Jump to ratings and reviews
Rate this book

Küçük Paşa

Rate this book
Niğde’nin bir köyünden Keleşoğlu Ali askere çağrılır. Kurada İstanbul’u çeker. Orada hemşehrisi Kamil ile karşılaşır. Kamil, Sadrazam Suat Paşa’nm yanında çalışmaktadır. İki arkadaş oturup dertleşirler. Ali karısının doğurmak üzere olduğunu söyler. Bunu duyan Kamil, Paşa’nın yengesinin de bu günlerde doğuracağını, güçlü kuvvetli bir sütanne aradıklarını bildirir. Durum Paşa’ya iletilir ve Ali’nin karısı Selime konağa getirtilir.

Selime kendi oğlu Salih’i haftada iki gün, Paşa’nın yeğeni Haldun’u ise her gün emzirir. Haldun konuşmaya başlayınca, Suat Paşa’ya «Paşababa» der. Selime’nin oğlu Salih de aynı şeyi yapınca, Paşa’nın karısı bundan hoşlanmaz. Üstelik, Salih’i de sevmez. Paşa ise, çocukları olmadığı için, bütün sevgisini bu iki çocuğa vermiştir, onları ikiz gibi giydirir.

Selime konakta Anadolu şivesi, saflığı ve temizliğiyle kendini sevdirir. Ali, ayda bir konağa gelerek onu görür.

Paşa, evladı yerine koyduğu Salih’in okuması için bir Fransız mürebbiye tutar. Fakat bir görevle Anadolu’ya gidince, karısı, çocuğun eğitimini baltalar, mürebbiyeyi kendi yanına alır.

Paşa uzun bir ayrılıktan sonra İstanbul’a döner. Hastalanarak ölür. Teskere alan Ali de eşi Selime ile köyüne dönünce, Salih büsbütün desteksiz kalır. Naime Hanım sevmediği bu oğlanı hemen köyüne gönderir.

Bu arada Ali, köyde iken, istanbul’dan bir mektup alır. Mektupta, karısının konaktaki arabacıyla oynaştığı yazılıdır. Ali eşini boşar, bir başka kadınla evlenir. Selime ortada kalır. Sonunda, yakın köyden bir adama varır.

Salih köye gelince, kendisini, annesi yerine üvey annesi karşılar. Köyü düşündüğü gibi bulamayan çocuk, bir de üvey anasının zulmüne göğüs gerer. Babası Ali yeniden askere gidince, üvey ana bütün hıncını Salih’ten çıkarır. Bir kış gecesi, öksürerek kendisini uyandırdı diye, onu kapının önüne koyar. Dışarıda iyice öksürdükten sonra içeri girmesini öğütler.

Salih, bu soğuk ve karlı havada üşür. Sağlığı bozulur. Anasının cefasından usanır. Köyden kaçmaya karar verir. İmamım ahırında sabahladıkdan sonra yola çıkmağı tasarlar.

Öte yandan, Paşa’nın karısı Naime Hanım, kocası ölünce genç bir adamla evlenmiş, bir de çocuk doğurmuştur. Bir gün düşünde Paşa’yı görür. Salih’e yaptığı haksızlıktan ötürü Paşa onu azarlar. Aynı gece Salih’i de düşünde görür. Karlı, tipili bir meydanlıkta birtakım hayvanlarla boğuşan çocukcağız, sonunda yere yuvarlanarak hareketsiz kalır. Naime Hanım korkuyla uyanır. Yaptıklarından pişman olmuştur. Ertesi gün Salih’in geri getirtilmesini kocasından ister. Telgraflarına gelen cevapta, iki gece önce Salih’i kurtların parçaladığı yazılıdır.

Kitap Hakkında Yorumlar ve Yargı

«Küçük Paşa, edebiyatımızda, Kara Bibik’ten sonra köye yönelen ikinci eserdir. Orta Anadolu’nun (belki Niğde’nin) yoksul köylerinden birinin yaşama koşulları, bir ana ile oğulun başmdan geçenlerin çevresinde verilmiştir. Eserde, ikide bir konu dışına çıkılır. Bunlar dışında, gerek çevrenin ve olayların anlatılışı, gerek kişilerin ruh hallerinin çözümlenmesi bakımlarından eserde, yer yer, gerçekten başarılı noktalar vardır. Fakat bütünüyle, Kara Bibik’teki başarıya ulaşılabilmiş değildir. Dil bakımından, baştan sona kadar ikilik göze çarpmaktadır. Edebiyat-ı Cedide devrinde yetişen ve o devirde yazmağa başlayan Ebubekir Hazım, kendi ağzından anlattığı yerlerde yabancı sözcük ve dil kurallarını çok kullanmış; onlar dışında, halkın, özellikle köylülerin konuşmalarını kendi dilleriyle vermeğe çalışmıştır.» (Cevdet Kudret).

