“En iyi ihtimaller bile yorucu sonuçlara ulaşıyor, her olumlu ihtimal yeni ve daha büyük çabalar gerektiriyor, dünyanın yorgunluğu asla bitmiyor.”
Ömer F. Oyal son romanı “Doğum Günüme Çağırmak İstediğim Tek Kişi”de doğum gününün gecesinde uyku tutmayan bir akademisyenin zihninin saplantılı akışına bizi davet ediyor. Üzerinde çalıştığı konunun öznesi olan Evliyâ Çelebi’nin kendi hayatını nasıl ele geçirdiğini bize tutkulu ve takıntılı bir dille anlatıyor. Kitaplarla, kâğıtlarla, sonu gelmeyen düşünce silsilesiyle yaşayanların dünyasında zehir gibi gezinti…
“Zihin ya sövgüyle ya da bir alıntıyla durmadan uyarılıyor. Efendi’nin zihninde durmadan bir alıntı; hangi ciltten, hangi fasıldan olduğu belirsiz bir yazı parçası yükseliyor. Suda bir türlü batmayı beceremeyen kesik kelleler gibi inatla bir inip bir çıkıyorlar. İsmail Maşukî’nin ve diğerlerinin vücutlarından ayrılmış başlarının Ahırkapı’dan Rumelihisarı Kayalar Mescidi’ne kadar bata çıka ilerleyişinden beter bir inat. Akla gelenlerin birbirlerine nasıl ve hangi yolda seslendikleri de belirsiz. Efendi’ye birbirinin yerini alan görüntüleri seyretmekten başka yapacak şey kalmıyor.”
1959 yılında İstanbul'da doğdu. 1982'de Boğaziçi Üniversitesi İşletme Yöneticiliği'ni bitirdi. Yeni Olgu, Söz, Gelecek, Radikal Kitap, Insight Turkey, Mesele gibi çeşitli dergilerde yazıları çıktı. Halen Orta Asya-Kafkasya Raportörlüğü yapmaktadır. "Magda Döndüğünde” romanıyla 2016 yılı Ankara Üniversitesi Roman Ödülü’nü almıştır.
bir araştırmacının düşüncesi uykusuz bir gecede araştırma konusuna takılıyor. araştırma konusu, evliya çelebi. böyle ilginç bir başlangıç noktasından hareket ediyoruz. evliya çelebi ilgi çekici en başta. evliya çelebi ile yüzyıllar sonrasındaki araştırmacısı arasındaki ilişki romansal anlamda vaatkar. fakat hemen sonra, araştırmacının uykusuz ve huzursuz bir gecesinde evliya çelebi'nin de uykusuz ve huzursuz bir gecesine konuk olduğunu görüyoruz. haliyle roman dünyası bir anda daralıyor, sıkışıyor. artık ne okursak okuyalım, hikayede neyle karşılaşırsak karşılaşalım kahramanın gece olacağı ortaya çıkıyor.
zaten peşin peşin bir düşünce savrulmasına başladığımızı biliyoruz romana başlarken. şimdiki zamanda araştırmacı kahramanla böyle kuruluyor hikaye. fakat öteki zamandaki evliya çelebi'nin de uykusuz gece baskısındaki düşünce savrulmalarını okumak romanı boğuyor. evliya çelebi tarafı daha başka olsa, evliya çelebi'yi daha farklı görsek roman da daha dolu, daha zengin, daha renkli olabilirdi. yazar geceyi neredeyse kusursuz hissettiriyor. fakat bu başarısı daha iyi bir roman yapmıyor bu romanı. aksine evliya çelebi, yüzyıllar sonra onu araştıran kahraman ve bunun etrafında dönen hikaye, iyi romanlardaki gibi ortaya atılan sorular, sorgulamalar önemini kaybediyor, neredeyse bahsedilmez hale geliyor.
ama elbette öyle değil de şöyle olsaydı eleştirisi bir yere kadar. buraya kadar.
