"Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim." Cemil Meriç, Bu Ülke
"Mösyö Girard bize bir kitap tavsiye etti ve mutlaka okumamızı söyledi. Bu, Aix-Marseille Üniversitesi rektörü meşhur terbiyeci ve ahlakçı Jules Payot'un "İrade Terbiyesi" adlı kitabı idi. Ertesi gün şehre inerek kitabı aldım. İhtiyar bir meşenin dibine oturarak İrade Terbiyesi'ni okumaya koyuldum. Okudukça içimde tahassür ve nedametle karışık müphem bir acı duymaya başladım. Kendi kendime, ah bu kitap on sekiz yirmili yaşlarımdayken elime geçmeliydi diyor ve geciktiğim için üzülüyordum." Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, Gençlerle Başbaşa
Hayatım boyunca bıkmadan okuyacağım bir tür “Psikoloji”. Boş laflar ile insanı motive etmeye çalışan “kişisel gelişim” zırvasının ötesinde, insanı kendine iyi gelen şeyleri yapmaktan alıkoyan iç direncini, tembelliği, disipsinsizliği, irade eksikliği, “bilmemekten” diye adlandıracağımız cahillikten ayırmamız gerek. 100 yıl öncesinin Netflix’siz, Play Station’sız, Sosyal Medyasız dünyasında yazılmış bu kitapta, Jules Payot’un gençliğe dair verdiği örnekler günümüzde hala daha o kadar çok yansıma bulunduruyor ki.. Bu tembelliğe rağmen dünya dönüyor, ancak çalışmanın, üretmenin, değerli olmanın hissettireceği o güzel hisleri de toplumların büyük bölümü kaçırmaya devam ediyor. Gerçek anlamda sürekli olarak canımızın istediğini yapmamız olarak tanımladığımız özgürlük, tüketmenin türlü çeşitlerinden başka hiçbir şeye dönüşmüyor, dönüşemiyor. Bir sürü not aldığım, bence çocuk ve genç gelişiminde de akılda tutulması gereken, teorik yanı belki biraz ağır basan çok güzel bilgilerle bezeli bir kitaptı İrade Terbiyesi.
Birçok arkadaşımın tavsiye ettiği ve beğendiği bu kitabı sonunda okuyabildim. Kitap “Meseleye Giriş”, “Kişiye Özel Tavsiyeler”, Çevrenin Önemi”, “İç Kaynaklarımız” ve “İrade Psikolojisi” şeklinde beş ana bölümden oluşmakta.
Yazar ilk bölümlerde isteksizlik ve tembellik üzerinde durmuş; cinsel dürtüler, şehvet, kötü arkadaşlar, tembellik ve bahaneleri irdelemiş. Bu durumları nasıl yenebileceğimizden bahsetmiş. Çalışmanın verdiği mutluluktan ve hazdan bahsetmiş. Tembellikle mücadele, isteksizliği yenme, irâdenin zayıf yönlerine çözümler bulmak için tavsiyeler üretmiş.
Az da olsa düzenli ama sürekli olan çalışma, uzun molalar içeren yüksek eforların toplamından daha güçlüdür ve daha değerlidir. Devamlı bir çalışmanın sağlam bir irade için olmazsa olmaz olduğunu ifade etmiş. Disiplinli çalışma ile irademizi terbiye ederek üstesinden gelemeyeceğimizi zannettiğimiz birçok meseleyi kolayca halledebiliriz. Ve sabrında bu süreçte püf nokta olduğunu ifade etmiş.
Yazarımıza göre irade terbiyesinde en önemli etkenlerden biri de tefekkürdür. Başarıyı getirecek bir hareketin içinde mutlaka derin düşünce de bulunur. Hayat koşturmacasından sıklıkla gözardı ettiğimiz bu husus için bilhassa zaman ayırmak gerekiyor, zaman ayırıp iç dünyanıza gezintiye çıkarak içinizdeki şevki ve isteği uyandırmak gerekli. Derin düşünmek ve sonrasında da eylem yani harekete geçmek. Mücadele etmenin, çalışmanın mutluluk için gerekli olduğunu ifade etmiş. Her mutluluğun az çok bir çaba gerektirdiğini belirtmiş. Ve mutlulukla gelen bedensel rahatlığın en değerli güç kaynağı olduğunu belirtmiş.
