Murat Gülsoy, Bu Kitabı Çalın adlı yapıtıyla Sait Faik Hikaye Armağanı’na, ilk romanı Bu Filmin Kötü Adamı Benim ile de Yunus Nadi Roman Ödülü’ne değer görülmüştü. Gülsoy, Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık adlı bu yeni kitabıyla, yazı serüveninin en başından beri attığı tüm adımlara basarak geri dönüyor, yalnızca kitapları değil dünyanın kendisini de bir metin olarak olarak okuyan bir edebiyat geleneğinin izini sürüyor. Bir süredir vermekte olduğu yaratıcı yazarlık derslerinden yola çıkarak, gerçekliği yazı yoluyla yeniden kurmanın araçlarını, yöntemlerini sorguluyor. Gülsoy, kurmacanın bilinen sınırlarıyla ihlâl edilebilir kurallarını açımlarken, bir büyüyü bozuyor ve okuyanla yazan arasındaki sessiz anlaşmanın kurallarını alt üst ediyor. Sözün kısası, anlatacak bir hikayesi olanlara ‘okunaklı’ bir anlatı kurmanın yollarını işaret ediyor. Yolları çatallanan yazı bahçesinde kaybolmasınlar diye... (arka kapak yazısı)
1967'de İstanbul'da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdi. Yüksek öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünde tamamladı (1989). Aynı üniversitenin Psikoloji Bölümü'nde “Face-Specific Evoked Brain Potentials”(İnsan yüzlerine ilişkin uyarılmış beyin potansiyelleri) başlıklı tezi ile yüksek lisans derecesi aldı. (1992). İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Biyomedikal Mühendisliği programında doktora yaptı. Beyin cerrahisinde kullanılacak bir cerrahi lazer sistemi üzerinde tez yazarak doktorasını tamamladı.
Öykü, roman, inceleme türlerinde eserler vermiştir. Eserleri Sait Faik Hikâye Armağanı (2001), Yunus Nadi Roman Ödülü (2004), Notre Dame de Sion ödülü (2013), Sedat Simavi Edebiyat Ödüllerine (2014) layık görülmüştür. 2004-2021 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi'nin genel yayın yönetmenliği görevini yapan Gülsoy 2014 yılından beri de Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi müdürlüğü görevini sürdürmektedir.
Kitapları: * Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul, 1999, CAN Yayınları, öyküler. * Bu Kitabı Çalın, 2000, CAN Yayınları, öyküler. (2001 Sait Faik Hikâye Armağanı) * Belki de Gerçekten İstiyorsun, 2000, altkitap.com, öyküler. * Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler, 2002, CAN Yayınları. * Binbir Gece Mektupları, 2003, CAN Yayınları, öyküler. * Bu Filmin Kötü Adamı Benim, 2004, CAN Yayınları, roman. (2004 Yunus Nadi Ödülü) * Bu An’ı Daha Önce Yaşamıştım, 2004, CAN Yayınları, öyküler. * Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık, 2004, CAN Yayınları, inceleme. * Sevgilinin Geciken Ölümü, 2005, CAN Yayınları, roman. * Kâbuslar, 2006, altkitap.com, öyküler. * İstanbul'da Bir Merhamet Haftası, 2007, CAN Yayınları, roman. * Bize Kuş Dili Öğretildi, 2008, altkitap.com, resimli-roman. * 602. Gece Kendini Fark Eden Hikâye, 2009, CAN Yayınları, inceleme. * Karanlığın Aynasında, 2010, CAN Yayınları, roman. * Tanrı Beni Görüyor mu?, 2010, CAN Yayınları, öyküler. * Baba, Oğul ve Kutsal Roman, 2012, CAN Yayınları, roman.(Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü) * Nisyan, 2013, CAN Yayınları, roman. * Gölgeler ve Hayaller Şehrinde, 2014, CAN Yayınları, roman.(Sedat Simavi Edebiyat Ödülü) * Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet, 2016, CAN Yayınları, roman. * Öyle Güzel Bir Yer ki, 2017, CAN Yayınları, roman. * Ve Ateş Bizi Tüketiyor, 2019, CAN Yayınları, roman. * Belirsiz Bir Anın Kıyısında, 2021, CAN Yayınları, öyküler. * Ressam Vasıf'ın Gizli Aşklar Tarihi, 2023, CAN Yayınları, roman.
