Özgür’s
Comments
(group member since Mar 15, 2018)
Özgür’s
comments
from the Oldtimer - Klasik Okuma Grubu group.
Showing 441-460 of 4,061
Yasemin wrote: "Merhabalar,Ellerinize sağlık.
Sormak istediğim soru şu: Mesela 1. çinko olabilmesi için her gruptan dört kitabı da tamamlamış mı olmak gerekiyor? 1. çinko için 20 kitap demek oluyor bu, toplamda ..."
Teşekkürler.
Bir kitabı iki kategoriye (sütuna) yazabilirsiniz. Mesela grup okumalarından Diriliş'i Grup okumaları, A'dan Z'ye Yazarlar ve A'dan Z'ye Ülkeler sütunlarından ikisine ekleyebilirsiniz. Veya Marquez'den Yüz Yıllık Yalnızlık ilk dört sütunun ikisine yazılabilir. Dolayısıyla çinkolar ve tombala için okunması gereken kitap sayısı belirttiğiniz sayının yarısına kadar düşebilir. Kitap sayısını azaltmak için biraz uğraşmak gerekebilir tabi.
İyi olan kazansın demiştim ama önemli olan katılmak. Ben de oyun başladığından beri tombala yapamadım :) Amacımız okumalarımıza biraz çeşitlilik kazandırmak, farklı yazarlarla tanışmak.
Aslı wrote: "2024 tombala çok güzel olmuş, ellerinize sağlık. Kategoriler ve özellikle zaman sınırlaması çok iyi düşünülmüş. Sevgili moderatörlerimize teşekkürler, katılım sağlayacak bütün grup arkadaşlarımıza ..."Teşekkürler Aslı. Umarım keyifli bir oyun olur hepimiz için. İyi okuyan kazansın :)
Fatma Deniz wrote: "Yine yeni yazar, yeni kitap, yeni çevirmen... Kötüyse vakit kaybı diye düşünmekten kitaba başlayamadım. Şimdi çeviri konusu açılınca yine vazgeçeyazdım.TDK güncel sözlükte 'söylencesel' diye bir ..."
İtalyan arkadaşlarınızın yorumunu merak ediyorum, bakalım ne diyecekler.
Bu arada çevirilere yaptığım eleştirilerin okuma kararınızı etkilemesini istemem. Aksi ve huysuz bir günüme denk gelmiş olabilir okuma. Ayrıca okuma alışkanlıkları nedeniyle bazı kelimeler veya ifadeler bana garip geliyor olabilir. Çok klişe bir ifade olacak ama ağaçlar yerine ormanı görmeye çalışmak, yazarın anlatmak, göstermek istediğine odaklanmak daha iyi belki.
Bazı metinler akıyor bazılarıysa üstümüze yapışıyor gerçekten. Bu kitapta metni yavaşlatan çevirmenin tercihleri gibi geldi bana.İçimdeki "laik kuşku"yu* bastırıp ilk iki hikayeyi, Havuzda İki Yansı ve Saçma Sapan Bir Öykü, okudum. İkisi de Alacakaranlık Kuşağı'ndan çıkmış gibi. Borges'in önsözde belirttiği üzere "daha başından her bir öykünün ortamının gerçekdışı olduğu" hissediliyor. Bu tarz öyküleri severim aslında ama o kadar da etkileyici gelmediler. Devamı daha güzel olacak diye umuyorum.
Bu arada yine önsözde Borges Poe'yu da anarak bu fantastik öykü geleneğinin Alman romantiklerine ve Binbir Gece Masalları'na dayandığını söylüyor. Binbir Gece'yi yeni okumuş olduğum için anlamsız bir mutluluk duydum bu ifadeyi görünce :)
* Önceki mesajımda belirttiğim cümlede "secolare"nin dindışı anlamında kullanılmış olabileceği geldi aklıma sabah. Yine de "laik kuşku" olarak çevirmek garip geliyor.
kaldırımtaşları wrote: "otostopçunun galaksi rehberi için başlık açmaya çalışan bendim, becerememiş olmalıyım of:d"Açtığınız başlık doğru ve açık görünüyor şu anda. Umarım okuma maceranıza eşlik edecek biri çıkar.
