Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı

by Melda Uytun

Düşlerle örülü özel bir roman: Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı

Hayalleriniz yoksa ne siz ne de dünya var, diyor bu romanda bize Melda Uytun. Hayallerinizle kurduğunuz bir dünyada tek başına yaşamak ile hepimizin birlikte kurduğu bir hayalle şekillenmiş dünyada yaşamak arasında sıkışıp kalsaydık ne olurdu? İnsan hayalinde yalnızlığı değil “hayal” arkadaşını arar. Bir ortak düşe onları da çağırır, çağırmak ister. İşte bunun hep birlikte bir sinema salonunda korkudan titrer, sevinçten güler, ıstıraptan ağlarız. İşte bunun için bir tiyatro sahnesinde oyuncunun bir tek repliği bizi günlerce güldürür. İşte bunun için kitaplar okur ve o kitapları yazarız. Ortak bir hayale çağrı için...

“Biz sanatçı olup insanları iyileştirebilecekken herkese boyun eğip korkak davrandık, istediklerini onlara verdik, mutsuz ve yalnız olduk.”

“Asıl büyük problem ne biliyor musun?” dedi Estelwen, -pencere kenarından ayrılıp Ireth’in yanına oturdu onu teselli etmeye çalışır gibi- “Hayallerimiz için çabalamayı bıraktığımızda kendimizi iyileştirme şansını da kaybettik.”

http://www.kayiprihtim.org/portal/201...

Genres: Turkish Literature

144 pages, Paperback

First published September 6, 2013

Reviews

[Caterina · Rating 5 out of 5]

Yazacak o kadar çok şeyim var ki, kelimeler yetecek mi bilmiyorum diye başlayayım...

Sevgili Melda Uytun'un yazdığı "Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı" gördüğüm andan beri okumak istediğim bir kitaptı ... Bunu can dostum Huzeyfeyle de konuşmuştuk, ortak okuma listemizdeydi. Doğum günümde bana armağan ettiği kitapların arasından çıkınca nasıl mutlu oldum anlatamam. Değerli armağanı için, birlikte okuyabildiğimiz için çok keyifliyim. Bu vesile ile kendisine de buradan teşekkür ederim.

Birlikte okumaya başlama kararımızı uygulamaya geçtiğimizde bir kere daha çok, çok doğru bir seçim yapmış olduğumuzu gördüm. Ireth'in dünyasına girerken, satır aralarında kendimden çok şey buldum. Normalde kitaplarımı fosforlu/asetatlı kalemlerle çizmem, çizenlere de sinir olurum ama bu defa post-itler kesmedi, onlarca sayfaya yer imi, onlarca satıra da sarı fosforluyla işaretler koydum.

Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı da okurken sizi asla sıkmayacak, hayal savaşçılarının hikayelerinde kendinizden çok şey bulacaksınız. Hayatın zorlukları ile sınandığım bir dönemde bu kitabı bitirdiğimde dilimde tek kelime vardı "vazgeçme..."

"Keşke bitmeseydi, keşke bu kadar kısa olmasaydı, keşke biraz daha yavaş okusaydım..." Dilerim yeni Melda Uytun kitapları çıkar ve onları da okuma şansı bulurum...

Gelelim alıntılara:

