Ev Ödevi

by Nurdan Gürbilek

"Her çocuk er geç aynı şeyi yaşar: Bir zaman gelir, onun için ev olmaktan çıkar ev. Ne erken çocuklukta olduğu gibi keşfedilecek bir dıştır artık, ne de dış dünyaya karşı sığınılacak bir iç. Tam olarak ne zaman yaşarız bunu: Evin dışarıya karşı bir sığınak olduğu kadar bir engel de olduğunu fark ettiğimiz an mı? Evin geçici, ana babamızın güçsüz, ölümlü olduğunu sezdiğimiz an mı? Yoksa evin bize bir iç dünya bağışlarken aynı zamanda büyük bir iç sıkıntısı da verdiğini, bir iç dünyası olmanın bedelinin bu iç sıkıntısı olduğunu fark ettiğimiz an mı? Bu duygunun zamanı, yoğunluğu, katlanılabilirliği evden eve, çocuktan çocuğa değişir kuşkusuz. Tek bir şey dışında: Ömür boyu bize eşlik eden mutluluk imgelerimizin olduğu kadar, kurtulmak için hep çaba harcayacağımız korkularımızın, dağıtmak için her yolu denediğimiz iç sıkıntımızın da kaynağı, kaynağı değilse bile ilk sahnesi orası. İşte oraya, o mutluluk mekânının arka bahçesine, birçok düşün olduğu gibi birçok şiirin, öykünün, romanın da imgelerini topladığı o arka bahçeye bakmamın nedeni bu..."

Genres: Nonfiction, Turkish Literature

110 pages, Paperback

First published January 1, 1999

About the author

Nurdan Gürbilek Boğaziçi Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi ve aynı bölümde master yaptı. Akıntıya Karşı, Zemin, Defter ve Virgül dergilerinde yazdı. İlk kitabı Vitrinde Yaşamak'ta 80'li yılların Türkiyesi'ndeki kültürel değişimi konu aldı. Yer Değiştiren Gölge ve Ev Ödevi adlı kitapları edebiyatla ilgili denemelerine yer verir. Kötü Çocuk Türk Türkiye'nin yakın tarihinde öne çıkmış kültürel imgeleri, Kör Ayna, Kayıp Şark Türk edebiyatına yön veren endişeleri, Mağdurun Dili edebiyatın mağdurlukla ilişkisini tartışan denemelerden oluşur. Gürbilek'in Walter Benjamin'in yazılarından derleyip sunduğu Son Bakışta Aşk Metis Seçkileri'nde çıkmış, Vitrinde Yaşamak ve Kötü Çocuk Türk'te yer alan denemeleri İngilizcede The New Cultural Climate in Turkey: Living in a Shop Window (Zed, 2010) başlığıyla yayımlanmıştır.

Nurdan Gürbilek, 2010 Erdal Öz Edebiyat Ödülü ve deneme dalında 2011 Edebiyat Mevsimi Büyük Ödülü’nü aldı.

Reviews

[Gorkem · Rating 3 out of 5]

Bu kitaba kaç vereceğimi bilmiyorum. Beğendim mi, etkilendim mi, aklımda kalan bir şeyler var mı şu an için bilmiyorum.

Denemeler olarak tezini kitabın girişinde belirtmiş olsa da Nurdan Gürbilek çok başarılı bulmadığımı belirtmeliyim..

5 bölümden oluşan kitap kitabın giriş kısmında yer alan temalar birbirini bağlayan ortak şekilde bir okuma deneyimi olduğunu varsaysa da ben gerçekten bu durumun bu makalelerde var mıydı sorunsalıyla bitirdim. Bir ortaklık olsa da, bu ortaklıkların günümüz okur profili açısında geçerliliğini koruyor mu yoksa, eskide mi kaldı sorusuyla bitirdim.

