Prof. Emre Kongar, bu kitabında, bireysel yaşam deneyimlerinden ve bilimsel bilgi birikiminden süzdüğü duygu ve düşüncelerini, kızlarına yazdığı mektuplar aracılığıyla bütün gençlere, anne-babalara ve öğretmenlere aktarıyor.
Emre Kongar, 13 Ekim 1941’de İstanbul’da doğdu. Annesi Mesude Kongar Zapyon Kız Lisesi’nde ve Şişli Terakki Lisesi’nde felsefe öğretmenliği yapmıştı, babası İhsan Kongar da Pertevniyal Lisesi ve Şişli Terakki Lisesi’nin felsefe öğretmenlerindendi. Kongar, 1959’da Şişli Terakki Lisesi’nden mezun olduktan sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Maliye ve İktisat Bölümü’ne girdi. Buradan 1963’te mezun oldu. Başarılı bir öğrenci olan Kongar, 1964 yılında Birleşmiş Milletler’den kazandığı burs ile Michigan Üniversitesi Sosyal Çalışma Yüksekokulu’na kaydoldu. 1966’da okulu bitirdi ve master derecesine sahip oldu. Öğrenim hayatını Amerika’da tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönen Kongar, Hacettepe Üniversitesi’ne akademisyen olarak girdi. Bir yandan da Nüfus Etüdleri Enstitüsü’nde çalıştı. Üniversitede Sosyal Çalışma Yüksekokulu’nu kurdu. Akademik anlamda yükselmeye devam etmek isteyen Kongar, “İzmir’de Kentsel Aile” konulu doktora tezini verdi ve doktor ünvanını aldı.
Akademik hayata 1972 yılında askerlik yapmak için ara veren Kongar, 1974’te Hacettepe Üniversitesi’ne geri döndü. 1976’da “Toplumsal Değişme Kuramları” tezi ile doçentlik ünvanını aldı. Aynı yıl Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nda başladığı danışmanlık görevini 1979’a kadar sürdürdü. Aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı’nda da danışmanlık yaptı, Gençlik ve Spor Bakanlığı için bir proje hazırladı. Kültür Bakanlığı’nda da Kültür Yüksek Kurulu üyesiydi.
1981’de, “Atatürk ve Devrim Kuramları” tezi ile profesörlük ünvanını alan Kongar, 1983 yılında üniversiteden, askeri rejimin etkilerini protesto etmek amacıyla istifa etti. Bu sırada Hürriyet Gazetesi’nde danışmanlık yapmaya başladı. Ayrıca Amerika’da yayınlanan “International Journal of Sociology of Family” ve “American Journal of Political and Military Sociology” adlı dergilerin kurullarında da danışmanlık yaptı.
1987’de KAMAR adlı kamuoyu araştırma şirketini kurdu ve 1991’de buradaki görevinden ayrıldı. 1992 – 1995 yılları arasında Kültür Bakanlığı’nda Müsteşar olarak görev yaptı. 1992 yılıda kısa bir sure TÜSES’te genel sekreter olarak çalıştı.
1996’da akademisyen olarak geri döndüğü Hacettepe Üniveritesi’nden Yıldız Teknik Üniversitesi’ne atandı ve buradaki görevine 1997’de başladı. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi’nde de öğretim üyeliği yaptı. Çeşitli gazetelerin ödül jürilerinde bulundu.
Kongar’ın aldığı ödüller şöyleydi; 1977’de “Türkiye’nin Toplumsal Yapısı” kitabıyla Türk Dil Kurumu Bilim Ödülü, 1979’da ”Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği” kitabıyla Sedat Simavi Vakfı Sosyal Bilim Ödülü, 15 Ocak 1996'da Federal Almanya Devleti tarafından Üstün Hizmet Madalyası Büyük Liyakat Haçı, 1 Şubat 1996'da İtalya Devleti Commandatore Madalyası, 15 Şubat 1996'da Polonya Devleti Commandor Nişanı, 1998’de “21. Yüzyılda Türkiye” kitabıyla Aydın Doğan Sosyal ve Beşeri Bilimler Ödülü, aynı yıl Nokta Dergisi’nin Doruktakiler Ödülü ve İstanbul Üniversitesi Yılın İletişimcisi Ödülü, 2001’de “Kızlarıma Mektuplar” kitabıyla Marmara Üniversitesi En Beğenilen Kitap Ödülü, 2003’te Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nin En Beğenilen Yazar Ödülleri’ne layık görüldü.