#1"Belki sahip olamadıkları için üzülmek yerine, hayal edebildiği için mutlu olmaya çalışmalıydı..."
#2"Sesi fısıltı halini alana kadar kendiyle konuştu. Yalnız yaşayan insanlar hep böyledir zaten, kendileriyle konuşmazlarsa bir süre sonra kafalarının içinde ölüp giderler."
#3 "Her şeyi mahveden de, güzelleştiren de müzikken onu hayatından çıkaramazdı insan. Mutlaka bir yerlerde bir melodi olmalıydı."
#4 "Dünyadaki en tehlikeli şey özgürce hayaller kurabilmekti çünkü hayallerini gerçekleştirmek için gereken gücü içinde bulan insan amacına ulaşmak için elinden geleni yapabilirdi ve bu insanları tek bir kalıba sokmak isteyen ya da farklılıkları aynılaştırmaya çalışanların işine gelmezdi..."
#5"Hayallerimiz için çabalamayı bıraktığımızda kendimizi iyileştirme şansını da kaybettik."
#6"Dünyayı kurtara bilirdiniz, evet; eğer hayatlarınızın da getirdiği zorluklara boyun eğip inancınızı yitirmeye başlamadıysanız..."
#7"Bazen inanç bilgiden daha önemli olabilir.."
#8"Her zaman öyle görünmese de, her yeni gün atlatılması, sağ çıkılması gereken bir savaştı: Çoğunlukla gerçek savaşlarda olduğu gibi ganimet ya da toprak kazanılmazdı fakat gün sonunda insan o savaştan da sağ salim çıktığı için kendini şansı sayar, haline şükrederdi. Bir bütün olarak bakıldığındaysa asıl şanslı olanlar, bir gün bile olsa gerçekten kazananlardı, çünkü çoğu insan koca bi hayat boyunca hiçbir şey kazanamazdı. Sadece her gün sonunda ertesi günü görmeyi hayal ederdi. Hepsi bu..."

[Armağan · Rating 5 out of 5]

Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı
Bu kitabın yazarıyla tanıştığımda 16 yaşındaydım. O zamanlar sadece internetten konuşurduk, o da arada bir. Bir müzik grubunun forum sitesinde tanışmıştık ki grubu da dinlemezdim, geyiğine üye olmuştum siteye. Bu şekilde başlayan bir ilişkiden ne hayır gelir diye düşünebiliyor insan ama elimde olan şeye baktıkça bazen ben de şaşırıyorum.

Sam, inanılmaz bir iş başarmışsın. Ömürlük birikimin bu kitapta toplanmış. Sevdiğin dizilerden, kitaplara, hayranlık beslediğin yazarlardan onların yarattığı efsane karakterlere kadar herkese olan minnet borcunu ödemişsin. En önemlisi kendine olan borcunu ödemişsin. Bunca zamandır o minicik bedenindeki kocaman beyninde sakladığın şeyler tarif edilemez. Benim hayatım seninki gibi olmadı hiç. Hiçbir zaman hayal ettiğim şeylerle aramda başka insanlar olmadı, başkalarının yıkıcı eleştirileri olmadı, hep destek gördüm ben, bu yüzden çok şanslı olduğumu biliyorum. Ama şu dünyada o kadar insan var ki bana hiç benzemeyen, hiç destek görmeyen, küçümsenen… Sen hepsine başka bir dünyanın kapılarını açıp, gerçekten isterlerse her şeyi yapabileceklerini gösteriyorsun eserinde. Her zaman bizi yıldırmak isteyen insanlar olacak, ama biz kendimize inandıktan sonra gerisi hiç önemli değil diye bas bas bağırıyorsun. Bence hep hayal ettiğin şeyi kitap raflarda yerini aldığında başaracaksın; öyle bir kitap olsun ki içinde geçen bir cümleyle okur kitabı bağrına bassın. Tıpkı yazdığın gibi:

”Hayallerimiz için çabalamayı bıraktığımızda kendimizi iyileştirme şansını da kaybettik.”

Bu cümleyi okuyup da şöyle bir sarsılmayacak birini düşünemiyorum. Belki bir daha hiç bu kadar iyi bir kitap yazamayacaksın, belki de yazdığın en zayıf eser bu olacak. Ama bu çok heyecanlı bir yolculuk ve ben yanı başında yolculuk etmekten dolayı çok mutluyum. İyi ki beni de kendi dünyana davet ettin, iyi ki ben de Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı’nı duyabildim, teşekkür ederim.

[Sycorox · Rating 5 out of 5]

Kitabı şu an itibariyle bitirdim gözlerim dolu dolu. Güzel olacağını tahmin ediyordum ama böyle bir kurguyu beklemiyordum. Ne güzel insansın Melda Uytun. Ireth, Estelwen, Daeron ve Lona'dan zor kopabildim, akabinde White Rabbit açtım, üzüldüm.