10'dan fazla kitabı olan Ömer F.Oyal 'le YKY İstiklal Caddesi Mağazasında ayın yazarı olması sebebiyle tesadüfen tanıştım. Resmen göz kırptı bana👀 . Doğum Günüme Çağırmak İstediğim Tek Kişi ise farklı bir okuma süreci sunuyor okura. Öncelikle ağır ilerleyen bir roman, akıcı değil. Ama garip bir şekilde bırakmak istemiyorsunuz. Olay da yok merak unsuru da... Diyalog hiç yok. Yazarın zihninde gezinerek akan sayfalar ...Dikkat istiyor... Tekrar tekrar okuduğum sayfalar oldu. . Doğum günü gecesinde uyuyamayan bir akademisyenin araştırma konusu olan Evliya Çelebi ile iç içe geçmiş hayatının kısacık bir kesitine tanık oluyoruz. . Romanda en çok Evliya Çelebi'nin kişiliğini ve Seyahatname'yi yazış şeklini sevdim ♥️ . Sürekli yeni bilgiler eklenen, sürekli temizle çekilen, Çelebi'nin bazen hiç gitmediği yerleri görmüş gibi anlattığı bazen fazlaca abarttığı, biteceğine dair umutların tükendiği, hizmetkarların bile tepki duyduğu Seyahatname...( Okuma fikri hemen çık aklımdan!) . Çelebi oldukça da matrak biri aslında 😊 kaygıları, beklentileri, endişeleri ile kanlı canlı bir insan formunda ilk kez çıktı karşıma. Zaten yazar Çelebi hakkında ince ince, satır aralarında o kadar güzel bilgiler veriyor ki tanımış gibi oldum. .. Kitabın ince mizahını da çok beğendim🤣
Bir araştırmacının araştırma öznesine bu kadar saplantılı bir şekilde bağlanması da ilginçti. . Sonuç olarak kitabı sevdim, yazarı tanıdığım için de mutlu oldum 🥰 .
"Önemli olan Hezarfen Ahmet Çelebi diye birinin Galata Kulesi'nden gerçekten uçup uçmadığı değil, göğe uçulacak cesarete ve hayal gücüne hiçbir zaman yol verilmeyisi." . "Uygun zamanda toprağa ekilmiş yargılar ölmez. " . "Yolculuk cehennemin yarısıysa ,cennetin de yarısıdır." . #doğumgünümeçağırmakistediğimtekkişi #ömerfoyal #
5 aydır üzerinde çalıştığı kitabın öznesi “Efendi- Evliya Çelebi”yi zihninden uzak tutmayı başaramayan yazarın, yazının konusu karakter ile arasındaki mesafeyi kaybederek, bir saplantı haline gelmesi, şimdiki zamanda doğum gününün uykusuz gecesinde Efendi’nin de uykusuz olduğu bir gece kurgulayarak bugünde geçmişi inşa ettiği, anlatımına, diline, kurgusuna bayıldığım kitap.
Evliya Çelebi’nin uzun yıllar süresince seyahatlerinde merak duygusuyla kayda aldığı yerler, kişiler, olayları içeren kitabı üzerinde sürekli eklemeler ve kitabını haritalarla bezeme düşüncesi ile tamamlanması imkansız bir kağıtlar yığınına çevirmesinin “eserinin dünyayı kaplaması saplantısı” na dönüşmesi.
Efendi, dönemin siyasi gelişmeleri, hamilerinin ölümü sebebiyle “başkentten uzak durmak, bir köşeye çekilip unutulmak… “ “ kitabın sayfaları arasında geçmişi biteviye tekrarlamak” istemektedir. gerçeğin eklemeler ve düzeltmelerle kurguya kaydığı yeniden yazım sürecinin kendisi ve evinde yazı işinde ve hizmetinde olan köleleri üzerindeki etkisini de başarılı bir kurgu ile aktarıyor.
Yazarın doğum günü yemeğine “Ona soracaklarım var” bahanesi ile Efendi’yi çağırdığını hayal etmesiyle başlayan geçişkenlik, yazarın önce isterse tanrı anlatıcı rolünden çıkıp olaylara müdahale edebileceğini ama izlemekle yetineceğini söylemesi sonra saplantısına teslim olmasıyla, günümüz ve Kahire’deki ev arasında nesneler yer değiştirmeye, yazar olaylara küçük müdahalelerde bulunmaya başlıyor.
“ hayali kişilikler beyninizin bir ürünü değilmiş, kendi bağımsız varlıkları varmış gibi ısrarcı olabilirler. Varlıklarının hevesinizden anlık isteğinizden bağımsız olduğunu göstermek istercesine ortaya çıkmak için fırsat kolluyor olabilirler..” s32 “… ansızın son ulaştığında geride hep tamamlanmamış sayfalar karmakarışık formalar bir türlü söyleyemedimiz cümleler kalır……… Ömür asla temize çekilemez” s235
This entire review has been hidden because of spoilers.