Grubun diğer okuması olan Diriliş başlığında tercüme üzerine baya konuşuldu. Kaçan Ayna'nın dilimizde tek çevirisi mevcut ve Şadan Karadeniz'e ait. Grubumuzun geçen yılki okumalarından Kolera Günlerinde Aşk da aynı çevirmen tarafından Türkçe'ye kazandırılmıştı. Marquez'le yıldızım her zaman barışmaz ama bahsi geçen kitapta çeviri de bana hitap etmiyordu. Kaçan Ayna'nın ilk sayfalarında da aynı hissi yaşadım. Daha sık kullanılan karşılıkları varken yaşantı (tecrübe, deneyim anlamında), bungun, söylencesel gibi kelimeleri tercih etmek bana garip geliyor. Önsözde (Borges'e ait önsözü de Karadeniz çevirmiş sanırım) yer alan "laik kuşku" ifadesini anlamadığım için metnin orijinaline baktım.
Orijinal cümle şu şekilde: "L’ultima visita del Gentiluomo Malato presenta in modo intimo, nuovo e triste il secolare sospetto che il mondo — e nel mondo, noi — altro non sia che i sogni di un sognatore segreto."
Bu cümle Dost baskısında şöyle çevrilmiş: "Beyefendinin Son Ziyareti, içsel bir biçimde, dünyanın -ve dünyadaki bizlerin- gizli bir düşleyicinin düşlerinden başka bir şey olmadığımızın laik kuşkusunu ortaya koyuyor, koysa gerek." (Kırmızı Kedi baskısında hikayenin ismi "Hasta Beyefendinin Son Ziyareti" olarak düzeltilmiş, cümlenin geri kalanı aynı.)
Cümlede "secolare" diye bir kelime var, sözlükte "dünya, dünyevi, laik, dindışı" (yani seküler) ve "yüzyıllık, yüzyıllarca süren" diye iki anlamı verilmiş. Bana bu cümlede ikinci anlamıyla kullanılmış gibi geldi. Google Translate ve Deepl de bu anlamını tercih ettiler çeviride. Deepl'in İngilizce ve Türkçe tercümeleri aşağıda.
"The Sick Gentleman's latest visit presents in an intimate, new and sad way the age-old suspicion that the world -and in the world, us- is nothing but the dreams of a secret dreamer."
"Hasta Beyefendinin Son Ziyareti, dünyanın - ve dünyada bizim - gizli bir hayalperestin rüyalarından başka bir şey olmadığımıza dair asırlık şüpheyi samimi, yeni ve hüzünlü bir şekilde sunuyor."
Söz konusu cümlenin Deepl tarafından yapılan tercümesi kulağa daha doğru geliyor sanki. Hollywood mafya filmlerinden duyduğum bir kaç kelime ve bir kaç yiyecek ve içecek ismiyle sınırlı olan İtalyancamla yanlış değerlendiriyor olabilirim. Öyleyse çevirmenden ve vaktinizi çaldığım için sizlerden özür dilerim.
Fatma Deniz wrote: "Merhaba! Öncelikle bu gruptan da oldukça faydalandığımı belirtmek isterim. Bununla birlikte, Kitap Okuma Atölyesi arayışım devam ediyor.* Kitap okuma atölyesi daha önce çalıştığım kurumda yaptığı..."
Grubun üyelerimiz için faydalı bir deneyim olmasından çok mutlu oluyoruz. Mesajınızın ikinci kısmına dair olarak şu anda Goodreads dışında bir ortamda faaliyet yapmıyoruz. Okuma arkadaşı arayışı için kendiniz bir başlık açabilir veya açılan başlıklara yorum yazarak okuma arkadaşı arayan diğer kişilerle iletişime geçebilirsiniz. Okuma atölyesine ilişkin sorunuzu ise grubumuzun "Soru/Cevap" kısmında yer alan "Klasikler Bahane Sohbet Şahane" başlığında paylaşabilirsiniz.