«Roman tekniği bakımından eksiğine karşılık eser, çevrenin ve olayların anlatılışı, kişilerin ruh durumlarının çözümlenmesi ve konu bakımından ‘köy romancılığında’ yeni ve sayılı kilometre taşlarından biridir. Burada ilgimizi çeken konulardan biri de, Nabizade Nazım’ın edebiyata, özgün (orijinal) ve gerçekçi bir roman verme kaygısına karşılık, Ebubekir Hazım Tepeyran’ın, Anadolu köylüsünün çektiklerinin hiç olmazsa ilk ağızda söylenmesi gerekenlerini vermek istemesidir. Böylece o, roman yazmış olmaktan çok aydınlara, köy ve köylü konusunda bir ‘muhtıra’ vermek ister.» (Mehmet Bayrak).

176 pages, Paperback

First published January 1, 1910

3 people are currently reading
101 people want to read

About the author

Ebubekir Hâzım Tepeyran

6 books1 follower

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
15 (20%)
4 stars
25 (33%)
3 stars
27 (36%)
2 stars
7 (9%)
1 star
1 (1%)
Displaying 1 - 9 of 9 reviews
Profile Image for Banu Yıldıran Genç.
Author 2 books1,425 followers
Read
February 24, 2025
ne zamandır merak ettiğim bir romandı. bu ben gençken yasak vs lafları geçen bir romandı ama acaba eskiden mi bahsediliyordu vallahi bilemedim çünkü yazar ebubekir hâzım tepeyran’ın asıl eleştirdiği şey abdülhamit.
elbette teknik olarak çok hataları var, klasik lafa karışma vs ama bunları zamanına göre değerlendiriyoruz biliyorsunuz. öyle bakınca bence köy romanı olarak çok çok iyi bir roman.
ebubekir beyin 2. meşrutiyet sonrası bir umutla ülkesinde değişmesini istediği şeyleri sokuşturduğu, bolca bilgi verdiği, bir ara ahmet mithat efendi misali jinekolojik bilgilere dahi daldığı bölümleri geçelim. ki o kadar umutluymuş ki bu dediği şeylerin 100 yıl sonra bile aynı olmasını görse ne yapardı adamcağız bilmiyorum.
istanbul’da büyüyen küçük paşa namlı salih’in yaşadıkları, istanbul ve niğde özelinde anlattıkları, realizmi, ana babalığın hakiki hali ama en çok o salih’in attan inip eşeğe binmeyi bırakın eşek tepmiş hali mahvediyor insanı. yine 2. meşrutiyet benzetmeleri yapmasa daha iyi olacakmış ama gerçekten salih’i bir karakter olarak derinleştirmiş yazar. bunu o dönemlerde başarmak zor. ve allahım o romantize edilmiş köylülerin gerçek yüzü ve pisliği… en sevdiğim konulardan biri. ki bu rezilliği anlatırken bile yazar bi şekilde eleştirmemeye çalışmış hemşehrilerini yine de :)
bir yerde ders verirken hıristiyan ve alevileri içinden pörtleyiveren bir aşağılamayla anmış ebubekir bey ama napalım artık ona bişi demiyoruz. kendisi oktay akbal’ın dedesi olur, onu da ekleyelim. bu kitaba video gelebilir bakalım.
Profile Image for Ezgi.
319 reviews38 followers
Read
July 13, 2024
Dönemin vesikasını çıkarmaya çalışan romanlardan. Tepeyran taşradan gelen ve bürokrat olan bir yazar. Bu kitabını da köy ve şehir arasındaki zıtlıkları ortaya koymak için yazıyor. Bürokrat olarak köylerin durumuna kayıtsız kalamıyor. Osmanlı’da az rastlanan bir profil doğrusu. Köyün geri kalmışlığını ve kentli zenginlerin yaşayışını eleştiriyor. Dönemin romanları gibi estetik kaygılardan uzak. Yer yer ders veren ya da bilgi aktaran pasajlara rastlanıyor. Yetkin romanlar olmasalar da Tanzimat romanlarından zevk almaya başladım. Osmanlı’nın değişimine dair insanın görüşünü berraklaştırıyor. Yazarlar halkı bilinçlendirmek gibi bir misyon üstleniyor ki bence Türk aydınını ele almak için en doğru yöntem budur. Romanlar melodrama yakın ama sorunları da hedefliyor. İlginç karışımlar barındırıyor kesinlikle. Bu roman da sert finaliyle topluma dair bir şeyler anlatmaya çalışıyor.