Kongar, yazarlık yönüyle de öne çıkmış, onlarca kitap yazmıştır. En son 2006 tarihli “Tarihimizle Yüzleşmek” adlı kitabını çıkarmış, geniş kitleler tarafından büyük ilgi görmüştür. Şu anda bir televizyon kanalında Mehmet Barlas’la birlikte “Yorum Farkı” adlı tartışma programını sunmaktadır. Evli ve üç çocukludur.
O kadar tatlı, o kadar naif, öğretici, yol gösterici, o kadar güzel yazılmış bir eser ki... Çok çok kıymetli. Ne güzel sevilmiş çocuklar, ne şanslılar... Keşke ülkemin hatta dünyanın tüm çocuklarına bu kadar değer verilmiş olsa ve tüm çocuklar bu kadar sevilse... "doğru" sevilse daha doğrusu, yoksa herkes sevebilir evladını, ama yine en çok sevgiyle zarar verebilir... Ah... Anne baba olmak inanılmaz bir şey... Çok çok güçlü, her şeyi değiştirebilecek, şekillendirebilecek çok büyük bir güç ellerindeki ebeveynlerin... Çoğu bunun farkında değil hala fikrimce. Ne diyeyim, 30 yaşında bir kadın olarak bana çok güzel yol gösterdi bu kitap. Elbette teori başka pratik her zaman başka... Yine de bu eser için yazara teşekkür ediyor, yazarın ellerine, en çok da yüreğine sağlık diyorum. Genç, yetişkin herkesin okumasını naçizane tavsiye ediyorum.
Emre Kongar’ın kızlarını yurtdışına okumaya gönderdikten sonra kaleme aldığı yirmi bir adet mektuptan oluşuyor kitap.
O kadar samimi bir dil ile yazılmış ki kitap, okurken duygulanıyorsunuz. Bir eğitimciden öte bir babanın duygularını görüyorsunuz. Kızlarına olan sevgiyi ve özlemi anlatırken bir yandan da geçmişe ilişkin bir değerlendirme yapıp kendi hata ve eksikliklerini de sorgulamış Kongar. Yaşadığı hayattan çıkardığı kişisel deneyimleri ve yıllarca okuma/araştırmaların sonunda elde ettiği bilgileri kızlarına aktarmak istemiş.
Yazıldığı dönem ile şimdiki dönem karşılaştırıldığında bile yaptığı bütün tespitlerin ne kadar doğru olduğunu görüyorsunuz.
14 yaşımdayken çıkmıştı bu kitap ve daha o yıllarda sosyal hayat, topluluklar ve insan haklarına yönelik fikirlerimi en yalın diliyle geliştirmemi sağlamıştı Kongar. Okunulması gereken bir kitap..
Sayın Emre Kongar; kitabını hiç okumadığım sadece tv den tanıdığım biri idi. Bana çok hitap etmediğini düşünüyordum. Aramızdaki yaş farkından belki de ama tarzı bana uzaktı. Ancak kitabın ne kadar çok sattığını gördüğümde, kitap hakkında yazılanları okuyunca ve konusu itibarı ile ilgimi çeken bir kitap olduğu için okumaya başladım. Kitaptan aldığım hazzı anlatamam. Çok güzel yazılmış, özenli, bilgi dolu, çok naif güzel bir mektuplar silsilesi. Kızlarının o yaşlarda neler yaşadığını ve kendilerinin ebeveynler olarak neler hissettiğini ve yaşadıklarını çok çok güzel ele almış. Bir bilim adamından beklenen çok güzel bir eser. Çok teşekkürler kitap için ve bu tarzı bana sevdirdiğiniz için. Ayrıca çok özür diliyorum önyargım ve yanlış düşüncem için. Kızları olanların mutlaka okuması gereken bir kitap.
Kitabın konu başlıklarını beğendim. Başta kızlar olmak üzere ülkemizde yetişen gençlerin bu konular üzerine düşünmesi gerek.
Benim olumsuz bulduğum nokta, konu gelişiminin yavaş olması.
Zannediyorum ki yıllarca öğretmenlik yapmaktan kaynaklanan bir alışkanlık. Kendisini ilgiyle takip eden birisi olarak ekleyeyim, konuşmalarında da benzer bir durum var.