Gerektiği yerde, gerektiği kadar ve verimli dinlenme ile eğlenmenin de ne kadar önemli olduğununüzerinde de durmuş yazar. Hareket etmenin, yürüyüşlerin, açık alanda yapılan gezilerin verimi ve dikkati artırdığından da söz etmiş.
Cemil Meriç "Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim." demiş, katılıyorum bu söze ben de ve kitabı sizlere de tavsiye ediyorum. Daha doğru ve başarılı çalışma sistemi, irademizi kontrol altına almak için yol gösterici olacaktır.
Cemil Meriç'in kapakta alıntılanan yorumunu görüp almıştım bu kitabı. (Satış politikası işe yaramış yani. :) ) Belki o zamanlar için iyi bir kitap olabilir ama bence şu an için çağdışı kalmış mesnetsiz bir ürün. Uygulanabilir pratik öneriler de yok.
Açıkçası böyle kitaplarda ya derin bir felsefe ya da bilimsel dayanaklar görmek isterim. Ama burada ne felsefi tanıt var, ne de bilimsel kanıt. Bitirmek için direndim.
Okumaktan keyif aldığımı ya da motive olduğumu söyleyemem. Bir kere kitabın bazı bölümleri belki de yazıldığı dönemle ilişkili olarak son derece problemli. Detaylara girmeyeceğim. İlgi çekici olarak adlandırabileceğim bölümlerde evet bolca işaretleme yaptım ama ne yazarın o bölümlerin altını doldurabildiğini söyleyebilirim ne de en azından benim için ufuk açıcı olduğunu. Özetle kitap sürekli harekete geçmekten bahsediyor ancak harekete geçirmekten uzak. Lütfen bana bilmediğim şeyler söyleyin, bir de nasıl sorusunun cevabını.
Kitabı 40 yaşına girdiğim günlerde okumanın getirdiği bir şey mi yoksa yanlış bir zamanda ve ruh haliyle okumaktan mı bilmiyorum.Çok çok beğendiğim bir kitap olmadı.Hatta son bölümleri çok sıkılarak okudum.Ama öğrencilerime ( Lise ) önerip onların bakış açısını da öğrenmek istiyorum.Kitabın yazılış tarihi 1898 ve o günden bugüne değişen çok şey var ama tavsiyeleri günümüze de uyarlayabiliriz.Şimdiki nesil oyalayıcı etkenler konusunda maalesef daha şanssız.Tembellik yapmak için o kadar çok uyaran ve fırsatımız var ki;yine de,bunlar karşısında ne yapabiliriz sorusunun cevabını birebir vermesi mümkün değil.İnsan psikolojisi üzerinden yapılan çıkarımlara göre,kitaptaki tavsiyeleri günümüze uyarlamamız gerekiyor.Okumasam aklım kalırdı dediğim kitaplardan birisiydi.Yaş ve tecrübe ile doğru orantılı olarak,faydalı olabileceğine inanıyorum.Bu yüzden tavsiye ediyorum.
Ethem Bakar'ın İrade Terbiyesi kitabında sıkça adı geçtiği için daha önceden okuduğum bu kitabı tekrar gözden geçirdim. Payot kitabı üniversite öğrencilerine yönelik "hakiki çalışmayı" öğretme amacıyla yazdığını belirtmiş. Bu nedenle herkese hitap etmeyecek hatta birazda güncelliğini yitirmiş sayılabilecek bölümleri var. Fakat yine de benim açımdan, buradaki "irade kullanımı" kavramını, hayatın bütün olaylarına karşı "hür olma" biçimi olarak alırsak, psikolojik ve felsefi açıdan altı çizilecek, ders çıkartılacak pek çok yer var.