Profile Image for Ozge.
48 reviews2 followers
January 29, 2021
Dönemin Anadolu köylerindeki koşullara derinlemesine yer vermesi, sefalet koşullarını, halkın çaresizliğini ayrıntılarıyla anlatması ve çözüm önerileri getirmesine rağmen, anlatım dilinin dolambaçlılığı çoğu yerde -günümüz Türkçesi’ne çevrilmiş haliyle bile- çözülememiş. Cümlelerin çok uzun ve karmaşık oluşu okuma zevkini bir nebze azaltıyor. Ancak her şeye rağmen devletin görmezden geldiği böylesi içler acısı bir gerçeğe yazarın parmak basması takdire şayan.
Profile Image for Özgür Tekin.
156 reviews32 followers
June 18, 2013
Kara Bibik, eleştirmenler tarafından daha çok 30-40 sayfalık kısa bir öykü olarak görüldüğünden Küçük Paşa edebiyatımızdaki ilk köy romanı olarak kabul ediliyor.
Fethi Naci, kitabın teknik olarak romandan çok belgesel nitelikli betimlemelerden oluşan bir eser olduğunu söylüyor. Hatta yazarın yer yer romancılık hevesleri göstermiş olmasını ilginç bir şekilde hor görüyor. 100 yılın 100 romanı listesinde ikinci sırada incelemiş.
Bana göre de kitap öykü ile roman arasında bir konumda yer alıyor. Bunu bana düşündüren şey kitabın finali oldu. Kitabın kötü başlayan ilk bölümlerini aştıktan sonra aslında iyi bir ritm kazanıyor. Küçük Paşa'nın takma ismini hak etmesi ve doğduğu köye dönüşüyle bu takma ismin kötü bir şaka, bir çeşit aşağılamaya dönüşmesi gayet başarılı anlatılıyor. Ama her nedense olayların gelişimi bir öyküde doğal gözükecek ama bir romanda zayıflık olarak kabul edilecek şekilde hızlı oluyor. Hele finalin bağlanması apar topar olmuş. "Ebubekir Nazım Bey, kitabınızı çabuk tamamlayın da bir an önce baskıya verelim," diyen birinin yüzünden oldu muhtemelen(böyle olmadığı kitabın başında yazarın torunu olan Oktay Akbal tarafından anlatılıyor). Yine de, kitabın sonuna vardığımda okuduklarımdan etkilendiğimi hissettim. Kim bilir, belki yazar bir meslek olarak romancılığı seçmiş olsaydı bu kitabı teknik olarak çok daha iyi romanlar takip edebilirdi. Yazık ki, tek romanı bu olmuş.
Profile Image for Fethi Naci.
125 reviews180 followers
Read
January 17, 2014
#2
'Köyden söz açan ilk roman' diyebiliriz... yazarın romanı bir yana bırakarak açıklamalara giriştiğini görüyoruz... Küçük Paşa'yı okunmaya değerli kılan tek yanı, Ebubekir Nazım Tepeyran'ın yirminci yüzyıl başındaki Türk köyü ve Türk köylüsü üzerine gözlemleridir. Tepeyran, bu gözlemleri, büyük bir açık yüreklilikle dile getirir... köy insanlarının psikolojik gerçekliği yoktur. Köylülerin konuşmalarını köylü ağzıyla vermek ilginç bir çaba, ama bu çaba fazla bir şey katmıyor romana... belgeselden uzaklaşıp 'roman yazmaya' başlayınca, Küçük Paşa okunmaz hale geliyor.
Profile Image for Fatih.
622 reviews36 followers
May 18, 2022
Anadolu’nun birçok yerinde valilik vb. idari görevlerde bulunmuş bir kişinin gözünden hayatlar gerçekler ya da Anadolu-İstanbul karşılaştırması.



Profile Image for elpida&pepel.
8 reviews
May 11, 2025
Okurken zorlandığım bir roman oldu ancak çok çarpıcı ve çok gerçek bir köy romanı.
Profile Image for Behçet Necatigil.
478 reviews46 followers
Read
May 25, 2017
Ebubekir Hâzım Tepeyran’ın romanı (1910) • Edebiyatı­mızda Nabizade Nâzım’m Karabibik (1890) romanından sonra köye yönelmiş ikinci eser
Displaying 1 - 9 of 9 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.