Eğer, Nurdan Gürbilek'in tezi, bir temayı [bu kitabın çocukluğun yetişkinliğine dönerek sürekli kendi çocukluk deneyimlerini ve ev ilgili olguları her şeyi ] bir türden bağımsız içinde incelemek iseyse başarılı bir kitap olmuş. Fakat giriş kısmında; ilk dört denemenin bir yazar ve ortak temasının var olduğunu , o yazarların temalarının yer almadığını belirtiyor.Fakat, çocukluk tema aktarımını ve deneyim aktarımını çok net olarak koyamıyor.Denemelere konan başlıklar, bende bir bağdaştırma meydana getirmedi. Eğer, bir öykü ve salt okuma serüveni olarak düşünürsek de okuru zorlayan bir kitap. Fakat havada kalan çok şey var.

Bu olumsuz deneyimlere rağmen, fikir olarak sevdim kitabı. Nurdan Gürbilek'i okumaya devam edeceğim. Şimdilik 3 yildiz veriyorum

İyi okumalar!

[Aslıhan Çelik Tufan · Rating 4 out of 5]

Ev Ödevi-Nurdan Gürbilek


Oğuz Atay, Latife Tekin, Tezer Özlü ile Bilge Karasu.. Bu dört efsane kalemi adeta akademik bir çalışma tadında mercek altına alan bir kitap Ev Ödevi.

☕☕☕
Edebiyatımızın, bu dört şahane yazarını hiç okumamış bir okurun bu kitaptan keyif almaz mı derseniz, evet bahsedilen kitaplar hakkında hiçbir fikri olmayan bir okurun Ev Ödevi kitabının güzelliğini hissetmesi biraz zor. Kitapta bahsedilen eserleri okuyanlarınsa yeniden okuma hevesi doğuruyor.

☕☕☕

Kitabı şahane yapan sadece bir inceleme ekseninde farklı denemelere sahip olması değil kendi içinde çok dokunaklı ve farkındalık yaratan bir temaya sahip olması, bir eve ait olmak.. Bizim kültür ve yetiştirilme şeklimizde bir baraj kapağı gibi bir atlama tahtası gibidir evden ayrılış.. Hep bi hedef olur üniversitenin yaşanılan şehir dışında bir şehirde okunması, ayrı bir eve sahip olunması.. Bu kitapta da bu konu ele alınırken dört efsane yazarın birbirinden güzel kitapları da merkeze alınmış.

☕☕☕
Nurdan Gürbilek 'in inceleme ve deneme kitaplarının her kitap kurdunun kütüphanesinde yer alması gerektiğini düşünüyorum. Israrla tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim!

#readingismycardio #evödevi #nurdangürbilek #okudumbitti #aslihanneokudu #bookstagram

[Tuna Turan · Rating 3 out of 5]

Ev Ödevi, beş bölümden başka bir ifade ile beş denemeden oluşuyor; “Oyun ve Adalet”, “Mırıltıdan Dile”, “Memur Çocukları-Ev Ödevleri-Pazar Öğleden Sonraları”, “Büyümenin Tarihi” ve “Kendine Ait Olmayan Oda.”

Bu bölümlerin hepsinde edebiyat tarihi ustalarımızın hepsinin çocukluk deneyimleri ve hatırlarının içinde geçtiği mekan olan ‘’ev’’ in yazma sürecine etkisi işleniyor. Kaleme aldığı yazarlar; Oğuz Atay, Tezer Özlü, Latife Tekin, Bilge Karasu gibi usta yazarlardır.

‘’Dışarıda, karanlıktayızdır; evdeyse ışık vardır. Sofra hazırlanıyordur, yemek yeni yordur, birileri konuşuyordur. Kimseyi göremesek bile televizyonun odayı aydınlatan mavi ışığı evde bir hayatın sürüp gittiğini söyler bize. Dışarıda, yalnız ve karanlıkta olan için evden yayılan ışık, o anda kendisinin yoksun olduğunu düşündüğü her şeyin timsali gibi parıldar. "Uyanık kalan evde biri var," diyordur ışık; "sen orada boş düşler kurarken, burada devam eden bir hayat var."