Murat Gülsoy özellikle Öykü alanında ciddi bir kürsü kabul ediyor. Bunu da zaten yazmış olduğu kitaplarla desteklemiş. bu kitapta da özellikle işin mutfak kısmına geçip, kurgu, karakter yaratma ve zamanla alâkalı yazım tekniklerinde kullanılması çokta kolay olmayan teknik süreci kaleme almış.
Kendi derslerinde kullandığı metinlerden de yola çıkarak bu alanda çalışma yapacak herkese inanılmaz destek sağlayabileceğine inanıyorum bu kitabın.
Ve evet itiraf ediyorum kitabı özellikle sevmemin sebeplerinden biri, Tanrı yazar modeline ve Karakter derinliklerine örnek yazar / kitap olarak gösterdiği John Fowles ve eserleridir. :)
Kurmaca metinler yazmak isteyenlerin yani öykü veya roman yazmak isteyenlerin Murat Gülsoy’un bu kitabını okumakla işe başlamaları yerinde olur. Her ne kadar yazar bu kitabı yazma amacının kurmaca metinler yaratmak isteyenlerle beraber düşünmek olduğunu, birtakım formüller önermek olmadığını belirtse de sadece “Yaratıcı Yazarlık” için değil, iyi bir okuma için de gerekli formül demesek bile önerilerini çok anlaşılır ve açık bir biçimde yazmış.
Edebiyatın kurallara, yönergelere bağlanmasının yanlış bir düşünsel / sanatsal duruş olduğunu, ayrıca bu tür kesinleyici yaklaşımların, yazarların kendi edebiyat çizgilerini de zorlayacağının, sanatın özgürlük arayan ruhuna aykırı olacağının altını çiziyor Gülsoy. Üniversitesitede öğretim üyesi olması nedeniyle eğitici ve öğretici bir tarz ile yazmış bu kitabını, bu seçimi kitabı çok rahat, sıkılmadan, yavaş yavaş ve sırasıyla ilerleyerek okumayı sağlıyor. Didaktik bir uslupla yazsaydı bu derece değerli bir kaynak ortaya çıkmazdı.
Son söz olarak şunu söyleyebilirim; sacece yazmak isteyenlerle sınırlı kalmamalı bu kitap, nitelikli okuma yapmak isteyenler için de önemli bir rehber niteliğindedir. Okumak, yazmaya başlamanın ilk adımıdır.
Edebi metinlerin kurgusunda karakter yaratma, olay örgüsü, zaman gibi temel öğeleri örnek metinler doğrultusunda inceleyen, ustaların düşüncelerine yer veren yararlı bir eser. özellikle öykü ve roman ayrımı bölümünü okumak çok keyifli.. Arkaya eklenmiş olan, populer edebiyat, klasikler, sanattan bahseden romanlarla ilgili makaleler de okumak, okumak daha çok okumak için iştah açıcı.. bu açıdan zaten sorunlu bünyelere tavsiye edilmeyesi yazılar:)
"Kurmacanın Bilinen Sırları ve İhlal Edilebilir Kuralları" alt başlığı ile yayınlanan bu güzel kitap, bu alt başlığın imlediği her şeyi taşıyor. Murat Gülsoy önce kurmacaya dair tüm öğeleri, örnekler vererek, bu öğeler üzerinde düşünmemizi sağlayarak anlatıyor. Ardından, ancak bu öğelerin oluşturduğu sınırları aşmaya çabalarsak iyi bir edebi eser ortaya koyabileceğimizi söylüyor.
Yazma ve okuma ihtiyacının psikolojik ve sosyal temelleriyle giriş yapıyor Gülsoy. Yaratıcılığın doğduğu yeri bulmaya çalışırken keşfettiği yol işaretlerini aktarıyor bize. Yaratıcılığın dışarda, elle tutulur bir yerde olmadığını, zaten doğamızda anlatmanın, hikayeleştirmenin varolduğunu belirtiyor. Gerçekle olan derdimize değiniyor. Konulan sınırların ötesine geçmek için giriştiğimiz mücadelenin yaratıcılığı tetiklediğini söylüyor.
Yaratıcılığa dair bu yer gösterici değil keşfedici girişten sonra kurmacanın öğelerine geçiyoruz: Bakış açısının ve kullanılan zaman kipinin önemini, kurgunun değerini, mekanın etkisini, karakter yaratımını, betimlemeyi; çok iyi öyküler üzerinde örneklendirerek anlatıyor yazar.
