Binbaşı Abdürrauf’un Harp Günlükleri Osmanlı Genelkurmayı’nda Alman Komutanların Emrinde
Balkan Savaşları döneminde Şark Ordusu’nda bölük komutanı olarak cephe hizmeti yapan Abdürrauf Bey’in askerlik yaşamının en kritik görevlerinden biri, Birinci Dünya Savaşı’nı da kapsayan yıllarda Genelkurmay karargâhında bulunmasıydı. Abdürrauf Bey ve Almanya’da eğitim görmüş veya iyi derecede Almanca bilen subayların İstanbul’da önemli karargâh, birlik ve kurumlara atanmasının sebebi, Otto Liman von Sanders komutasındaki Alman Askeri Yardım Heyeti’nin Aralık 1913’te İstanbul’a gelip göreve başlamasıydı. Heyet üyesi Alman subayların hiçbiri, iyi derece Türkçe bilmediği, Osmanlı İmparatorluğu ve ordusunu tanımadığı için tercümanlara ihtiyaçları vardı.
Abdürrauf Bey’in günlüklerinin en ilgi çekici kısımları arasında, 1916’da İtilaf birliklerinin Gelibolu’yu tahliyesi sonrasında Enver Paşa ve Bronsart von Schellendorf ile birlikte Çanakkale ziyareti ve Kutülamare zaferi sonrasında gerçekleşen Kafkas ve Irak cepheleri gezisi yer alır. Bu geziyle ilgili elimizde çok az bilgi bulunduğu için Abdürrauf Bey’in şahitliği çok önemlidir.
Binbaşı Abdürrauf Bey’in, askeri tarih uzmanı Prof. Dr. Mesut Uyar tarafından yayına hazırlanan harp günlükleri, Osmanlı’nın son yıllarında imparatorluğun elemli günlerine tanıklık ediyor, Balkan Savaşları’na muharip subay olarak cepheden, Birinci Dünya Savaşı’na Alman komutanların emrinde görev yaptığı Genelkurmay karargâhından bakmamızı sağlıyor.
Çatalca'ya kadar dayanan bulgarları herkes duymuştur. Ancak o günleri birebir harekatın içindeki görgü tanıklığıyla okuyarak ve ordunun gerçek halini göreceksiniz. Osmanlı'nın neden hasta adam olarak nitelendiğini anlayacak, Balkan savaşı sonrası ordumuzun almanlara teslim edilişine şaşıracaksınız. Ve kaybedilen 1. dünya savaşı sonrası Ergenekon davasına benzer şekilde harekat ve diğer birçok planlarımızın ve arşivimizin bir kısmının almanyaya nasıl kaçırıldığına şaşıracaksınız. Gerçekten tarihi anlamda çok yüksek öneme sahip bir günlük tutmuş subayımız....
Nazım paşa o kadar erken ve ileride taarruza kalkıyor ki yazılan hatıratlarda kimse Kırkkilise muharebesine yetişememiş. Bu seferki mağdur Abdürrauf Bey. Kitabın sonunda Alman Askeri Misyonuna dair bilgilendirici ek çok verimli.