‘’Dükkân kepenklerinin kapanırken çıkardığı ani gürültü kalmış aklımda örneğin, sokakta oynayan çocuklarım ısrarla eve çağıran kadının sesi, evin hemen önündeki sokak lambasının birden odaya dolan çiğ ışığı. Hepsi aynı şeye işaret ediyor. Hava kararırken içe, iç dünyasına kapanıyor ev. Sokak ile ev, dış ile iç, karanlık ile aydınlık arasındaki aynının netleştiği saatler. Oyun bitti, baba geldi, yemek hazır. Bundan sonrasını birçoğumuz belki böyle yaşamışızdır: Sokak kapıları kilitlenir, perdeler örtülür, evin ışıkları yakılır. Çocuğa söylenen şu: Dışarısı karanlık, tehlikeli; içerisi aydınlık, emin.’’

‘’Musluklar sürekli damlatır bu evlerde. Muslukların altına madeni kaplar konur, su kaba damladıkça tekdüze bir ses çıkarır, kaplar dolar, su taşar, taştığı yerde inatçı san bir pas izi bırakır. Yine bu evlerde eski, kullanılmayan eşyalar atılmaz saklanır; delinmiş tencereler, kulpu kırık fincanlar, küçülmüş elbiseler, eski düğmeler, eski kazaklardan sökülmüş yünler. Bu eşya yığınının içinde çocuklardan kaçırılmış birkaç nadide eşya her zaman vardır: doğru misafire ikram edilmek üzere bekletilen, doğru misafir gelmediği için evin gizli bir köşesinde öylece bekleyen, ikram edilmeye bir türlü kıyılamayan bir iki şişe viski, birkaç paket yabancı sigara, birkaç deste açılmamış iskambil kâğıdı.’’

Nurdan Gülbilek, yazı ile ev arasındaki ilişkiyi Türk edebiyatından çeşitli seçtiği metinlerle ve yazarlarla ortaya koymaya çalıştığı bu kitabı durup düşünmek için mutlaka okumalısınız. Hepimizin içerisinden kesinlikle bir ev hikayesi geçmiştir.

[Emina Buket · Rating 4 out of 5]

Tezer Özlü ve Oğuz Atay incelemesini çok beğendim. Ama öyle başında dediği gibi ortak nokta bulamadım ama yine de okuması çok keyifliydi. Şimdi sıra da yine bir Nurdan Gurbilek kitabı var :)

[Özge · Rating 3 out of 5]

Uzun zamandır bir kitap beni bu kadar oyalayıp yormamıştı. Kendimi engelli koşudan çıkmış gibi hissediyorum. Sebebi ise esasen üslup. Nurdan Gürbilek’i okumaya devam etmek istiyorum, inatla edeceğim de. Umarım diğer kitaplarında durum farklıdır.

Nurdan Gürbilek tür açısından ‘deneme’ olarak nitelendirdiği ama bence ‘edebiyat eleştirisi’ne daha yakın olan bol alıntılı bu yazılarında, dört farklı yazarımızı ve eserlerini farklı başlıklar altında değerlendirirken yığınla ses ya da anlam benzerliği olan kelimeden oluşturduğu örnekleri peş peşe virgüllerle sıralamış. Bu kadar uzun cümlelerde virgülün asli amacı okuru dinlendirmek iken burada tam tersi bir işlev üstlenmiş. Bakınız cümleler hep şöyle: “Ölümcül tutkulardan, boğucu yakınlıklardan, karşı konamaz yıkımlardan, yırtıcı imgelerden değil de “tanışmanın gerektirdiği emek”ten, başkalarıyla ilişkilerdeki dengeden, ölçü arayışından, karşılıklılık denen şeyin anlamını öğrenmekten, ilişkilerden edinilen görgüden söz etmektedir bu Karasu.”, “Yazmayı bir kol emeği, bir el becerisi olarak, yani öğrenilebilecek, öğretilebilecek bir şey olarak anlatır. Yemek pişirmeye, dikiş dikmeye, çiçek dermeye benzetir örneğin; kitabı çatmaktan, dokumaktan, demlemekten, budamaktan, makaslamaktan, yoğurmaktan söz eder, yazının etlenip butlanmasından, yazıyla birlikte yaşamaktan söz eder.” Yani güzel ifadelerle güzel şeyler söylenmeye çalışılıyor elbette ama bu kadar uzun yoldan söylemek, dallandırıp budaklandırmak gerekli mi gerçekten?