Bu oyunun amacı beş kategoride yapılan okumalarla birinci çinko, ikinci çinko ve tombala yapmaktır.Oldtimer Tombala kartı Google Drive'da. Şu bağlantıdan erişebilirsiniz: https://drive.google.com/drive/folder... (Dosyaya erişimde sorun yaşamanız durumunda bize bir mesajla eposta adresinizi iletirseniz sunum dosyasını gönderebiliriz.)
Okuma sürecinizi
- Sunum dosyasını bilgisayarınıza kaydederek veya
- Sunumdan veya yine aynı bağlantıdan erişebileceğiniz sizler için hazırladığımız PDF belgesinden çıktı alarak veya
- Google Drive'daki "Üye Listeleri" klasörüne üye adınızı içeren bir kopya ekleyerek (https://drive.google.com/drive/folder...)
takip edebilirsiniz.
Bu başlık altına yazacağınız yorumlarla bizleri de okuma maceranıza dahil edebilirsiniz.
Birinci ve ikinci çinko ile tombalaya eriştiğinizde listenizi fotoğraf olarak grupta paylaşırsanız mutlu oluruz.
Oyun hakkındaki yorum ve sorularınızı da bu başlık altında iletebilirsiniz.
Kurallar ve bazı hatırlatmalar:
• Bir kitap en fazla iki kategoride kullanılabilir.
• Bir kategoriye bir yazardan sadece bir kitap yazılabilir.
• Heyecanı yıla yaymak için çinkolar ve tombala için zaman dilimleri belirledik. Birinci çinko Ocak-Nisan, ikinci çinko Mayıs-Ağustos ve tombala Eylül-Aralık aylarında yapılabilir. İlgili satırları belirtilen aylar gelmeden önce doldurabilirsiniz ama çinko veya tombala yapmış saymayacağız :)
• Birinci çinko tamamlanmadan ikinci çinko, ikinci çinko tamamlanmadan tombala yapılamaz.
• Kanonik okumalar kategorisinde Harold Bloom'un Batı Kanonu'nda listelediği eserlerden okumalar istiyoruz. Kitap listesine http://www.theworldsclassics.org/p/ha... adresinden veya Goodreads Listeler'de "bloom" diye ararsanız ulaşabilirsiniz. Bloom listede yazara yer verip de kitap ismi belirtmemişse o yazarın herhangi bir kitabını okuyabilirsiniz.
• Ödüllü okumalar kategorisine yerli ve yabancı yazarlardan kitapları ekleyebilirsiniz. Ödül listesi için Wikipedia'yı esas aldık: https://en.wikipedia.org/wiki/List_of... (Yerli ödüller biraz eksik kalmış Wikipedia'da, listede olmayan ödüllerden de bakabilirsiniz.) Ödüllü kitaplar kategorisine Nobelli yazarların eserleri de eklenebilir.
• A'dan Z'ye Yazarlar'da listenize ekleyeceğiniz her yazarın soyadının alfabedeki farklı bir harfle başlaması gerekiyor.
• A'dan Z'ye Ülkeler'de ekleyeceğiniz her ülkenin isminin alfabedeki farklı bir harfle başlaması gerekiyor.
• Oldtimer okumaları kategorisine grupta 2024 yılında okunan kitaplar ve ayın yazarlarından ekleyebilirsiniz.
Herkese bol şans ve keyifli okumalar 😊
Ben de İş Bankası ve İletişim çevirilerinin genelde iyi olacağını düşünürüm. İş Bankası'nın bastığı Ayşe Hacıhasanoğlu çevirilerinden okuyup okumadığımı hatırlamıyorum ama Mustafa Kemal Yılmaz'ın, özellikle Bulgakov, tercümelerinden çok keyif aldım. (Mustafa Kemal Yılmaz'ın blogunda paylaştığı çevirileri hakkındaki yazıları da güzeldir. Bakmak isterseniz: https://sarapdumanlari.wordpress.com) Savaş ve Barış'ı İletişim'den okumuştum ama onu Leyla Soykut çevirmişti. Okuma ahengini bozacak bir sorunla karşılaştığımı hatırlamıyorum.Rusça öğrenmekten başka çaremiz kalmadı galiba :)
Grup olarak 179.363 sayfa klasik okuduk 2023'te! Oyuna katılan herkese çok teşekkürler.2024 yılında da oyunumuz devam ediyor, aşağıdaki bağlantıdan erişebilirsiniz.
https://www.goodreads.com/topic/show/...