Tüm bunları anlatırken de ahkam kesmiyor, kural koymuyor. Zaten bu kitabın güzelliği de burada: Murat Gülsoy, zamanla belirlenmiş kuralları ortaya koyuyor ama en doğrusunun bu kuralları ihlal etmek olduğunu söylüyor.
Yazmaya dair düşündüren iyi bir kitap bu. Mutlaka okuyun.
Atıf yapılan kaynak kitaplar, örnek metinler üzerinden giden anlatım, anlaşılır anlatım dili ile edebiyatın ve yaratıcılığın teknik, psikolojik, hatta evrimsel yönüne dair harika bir çalışma olmuş. Böyle kitaplar okur olarak beni çok geliştiriyor. Bazı yazarları neden daha fazla sevdiğimi sorgulatıyor. Bir de Murat Bey'in yeteneği takdir eden fakat kurgulamanın özel bir kitlede değil de tüm insanlarda bulunan bir özellik olduğunu kabul eden yaklaşımını çok sevdim. Kitap hem daha iyi okuma hem de yazma şevki uyandırdı bende.
Düşünmek, hayal etmek, planlamak, yazmak, okumak, düzeltmek ve okutmaya ilişkin bildiğimiz, bilmediğimiz, farkında olduğumuz, kaçırdığımız bir çok noktayı, sistemli bir şekilde ve didaktik olmayan bir üslupla söylemeyi başaran bir metin.
Özellikle ekler çok etkileyici.
Sadece yazma hayali kuranlar için değil, okumayı öğrenmek isteyenler için de bir anahtar kitap.
Yaratıcı yazarlık atölyesinde referans kitap olarak okutulan hocanın kitabı dersin içeriğini nerdeyse bire bir takip ettiği için heyecansız. Öyküleri çözümlerkenki analitikliğini hocanın mühendislik formasyonuna verelim :) benim en eğlendiğim kısmı öykü ve romana dair kıyaslamalarıydı, birini linear cebre, diğerini türeve benzetmesi şık :) ama en çok şunu beğendim: Öykü nakavtla kazanır, roman sayıyla :)
Yaratıcı Yazarlık konusunda okuduğum en iyi metinlerden biriydi. Konuya ilgisi olanlara da halihazırda yazanlara da önerilebilir. Murat Gülsoy büyük laflar ederek size mucizevi bir ilham ve kalem yüklemiyor. Makul yönlendirmeler için ilk tercih diyebilirim. Özenle seçilmiş metinlerden alıntılarla hem bu coğrafyadan hem de dünyadan yazarlarla irdelemek istediği başlıkları derinleştiriyor yazarımız. Sonrasında kendime bir okuma listesi çıkaracağım. Enfes ve ilham vericiydi.
Daha önce bu alanda kitap okumamıştım; Türkiye'deki nadir yaratıcı yazarlık kitaplarından biri sanırım. Belli kavramları öğrenmenizde yardımcı oluyor. Murat Gülsoy eserinde yurtdışındaki kaynaklardan fazlaca yararlanmış, referans gösterdiği belli başlı kaynakları da okumayı düşünüyorum.
Yaratıcı yazarlık üzerine kitaplar okumayı, hem okur gözümü açması hem de yazar olma hayalimi tetikledikleri için (evet, bir kitabım olsun isterim ben de her okuma sevdalısı gibi) severim. Büyübozumu da sohbet havasında, atölye tadında besleyici bir örneği olmuş. Öykü-roman nedir? Kurmacanın temelleri nelerdir? Okuduğunu düşünen, derinleştiren okur olmak nedir? Gibi birkaç soruya, başka yazarlardan, metinlerden alıntılarla ve atölye tecrübelerinden yola çıkarak cevaplar vermeye/verdirmeye çalışılmış. Konuya ilgili okurların keyifle okuyacağından ve notlar alacağından eminim.
“Yazma ve yaratma sürecinin incelikleri okurlar için olduğu kadar yazarlar için de gizemini koruyan konuların başında gelir. Bir öyküyü ya da romanı okurken satırlardan zihnimize sızan ve orada başka bir dünyanın kurulmasına neden olan şeyin ne olduğunu çoğu zaman anlayamaz, okuduğumuz metnin bir metin olduğunu unutarak, zihnimizin gözüyle izlemeye başladığımız bu sanal dünyanın olaylarına ve kişilerine kendimizi kaptırırız. Zaten okumaktan alınan zevk de bu kendini kaptırma halidir. En azından başlangıçta...”