İçeriğe bakacak olursak; Oğuz Atay ve eserleri ‘Oyun ve Adalet’, Latife Tekin ‘Mırıltıdan Dile’, Tezer Özlü ‘Memur Çocukları, Ev Ödevleri, Pazar Öğledensonraları’, Bilge Karasu ise ‘Büyümenin Tarihi’ başlıkları altında incelenmiş. Yazıların başlıkları ne kadar ilgi çekici olsa da içleri doldurulmaktan ziyade esas meselenin hep etrafında dolaşılmış gibi geldi bana. Nitekim yazar da konunun dağıldığının farkında olsa gerek ki sürekli ‘asıl meseleye gelecek olursak’, ‘soruna bir kez de şu şekilde yaklaşmayı deneyelim’ gibi ifadeler kullanmış yazılarında.

Kitaptaki yazıların kitabın ismiyle ve alt başlıklarıyla daha çok bağdaşmasını isterdim açıkçası. Beklediğimi bulamadım. Sadece Tezer Özlü bölümünü yine her ne kadar bahsettiğim örnek ve virgül enflasyonu mevcut olsa da beni çocukluğuma döndürmesi bakımından sevdim diyebilirim.

[Dembet · Rating 5 out of 5]

Yazarla tanışma kitabım oldu. Kütaphaneden alıp okudum ve galiba artık kütüphaneden kitap almayacağım. Birincisi kitabı çizemiyorum diğeri kitap teslim süresi üzerine iki ayrı süre uzatımı kadar benimle kaldı.
Harika bir kapağı var ve şimdi ben okudum diye bu kitabı da yeniden almam.
Kısacası en güzeli kitap almaya devam etmek. Ama o zaman da bu kitapla nasıl tanışacaktım? Kütüphaneden seçerken hali ile radarıma takılan ama süzgeç üstü kalan yazarları önceliklendiriyordum. Bu yazardan h,ç kitap okumadım alayım bari diyerek seçiyorum. Neyse kitaba gelelim:

Bu kitapta ev teması üzerinde Tehlikeli Oyunlar, Çocukluğun soğuk geceleri, Sevgili Arsız Ölüm Türk edebiyatında ki çok önemli eserler ve Bilge Karasu'nun kitapları hakkında derin analizler yapılmış.
Bilge Karasu çok çaba harcamama rağmen okurken tamamını anlamamamın imkansız olduğu kitaplar yazan biri ve hali ile onunla ilgili bölümü de anlayamadım. Zaten Nurdan Gürbilek'de Bilge Karasu için yazarken yazıyı teğeller, keser bazı yerleri hiç dikmez falan demiş. Belki de o yüzden anlaşılamıyor:)
Nurdan Gürbilek Ev ödevi kitabında Tezer Özlü Çocukluğun Soğuk Geceleri bölümünde ki Pazar sabahları bir evin halini anlattığı bölümle beni çok etkiledi. Bu konuyu bende çok düşünmüştüm. Pazar günleri neden evde olmak zorundayız ve neden bu denli sıkıntılı geçen bir zamana katlanıyoruz? Yazar bunu Tezer Özlü'nün cümlelerini çarşaf gibi açarak çok başarılı bir şekilde anlatmış. Sırf bu bölüm için bile kitap okunmaya değer.
Ayrı bir bölüm ayrılmamış ama bence Yusuf Atılgan'da her bölüme sızarak Nurgan Gürbilek'in önemsediği , kitapta ki diğer yazarlardan birisi olmuş.
Bu yazarın diğer kitaplarını da okumaya karar verdim.
Kadın yazar keşfetmek şu erkek egemen edebiyat dünyasında gerçekten çok önemli.
Elinden hamuru sıyırıp kalem tuttuğuna şükredilecek bir kadın:)

[Özgür Balmumcu · Rating 3 out of 5]