Aşağıdaki bağlantıda yer alan yazıda Anna Karenina'nın üç farklı tercümesi karşılaştırılmış. Grupta daha önce paylaşılmıştı diye hatırlıyorum ama nerede bulamadım şimdi.https://www.ilkyaz.world/2020/09/24/a...
Belki anlam olarak birbirine çok yakın metinler ama çevirmen tercihleri arasında farklar yok değil. Ağaç isimleri üzerinde anlaşamamışlar mesela. Ihlamurların tomurcukları patlıyor mu yoksa patlamak üzere mi belli değil :)
Wehappyfew wrote: "Çeviri farklılıklarını minik de olsa görebilmek için okuduğumuz çevirilerden romanın ilk iki-üç cümlesini paylaşalım mı ne dersiniz? Ben İletişim’den okuyacağım, başladığımda paylaşabilirim!"Erişebildiğim baskıları paylaşayım. (Yazım hataları bana aittir.)
İletişim: "Yüz binlerce insan avuç içi kadar bir yere toplanıp üst üste yaşadıkları toprak parçasını çirkinleştirmek için var güçleriyle çalışmış olsalar; üzerlerinde hiçbir şey yetişmesin diye her yanına taş dikmiş, filizlenen her otu kökünden koparmış, havayı taş kömürü, petrol yakarak ellerinden geldiğince kirletmiş, çevredeki tüm ağaçları kesmiş, tüm hayvanları, kuşları uzaklaştırmış olsalar bile gene de ilkbahar ilkbahardı. Kentte bile güneş pırıl pırıldı gökyüzünde. Çimenler yalnız bulvar yeşilliklerinde değil, koparılıp atılmadıkları her yerde, kaldırım taşlarının arasında bile boy atıyor, yeşeriyordu. Kayın, kavak, akdiken ağaçları hoş kokulu, taptaze yapraklar açıyor, ıhlamur ağaçlarının tomurcukları patlıyordu. Kargalar, serçeler, güvercinler ilkbaharın verdiği neşeyle yuvalarını yapmaya başlamıştı bile. Börtü böcek güneşin ısıttığı duvar diplerinde vızıldaşıyordu. Bitkiler de kuşlar da böcekler de çocuklar da neşeliydiler. Gelgelelim insanlar -büyük, yetişkin insanlar- birbirlerini kandırmayı, birbirlerini ezmeyi sürdürüyorlardı. İnsanlar bu ilkbahar sabahının, tüm canlıların mutluluğu için yaratılmış doğanın bu güzelliğinin değil, birbirlerine hükmetmek için uydurdukları şeylerin önemli, kutsal olduğu inancındaydılar."
İş Bankası: "Küçük bir yerde birkaç yüz bini bir araya gelmiş insanlar, üzerinde toplandıkları toprağı ne kadar bozmaya çalışmış, hiçbir şey yetişmesin diye taşlarla doldurmuş, taşların arasından uç veren otları yolmuş, ortalığı kömür ve petrol dumanına boğmuş, ağaçların orasını burasını kesmiş, tüm hayvanları ve kuşları kaçırmış olsalar da bahar, kentte bile yine bahardı. Güneş ısıtıyordu. Kökünden sökülmemiş otlar, yalnızca bulvarlardaki çimenliklerde değil, kaldırım taşlarının arasında da canlanarak büyüyor ve yeşeriyordu, akağaçlar, kavaklar, kuşkirazları yapışkan ve kokulu yapraklarını çıkarıyordu, ıhlamurların tomurcukları patlamak üzereydi; alacakargalar, serçeler ve güvercinler, bahar sevinciyle yuvalarını kurmuşlardı. Karasinekler güneşin ısıttığı duvarların önünde vızıldıyorlardı. Bitkiler de, kuşlar da, böcekler de, çocuklar da neşeliydi. Fakat insanlar, büyük, yetişkin insanlar, kendilerini ve birbirlerini aldatmaktan vazgeçmiyorlardı. İnsanlar, bu ilkbahar sabahını, tüm canlıların iyiliği için yaratılmış olan dünyanın bu güzelliğini, barış, dirlik düzenlik ve sevgi çağrıları yapan bu güzelliği değil, birbirlerine üstün gelmek için kendi uydurdukları şeyleri kutsal ve önemli sayıyorlardı."