"Bir bütün olarak bakıldığındaysa, asıl şanslı olanlar, bir gün bile olsa gerçekten kazananlardı, çünkü çoğu insan koca bir hayat boyunca hiçbir şey kazanamazdı. Sadece her gün sonunda ertesi günü görmeyi hayal ederdi, hepsi bu"

Bu içinde yağmur kokusunu, hayalleri barındıran kitabı okuyun, okutun.

[huzeyfe · Rating 4 out of 5]

Kendimi bildim bileli şemsiye taşımayı sevmem. Kendi hayatımdan kendim sorumlu olmaya başladığım dönemden itibaren de şemsiye kullanmıyorum. Yeri geldi sırılsıklam ıslandım, yeri geldi hasta oldum ama yağmurdan asla kaçmadım. (Bu arada yağmurda en sevdiğim aktivite ise çekişmeli ve zevkli bir halısaha maçıdır) Sırf bu nedenle kitabın adını görür görmez kitaba vuruldum. İçeriği ve hikayesi hakkında en ufak fikrim olmasaydı da kitabı hiç düşünmeden alırdım. Daha sonra kitap geldi kapağını falan çok beğendim. (Yeri gelmişken belirteyim böyle güzel bir kitap daha uyumlu bir kapağı hak ediyor belki konusu sürprizli olsun diye böyle bir tasarım yapmışlar ama bu kitap için kitabın içeriğine uygun daha fantastik bir kapak olabilirdi.)

Kitabı gördükten sonra ilk Türkiye ziyaretimde edinip kitaplıkta türdeşi kitapların yanına özenle yerleştirdim ve okunması gereken günü sabırla bekledim. Kitap okumak zamanlama işidir kesinlikle. Bir şekilde hep okuduğum kitaplar birbirleriyle bağlantılı bir şekilde ilerliyor ki bu beni zaman zaman korkutur hale geldi… Zira bu kitabı aldığım zaman hemen okumuş olsaydım Ursula Le Guin ve fantastik edebiyatla bu kadar hasır neşir olmamış olacaktım. Ya da 1002. Gece Masalları gibi Türk yazarların fantastik türünde vermiş olduğu eserleri okumamış olacaktım. Bütün bunlar bu kitabı daha iyi okumamı, onu daha iyi değerlendirmemi ve ondan daha bir keyif almamı sağladı.

Bu kitap gerek karakter isimleri gerekse içeriği olsun bana Ursula Le Guin okuyormuşum hissi verdi. Özellikle girişi o kadar güzel olmuş ki kitabın içine nasıl girdiğinizi anlamıyorsunuz. Sonrasında olaylar da o kadar hızlı ilerliyor ve sizi içine alıyor ki kitabın ne zaman bittiğini fark etmiyorsunuz. Ireth, Estelwen, Daeron ve Lona’nın naif karakterlerinde kitabı okuyan herkes mutlaka kendisinden bir şeyler bulacaktır. Bu güzel dörtlü ile hayal gücünün, inanmanın, korkmanın, vazgeçmenin, savaşmanın ve bu kavramların ışığında -ki ben bunların arasında gidip gelen birisi olarak- en başta insana kendini sorgulatan bir kitap olmuş.

Huzur, huzursuzluk, geride kalanların hüznü, ileriye yönelik umutlar, yeşeren düşler kısacası çok şey var bu kısa kitapta. Yeri gelmişken ona da değineyim. Bu kadar güzel bir öykü belki biraz daha uzun olabilirdi ama kısa olması da ayrı bir lezzet katmış kitaba. Bu konuda Teoman’ın “O” şarkısını hep örnek veririm. Kısa, öz ve vurucu. Tıpkı bu kitap gibi…

Şimdi kitap içinden beğendim birçok yerden en vurucu olanları alıntılıyorum:

- “Gerçek olmayan bir şeyi hayal edemezsiniz.”
- “Huzur tek kişilik olmazdı.”
- ”Zaman makinesinin icat edilmesine gerek yoktu, insanlar şarkı süresi boyunca geçmişin herhangi bir anında yaşabilirdi.” (çoooook güzel!...)