Nurdan Gürbilek okumak, bunun için ilk tercih ettiğim kitabıyla bende bir miktar hayal kırıklığı yarattı. Elimdeki bütün kitaplarını inceleyerek Ev Ödevi’ni seçmiştim. Külliyatı büyük ölçüde diğer kitaplar üzerine yazılmış denemelerden oluşuyor. Yani bu “diğer kitapları” okumadıysanız bunlar üzerine denemelerin derlendiği bu kitapları okumanın da bir ayağı boşa düşüyor. İkincisi, başka kitaplar üzerine yazılan denemelerin o kitapları okuma isteği yaratmasını ya da okuyan için yeni ufuklar açmasını beklerim. “Ev Ödevi” itibarıyla bu tarafın da ayağı yere sağlam basmıyor ne yazık ki. Kalıyor geriye Gürbilek’in dili ve üslubu. Denemelerin daldan dala atlayan ve okuyanın zihnini ayaklandıran halinden çok hoşlandığımı söyleyemem. Ben okurken genelde zihnimi yatıştıran kitaplara daha yakın hissediyorum kendimi.

[Peruz · Rating 5 out of 5]

Oğuz Atay, Latife Tekin, Tezer Özlü, Bilge Karasu gibi yazarları ve eserleri üzerinden can alıcı bir noktaya değiniyor Gürbilek: ev!
Kimi için korunaklı bir alan, bazen hapishane, bazen düşman kaplı bir 'yuva'. Değindiği yazarları müthiş analiz etmiş Gürbilek. Özellikle 'Oyun ve Adalet' denemesinde çok duygulandığımı belirtmeliyim. Müthiş bir çalışma ortaya çıkarmış yine yazar, okunmalı.

[Tülay · Rating 5 out of 5]

Adorno şurada haklıydı: "Yanlış hayat doğru yaşanmaz. " Şimdi bunu bir adım daha ileri götürmek gerekiyor : Yanlış hayat, doğru anlatılmaz. Ev Ödevi Nurdan Gürbilek s. 119.
Mekan, edebiyat ve yazma ilişki üzerine kurulu beş denemeden oluşan bir metin Ev Ödevi. Kitapta Oğuz Atay, Latife Tekin, Tezer Özlü, Bilge Karasu romanları mekan ve yaz�� arasındaki ilişki yönünden incelenmiş ve Gürbilek bu metinleri adalet, yoksunluk, kimlik, metaforlar üzerinden ele almış. Bu bakımdan kitap ufuk acıcı bir metin. Yazar çocuklugumuzu geçirdiğimiz evlerin ruhumuzu aydınlatan mekanlar mı yoksa zaman geçtikçe bizi depresyona ve buhrana sürükleyen yerler mi olduğunu sorguluyor ve bu sorgulamay�� belli başlı metinler üzerinden inceleyerek, edebiyat ve mekan arasındaki ilişkiye farklı bakmamızı sağlıyor. Kurgu dışı ve derin bir kitap Ev Ödevi. Edebiyatla ilgili olan herkes okumalı. Iyi okumalar

[Mehmet Furkan Kocaaslan · Rating 3 out of 5]

Nurdan Gürbilek, kitabın her bölümünde; çocukluk, ev ve gündelik hayatın belki de dikkat etmediğimiz, gözlemleyemediğimiz küçük detaylarına dair bir anlatı sunuyor ve bu anlatıyı her bölümde farklı bir yazarın eserlerine, anlatım diline derinlemesine bir yolculuğa çıkarak ele alıyor.

Özellikle Tezer Özlü’nün eserlerine daha farklı bir gözle bakmamı sağlayan bölümden müthiş keyif aldım.
Bir yazarı, eseri okumak yetmiyor işte, o yazarı usta bir denemecinin temeli sağlam gözlemleriyle yeniden ele almak bambaşka bir deneyim.

[Hüseyin Çötel · Rating 4 out of 5]

Nurdan Gurbilek i okudukca en iyi dili en iyi elestirmenler mi kullanir acaba diyesim geliyor. Alintilari, tespitleri cok yerinde ve tekrar okumak isteyeceginiz keyifte paragraflar icerebiliyor. Okurken hem keyif aliyor hem roman okurken nasil daha fazla keyif alinirin cevabini buluyorum. Acaba kitap okurken nasil notlar aliyir kendine altini mi ciziyor notlarmi tutuyor ne acidan yaklasiyor, boyle bakabilmek icin nasil egitimlerden gecmek gerekli. Elestirmem gerekirse format olarak elestirmek lazim. Bir bolumde bir yazara odaklanmisken bir bolumde genel bir yazi hatta cok hosuna gittigi icin ana konudan cok uzaklasabiliyor. Bu da kitabi alinan notlarin uc uca eklenmesi havasi veriyor. Belki yazilarini kaliba sokmak istemiyordur bilmiyorum. Bir selam da Walter Benjamin e olsun her yerden karsima cikiyor reyis.