Can: "Birkaç yüz bin insan, ufak bir yerde toplanıp üzerinde sıkıştıkları toprağı çirkinleştirmek için ellerinden geleni yapmışlardı. Bir şey yetişmesin, diye toprağın üstünü taşlarla örtmüş, yeşermeye başlayan otları yolmuş, ortalığı taşkömürü ve neft dumanına boğmuşlardı. Ağaçları gelişigüzel budamış, hayvanları, kuşları yerlerinden etmişlerdi. Bütün bunları yapmışlardı ama bahar, kentte bile gene bahardı. Güneş ısıtıyordu; canlanan otlar, yalnız bulvar çimenlerinden değil, kazılmayan her yerden, hatta kaldırım taşları arasından bile yeşil yeşil fışkırıyordu. Kayın ağaçları, kavaklar, yabani akdikenler kokulu, yapışkan yapraklar açıyor; ıhlamurların şiş tomurcukları patlıyordu. Alakargalar, serçeler, güvercinler bahar sevinci içinde yuvalarını hazırlamaya koyulmuşlardı. Duvarların yanında, güneşte ısınmış sinekler vızıldaşıyordu. Bitkiler, kuşlar, böcekler, çocuklar hepsi neşe içindeydi. Yalnız insanlar -büyük, yetişkin adamlar- kendilerini, birbirlerini aldatmaktan, hırpalamaktan bir türlü vazgeçemiyorlardı. Onlar için ne bu bahar sabahı ne de bütün varlıkların iyiliği için yaratılmış olan Tanrı'nın dünyasının güzelliği, barış, kardeşlik, sevgi duyguları uyandıran güzelliği kutsal ve önemliydi. Onlar yalnızca birbirlerine egemen olabilmek için uydurdukları şeyleri kutsal ve önemli sayıyorlardı."
Antik (çevirmen: Leyla Şener): "Yüz binlerce insan, üst üste yaşadıkları ufak toprak parçasını çirkinleştirmek için var güçleriyle çalışmış olmalarına, üzerinde hiçbir şey yetişmesin diye her yanına taş dikmelerine, filizlenen her otu kökünden koparmalarına, havayı taş kömürü ve petrol yakarak kirletmelerine, ağaçları kesip hayvanları ve kuşları uzaklaştırmalarına rağmen, bahar şehirde bile hüküm sürüyordu. Güneş parlıyordu; koparılıp atılmayan çimenler her yerde, kaldırım taşlarının arasında bile boy atıyordu. Kayın, kavak, çiğde ağaçları hoş kokulu, taptaze yapraklar açıyor, ıhlamur ağaçlarının tomurcukları patlıyordu. Kargalar, serçeler, güvercinler ilkbaharın verdiği ne şeyle yuvalarını yapmaya başlamışlardı. Sinekler, böcekler güneşin ısıttığı duvar diplerinde vızıldaşıyorlardı. Bitkiler de, kuşlar da, böcekler de, çocuklar da neşeliydi. Oysa insanlar -büyük, yetişkin insanlar- birbirlerini aldatmaya, hem kendilerini hem de başkalarını üzmeye devam ediyorlardı. İnsanlar için önemli ve kutsal olan bu ilkbahar sabahı, Tanrı'nın bütün varlıkların mutluluk ve huzur içinde yaşaması için bahşettiği bir güzellik değil de, onların birbirlerine hükmetmek için uydurdukları bir yalandı."
