"Hayatında hiç bayılmamış olan bir insan, yanan korlarda tuhaf saraylar ve son derece tanıdık yüzler gören kişi değildir, çoğu insanın görmediği melankolik hayallerin havada uçuştuğunu gören kişi değildir, bilinmeyen bir çiçeğin kokusu üzerine derin düşüncelere dalan kişi değildir, aklı daha önce hiç dikkatini çekmemiş olan bir ezginin anlamıyla karışmış kişi değildir." Kuyu ve Sarkaç Batı düşüncesinin gelecek yüzyılda ilerleyeceği birçok güzergahı önceden kestiren, Baudelaire'den Benjamin'e kadar birçok yazar ve düşünür için bir tartışma ve esin kaynağı olan Edgar Allan Poe, hiç kuşkusuz yazın tarihinin en özellikli ve gizemli yaratıcılarından biri. Poe'nun öykülerinden yergi ve taşlamalarına kadar temel önemdeki düzyazılarını bir araya getiren bu üç cilt, şimdiye kadar yayımlanan Poe çevirilerinden farklı olarak, bir eleştirel baskı olma özelliğini taşıyor.
İçindekiler
Çevirenin Önsözü
DEHŞET ÖYKÜLERİ
Metzengerstein Şişede Bulunan Mektup Randevu Berenike Morella Ligeia Usherlar'ın Çöküşü William Wilson Maelström'e Düşüş Oval Portre Kızıl Ölümün Maskesi Kuyu ve Sarkaç Boşboğaz Yürek Kara Kedi Diri Diri Gömülme Terslik Şeytanı Amontillado Fıçısı Aksak Kurbağa ya da Zincire Vurulmuş Sekiz Orangutan
GİZEMLİ ÖYKÜLER & DEDEKTİF ÖYKÜLERİ
Kalabalıkların Adamı Morgue Sokağı Cinayeti Marie Roget'nin Esrarı Çalınan Mektup Altın Böcek O Adam Sensin Dikdörtgen Sandık
POLİTİK TAŞLAMALAR
Bir Bedende Dört Hayvan İnsan-Devaslanpars Tükenmiş Adam
The name Poe brings to mind images of murderers and madmen, premature burials, and mysterious women who return from the dead. His works have been in print since 1827 and include such literary classics as The Tell-Tale Heart, The Raven, and The Fall of the House of Usher. This versatile writer’s oeuvre includes short stories, poetry, a novel, a textbook, a book of scientific theory, and hundreds of essays and book reviews. He is widely acknowledged as the inventor of the modern detective story and an innovator in the science fiction genre, but he made his living as America’s first great literary critic and theoretician. Poe’s reputation today rests primarily on his tales of terror as well as on his haunting lyric poetry.
Just as the bizarre characters in Poe’s stories have captured the public imagination so too has Poe himself. He is seen as a morbid, mysterious figure lurking in the shadows of moonlit cemeteries or crumbling castles. This is the Poe of legend. But much of what we know about Poe is wrong, the product of a biography written by one of his enemies in an attempt to defame the author’s name.
The real Poe was born to traveling actors in Boston on January 19, 1809. Edgar was the second of three children. His other brother William Henry Leonard Poe would also become a poet before his early death, and Poe’s sister Rosalie Poe would grow up to teach penmanship at a Richmond girls’ school. Within three years of Poe’s birth both of his parents had died, and he was taken in by the wealthy tobacco merchant John Allan and his wife Frances Valentine Allan in Richmond, Virginia while Poe’s siblings went to live with other families. Mr. Allan would rear Poe to be a businessman and a Virginia gentleman, but Poe had dreams of being a writer in emulation of his childhood hero the British poet Lord Byron. Early poetic verses found written in a young Poe’s handwriting on the backs of Allan’s ledger sheets reveal how little interest Poe had in the tobacco business.
Edgar Allan Poe öykülerinin Türkçe'ye çevrilmiş bir çok versiyonu var. Bu versiyonun farkı Poe hakkında ayrıntılı bir çalışma olması. Hasan Fehmi Nemli çeviriyi yaparken inanılmaz bir iş çıkarmış. Önsöz ve kronolojiyi atlamazsanız Poe'nun yaşadığı dönemi, hayatı, ailesi, edebi rakipleri gibi kişisel bilgileri öğrenebilirsiniz. Dipnot okumayı seviyorsanız -cidden çok fazla dipnot var- öykülerdeki göndermeleri, tarihi olayları, az buçuk dönemin ruhunu öğrenebilirsiniz. Kitabın sunuş kısmında belirtildiği gibi: "Bu notların hepsi de “meraklısına”dır. Önsöz ve dipnot okumayı sevmeyen okuyucu gönül rahatlığıyla bunları göz ardı edebilir."