"Zaman, özgürleşmemizin o değerli müttefiki, onu bizim için çalışmaya mecbur etmezsek, o dingin azmiyle aleyhimize işler."syf112
Herkese keyifli okumalar.
Kaygıların yerine uğraşları koymaktan daha mutluluk verici bir şey yoktur ve sağlığın anahtarı mutluluktur.
İnsanlığın derinlerdeki yasasının çalışmak olduğu öylesine doğrudur ki bu yasaya uymamayı seçen, aynı anda yüksek ve kalıcı tüm sevinçlerden de vazgeçmiş olur!syf129
Hem ahlaki özgürlük hem de siyasi özgürlük şu dünyada değeri olan her şey gibi yoğun bir mücadeleyle elde edilmeli ve durmaksızın savunulmalıdır. Bu özgürlük güçlülerin, beceriklilerin, azimlilerin ödülüdür. Hiç kimse, özgür olmayı hak etmiyorsa özgür olamaz. Özgürlük ne bir hak ne de bir olgudur, özgürlük bir ödüldür, en yüce, mutluluk açısından en verimli ödül: Bir manzara için güneş ışığı neyse, yaşamın tüm olayları için de özgürlük odur. Onu kendi çabasıyla ele geçirmeyen yaşamın tüm derin ve kalıcı sevinçlerinden mahrum kalır.syf25
Benliğini yeniden kazanmaya yönelik bu mücadelede, tutkuların ancak büyük düşmana ettikleri yardım oranında önem taşıdıklarını gördük: Büyük düşman tembelliktir, insanı yüzyıllar sürmüş çabalarla güç bela aştığı mertebeye sürekli geri düşürmek yönünde etki gösteren atalet kuvvetidir. Benliğine hâkimiyet denince gelgitler içinde bir iradenin kastedilmediğini, en yüksek enerjinin aylar ve yıllar boyunca devam ettirilen sürekli enerji olduğunu, iradenin denek taşının süre olduğunu anladık.syf153
...çalışkan kişi kendine yeter. Kendine yetememe, tembeli başkalarına bağımlı kılarken, onu çalışkanın hiç bilmediği bin bir türlü köleliğe mecbur eder; öyle ki, "çalışmak özgürlüktür" cümlesi asla bir metafor değildir. Epiktetos şeyleri, bize bağımlı olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayırır. Hayal kırıklıklarımızın, ıstıraplarımızın çoğunun bize bağımlı olmayan şeylerin peşinden koşmaktan kaynaklandığına dikkat çeker. Demek ki aylak kişinin mutluluğu sadece başkalarına bağımlıyken, emek vermeye alışmış insan en büyük keyifleri kendi içinde bulur. syf205
Oldukça akıcı ve açık bir anlatım amma okurken düşündüğüm tek şey bazı durumlar Fransız kültürüne uygun olsa da Türkiye ve onun gibi bir çok Asya olsun Uzak Doğu , Afrika ülkelerinde de aynı geçerliliği uygunluğu göstermesini beklemek yanlış olur bence.Süzerek eleyerek okumak yada dinlemek daha doğru derim.
Yapmak istediğimiz güzel işler için kendimizi harekete geçirecek olan irade terbiyesidir. İrade terbiyesi için gerekli olan ise öncelikle irademize hakim olabileceğimize inanmamızdır. Bu süreçte düşüncelerimize destek olabilmesi için olumlu duygularımızı da desteğe çağırmalıyız. Bu duygular harekete geçmemizi sağlayacaktır. Bu hareketlerin küçük olarak küçümsemememiz gerekir. Küçük hareketlerimizi daima ve sürekli yaparsak alışkanlık haline gelecektir.
Bizi bu yoldan saptırmaya çalışan dış kuvvetler ve doğamızda bulunan tembelliğimiz olacaktır. Bu tembelliğin bizi sonuçta hiç istemediğimiz durumlara sokacağını unutmamak gerekir.
