“18 Kasım 1916 - Öğleden önce saat 10.00’da eş-Şeyhu’t-Tani el-Hâlidî Muhammed en-Nakşibendî-i Küfrevî”nin Kızılmescit’teki türbesini ziyaret ettim. Küçük bir türbe. Şeyhin kabri ve yanında kardeşinin oğlu olduğunu türbedarın ifade ettiği bir zatın kabri vardır. Şeyhin kabrinin örtüsü sırma işlemeli, elmas, yakut gibi taşlarla süslü (Bu taşların elmas, yakut, zeberced / zümrüt olduğunu türbedar söylemişse de gerçek olmasa gerek). Diğer kabir de sırma işlemeli örtülü. Bu türbeye Ruslar ilişmemiş. Türbelerin kapıları gümüş ve altın kakma. Kıymetli halılar var fakat çoğu çürümüş. Bu türbeyi Sultan Hamid yaptırmış. Daha sonra Bitlis’in daha bir iki harap türbe gibi yerlerini gördükten sonra konutuma dönüş.”
Mustafa Kemal Atatürk’ün Doğu Cephesinde (Diyarbakır, Siirt) görevli iken bizzat kendi el yazısıyla kaydettiği Hatıra Notları hem tarih bilimi açısından hem de Türk milleti açısından son derece değerlidir. Bu çalışma, Atatürk’ün daha sonra genişletmek üzere aldığı notlardan oluşmaktadır. Günlük tarzında olmasına rağmen günlük üslubuyla kaleme alınmamıştır. 7 Kasım 1916’da başlayan notlar 25 Aralık 1916 tarihli yarım bir bölümle bitmektedir. Dolayısıyla yaklaşık iki aylık bir süreyi kapsamaktadır.
Kemal Atatürk, originally Mustafa Kemal led and founded modern Turkey, in 1919 organized the nationalist party, established a rival government to the Ottoman sultan, and after a civil war served from 1923 as president of the republic.
Ali Riza, a customs official, turned lumber merchant, fathered Mustafa, and died during his boyhood. Zubeyde, his mother, a devout and strong-willed woman, reared him and his sister. People first enrolled him in a traditional religious school, but he quickly switched. In 1893, he entered a military high school, where his mathematics teacher gave the second name Kemal, meaning perfection, to young Mustafa in recognition of superior achievement. People thereafter knew him as Mustafa Kemal.
From the academy in Istanbul in 1905, Mustafa Kemal graduated with the rank of staff captain.
In 1915, when people launched campaign of Dardanelles, Mustafa Kemal, colonel and hero, won successive victories and finally repelled the invaders. Promoted to general at 35 years of age, he liberated two major provinces in east in that year of 1916. In the next two years, he as commander of several armies in Palestine and elsewhere stopped the enemy advance at Aleppo to achieve another major victory.
On 19 May 1919, Mustafa Kemal Pasha landed in Samsun, the port on Black Sea, to start independence. In defiance, he rallied a liberation army in Anatolia and convened the congress of Erzurum and Sivas as the basis for the new effort. On 23 April 1920, people inaugurated the grand assembly. They elected Mustafa Kemal Pasha.
His forces fought on many fronts to victory against rebels and invading armies. Following the triumph at the two major battles at Inonu in west, the grand assembly conferred the title of commander-in-chief with the rank of marshal on on Mustafa Kemal Pasha. At the end of August 1922, the armies won their ultimate victory. Within a few weeks, people completely liberated the mainland, signed the armistice, and abolished the rule of the dynasty.
In July 1923, people signed the treaty of Lausanne with Great Britain, France, Greece, Italy, and other powers. In mid-October, Ankara served as the capital of the new state. On 29 October, people proclaimed and unanimously elected Mustafa Kemal Pasha.
Dramatics account fifteen-year saga of Atatürk. With indefatigable determination, he created a new political and legal system, abolished the caliphate, made secular education, gave equal rights to women, changed the alphabet and the attire, and advanced arts, sciences, agriculture, and industry.
In 1934, the parliament adopted the surname law and then gave him the name "Atatürk," father.
Following an illness of a few months, the liberator and the father on 10 November 1938 died. Nevertheless, his legacy to his people and the world endures.
Atatürk’ün 1916 yılının 3 ayında tuttuğu günlüğü. Günlük yaşamından, iş ilişkilerinden, okuduğu kitaplardan bahsediyor. Okuduğu kitaptaki olayları anlattığı bir sayfayı okurken tebessüm etmeden edemedim.. Ayrıca bu yıllarda bölgedeki sefaleti, bu sefaleti gördüğünde hissettiklerini aktarmış. Yolların kenarında açlık ölmüş insanların cesetleri, öksüz kalmış çocukların perişanlığı var. Hayallerini, yapmak istediklerini görüyorsunuz. Kadınların toplumdaki yerinin düzeltilmesi için yapılması gerektiğini düşündüğü şeyleri yazmış. Tekrar ediyorum, yıl 1916...
1916'da kadınların örtünmesinin kaldırılması ve güçlü-çalışan-sosyal hayata vakıf anneler yetiştirmekten bahsetmesi... cepheye gidip ordu teftiş ettiği 1 ayda not aldığı kadarıyla 5 kitap bitirmesi...başka yorum yapmayacağım.
Kasım-Aralık 1916. Mustafa Kemal Atatürk doğu cephesi'nde (Diyarbakır, Siirt) görevlidir. Bu dönemde ciltli bir deftere günlük notlar yazar. Yaklaşık iki aylık sürede, bizzat kendi el yazısıyla kaydettiği hatıra notlarını hem orijinal sayfaların tıpkıbasımından incelemek hem de diğer sayfada günümüz Türkçesiyle okumak şansını buluyoruz bu kitapta. Bu notlarda Atatürk'ün doğuda gördügü insan ve coğrafya manzaraları, komuta ettiği birliklerin durumu, haberleştiği yakınları ve dostlarının adları yer alıyor. Tabii bir de okuduğu kitaplar. Savaşa, kış şartlarına ve diğer tüm zorluklara rağmen okumaya ara vermeyen Gazi, kitaplar hakkında da kısa notlar düşmüş. Hacim olarak küçük ancak içerik olarak çok önemli bir eser.
Tek oturuşta bir saatten az sürede bitirebileceğiniz bir kitap. Fakat içeriği oldukça kayda değer. Atatürk’ün 1916 yılının 3 ayında tuttuğu notlarda kendisinin günlük yaşamını, ilişkilerini, rutinlerini görüyorsunuz. Ayrıca bu yıllarda bölgedeki sefalet de notlarına yansımış. Bir yandan da fikir dünyasını nasıl beslediği, ne tür kitapları okuduğunu not etmiş, kitaplar hakkında yazmış. Büyük liderin günlük yaşayışı ve başka bir çok açıdan şahane çalışma...