Cemal Süreya hayatını şöyle özetlemiş “1931 yılında doğdum. Annem çok küçükken öldü. 1948’de Dostoyevski’yi okudum. O gün bugün huzurum yoktur.”
Bu psikobiyografi; çok küçükken anneyi kaybetmeyi bir uca, on yedi yaşında Dostoyevski okumayı ve bu tutkunun bir daha hiç kaybolmayışını diğer uca koyup bunları nasıl bağlayabileceğimize dair bir öneri de…
Tüfekli iki erin nezaretinde. Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular. Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar. Tarih öncesi köpekler havlıyordu. Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler. Duyarlığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki. Anam sürgünde öldü, babam sürgünde öldü…”