Öte yandan kendi yorumuma bir eleştiride bulunayım: Kitap yazarın mektupları şeklinde. Bilimsel/akademik olmamaya çaba göstermiş hocamız. Eminim ki kitabın formatı farklı olsa, hocamız daha fazla bilimsel/tarihsel/sosyolojik bilgilerle süslerdi.
Kitap Emre Kongar’ın 20’li yaşlarının başında doktora yapmak için yurt dışına gitmiş olan ikiz kızlarına yazdığı 22 mektuptan oluşuyor.
Mektuplar “Nasılsınız, günleriniz nasıl geçiyor, neler yapıyorsunuz gibi şeyler içermiyor. Her bir mektup yazarın iyi insan olmak, iyi ilişkiler kurmak, mutlu ve sağlıklı yaşamak, hayattan keyif almak, vb. konularda tecrübelerini kızlarına aktarmasını içeriyor.
Kitap 2000 yılında yazılmış. Ancak yazılanlar bugün bile bir kelimesi değişmeden uygulanabilecek genel doğrular.
Kızı olan herkes okumalı, okutmalı. Kıskançlık sevgi değil tespiti, maaşlı köleliğe itaat etmeyişi, müzik aleti çalma sanata yönlendirme önerileriyle. Anlatmakla bitirilemeyecek ebeveynlerin okunması gereken bir kitap. Ebeveynini kayıp edenler ise okuyup o sıcaklığı hissedemese de, uzaktan olmayı anlar. Ve işin Pir’inden öğütlerini dinleyebilir. Okunduktan sonra kitaba verilen paraya acımayın, kat be kat fazlasını alırsınız.
Emre Kongar ile bu kitabıyla tanıştım. Elbette tanıyordum kendisini ama sadece tv programlarını, baxı siyasi içerikli kitaplarını ve akademisyen kişiliğini biliyordum. Kitap çok akıcı, çok içten. Bir babanın kızlarına böyle mektuplar yazması çok hoşuma gitti. Kendi evlatlarım olursa, yetiştirmek istediğim bakış açısını gördüm çoğunlukla. Bazı yerlerde gözlerim doldu. İlk defa okudum. “Anne olursam bir daha okurum. Çocuğuma da büyüyünce armağan ederim.” dediğim bir kitap oldu.
Beğenerek ilgiyle okuduğum bir kitap. Kongar Hoca'nın birikimlerini ve yaşamından kesitleri okumak keyifliydi. "Çağdaş insanın sevgisi de aşkı da köle-efendi ilişkisinde değil, karşılıklı eşitlik ve saygıda yatar. Bu da ancak bilinçle geliştirilecek, özenle disiplin içinde oluşturulacak bir duygudur."
Beğeniyle okudum. Yararlı bir kitap oldu. Umut aşılayan, iyiliğe yönlendiren bir kitap. İsme aldanmayıp, erkeklerin şiddetle okumasını tavsiye ederim. Nasıl medeni bir baba olunur bir yana, iyi , faydalı ve mutlu bir insan olma klavuzu gibi. Hocamıza çok saygı duyuyorum.
Emre Kongar' ın ikiz kızları doktora için yurtdışına gittiklerinde onlara yazdığı mektupların derlenmesi ile oluşturulmuş , güzel ve yararlı hayat tavsiyeleri içeren, kolay okunan bir kitap. Tavsiye ederim.
Ortaokul yıllarında okuduğum ve 12-15 yaş aralığındaki kız çocuklarına okutulması gerektiğini düşündüğüm bir kitap. Hafif ve babacan bir edayla yazılan kitap akıcı bir şekilde ilerliyor.
Duru Türkçe'si ve samimiyeti kitabı değerli yapan iki temel ögedir. Zamansız bir kitap olarak değerlendirdim. Ne dönemde okumuş olursanız olun size katacağı çok şey olacaktır. Tavsiye olunur.
Babamın okuyup kendine harita edindiği bir kitaptı, büyüyünce ödünç alıp okuma fırsatım oldu. Tabii ki Emre Kongar'a katılmadığım noktalar oldu ancak Türkiye'deki her kız babasına okutulması gereken bir kitap. Ayrıca Antik Roma'daki epistolarum eserlere sadece yapı değil içerik bakımından da çok benzemiş.