Jump to ratings and reviews
Rate this book

Dünya Döner Renkler Kalır

Rate this book
Düşlerini ve renklerini kaybetmeyenlere...

İnsanın düşlerini yitirmesinin kederi hiçbir şeye benzemez.

Çanakkale’ye köprü yapılacağı söylentisiyle birlikte arsa simsarları ortalıkta fink atmaya başlayıp da orada yaşayanların bile varlığından haberdar olmadığı büyük dedelerden ve ninelerden kalan araziler ortaya çıkmaya başladığında bir ailenin de kaderi yeniden yazılacaktır...
Dünya Döner Renkler Kalır, aileyi, dostluğu, insanlığı, aşkı sorgularken, bir yandan bir avuç insanın doğanın katline karşı verdiği mücadelenin, bir yandan da geçmişten gelen acılar ve sırlarla nasıl baş etmeye çalıştıklarının hikâyesidir.

“Herkes değişir, her şey değişir, geriye renkler kalır.
Aşkın her girdiği ruhta farklı bir şekle büründüğünü anlarsın artık.
Kendinden kaçmak isterken yolunu kaybedersin sonunda.
Her şey ama her şey değişir, geriye sadece renkler kalır.

Bu renkler bazen yıllardan beri çiçek açmaya devam eden bir sümbül ya da lale, bazen atadan kalan toprağın üzerindeki ağaçlar, bazen eksik kalmış bir aşk, bazen tutku, bazen sevgidir. Dünya döner renkler kalır. Her rengin kendine özgü bir anlamı vardır. Önemli olan bizden geriye hangi rengin kalacağıdır...”

496 pages, Paperback

First published January 1, 2021

2 people are currently reading
24 people want to read

About the author

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
3 (30%)
4 stars
2 (20%)
3 stars
2 (20%)
2 stars
2 (20%)
1 star
1 (10%)
Displaying 1 - 3 of 3 reviews
Profile Image for Meltem Sağlam.
Author 1 book158 followers
June 24, 2024
Yazar bu romanı ile 2022 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü aldı. Bir ‘ilk roman’.

Öncelikle kitap hakkında bu ortama uygun olarak yazdığım kısa yorumumu, bir sonraki paragrafta paylaşmak istiyorum. Daha sonra da kendim için detaylı olarak yazdıklarımı, ilgilenebilecek okurlar için aşağıya ekleyeceğim.

2022 yılının ödüllü bir kitabı olduğu için okumak istemiştim. Hatta yazarın isim benzerliği ile dikkatimi çeken ‘Zaman Geçer, Sesler Kalır’ isimli ikinci romanını da edinmiştim. Bu romanı zor tamamladım. Rafine bir anlatım, daha az karakter ve iyi bir kurgu ile hem daha kısa, hem de ilgi çekici, zevkli bir metin ortaya çıkabilirdi. Umarım ikinci kitapta farklı bir bakış bulabilirim.


Sözkonusu olan ödüllü bir kitap olunca ve bir okur olarak haksızlığa uğramış duygusu oluşunca, düşüncelerimi daha detaylı yazmak istedim.

Uzun ve konu için gerekli olmayan betimlemelerin ve belirsizlik oluşturan geçişlerin bolca yer aldığı bir roman. Geriye dönüş tekniği ile güçlendirilen duygusal anlatım, yerini zaman zaman bilinç akışı tekniğine bırakıyor. Genel olarak kronolojik anlatım kullanılmış. Ancak, tüm bu geçişler ve gayretler, romanın temposunu belli bir düzeye getirmeye yetmemiş.

Geçişlerde, hangi kahramanın anlatıldığı ve kahramanlar arasındaki ilişki zor anlaşılıyor, hatta kitabın başlarında geri dönüşlerle tanımaya çalıştım her birisini. Öyle ki, yüz sayfayı okuduktan sonra, yazarın kişilerin hikayelerini karıştırdığını düşünerek, başa dönüp metni tekrar gözden geçirdim.

Sayısız Türkçe hatası var. İmla hataları, özellikle de Türkçe cümle dizimine uymayan cümlelerin yer aldığı bölümler okumayı zorlaştırıyor. Hiç bir şekilde editör kontrolünden geçmemiş gibi... Hatta isimler bile değişmiş; Civan, Cihan olmuş (sf; 277).