[ehk2 · Rating 2 out of 5]

Yanlis hayat, dogru anlatilamaz.

[Osman Tümay · Rating 4 out of 5]

Yazar ve okurun bakışıyla evler: belki de romanın temel sorunu. Çok kapsamlı ve yaratıcı bir perspektifle Nurdan Gürbilek aklımızı çeliyor.

[Deniz Bayram Görmez · Rating 4 out of 5]

Bir deneme olan bu eser Nurdan Hoca'mızın çok başarılı eserlerinden biridir. Kısmen Kötü Çocuk Türk adlı denemesine göre daha spesifik olduğunu düşündüğüm bir eser. 5 denemeden oluşan bu eserde dört farklı yazarın eser ve edebi anlayışından yola çıkılarak belli başlı çıkarımlarda bulunulmuş. Bu çıkarımların merkezine de ''çocukluk ,çocukluğa geri dönüş ve ev'' temasıdır.
Yazar kitabın ilk bölümü olan ''Oyun ve Adalet''te Oğuz Atay'ın Oyunlarla Yaşayanlar'ına göndermede bulunarak başlar. Bundan sonra Atay'ın eserlerindeki ironik ve mizahi ögelerin gerçeklerden kaçmanın bir yansıması olduğunu belirtir. Freud'un psikanalitik görüşü ve şaka kavramı üzerine oluşturduğu görüşten hareketle yapar bunu. ''Her şakada gerçeklik vardır, şakalar düşüncenin bir kez daha oyun evresine dönmek isteme çabasıdır. Her şakadar yaşanmamış bir çocukluğa dönme arzusu yatar aslında.'' düşüncesi özetlenmek ister. Atay'ın romanlarındaki ironik üslubun, yaşanmamış çocukluğun vermiş olduğu keder, üzüntü, yalnızlık, haz, endişe,suçluluk duygusu, yapıcı olma gibi duyguların yansıması olduğunu anlatır.
2. Deneme kısmı olan ''Mırıltıdan Dile'' adlı kısımda ise edebiyatımızın adından söz ettiren kadın yazarlarından Latife Tekin'den ve eserlerindeki anlayıştan bahseder.
Ona göre Tekin, her eserinde bir ses tonu ve ses iziyle hareket eder. Hep bir dil arayışı içindedir. Daha doğrusu sesini, söze aktarma peşindedir. Yoksulluğun, göç ve büyüme gibi meselelerin ses ve sözcük ikilemi üzerinden anlatıldığını belirtir. Öte yandan Sevgili Arsız Ölüm'de annesinin sesini aramaktadır. Yazar daha sonra Tekin'in romanlarındaki dilin hep eril bir alan olduğundan bahseder.
3. Bölümde ''Memur Çocukları, Ev Ödevleri, Pazar Öğleden Sonraları'' başlıklı yazıyla başlar. Bu bölümde, çocukluk ve ev ekseninde büyüme ve evin ne hissettirdiği orta sınıf aileler üzerinden anlatılır. Tezer Özlü'nün Çocukluğumun Soğuk Geceleri'nden örnekler verir. Mutluluk imgelerimizin kaynağı olan ev, aynı zamanda bizim için, sürekli içinden kaçmak istediğimiz bir yapıdır. Özlü'nün baskıcı ve anne babasından bahsedişini ve evin kendisi için hiçbir kutsalı olmadığından fakat bunu eserlerinde rahatlıkla anlatamadığından bahseder. Banyo günü ve evlerde yaşanan rutin olaylarla orta sınıfın yaşam mücadelesi bir nebze olsun özetlenir. Özellikle çocukluğu taşrayla şehir arasında bölünmüş memur çocuklarının yaşamı üzerinden ev, çocukluk ve büyüme meselelerini ele alır.
4. Bölüm Bilge Karasu'nun ''Göçmüş Kediler Bahçesi''nden yazarın eserlerindeki değişen hayvan imgesinden bahsedilerek başlar. Bu eserine kadar yapıtlarındaki hayvan imgesi sürekli vahşi olan Karasu'nun kedi imgesini kullanması ve hayvan imajını yumuşatması, çocukluğa dönüş özlemenin bir yansıması olarak değerlendirilir.
5. Bölümde ise Walter Benjamin'den bahsedilirek Türk edebiyatındaki modern roman anlayışının mekân ögesi olan (orta sınıf yaşantısının temeli olan) ev'den bahseder. Ev yazara göre modern Türk edebiyatının adeta var olma nedenidir.