Bazı yazarlar vardır gereksiz bir şekilde abartilir, edgar allan poe bana göre kesin olarak onlardan biri, 700 sayfalık kitabin okunmaya değer kısmı olsa olsa 150 sayfa kadardır geri kalanı hakikaten yazmaya değmeyecek okumaya hiç değmeyecek sacmaliktan, basit kurgudan, yuzde sekseni yanlis, hatali ve donemin modasi olan fransizcadan alinma gereksiz yere kullanilan alinti ve sozcuklerden ibaret. Yazarin kitabin sonlarinda "blackwood tarzi bir makale nasil yazilir" kisminda kulturlu gozukmek icin icin olur olmadik yerde fransizca kullanmayi elestirmesi kendi icinde ne kadar tutarli oldugunu gosteriyor. Kitabin bir kisminda 20 sayfa boyunca o donem kullanilan robotu enine boyuna arastirmasi apayri bir konu ve ne icin geldik ne okuduk tarzi bir eziyet. O kadar oyku icinde guzel olabilecek ikisi olsa olsa altin bocek ve ligeia sanirim. Benim icin kitabin iyi yani edgar allan poe'nun kocaman bir balondan ibaret oldugunu ogretmesi, gotik tarzi oykuye hic yaklasmamam gerektigini hatirlatacak olmasi
Edgar Allan Poe'yu Morgue Sokağı Cinayetleri'ni ilk okuduğumdan beri çok severim. Hazırlıktayken çevirdiğimiz Annabel Lee çevirisi de sevgimi daha üst noktalara taşımıştı. Bu roman ve Hasan Fehmi Nemli'nin harika çevirisiyle ise unutamayacağım hikayelere sahiptir. Ne yazık ki bu kitabı bir arkadaşıma vermiş ve geri alamamıştım ama en yakın zamanda tekrar okuyacağım. Okumayan herkese kesinlikle tavsiye ederim!
Yazarın sevdiğim öyküleri de oldu pek o kadar beğenmediklerim de. Ama hepsinin topluca bu ciltte bir araya getirilmiş olması iyi olmuş.
Normalde sayfa altındaki dipnotları okumayı severim ama burada çok fazlaydı. Çoğu da gereksizdi. Basit bir kelimenin özgün halinde bırakılmasındaki mantığı anlayamadım. Ne gerek vardı ki dümdüz yazılabilirdi. Sadece önemli olanlar dipnotta olmalıydı bence. Okumasanız aklınız kalıyor, okusanız ahengi bölüyor. Öyle bir ikilemdi.
Poe, üniversite yıllarımdaki favori yazarlarımdan biriydi; çoğu kişi gibi ben de onu Memet Fuat ve Tomris Uyar çevirilerinden tanıdım. Yıllar sonra yeniden (bu kez tüm öykülerini) okuyorum; Hasan Fehmi Nemli’nin bol dipnotlu, yetkin bir çevirisiyle. Nemli sadece iyi bir çeviri yapmakla kalmamış, kitabın sonundaki öykülere ilişkin açıklamalarda, öyküyü esinleyen olası kaynaklara da ışık tutmuş. Önsözde belirttiği gibi, sayfa altlarındaki dipnotların çoğu ek bilgi olarak veriliyor; yani dikkati dağılan okur, dipnotlara bakmadan da öyküleri takip edebilir. (Bu çeviri şimdi başka bir yayınevinde, sanırım.)
Bu ilk ciltte daha önceki derlemelerde de yer alan en ünlü gizem, dehşet ve dedektiflik öyküleriyle, iki politik taşlama yer alıyor. 27 yıl sonra favorilerim değişmedi: Kızıl Ölümün Maskesi, Usherlar’ın Çöküşü, Kuyu ve Sarkaç, Aksak Kurbağa, Boşboğaz Yürek, Altın Böcek, Şişede Bulunan Mektup, kanımca sadece kendi türünün değil, öykü sanatının zirve noktalarını oluşturuyor. Bu listeye, ilk kez okuduğum harika bir alegori olan William Wilson’ı ve absürdlüğüyle beni benden alan Tükenmiş Adam’ı ekleyebilirim.
İkinci okumada, Poe’nun aslında tam da gotiğe denk düşmediğini, “kara romantizm” kadar, çözümlemeye de önem verdiğini ve daha çok, insanın psikolojisinin karanlık tarafına sızmaya çalışan bir yazar olduğunu fark ettim. Dupin karakterinin sahneye çıktığı (ve benim hiç hazzetmediğim) polisiye öykülerindeki abartılı tümevarım gösterilerini bir yana bırakırsak, diğer öykülerde de doğaüstü durumlara alternatif bir sebep eklemeye gayret etmiş: Örneğin, zihinsel rahatsızlık, sinir gerginliği, alkol veya uyuşturucu gibi. Elbette bunu doğrudan açıklama olarak vermiyor; dikkatli okurun, güvenilir olmayan anlatıcının durumunu göz önünde tutması gerekiyor. Ayrıca diğer 2 cilde de göz attığımda, Poe’nun çok geniş bir tür skalasında ürün verdiğini görüyorum. Öyleyse, Poe’yu gotik gizem/dehşet türünün öncülerinden biri olarak görmek yerine, genel olarak öykü türünün gelişiminin mihenk taşlarından biri olarak görmek, daha doğru olur.
İletişim yayınları çok güzel çalışmış, baştaki kronoloji çok faydalı, baskı, kapak vs her şey iyi. Öykülerin hepsi çok iyi değil ama iyileri insanı gün boyu etkileyebiliyor.