Tembellik yapmak istediğimizde sonrasında hissedeceğimiz pişmanlığı sürekli kendimize hatırlatmalıyız ki o duruma düşmemek için harekete geçmeyi kendimize yaptırabilelim. Diğer taraftan bir işi bitirmiş olmanın verdiği mutluluğu ve huzuru unutmamak gerekir.
İki işi aynı anda yapmaya çalışmamalıyız. Başladığımız işi de süründürmemeliyiz sonrasında başka bir işi yapmaya başlarken bizi olumsuz etkileyecektir.
Çalışmak kadar yeri geldiğinde vücudu dinlendirmek gerekir. Dinlenmek çalışan insanların hakkıdır.
Unutulmamalıdır ki tembeller işi bitirmenin verdiği mutluluktan mahrum kalırlar.
Bir insanın zihinsel gelişimi için gerekli olan düşüncelerin hepsi bu kitapta bulunuyor. Bu yüzden hem bayıla bayıla hem de bol şaşırmalı şekilde çevirdim sayfaları. Yüz yıl öncesinde yazılmış bir kitap gibi asla durmuyor. Sanki günümüz psikoloji ve beyin bilimlerini -üstelik edebi örnekler vererek- birleştirmiş bir kitap gibi. Çok not aldım çok hayran kaldım. Ve bu kitaptan öğrendiğim en önemli şey: Yüzyıllardır doğruları söyleyen birileri hep varmış ancak zamandan bağımsız olarak çoğunluk tarafın görüşüne hiç ulaşamamışlar. Tabiki de bu çoğunluğun görüşünün kısıtlı olması -hatta kısıtlı tutulması- ile ilgili. Keşke değişebilsek. "Şu anda sahip olamadığımız bir irade hakimiyeti kabiliyetini "zaman" bize elde etme imkanı sunar. Yani zaman en büyük kurtarıcımızdır. Aynı zamanda aklımızın tutkuların ve hayvani hislerin boyunduruğundan kurtulmasını sağlar. Çünkü duygu durumları adeta vahşi ve kör güçler gibidir." "Zeka ne kadar büyükse, tutkular da o kadar büyük olur."
This book contains many valuable lessons from the experience and point of view of an expert educator. It claims simply that the 'will' can be educated to be stronger, more determined and occupied with better habits. Inner and outer factors are examined and most importantly the author emphasises the function of passions as movers of the body and soul. A key point to understand how abstract ideas can be translated into action. A similar point was made in Alfred Fouillee's theory of idee-forces. Different from many superficial self-help books, this is a thought-provoking and empowering book overall.
Kendisinden eğitim aldığım bir uzman "Bir kitap okuma şansınız varsa bunu okuyun" dediğinde kitabı listeme eklemiştim.
1800lerin sonunda yazılan bu didaktik kitap diyor ki;
~ Geç evlilik nedeniyle hayatları kayan genç sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Ne hayaller, sağlıklar, enerjiler çılgınca harcanmıştır!
~ En önemlisi bilhassa gençlerde karşılaştığımız şehvetli hayaller kurmalarıdır ki bu onlarda yalnızlığa sebep olur.
~ Bar, restoran hayatı hüzün getirir, şevkinizi kırar. Tembellerin tembelliklerini örtbas etmek için sıkça kullandıkları bahanelere bir süre sonra akıllı kişiler bile düşmeye başlar.
~ Başlık parasıyla evlenmek dezavantajlı olmasına rağmen duygusal açıdan avantajları vardır. Karı koca birbirilerine karşı sorumluluk hisseder. Böylece kadının önceliği eşinin sağlığına özen göstermek olur. Yemeği yapmak için yardımcı bayan almak istemez. Hazırladığı yemeklerin kendisi ve eşi için sağlıklı olmasına dikkat eder.
~ Erken yaşta evlenmekten tereddüt etmeyelim ama bunun için çeyizden ve başlık parasından vazgeçmek gerekebilir.