Üsluba gelirsek Nurdan Hoca zaten bir eleştirmen. Ancak dili kesinlikle sıkıcı, soğuk ve ruhsuz değil. Kendisinin üslubunda bir Attila İlhan havası sezdim. Samimi ve çarpıcı çıkarımlarıyla okurken sizi hiç sıkmıyor. Ayrıca vermiş olduğu bilgi birikimi sayesinde yeni eserleri okumak için hevesleniyorsunuz. Kesinlikle okunmalı.

[Beyza · Rating 4 out of 5]

dilin gücünü, anlamını ve kapasitesini oğuz atay, latife tekin, tezer özlü, bilge karasu, yusuf atılgan gibi dilin sınırlarını genişletmiş isimler üzerinden irdelemiş nurdan gürbilek. oyunun adaleti, evin sınırlılığı, memur evleri, büyüme ve kendimize ait olmayan odalar...

...insanların arasında birinci sınıf, ikinci sınıf ve halk şeklinde ayrımların ortadan kalktığı, köylülerin en kalın elbiseleriyle güneş altında çömelerek saatlerce devlet kapısında beklemedikleri, ressam olmak isteyenlerin reklamcı, yazar olmak isteyenlerin mühendis, mimar olmak isteyenlerin iktisatçı, meyhaneci olmak isteyenlerin tezgahtar, adam olmak isteyenlerin uşak, dilediği gibi yaşamak isteyenlerin rezil olmadığı, çocukların masallarla ve allah'ın vereceği cezalarla korkutulmadıkları, taşradan gelenlerin şehirde okumaktan başka meziyetleri olmayanlar tarafından hor görülmedikleri, yüreğimizi ezen bu sıkıntı, başımızdaki bu ağırlığın kalktığı, düşünme imtiyazlarının batılıların elinden alındığı, delilerin kefaletle tahliye edildiği anlar vardır.

[Ebru Şevli · Rating 5 out of 5]

Gürbilek’in cümleleri her zaman sade, ancak dile yetkinliği sayesinde afallatıcı derece derin; cümleler hep takip edilecek uzunlukta, tam olarak nerde başlayıp nerede bittiğini anlamasak da bizi kendi zihninde yaşanan bir monolog içerisine davet etmiş gibi samimi. Bu yüzden de dürüst ve ikna edici. Ele aldığı yazarların kitaplarını hem içerik hem yapı açısından inceliyor, aynı zamanda tüm metinlerin ortak teması olan “ev”e, tarihsel ve sosyolojik boyuttan bakıyor. Ancak o bakış; temsili değil gerçek, o kadar gerçek ama o kadar yok sayılmış ki, hem başka türlüsü olamazdı diyeceğimiz kadar tanıdık hem de daha önce hiç bu şekilde ifade edilmediği için yabancı.

[Dilan Ayyıldız · Rating 4 out of 5]

Nurdan Gürbilek’in okuduğum ikinci kitabıydı Ev Ödevi. 119 sayfalık bir kitap olması bir çırpıda okunabilen bir kitap olmasını sağlamış. Bu yazar sayesinde edebiyat eleştirileri okumanın ne kadar keyifli olduğunu keşfettim. Bununla birlikte Tutunamayanların Politik Psikolojisi kitabı da bu keşifte bana yardımcı oldu. Özellikle Oğuz Atay eleştirilerini okurken (diğer eleştiri kitaplarında da olduğu gibi) ayrı bir keyif aldım. Sanırım bunun nedeni bu zor yazarı daha fazla anlayabilmenin keyfine varmak.

