Rivayet odur ki, şehr-i İstanbul’da gözlerini gökyüzüne çeviren bir delikanlı, hemen oracıkta âşık oluvermiş gümüş ışıklarıyla şehrin üstünü örten Ay’a. Ay’ın da kendisine âşık olduğunu hiç bilmeden, her gün onu görmeyi dileyerek yaşayıp gitmiş. Ta ki bir gün Ay, ışıklarını şehrin üstünden çekene kadar...
Delikanlı artık ay ışığından yoksun İstanbul sokaklarında, izbelerde, dehlizlerde aramış sevdiğini. Sonsuz bir gecede, onun ışığında sonsuz bir uykuya dalmayı dileyerek...
Harun Candan, üçüncü romanı Yarım Ay’da, bir aşk ve cinayet öyküsü anlatıyor. Sevdiği kızın ortadan kaybolması üzerine, giderek kendisini de ölüme yaklaştıran izlerin peşine düşen Can, arkadaşı acar gazeteci Ahmet’le birlikte, birbiri ardına işlenen cinayetleri kadim zamanlardan kalan öyküler ve metinler eşliğinde çözmeye çalışırken, estetik ve ölüm arasındaki o ezeli gerilimle, yalnızca yaratarak değil yok ederek de var olan sırlı insan doğasıyla yüzleşecektir.
1987 yılında İzmir’de doğdu. Buradaki ilk ve ortaöğreniminin ardından 18 Mart Üniversitesi Gökçeada Meslek Yüksekokulu’nda Halkla İlişkiler ve Reklam okudu. 2009’dan itibaren İstanbul’da yaşamaya başladı. Evli. İlk kitabı Hayalname 2014’te İletişim Yayınları’ndan çıktı.
Kitap Birinci-ikinci- üçüncü kitap şeklinde üç bölümden oluşuyor. Birinci kitapta çok bunaldım, bazı yerler bana saçma ve uç geldi. Can'ın Selene'ye olan sevgisi saplantı şeklinde göründü. Ama ikinci kitapta daha rayına oturdu her şey. İkinci ve üçüçüncü kitapta yazarın anlatımını ve olay örgüsü mükemmel olmuş derken yazar kitabı çok saçma bir şekilde bitirdi :( (tamamen benim şahsi görüşüm.) (not: Bu kısımdan sonrası spoiler içerir) Kitapta resim ve ressamlarla ilgili şeylerin geçmesi benim hoşuma gidiyor. Cinayetlerin sanat tarihi ve edebiyat ile ilintili hale getirmesini çok zekice olmuş.
Karisik duygular icindeyim. Ana karakterin ilk bolumde tam bir toksik turk erkegi idi. Sevgi diye adlandirdigi seye ben sahsen saplanti derim. Ikinci yaridan sonra neyse ki bu his yasanmamis bir askin uktesine donustu de sempatiklesti. Kitaptaki cinayet(ler)in resim, edebiyat hatta arkeoloji ile kurgulanmasi yeni degil evet ama guzel bir fikirdi. Fikir guzel ama islenis -bence- daha derin olabilirdi. Yine de beni turkiyenin guzel memleketlerinde bir yolculuga cikartmasi ve sanatsal atiflari ile ortalama bir kitap olarak rafimda yer alacak.