~ İşin doğrusu buluşmalar, sanat, sahne oyunları vs cinsel buluşma imkanları sağlamanın bahanesidir. Bu buluşmalar sonrası genç mütevazı odasına dönünce kafası karışmıştır. Danslar, heyecan dolu akşam, ışıklar ile bomboş odası arasındaki çelişkili durum gencin akıl sağlığına tamamen zararlıdır. Akıl sağlığına bundan daha zararlı bir durum olamaz.
~ Üniversite öğrencisi farklı bir şekilde bulunması halinde ahlaki açıdan denetimsiz, vasat bir ortamdadır.
Daha da yazamayacağım, yoruldum! Bu kitabı bu devirde okuyup da yıldızları havada uçuşturanlar utanır mı bilmem👻
Geriye dönük kendi adıma yaptığım ozelestirilerde yazdıklarının yuzde 80'i benim mantigima yatiyor. Soyle ki;tembellikten kacinmaliyiz ve çalışmak hayatımızdaki önemini her zaman korumalı. Sonucta her neyi istersek isteyelim uğrunda harcanan bir emek olacak. Bu da gayret ve azim ister.
Ama hayatı sırf çalışmak üzerine kurarsanız bu da yanlış bence. Kendini eğlencenin ne olduğunu degil onu ne hale getirebilecegini bilen biri zaten kucuk mutluluklarinda kıymetini bilir bence. Buyuk çaplı ve ekstra kotu senaryolara gerek olduğunu sanmıyorum bu konuda.
Sonuç olarak nasibimizden nasibimize koşuyoruz. Arada yaşanılası anlar denilen zamanlarda geriye dönüp baktığınızda kıymeti bilinecek anlar yazarın dedigi gibi olmalı.
I know this book was published a century ago, but all I can say is that if you can get past the dialogue, you can certainly get something from this piece of literature. As a self-help book, this will be of use for anyone willing to acquire personal change, without a need to profes to any creed of acceptance of metaphysics. I recommend reading this book at least two times, so the material is fully understood.
Epey oldtimer denebilir. 1894 yılında yayımlanmış İrade Terbiyesi’nde öğütlerin günümüze hükmü zayıf ve biraz fazla geride kalmış. Beğendiğim söylenemez :(
Geçerliliğini yitirmiş bazı önerme ve önerileri de bulunsa, Jules Payot'un 1893 tarihli bu eseri halen fazlasıyla güncel ve fazlasıyla bizlere sesleniyor. Mutluluğun da gerçek çabanın da aslında kontrolde ve mücadelede saklı olduğunu dile getirirken, asıl sıkıcı hayatın kontrolsüz yaşanan hedonist bir hayat olduğuna dikkat çekiyor. Stoacu felsefeye az çok girmiş, bu konuda birkaç kitap okumuş kişilerin kesinlikle yolu bu kitaba düşecektir ama diğer dostlarımı da, bu zamanın ötesindeki harika eseri okumaya davet etmekten kesinlikle geri kalmam. Yapı itibariyle çağının öğrencilerine sesleniyor olsa da hayatın sürekli bir eğitim, sürekli bir gelişim içinde ilerlediğini düşünürsek her zaman okunabilecek ve her zaman bir şeyler alınacak bir kitap, İrade Terbiyesi.
Yaklaşık ikiyüzyıllık bir kişisel gelişim kitabı. Gençler ve üniversite öğrencilerinin çalışma ve kendini disipline etmesi için bir yol haritası çıkartmayı amaçlamış yazar. Bir kaç yerinde de belirttiği üzere katolik öğretilerinin sunduğu irade ve disiplin terbiyesinin seküler bir dünyada da uygulanabilmesi için bir metod koymakta, bunun önemine ve ihtiyacına dikkat çekmekte.
Günümüz gözüyle bakıldığında bazı noktaları cinsiyetçi ya da çağı geçmiş bir izlenim sunduğu söylenebilse de, bir çok tavsiye ise aksine, özellikle spor ve beslenme ile ilgili, güncelliğini korumakta. Hayatını düzene koymak isteyen herhangi birisi için faydalı olabilir.