Büyübozumunda, Gülsoy adım adım yazarlığın anlatım tekniklerini anlatırken sınırları tam belirlenmemiş kurallardan bahsediyor. Sadece yazarlar için değil okuyucunun eleştirel bakış açısını geliştirmesi açısından da her edebiyat severin okuması gereken bir kitap. Neden 3 yıldız? Tamamen kişisel kapris diyebiliriz; bazen fazla ders kitabı havasına kapılması ve verdiği örnek eserler nedeniyle pek beğendiğimi söylemeyeceğim.
Okuduklarımı daha farklı bir gözle yorumlamamı sağlayan bir kitap oldu benim için. Öncelikle yaratmak ifadesinin ne anlama geldiğini öğrendim. Yazarın özellikle örnek okumalar yapıp o okumalar üzerinde işaret ederek anlatması çok güzel olmuş. Bu alanda okuduğum ilk kitap ikincisi de Nobokov'un edebiyat dersleri olacak. Bakalım bu alanda okuduğum kitaplar çoğaldıkça bu kitabın etkisi azalacak mı?
Murat Gülsoy didaktik olmadan eğitici bir kitap yazmayı çok güzel başarmış. Yazmak isteyip de nereden başlayacağını bilemeyen herkesi (çünkü başlamak bitirmenin yarısıdır) motive edebilecek, keyifle okunan bir kitap. Metin çözümlemeleri kısmı kitabın en keyifli kısımları. Murat Gülsoy'un özellikle Yusuf Atılgan'ı bir ayrı sevdiğini gözlemliyoruz.
Murat Gülsoy - kendisi böyle bir tavsiye listesi vermekten kaçınsa da - alanın ünlü tavsiye listelerine de kitapta yer veriyor. İçinden sizin için işe yarayacayağını düşündüklerinizi deneyebilirsiniz. Ben bu kitabı belli bir yazma deneyimine sahip olduktan çok sonra okumuş oldum. Bende yarattığı etki 'aklın yolu birmiş' gibi bir şey oldu; ki bu da kendimi doğrulamış olma hissi yarattığı için bir miktar yersiz bir kibire sebep olmuş olabilir :)
Kitapla ilgili sevemediğim iki şeyden birincisi, kurgu olmayan ve - eğitme çabası değilse de - okurda bir miktar aydınlanma hedefleyen bir kitap için izleğini karışık bulmuş olmam. Konudan konuya atlıyor ve bir konuyu tam ele almadan bizi başka konuya sürüklüyor gibi hissettim. Kafam karıştı yer yer.
İkincisi, sene oldu 2021, halen kitaplarda 'yüksek edebiyat ile polisiye' gibi bir ayrım var! Sadece polisiye değil, diğer spekülatif edebiyatlar da bundan nasibini alıyor. Misal, Stephen King'den olumlu bir örnek verirken Murat Gülsoy "Stephen King'in iyi edebiyat olduğunu savunacak değilim, fakat..." benzeri bir açıklama yapmadan söze başlayamıyor... 'Polisiye' yüksek değildir mesajı kitaptaki en net mesajlardan birisi. Veya algıda seçicilik, bana öyle geldi :)
Edebiyat yapıtları üzerine yapılan incelemelerin tümü, o yapıtları, yaratanların arzusu ve denetimi dışında bir dönüştürme işlemine uğratır. Bu gibi incelemeleri okumanın –bir tür– naifliği bozacağı söylenebilir. Doğrudur. Ancak naif kalmak isteyen kim?
Her ne kadar 2. Dünya Savaşı nın hayal kırıklığı insanları New Age inançlara ve arkaik dinlere dönmeye ittiyse de ve günümüzde, dinsel inançlar kimlik siyasetinin kullanışlı araçları haline gelmişse de insan hayatı geri döndürülemez bir şekilde dünyevileşmiştir.Her şey dünyevidir. İşte bu yeni insanın, seküler insanın ruhsal derinleşmeyi arayacağı yer sanat galerisidir,kütüphanedir,edebiyattır. Seküler insanın yeni dini sanattır, peygamberi ya da şamanı da sanatçıdır.
