Şairlerin güzelliğini anlatmak için yeterli kelime bulamadığı, tek taşına bile bütün Acem mülkünü feda ettikleri medeniyetler şehri İstanbul. Şüphesiz her dönemde olduğu gibi Bizans ya da bir başka değimle Doğu Roma İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü yıllarda da birçok sebeple İstanbul’a gelen yabancılar vardır. Fetihten önce çeşitli ülkelerden değişik sebeplerle buraya gelen veya başkalarından öğrendiklerini yazan seyyah ve yazarların günümüze kadar ulaşabilen hatıraları Ortaçağ dünyasının bu önemli şehrinin görünümünü bir dereceye kadar tanıtmaktadır. 1996 yılında başlayan bu çalışma ile Bizans döneminde İstanbul’a gelen Hacılar, Haçlı askerleri, seyyahlar ve elçilerin tarihe tanıklıkları eşliğinde 1453’den önceki Konstantinopolis’e ışık tutulmaktadır.
Türk sanat ve kültür tarihçisi. Araştırmalarını özellikle Bizans sanatı konusunda yoğunlaştırmıştır. 3 Ocak 1924’te İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini Kadıköy Saint-Louis ve Saint-Joseph Fransız ‘okullarında tamamladıktan sonra 1943’te Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. Aynı yıl arkeoloji ve sanat tarihi okumak üzere Almanya’ya gitti. 1944’te Viyana Universitesi’nde, 1944-1945’te Berlin Universitesi’nde öğrenim gördü. 1945’te yurda dönerek İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde yükseköğrenimini sürdürdü ve 1948’de mezun oldu. Aynı yıl Sanat Tarihi Kürsüsü’nde asistanlığa atandı ve 1952’ye değin bu görevi sürdürdü. Asistanlığı süresince, Profesör E.Diez, Profesör P.Schweinfurth ve Profesör K.Erdmann’m Almanca, Profesör A.Gabriel’in Fransızca verdiği ders ve konferansları Türkçe’ye çevirdi. 1950-1953 arasında Profesör A.M.Mansel başkanlığında Side’de yapılan arkeolojik kazılara katıldı. 1952’de Side’deki Bizans yapıları üzerine hazırladığı tezle doktor, 1955’te İstanbul’ daki son dönem Bizans yapılarım konu edinen teziyle de doçent oldu. 1958-1959’da Humboldt bursu ile Münih Üniversitesi’nde çalıştı. 1964’te ilk Osmanlı Devrinin Dinî- İçtimaî Bir Müessesesi: Zaviyeler başlıklı tezi ile profesörlüğe yükseltildi ve bir yıl önce kurulmuş olan Bizans Sanatı Tarihi Kürsüsü’nün başkanlığına getirildi. Edebiyat Fakültesi’ndeki derslerinin yanı sıra, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde ve yurt dışında, özellikle de Balkan ülkelerinde inceleme ve araştırmalar yaptı. Bedestenler konusuna ilk kez eğilen sanat tarihçisi oldu. Bu konudaki araştırmalarının sonucunu 1964’te bir konferansta sundu. 1972-1974 arasında Hacettepe Üniversitesi’nde, 1974’te bir dönem konuk öğretim üyesi olarak Bochum Üniversitesi’nde, 1976’da Paris’te Sorbonne Üniversitesi ve College de France’ta,1983’te yine Paris’te Ecole de Hautes Etu-des’de ders verdi. Yurt içinde ve yurt dışında verdiği pek çok konferanstan başka uluslararası kongre ve toplantılara bildirilerle katıldı. Ayrıca 1958’den, 1982’ye değin Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu üyeliği yaptı. 1983’te yeni kurulan Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları İstanbul Bölge Kurulu üyeliğine atandı ve kurul başkanı seçildi. 1982’de Yüksek Öğrenim Yasası’yla Bizans Sanatı Tarihi Kürsüsü’nün kaldırılmasından sonra Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü başkanlığına atandı. 1957’de Türk Tıp Tarihi Enstitüsü, 1968’de Alman Arkeoloji Enstitüleri ve Türk Tarih Kurumu, 1974’te de Belçika Kraliyet Akademisi üyeliklerine seçildi. Semavi Eyice Türkiye’de Bizans sanatını bilimsel bir bakışla ele alan ilk bilim adamı olmuştur. Türk sanatı üstüne de incelemeler yapmış ve makaleler yazmıştır. Ayrıca Türkiye’ye gelmiş Avrupalı sanatçı ve gezginleri konu edinen yayınlar da yapmıştır. Sanat tarihi konusunda, 4QQ’e yaklaşan yayınıyla en verimli bilim adamlarından biridir. Yurt içinde ve dışında konferanslar verip, kongre ve toplantılarda bildiriler sundu. İlk yazısının yayınlandığı 1946 yılından günümüze gelinceye kadar, Türkçe ve yabancı dillerde olmak üzere 15 kitap, 500'den fazla bilimsel makale ve araştırması basıldı.
Semavi Eyice, 28 Mayıs 2018'de İstanbul'da hayata gözlerini yumdu.
semavi hocamıza yapılabilecek en büyük kötülük kitabın bu haliyle basılmasıdır sanırım. editör hiçbir şey yapmamış, taslağı olduğu gibi basmışlar gibi. anlamsız cümleler, yarım sayfa süren cümleler, eksik cümleler, anlamsızlık, amatörlük. rahmetli semavi hocamız gibi birikim yüklü bir insanın eserinden nasıl bu kitabı çıkarabildiniz anlamak mümkün değil. gerçekten büyük uğraş isteyen bir işi başarmışsınız.
Stefanos Yerasimosun İstanbul kitabıyla bu yaz başlayan Bizans zamanı İstanbul tarihini ve mimarisini anlatan kitaplar rafımın son kitabı. Çok büyük bir beklentiyle almıştım ama zorlanarak okudum, biraz mimari terminolojiye uzak olmamdan, biraz -söylemesi ayıp ama - bahse konu yapıları (Gül Cami, Kalenderhane Cami, Kariye, patrikhane...) görmemiş olmamdan... Yine de bu asırlar boyunca buradan geçen Hristiyan hacıların, görev yapmış elçilerin, İbni Batutayı da içeren müslüman seyyahların dediklerine kulak kabartmanıza mani değil: 1107de şehre uğrayan Norveç Kralı 1. Sigurd askerlerine “dünyanın en zengin şehrine girmekte olduklarını, bu şaşaa karşısında hayran kalıp her şeye uzun uzun bakmamalarını” boşuna söylemiş olamaz değil mi?
Bir sonraki minyatürümü Bizans zamanı İstanbul üzerine yapmaya niyetliyim, ihtimal ki bunları dönüp tekrar okumam gerekecek...
Basım hataları, devrik cümleler, dizgi yanlışlarına insan inanamıyor. Elimdeki versiyon korsan mı diye netten araştırdım hatta, bu nasıl bir edisyon anlayışı! Dokunulmamış ders notları dense adına bir derece... Kitap değil asla baştan sona okunmamış karalamalar, tekrarlar. İçerik de sanırım hocanın engin bilgisini yansıtmıyor, Norveç’ten Konstantinopolis’e gelecek “turistlere” “şehirde ağzınızı açıp güzelliklere aval aval bakmayın” minvalindeki -şu an ancak tersi verilebilecek- öğüt dışında yeni bir şey öğrenmedim. Bizans’ı bilmeyenler için hoş bir başlangıç olabilirdi, basan lütfedip bir baştan sona okusaydı.