Kitaba başladığımda pratik bilgiler ile karşılaşacağımı düşünüyordum fakat klasik Fransız düşünce sistemi ile konuya giriş yapıyor. Buna rağmen belli bir noktada sonra konuyu kavramaya başlıyorsunuz. Kitap özellikle de hedefleri olan erkeklerin daha fazla dikkat çekmesini arzuluyor. Toplum tarafından pek dillendirilmeyen ya da yavaş yavaş tartışmaya açılan bazı konuların o yıllarda gündeme gelmesi hem sevindirici hem de insanın zaaf ve ihtiraslarinin değişmediğini güzel bir örnek teşkil ediyor. Okunduğunda pişman olunmaz.
İrademiz hakkında bir çok konuya değinip ve tembelliklerin isteksizliklerin önüne geçilebileceğinden bahsediyor, bizim irademizi kontrol altına almamızın biz istersek bazı şeyleri yok saymak değil de onların önüne geçmemiz için fikirler sunuyor. Bu kitap sizi çalışmaya sevk edecektir. Sorgulamaya başlayacaksınız, eğer iradenizi güçlendirmek isterseniz bu kitabı kesinlikle tavsiye ederim. Bu kitabı okuduktan sonra kendinizi planlı bir şekilde çalışıyor bulacaksınız. Tabi iradeniz güçlüyse.
Kitabın birçok e-ticaret sitesinde çok satan kitaplar arasında olmasından dolayı oldukça büyük beklentiler içerisindeydim. Fakat kitabın daha çok lise ve üniversite çağındaki gençlere yönelik olduğunu okumaya başladığımda anladım. Bu nedenle 25 yaş üzerindeyseniz kitabın bazı kısımları size pek hitap etmeyebilir. Fakat genel olarak baktığımızda herkesin öğrenebileceği bölümler de yok değil.
Çalışma motivasyonu ve tembellik üzerine olan bölümlerinden çok şey öğrendim.
Hayatınızı ve çevrenizin hayatını değiştirecek bir kitap. Eğer değiştirmiyorsa ya zaten ölmüşsünüz ya da ideal insansınız. Daha fazla açıklama yapmayı gerekli bulmuyorum. Hemen şimdi okuyun.
Çok güzel bir kitap, 100 seneden fazla bir zaman önce yazıldığına inanmak zor, günümüzde bile böylesine derin bir pedagojik kavrayışa sahip kitap bulmak zor. Ama dil biraz zorluyor (Hesapta günümüz Türkçesine uyarlanmış. Ya ben günümüz Türkçesine çok hakim değilim ya da bunlar dayak yememiş :)))
Özellikle duygular ile fikirler arasındaki ilişkiyi irdeleyişi çok iyiydi, katılmasam bile yöntemsel titizliği ve anlatım tarzı çok hoştu.
4/5 Kitapta işaretlediğim alıntıların çoğu o kadar uzun ki kısa bir tanesini seçip yorumumun başına yazmak istedim ama bulamadım. Ben de uzun alıntılar ile sizi sıkmak yerine sizi kitabı okumaya davet etmek istedim. Kitap genel manada insan zihnini, istek ve arzulara hükmetme yetkinliğini sorgulayan ve bu yolda okurlarına küçük tavsiyeler veren bir kitap. Günümüz türkçesinden biraz uzak ve akademik bir dil kullanıldığını da söylemeden geçmeyeyim. Keyifli okumalar dilerim
İnsan iradesi üzerine yazılmış en önemli eserlerden birisi. Birkaç yıl önce baskısını bulmakta zorlandığım bu kitap simdi birkaç yayın evinden birden yeniden basılınca dikkatimi cekmisti.
Açıkçası bu kitabı 100 yıl önce okumayı dilerdim. Belki saha cok keyif alırdım. Bunun en büyük sebebi bazı önerilerin artık günümüzde pek pratik bi değeri yok. Aslında bu kitap yeniden elden geçirilip günümüze uyarlansa cok daha başarılı olur. Bir de bazı cinsiyetçi yerleri de elden geçirmekte fayda var.