[Suay Erkusoz · Rating 3 out of 5]

Tezer Ozlu denemesini begenerek okudum ve yazarin, orta sinif/alt-orta sinif bir ailede buyumus herkesin bir sekilde gozlemledigi o ic sikintisini mantiksal bir kategoriye oturtmus olmasini cok begendim. Bilge Karasu'nun dakik ve ozel uslubu uzerine yaptigi degerlendirmelerin de bir cogunu sevdim.
Fakat edebiyat uzerinden yola cikilan denemeleri sevsem de, yazarlarin dili ve yapmak istedikleri uzerine uzuuun incelemeler beni bir noktada hep yoruyor. Edebiyat cok oznel bir deneyim, yapan icin de okuyan icin de. Bunun boyle beseri bir bilim gibi incelenmesinin bize ne kattigina emin degilim. Yani Latife Tekin'in "mirmir"dan daha geliskin bir dile yol almasi karsilastirmali edebiyat calisanlardan ya da Tekin'e ozel bir hayranlik duyanlardan baska kimin ilgisini cekebilir, ayrica bunun Ev temasiyle ne ilgisi var, bilmiyorum.
Yine de asla kotu yazilmis bir kitap diyemem, cogunlugu bana gore degil sadece.

[Hafif Adımlarla Gülümseyerek · Rating 5 out of 5]

“Ev” denen sahnenin Oğuz Atay, Latife Tekin, Bilge Karasu, Vüsat O. Bener gibi yazarlar üzerinden; çocukluk, pazar öğledensonraları gelen o meşum sıkıntı, dil, oyun, mekân gibi kavramlar bağlamında incelendiği analitik denemeler bütünü.

Edebiyat eleştirisi sevenleri kızgın kumlardan soğuk sulara sürükleyecek, Nurdan Gürbilek’in beyninin kıvrımlarına kıvrılma isteği uyandıran; beni dinginleştiren, yoğuran, anlamlı bir gün hediye eden kitabım.

[Gülşah Özük · Rating 4 out of 5]

Nurdan Gürbilek <3

Edebiyat denemeleri okumayı bana sevdiren yazar. Okuduklarımı bir tema altında değerlendirmeme ve farklı persfektiften bakmama olanak sağladığı için her kitabını okumaktan ayrı bir keyif alıyorum.

Ev Ödevi’nde, Oğuz Atay, Bilge Karasu, Tezer Özlü gibi yazarların hikayelerinde “Ev”’i nasıl konumlandırdığı üzerine denemeler bulabilirsiniz.

[Fatih Çelik · Rating 2 out of 5]

Nurdan Gürbilek Yer Değiştiren Gölge’den sonra acele etmiş olacak ki bol alıntılı ancak kendi cümlelerinin yetersiz kaldığı bir metin yazmış. Ev’le ilgili bir şeyler söylemek niyetinde görünse de ne söyleyeceği konusundaki kararsızlık, ağzındaki baklayı bir türlü çıkaramadığı için lâfı uzattıkça uzatma, neyi nereye bağlayacağını bilememe neticesinde gevezelik eden metinler yazmış.

[Jerry Stackhouse · Rating 3 out of 5]

Tezer Özlü'nün anlatıldığı bölüm epey güzel ele alınmış.

[Yokusun Basi]

Ev Odevi by Nurdan Gürbilek (1999)

[Mba · Rating 5 out of 5]

Bu kitabı okuduktan sonra, Oğuz Atay ın tüm külliyatını baştan okuyasım geldi.
Kitapta yazar, roman yazarlarının ev ile ilişkilerini tahlil etmiş.

[Cansel Pak · Rating 4 out of 5]

Yoksulluğu hep bir dilsizlik olarak tarif etti Latife Tekin. Anlattığı hikayelerde hep ikiye ayrılıyor dünya. Dilsizler, saf, sade,sessiz, çocuk kalmış insanlar var bir yanda. Bir de ötekiler, dile hakim olanlar, dil sayesinde kendilerine dışarıdan, başkalarına yukarıdan bakabilenler. Syf:39

[Azra Kasırga · Rating 5 out of 5]

Bunu anneme okutmam lazım.