Buraya kadar okuyanlara özel hediye. Kitap içinde geçen şarkıları tek tek bir daha dinledim. Bu kitabı okuduğumu görünce bir arkadaşım göndermişti çok beğenmiştim. Buradan ben de paylaşayım. https://www.youtube.com/watch?v=b5KV1...

[Zahide Ertuğrul · Rating 5 out of 5]

okudugum en iyilerdendi.sahip oldugumuz yegane sey olan hayallerimize sahip cikmaktan hic vazgecmemek dilegiyle...
emegine saglik melda uytun

[booksofAhu · Rating 1 out of 5]

Çok sıkıldım, kitapları yarım bırakmayı sevmediğim için bitirdim..
15 yaşında olsaydım sevebilirdim..
...
Hakkındaki olumlu yorumlar nedeniyle beklentimin yüksek olduğu bir kitaptı.
Ama açıkçası gerek anlatım gerek konu gerek karakterler olarak zayıf buldum.
Çeviri bir kitap okuyormuşum hissi oluştu bende. Burada şöyle bir saptama yapıcam kendimce.. 85 sonrası doğumlu yazarlar türk edebiyatından çok çeviri okuduklarından ve ne yazık ki popüler kitap çevirileri çok hızlı ve basit yapıldığından dilde bence bozulma oluşmuş durumda.

Kitabın yaklaşık 100 sayfası açıklama 40 sayfası olayların kendisiydi. Bu yüzden apaçık tahmin edilen hikayenin bitişi son 10 sayfada yazılmış. Bitişin bu kadar kısa olması bende nahoş bir tat bırakıyor. Buna benzer eleştirileri başka kitaplarda da yazdığımı hatırlıyorum.

Sayfa 106daki kuzgun numaralarıyla ilgili açıklamalar gereksiz bulduğum yerlerden biriydi..

[Beyza · Rating 4 out of 5]

Bence bazı kitaplar okunmak için doğru zamanı beklerler. Ben de bu kitabı hayatımın bambaşka bir döneminde okumuş olsaydım yine bu kadar severdim ama bu kadar etkilenir miydim, ondan emin değilim. Gerçekten de tam ihtiyacım olan zamanda okurken, korkunun, inancın, hayallerin, vazgeçmenin ve savaşmanın ne olduğunu tekrar tekrar sorguladım. Kendi geride bıraktıklarınızı hatırlatmasıyla iç sızlatan bir tarafı da var ki, o kısmının çok iyi kullanılması gerektiğine inanıyorum :)

[Merih · Rating 5 out of 5]

Sıkıcı gri gerçek dünyadan tatlı bir hayale açılan kapı bu kitap. Hayalcilerle birlikte sizi de kolunuzdan çekip götürüyor Kuzgun Tepesi'ne. "Gerçek olmayan bir şeyi hayal edemezsiniz."

[Çağatay Abay · Rating 3 out of 5]

