Sigmund Freud, Birinci Dünya Savaşı patlak verdikten altı ay sonra, 1915’te kaleme aldığı “Savaşın Hayal Kırıklığı” ve “Ölümle İlişkimiz” başlıklı iki denemeden oluşan bu çalışmasında insan doğasına ve topluma yönelik hoşnutsuzluğunu ve hayal kırıklığını ele alıyor.
İlk denemede savaş öncesinde Avrupa’da ulaşıldığı düşünülen ideal kültürel atmosferin, farklı kültürlerin sorunsuzca bir arada yaşayabilmesi ve sınırların ortadan kaldırılmasıyla norma dönüşeceği varsayılan ütopik barış ortamının aslında koskoca bir seraptan ibaret olduğunu hayal kırıklığıyla tespit eden Freud, savaşın insanlar ve kültür üzerinde yarattığı yıkıma odaklanarak kültür insanıyla ilkel sayılan insanı kıyaslayıp ilkelliği hâlâ içimizde taşıdığımızı ve savaşın bunu gün yüzüne çıkardığını dile getiriyor. İnsanın yırtıcı ve acımasız doğasının yanlış değerlendirilmesinden kaynaklanan bir yanılsamayı disiplinlerarası bir bakış açısıyla irdeliyor.
İkinci denemede insanın ölümle ilişkisine, bunun nasıl bozulduğuna odaklanarak ölüme bakış açımızda tarih boyunca yaşanan değişimlerin izini sürüyor. Tektanrılı dinlerin yaygınlaşmasıyla antikçağlarda olduğundan bambaşka bir çehre kazanan ölümün kaçınılmazlığının barış zamanlarında zihinlerden tamamen silindiğini, kendi ölümümüzü gerçekdışı sayıp reddederken öldürme arzusunun bilinçdışımızda var olmaya devam ettiğini açıklıyor.
Dr. Sigismund Freud (later changed to Sigmund) was a neurologist and the founder of psychoanalysis, who created an entirely new approach to the understanding of the human personality. He is regarded as one of the most influential—and controversial—minds of the 20th century.
In 1873, Freud began to study medicine at the University of Vienna. After graduating, he worked at the Vienna General Hospital. He collaborated with Josef Breuer in treating hysteria by the recall of painful experiences under hypnosis. In 1885, Freud went to Paris as a student of the neurologist Jean Charcot. On his return to Vienna the following year, Freud set up in private practice, specialising in nervous and brain disorders. The same year he married Martha Bernays, with whom he had six children.
Freud developed the theory that humans have an unconscious in which sexual and aggressive impulses are in perpetual conflict for supremacy with the defences against them. In 1897, he began an intensive analysis of himself. In 1900, his major work 'The Interpretation of Dreams' was published in which Freud analysed dreams in terms of unconscious desires and experiences.
In 1902, Freud was appointed Professor of Neuropathology at the University of Vienna, a post he held until 1938. Although the medical establishment disagreed with many of his theories, a group of pupils and followers began to gather around Freud. In 1910, the International Psychoanalytic Association was founded with Carl Jung, a close associate of Freud's, as the president. Jung later broke with Freud and developed his own theories.
After World War One, Freud spent less time in clinical observation and concentrated on the application of his theories to history, art, literature and anthropology. In 1923, he published 'The Ego and the Id', which suggested a new structural model of the mind, divided into the 'id, the 'ego' and the 'superego'.
In 1933, the Nazis publicly burnt a number of Freud's books. In 1938, shortly after the Nazis annexed Austria, Freud left Vienna for London with his wife and daughter Anna.
Freud had been diagnosed with cancer of the jaw in 1923, and underwent more than 30 operations. He died of cancer on 23 September 1939.
“Gelgelelim savaş ortadan kaldırılamaz; halkların varoluş koşulları bu kadar farklı olduğu ve aralarındaki antipati bu denli şiddetli olduğu sürece, savaşlar da kaçınılmaz olarak var olmaya devam edecektir.” Bu kitaptan önce Erasmus’un 1515 yılında yazdığı Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş kitabını okumuştum. Bu kitap da o kitaptan 400 yıl sonra 1915 yılında 1.Dünya Savaşı esnasında yazılmış. Bu, iki kitaptaki düşünce farklılıklarını anlaşılır kılıyor. Kitap iki makaleden oluşuyor. İlk makalede savaş kavramını birey ve psikanalitik açıdan ele alıyor ve bu yaklaşım bana çok hitap etmedi. Ölüm kavramını ele aldığı ikinci makale ise çok güzel bir makaleydi. Çevirmen notları makalelerdeki atıfların anlaşılması için çok faydalıydı.
daha fazla freud okumalıyım. daha önceden düşündüğüm veya hissettiğim şeyleri kitaplarda bulmak harika bir şey.
“İllüzyonlar kendilerini bize sunarak bizi hazsızlık duygularından kurtarırlar ve bunların yerine hazların tadını çıkarmamızı sağlarlar. O halde günün birinde bir nebze gerçeklikle karşılaştıklarında, paramparça olacaklarını yakınmaksızın kabullenmek zorundayız.” “Hayat oyunlarında riske atılabilecek en büyük şey, yani hayatın kendisi riske atılmazsa hayat cazibesini yitirir, yoksullaşır.” “Yelken açmak gerek, yaşamak değil!”