Romanın konusu, vasat Türk dizisi senaryosu olabilecek bir konu ve sanki bu amaçla yazılmış duygusu uyandırdı. Klişelerle, ergen cümleleri ve davranış kalıplarıyla dolu, lise öğrencisinin günlük notlarına benzeyen, çok kötü kurgu ile yazılmış bir metin. Üstelik, kahramanlar arasındaki ilişkiler, toplumsal cinsiyet farklarına dayalı olarak kurgulanmış ve yaşam tarzları dikkate alındığında uyumsuzluk şaşırtıcı, diyaloglar ve iç sesler rahatsız edici. Metinde, ‘normalde’ kelimesiyle kullanılan şöyle bir cümle var; “… Normalde erkeğe hayran olunması beklenirken özellikle de o dönem için bizim ilişkimizde tam tersi vardı….”, (sf; 355). Anladığımdan emin değilim.

500 sayfalık roman, gereksiz cümleler, betimlemeler ve tekrarlar, tekrarlar, tekrarlar nedeniyle yılan hikayesine dönüşmüş. Hatta 420 ve 480’inci sayfalarda, faklı olaylarda yaşanan aynı durum/duygulanım için aynı kelimelerle kurulmuş bir cümle yer alıyor. Karakterlerin neden sürekli kahve içtiklerini, neden her bölümde ağlamak ve birbirlerine bu kadar çok sarılmak zorunda olduklarını anlayamadım. Bir de, neden 50 yaşındaki insanların, her şeye 18 yaş tepkileri vererek, sürekli utandıklarını, ilgili ilgisiz yüzlerinin kızardığını da…

Konu hakkında da yazılabilecek daha birçok tutarsızlık var.

Kahramanların ilişkileri anlamında yaratılmaya çalışılan ortam; geçmişlerinde şiddetli travmalar yaşayan karakterlerin, bir gün herşeyin itiraf edilmesi ile gerçeklerin ortaya çıkması sonrasında sarsıntılı bir etkileşim ve rahatlama yaşamaları ve depresif hayatlarını arkada bırakmaları. Ancak bu kadar derin travmaları olan karakterlerin hepsi, iyi hayatlar yaşayan, başarılı insanlar ve sanki depresyon bir gün aniden akıllarına gelmiş gibi.

Olmasa da olur karakterler ve zorla metne dahil edilmiş sosyal sorumluluk projesi gibi bölümler, her iletişimden, olaydan sonra, zaten okuyucunun anlayabileceği duygulardan, aynı cümleler ile ve tüm detayları ile bahsedilmesi, metinde şişkinlik ve rahatsızlık yaratmış.

Ödül almış bir romandan daha iyi bir metin, seçici kuruldan da daha özenli bir seçim beklerdim. Ödüle layık bir roman yoksa, yarışmanın değerini korumak adına o yıl ödülsüz geçirilmeli. Zaman kısa, okuma seçkimizi özenle yapıyoruz. Hak etmeyen bir kitabı ödül vererek okur beğenisine sunmak, en hafif ifadesiyle okurlara haksızlık etmektir.
Profile Image for Nazan.
8 reviews
December 28, 2022
2022 yılı Yunus Nadi Roman ödülünü aldığı için bu kitabı okudum. Kurgusu çok kötü, Türkçe güzel kullanılmamış, imla ve dilbilgisi hataları var. “Islak kek fırından çıktığında demlenmiş çayın kokusuyla harmanlanan rayiha evin her köşesini neşeyle kapladı” gibi gereksiz cümlelerle dolu. Kitabın başlığı ilgi çekiyor ancak üzerinde düşününce saçma bir cümle olduğunu anlıyorsunuz. Dönmek ve kalmak arasında nasıl bir bağ var acaba? Zaman geçer, renkler kalır dense daha doğru olurdu. Çok sayıda karakter var ve bunlardan bazıları gereksiz. Mesela Rüya. Mesela Aybars bu kişilerin kurguya bir katkı sağlamadığını düşünüyorum.Romanın ana motifi olan gizemli konusu gerçek hayatta hiç olmayacak bir şey! Bu romanda toplumsal bir unsur yok ve doğa katliamına karşı bir mücadele ruhu da göremedim. 496 sayfanın sadece 10 sayfası doğa ile ilgili. Romanın çoğunluğu yenilen yemeklerin tanımlanması, yemek tarifleri ve giyilen kıyafetlerin şıklığı ile ilgili. Gereksiz yere uzatılmış bir roman bu bakımdan da çok sıkıcı buldum. Benim gençliğimde Barbara Cartland romanları çok popülerdi. Onlar bile bu romandan daha iyi idi. Üzgünüm ama bu roman hiç olmamış her şeyden biraz derken hiç bir şey olmuş. Metroda giderken okunabilir.
9 reviews
January 26, 2022
Çok güzel bir kitap keyifle okudum. Herkese tavsiye ederim. Hayatın içinden okurken kendinizi içinde buluyorsunuz. Buna içinde tanıdık olayların olması ve de çevreci olması kitabı taçlandırıyor. Zambra Mora
Displaying 1 - 3 of 3 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.