklerini ve nasıl yaşadıklarını öğrenmiş oluyorsunuz.
Kitaptan iki adet, ilgi çekici sayılabilecek anekdot;
- Sümerlere neden kara kafalı dendiğini açıklarken: "Atalarımızın geldiği yerde sarışın ve mavi gözlü insanlar varmış. Kendilerini ayırt etmek için böyle demişler. Sarı saçlı mavi gözlü insan nasıl olur, bir türlü gözümde canlandıramıyorum. Pek hoş olacağını düşünemiyorum. Benim ülkemde böyle birini hiç görmedim."
- Ludingirra, Akadlardaki başlık parası mevzusunu açıklarken: Eğer bir Akad kızı ile evlenmeye kalksaydım, onlar kızı satar gibi başlık parası isterlerdi. Bizde böyle ilkel bir görenek yoktur.
muazzez ilmiye çığ orijinal tablette yazılanı bugüne göre kurgulamış ve yeniden yazmış. deyiş biçimlerini sanırım bugünün diline ve kavramlarına çevirmiş, dahası bu süreçte kendi ideolojisini de üzerine eklemiş. bilimin gerçekliği nasıl manipule ettiğine iyi bir örnek. asıl / özgün hâlini okumak isterdim. muazzez ilmiye çığ'ın bugün "ulus" dediğine o dönemde ludingirra acaba ne demiş? yine de güzel şeyler yazmış ludingirra. mesela ilk genelev ziyaretini anlattığı, karısının öldüğü günü anlattığı bölümler sanırım gerçeğe en yakın bölümler.
Bu kitap tek kelimeyle muhteşem. Kitabın 4000 yıl önce yaşayan birinin yazılarını okurla buluşturuyor olması kitabı paha biçilmez hale getirmiş. İşin ilginci aynen Atatürk'ünde kuşkulandığı gibi Sümerliler ve Türkler arasında büyük benzerlikler var. Bu kitabı herkese tavsiye ederim. Umarım böyle değerli bir kitabın yabancı dillere çevirileri de vardır. Bence herkes bu kitabı okumalı ve Ludigar'ın dünyasına misafir olmalı. Çıkarılacak çok ders var...
Okurken her cümlesini çift dikiş gittiğim neredeyse tek kitaptı. Her sayfasında gerçekten Ludingirra 4.000 yıl önce mi yaşamış sorusunu sordurtan; zamanda yolculuktan çok mekanda yolculuk yaptıran bir şaheser