Çünkü bir insan tüm insanlığın özetidir.
Tesir etmeyen iz bırakmayan okumak neye yarar? İnsan kendisine ilave etmek için okur, unutayım diye değil.
"Köpük", hikâye sanatının süslü giysilerini kuşandıktan sonra hepsini fırlatıp atmış, gerçek bir başyapıttır.
İnsan, özgürlüğünü ve yaşamını kısıtlayan tüm bu sınırlarla başa çıkmak için zihinsel işlevlerinden yararlanır. Neden-sonuç ilişkileri kurmak bunlardan en önemlisidir.
Hem gören hem de görülen kişidir sanatçı. Gördüğü kendisi olan, kendisinde gördüğü başkaları olan biridir.
Murat Gülsoy, Yaratıcı Yazı üzerine aslında yeni bir şey anlatmıyor. Alandaki genel geçer teorik bilginin üzerine kendi yazma serüvenini anlatarak ama en önemlisi de statik bir “Konu Başlığı- Tanım- Örnek” yöntemi yerine metinler üzerinde örnekler anlatarak konuyu veriyor. Bizim eğitim müfredatının da geçtiğimiz yıllarda benimsemeye çalıştığı ama eline yüzüne bulaştırdığı Yapısalcı Eğitim modeline benzer bir şekilde, örnekler üzerinden göstererek uyguladığı bu sohbet anlatımı, kitabı Türkçe kaynakların önemlilerinden biri haline getiriyor.
Öncesinde "Konu ile ilgili aklımda olan soruların cevabını bulsam yeterli" diye düşünürken, okudukça aklıma takılan yeni soruları da, yazarın "Şu an aklınıza şu soru gelebilir." diyerek onları da cevaplaması, kitabı benim için eksiksiz kıldı diyebilirim. Keyifle okudum ve bir o kadar da not aldım...
Tam da alt basligindaki gibi kurmacanin bilinen, hatta bilinmeyen , ihlal edilebilir kurallarini buyuk yazarlarin buyuk metinlerinden orneklerle ilerleyerek anlatiyor. Bir sanat dali olarak yazim sanatinin inceliklerini ogrenmek isteyen merakli yazarlar ve okuyucular icin muazzam bir kitap.
Sadece yazar olmak isteyenler değil, benim gibi okurluk bilincini geliştirmek isteyenler için son derece zengin bir kitap. Herhangi bir romanı veya öyküyü, sadece içinde sürüklenerek değil, yazarın yolculuğunu ve çabasını da hissederek okumaya başlıyorsunuz. Kitaptaki örneklerden yola çıkarak farklı okumalara açılmanız da cabası.
"Yazarların yaratma sürecine dair söylediklerini kimi zaman heyecanla, kimi zaman da mahrem bir olaya tanıklık etmenin verdiği sıkıntıyla ama hep merakla okuyorum. Hatta bu konuda bir ayrım da gözetmediğimi sonradan fark ettim. Sevmediğim ya da hiç tanımadığım yazarların yazma süreçlerini de en az sevdiklerim kadar heyecanla izliyorum"
"Yaratıcılığı, yolda bir düğme bulup sonra ona uygun bir elbise diktirmeye benzetenler"
"Yazar kendinden önce yazılmış onca yapıta karşın kendi sanatını yaratmak için çıkar yola. İşi zordur, çünkü söylenmemiş bir şey kalmadığını, yeni bir şey söylemenin artık mümkün olmadığını söyler çevresindekiler"
"İyi bir edebiyat metninde hiçbir şey rastlantısal değildir. Kurmaca ürünlerde kaza olmaz. Bu nedensellik yazarın çok karmaşık bir hesap yaparak yazdığı anlamına gelmez"
"Edebiyat yapıtlarını derinlikli kılan, onları önemli yapan şey sorduğu sorulardır. Edebiyat, yanıtlar üretmekten çok, soruları çoğalttığında ilginçtir"
"Çünkü kurmaca yazmak bir anlamda zamanı yönetmektir"
"İnsan zihni Hume’un ortaya koyduğu gibi zamansal bitişikliği nedensellikle karıştırmaya yatkındır; dolayısıyla birbiri ardınca gelen iki olgudan öncekini neden, ötekini sonuç saymak gibi bir koşullanması vardır"
"Bir karakteri daha etkileyici kılmak için onun yakın çevresine sönük bir karakter yerleştirirsiniz. Watson’ın sıradan aklı, Holmes’un üstünlüğünü daha belirgin hale getirir. Bu tip karakterlere “folyo karakter” de deniyor. Holmes’u sarmalayan bir karakter olarak Watson"
Birçok yazara "Nasıl yazıyorsunuz?" diye sorduğunuzda alacağınız cevap "Bilmiyorum, adeta bir büyü gibi, birden ilham geliyor, ben de yazıyorum," minvalinde bir şey olacaktır. İşte bu kitap, yazarın adına "büyü" dediği o gizemi bozuyor ve yaratıcı yazarlığın ne olduğunu, nasılını bizlere güzelce anlatıyor.