Alfa: "Küçük bir yere toplanan birkaç yüz bin insan tıkış tıkış yaşadıkları toprağı ne denli bozmaya uğraşırlarsa uğraşsınlar, hiçbir şey bitmesin diye taşlarla döşesinler, çıkan her otun kökünü kazısınlar, kömür ve petrolle ortalığı dumana boğsunlar, ağaçları kessinler ve hayvanları, kuşları ne denli kovarlarsa kovsunlar, bahar şehirde de bahardı. Güneş ısıtıyor, kökünden sökülmemiş otlar yalnızca bulvardaki çimenliklerde değil, yola döşeli taşların arasından da baş gösteriyor, canlanıp yeşeriyordu; beryozalar, kavaklar ve kuşkirazları yapışkan ve kokulu yapraklarını çıkarıyor, ıhlamurlar tomurcuklarını patlatmaya hazırlanıyorlardı; alacakargalar, serçeler ve güvercinler bahar sevinciyle yuvalarını hazırlamışlardı, güneşin ısıttığı duvarlarda sinekler vızıldıyordu. Bitkiler de kuşlar da böcekler de çocuklar da neşeliydi. Ancak insanlar, yetişkin büyük insanlar, birbirini aldatmayı, kendilerine ve birbirlerine acı çektirmeyi bırakmıyorlardı. İnsanlar bu bahar sabahını, bütün varlıkların refahı için bahşedilen dünyanın bu güzelliğini, dünyaya anlayış ve sevgi veren bu güzelliği değil, birbirleri üzerinde hakimiyet kurmak üzere uydurdukları şeyleri daha kutsal ve önemli buluyorlardı."
Penguin: "Though men in their hundreds of thousands had tried their hardest to disfigure that little corner of the earth where they had crowded themselves together, paving the ground with stones so that nothing could grow, weeding out every blade of vegetation, filling the air with the fumes of coal and gas, cutting down the trees and driving away every beast and every bird – spring, however, was still spring, even in the town. The sun shone warm, the grass, wherever it had not been scraped away, revived and showed green not only on the narrow strips of lawn on the boulevards but between the paving-stones as well, and the birches, the poplars and the wild cherry-trees were unfolding their sticky, fragrant leaves, and the swelling buds were bursting on the lime-trees; the jackdaws, the sparrows and the pigeons were cheerfully getting their nests ready for the spring, and the flies, warmed by the sunshine, buzzed gaily along the walls. All were happy – plants, birds, insects and children. But grown-up people – adult men and women – never left off cheating and tormenting themselves and one another. It was not this spring morning which they considered sacred and important, not the beauty of God’s world, given to all creatures to enjoy – a beauty which inclines the heart to peace, to harmony and to love. No, what they considered sacred and important were their own devices for wielding power over each other.”
Kütüphanede Alfa'nın bastığı Uğur Büke çevirisi vardı (Diriliş). Tolstoy Bütün Eserleri serisi kapsamında basılmış. Uğur Büke çevirilerinden okuduğumu hatırlamıyorum, dolayısıyla çeviri hakkında yorum yapamam. Seri editörünün Sabri Gürses olması ve en yenilerden biri olması ikna etti beni bu baskıyı okumaya. Erişimim olan diğer baskılar da bilinen çevirmenlerden. İş Bankası çevirisi Ayşe Hacıhasanoğlu'a (Diriliş), İletişim çevirisi Ergin Altay'a (Diriliş) ve Can çevirisi Nihal Yalaza Taluy'a (Diriliş) ait. Fırsatım olursa İletişim baskısındaki ön ve son sözleri de okumak istiyorum.
Sizler hangi çevirmenden okumayı düşünüyorsunuz?
Ülkü wrote: "Eski Klasik olmalı sanki ☺️"Kimine göre eski, kimine göre modern :) Teşekkürler Ülkü, başlığı düzelttim.
Ocak-Mart aylarının yazarı, Türk edebiyatının en önde gelen isimlerinden biri olan Ahmet Hamdi Tanpınar ve eserlerine ilişkin yorumlarınızı bu başlıkta paylaşabilirsiniz.
Ocak ayı okumamız Giovanni Papini'den Kaçan Ayna'ya dair yorumlarınızı bu başlıkta paylaşabilirsiniz. Borges'in Babil Kitaplığı'na dahil ettiği kitabın hepimiz için keyifli bir okuma olmasını umuyoruz.
Ocak-Mart aylarında okuyacağımız Leo Tolstoy'un yaşadığı sırada yayımlanan son romanı Diriliş'e dair yorumlarınızı bu bağlıkta paylaşabilirsiniz.Yeni yılın ilk okumasının hepimiz için keyifli olmasını dileriz.