İlk kitabını yazan biri için gerçekten çok kaliteli bir kitap olmuş diyebilirim bir okur olarak. Ki bu tarz fantastik öykülerin yerli yazarlar tarafından yazılanları pek tutulmaz ama ben sevdim. Kitapla ilgili bir kaç eleştirim olacak yine de. Öncelikle bulunan bu kadar güzel bir konunun 140 sayfada bitirilmesi kötü olmuş. Nasıl ki hikayenin başlangıç kısmı uzatılmış son bölümleri de yine aynı şekilde uzatılabilirdi. Hatta konu o kadar güzel ki 3-4 kitaplık bir seri bile çıkabilirdi. Bir diğer eleştiri konumda olayların çok tahmin edilebilirliğiyle alakalı olacak. Biraz daha şaşırtıcı , beklenmedik bölümler olsa tadından yenmezdi aslında. Karakter kişilikleri olmuş ama eksikleri vardı sanki. Daha doğrusu eksikten ziyade karakterler kitabın 140 sayfaya sığdırılmasından dolayı tam oturmamış gibiydiler. Keşke daha uzun olsaydı ve biraz daha beklenmedik olaylar gerçekleşseydi. Yine de 3 puan veriyorum. Puanlarımdan birini kitabın kısa oluşu yüzünden - Daha uzun olurdu bu konu ya ! Keşke yazsaymış daha uzun ! - diğerini de hikayenin sonuna doğru olayların çarçabuk gerçekleşmesi ve oldukça sade olmasından kırıyorum. Sanki ben çok biliyormuşum gibi oldu ama neyse artık. :)

[Yıldız · Rating 4 out of 5]

bitirip tek tek sayfalara bir daha baktım kaçırdığım güzel bir cümle var mı diye. bir çırpıda okudum. white rabbit'i ilk defa dinledim. sanırım 5 gündür geceleri uyuyamıyorum. hayallerimden vazgeçmedim neyseki. hatta hayallerimden dolayı uyuyamıyorum. zaten uykusuz kalmanın en güzeli de bu değil mi?

"söz konusu hayallerse, vazgeçmek kelimesi kimsenin sözlüğünde var olmamalı."

hayallerinden vazgeçmeyenlere..

[Gözde · Rating 4 out of 5]

Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı, hayattan hayallerimizi çıkarınca geriye değerli hiçbir şeyin kalmadığını hatırlatmak için kaleme alınmış gibi... Bu kitabı okumaya başladığımdan bu yana gerçekten ne istediğimi düşünmeye daha fazla vakit ayırır oldum. Kuzgun Tepesi'ne çağrılacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum.

[Yitik Ülke Yayınları · Rating 5 out of 5]

Özel ve başarılı bir ilk roman. Okuma listenize ekleyiniz.

Potkal Kitap Yayınları bir YİTİK ÜLKE projesidir. @potkalkitap

* * *

Düşlerle örülü özel bir roman: Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı

Hayalleriniz yoksa ne siz ne de dünya var, diyor bu romanda bize Melda Uytun. Hayallerinizle kurduğunuz bir dünyada tek başına yaşamak ile hepimizin birlikte kurduğu bir hayalle şekillenmiş dünyada yaşamak arasında sıkışıp kalsaydık ne olurdu? İnsan hayalinde yalnızlığı değil "hayal" arkadaşını arar. Bir ortak düşe onları da çağırır, çağırmak ister. İşte bunun için hep birlikte bir sinema salonunda korkudan titrer, sevinçten güler, ıstıraptan ağlarız. İşte bunun için bir tiyatro sahnesinde oyuncunun bir tek repliği bizi günlerce güldürür. İşte bunun için kitaplar okur ve o kitapları yazarız. Ortak bir hayale çağrı için...

"Biz sanatçı olup insanları iyileştirebilecekken herkese boyun eğip korkak davrandık, istediklerini onlara verdik, mutsuz ve yalnız olduk."

"Asıl büyük problem ne biliyor musun?" dedi Estelwen, -pencere kenarından ayrılıp Ireth'in yanına oturdu onu teselli etmeye çalışır gibi- "Hayallerimiz için çabalamayı bıraktığımızda kendimizi iyileştirme şansını da kaybettik."

[Arzu · Rating 3 out of 5]

genç bi' yazarın ilk kitabı olduğu düşünüldüğünde başarılı..
yalnız okuma zevkini kaçıran özensiz basım yüzünden yayın evine ne desem bilemiyorum.. hani işini bilen bi' editör ile çalışamıyorsanız, bi' zahmet basımdan önce son okuma yapın da, cümlelerde eksik bırakılan kelimeleri, hatalı yazımları falan görün..
lütfen biraz özen, lütfen..