Yazmaya gönül vermiş bir yazarın başucu kitabı olarak düşünülebilecek Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık, Murat Gülsoy'un kaleminden bizlere kurmacanın bilinen sırlarını ve ihlal edilebilir kurallarını aktarırken gönlümüzdeki o büyüyü alıyor, bizleri gerçeklerle tanıştırıyor.
O gerçekleri farklı ustaların kalemlerinden alınan örnek metinleri eşeleyerek gözler önüne seren Murat Gülsoy sadece bir şeyleri kanıtlayarak anlatmakla kalmıyor pek çok soruyu ortaya atarak okur/yazar olan kitlesinin de düşünmesini, ufkunu iyice açmasını sağlıyor. Satır aralarında gizli mesajlar o kadar çok ki notlar almadan ya da işaretlemeler yapmadan okumanın çok şey kaybettireceğini düşündüğüm enfes bir bilgi kaynağı...
Ayrıca kitap bittiğinde varsa mevcut yol haritanızı yeniden (yeni isimler ve kitaplarla) şekillendirmenizi sağlıyor, yoksa alacağınız notlarla kendinize yepyeni bir yol haritası çıkartmanıza imkân tanıyor. Tabii asla ve asla şunu şunu yapın demiyor, okuru düşündürerek sağlıklı bir havuz oluşturmasına, kendi araştırmasını kendisinin yapmasına ve o planı şekillendirmesine de olanak tanıyor.
Dikkatlice okunmalı ve bittiğinde baş köşesine yerleştirerek tekrar tekrar açıp bakmaya hazırlıklı olmalısınız.
Anlatacak hikayeleri olanların okuması gereken bir kitap...Karakter,kurgu,olay örgüsü,neden sonuç ilişkisi,betimleme ve ayrıntıları birbirine bağlamak bir bütün etmek isteyen ve işin içinden çıkamayanlara yardım edebilecek bir kitap... Yazar yazmanın yanında okumanın daha önde durduğunu bize geçirmeyi başardı.'Dahi yazar yoktur,dahi okur vardır.'bu konuyu çok iyi açıklar.Anlatmayın,gösterin de yazarın bir diğer tavsiyesi...Göstererek okura daha inandırıcı bir kurgu sunarsınız.Edebiyatın yalnız bir sanat olmadığını paylaşılarak geliştirilen bir zihinsel etkinlik olduğunu söyler yazar.Yazar olmaya başlamak için bir adım atmak istiyosanız bu kitap elinize geçmeli...Başlangıç olarak yazacağınız bir hikaye varsa önce bir defter ,kalem ve tabii yalnızlık gerektiğini belirtir.Kurmaca yazmanın aynı zamanda zamanı yönetmek olduğu görüşündedir yazarımız... Yazarımız bir yazardan ziyade çok iyi bir gözlemci,araştırmacı ve dahi bir okurdur...
This entire review has been hidden because of spoilers.
Yaratıcı Yazarlık seminerlerine karşı biri olarak Murat Gülsoy’un bu kitabını okudum. Tüm önyargılarım yerle bir oldu. Bir romana yeni nokta koymuş ve düzenlemeler kısmına geçmek için kendimi cesaretlendirmeye çalıştığım böyle bir zamanda, bu kitap bana ilaç gibi geldi. Sadece yazı yazmak isteyenler değil, okuduğu kitaplardan daha derin anlamlar çıkarmak isteyenler için de güzel bir yol haritası olacağını düşünüyorum. Teknikleri anlatırken teorik bilgi ile sınırlandırmadan, çok sevdiğimiz yazarların hikayelerini kullanarak pratik yapmaya da olanak sağlıyor.