Koslu Hippokrates (MÖ 460-370): Tıbbı batıl inançların gölgesinden kurtarıp akli temellere dayalı bir sanata dönüştürmüş, böylece “tıbbın babası” olarak tarihe geçmeyi başarmıştır. Ortaya koyduğu anlayış zaman içinde değişik toplum ve kültürlerce benimsenmiş, hatta Galenos (MS 2. yy.) aracılığıyla Batı ve İslam ortaçağlarına aktarılarak çağdaş bilimin temellerinin atıldığı 18. yüzyıla değin etkisini sürdürmüştür. Kendisine atfedilen Hippokrates Külliyatı adlı derleme, insanın vücut yapısından hastalıkların nedenlerine, hatta uygulamada gözetilecek teknik kurallar ile ahlaki düsturlara kadar pek çok konuya değinen yaklaşık altmış metinden oluşmakta ve tıp konusunda antikçağdan günümüze ulaşan derli toplu en temel kaynak olma niteliğini taşımaktadır. Bu derlemenin gözbebeği sayılan, yüzyıllar boyu hekimlerin ellerinden düşürmediği Aforizmalar ise tıp tarihinde çığır açan Hippokrates’in tıp anlayışına aralanan bir kapıdır.
Eyüp Çoraklı (1982): İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisidir. Uzun yıllar çeşitli yayınevlerinde çevirmen ve editör olarak çalışmış, başta Platon’un Symposion (Şölen) diyaloğu olmak üzere pek çok eseri özgün dilinden çevirerek Türkçeye kazandırmıştır.
Hippocrates of Cos or Hippokrates of Kos (ca. 460 BC – ca. 370 BC) was an ancient Greek physician of the Age of Pericles, and was considered one of the most outstanding figures in the history of medicine. He is referred to as the "father of medicine" in recognition of his lasting contributions to the field as the founder of the Hippocratic School of medicine. This intellectual school revolutionized medicine in ancient Greece, establishing it as a discipline distinct from other fields that it had traditionally been associated with (notably theurgy and philosophy), thus making medicine a profession.
However, the achievements of the writers of the Corpus, the practitioners of Hippocratic medicine, and the actions of Hippocrates himself are often commingled; thus very little is known about what Hippocrates actually thought, wrote, and did. Nevertheless, Hippocrates is commonly portrayed as the paragon of the ancient physician. In particular, he is credited with greatly advancing the systematic study of clinical medicine, summing up the medical knowledge of previous schools, and prescribing practices for physicians through the Hippocratic Oath and other works.
Yazıldığı tairh nazara alındığında, babası gibi doktor olan Hipokrates'in gözleme dayalı bu metnini okumakta ve takdir etmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Mutlaka tıbbın gelişimi ile birlikte bazı çürütülmüş hiptezleri olsa dahi, hurafelerden uzak, ve gerçeğe yatkın bir çok temel belirtiyi barındırıyor içinde.
Zamanın ötesinde, çağdaş tıbbın atası olan; büyüyü ve boşinancı, masalı bırakıp akla, deneye, gözleme ve yönteme dayalı bir tıbbın temelini atan Hipokrat'ın çeşitli tıbbi konulara dair söylediklerinden oluşan kitaptaki aforizmaların hepsinin ona ait olduğu tartışmalı olsa dahi; bu kadar zaman ötesinden gelen bu bilgeliğin kıyısından geçmek gerek.
Doktor, böyle kitaplar kalbimde sancıya neden oluyor.
"Aforizmalar"ı, içinde ne olduğunu bilmeden aldım. Birkaç sayfa karıştırınca adının aforizmalar değil, "ampirik veriler ışığında teşhis ve tedavi metotları" olması gerektiğine karar verdim. Çünkü kitap tümüyle bu konu üzerine.
İlk yaptığım iş kitabın sunuş bölümünü dikkatle okumak oldu. Çünkü madem tıbbi teşhis ve tedavilerden söz ediyoruz, Hipokrat'ın önerilerinin bugünün tıp anlayışında geçerliliğini ne ölçüde koruduğunu bilmemiz gerekir. Aksi halde okuduğumuz şey bir masaldan öteye gitmez. Sunuş bölümünde bu hususta hiçbir bilgiye rastlayamadım. Dolayısıyla masal gibi okumaya niyet ettim.
Kitap ne yazık ki bu şekilde de okunmaya müsait değil. Çünkü tümüyle teknik bir eser, üstelik sağlığını korumak insanlara değil doğrudan doktorlara hitaben yazılmış. Dolayısıyla içinde kendinize yarayacak bir bilgi bulmanıza da imkan yok. Adet sancısı geçiren kadınlara hoş kokulu buhar banyosu tavsiyesini saymazsak. Bunu aklımda tutacağım.
İnsanların yorumlarına "Hayat kısa, sanat uzun..." şeklinde başlayan cümleyi insanın başına ağrı saplayacak denli çok yazması sizi yanıltmasın. O sadece tek cümle. Ona benzer başka cümle yok. Emin olun işinize yarayacak başka bir cümle de yok. Bu kitabın tek okunma amacı Hipokrat'ın kurguladığı fizyolojik sistemi anlamak olabilir, o da ne ölçüde işinize yarar bilemiyorum.
M.Ö. 400 yıllarında tıbbın babası olarak kabul edilen Hippocrates tarafından alınan notlarla hazırlanmış olan "Aphorisms / Aforizmalar", tıp bilimin nereden nereye geldiğini gösteren canlı bir kanıt niteliğinde adeta. Hippocrates'in sadece gözlem ve araştırmalarına dayanarak hastalara yardım ettiğini okuduğumuz eserde bir sürü doğru kabul edilen bilginin doğal olarak şimdi zaman aşımına uğradığını görüyoruz. Yine de bir takım bilgilerin hala geçerliliğini yitirmemesi gerçekten hayranlık uyandırıcı. Rivayete göre öldükten sonra bile şifa dağıtmaya devam eden Hippocrates'in "Aforizmalar"ı oldukça çağ dışı belki; ama zamanında hastalıklarla nasıl savaşıldığını okuyucuya sunması sebebiyle kendi içinde oldukça büyük bir değer taşıyor. Antik Yunan edebiyatı severler mutlaka bir göz atmalı.
Yapılan çalışmalar sonrasında Hipokrat'a ait olduğu varsayılan aforizmalar derlenmiş. Hipokrat'ın tıp bilimine yaklaşımını anlayabilmek adına güzel bir kaynak kitap.
Hipokrat modern tıbbın atası sayılıyor ama ondan bugüne kesintisiz bir gelişim çizgisi olduğu düşünülmesin. Arada çok uzun ve karanlık bir dönem var. Biz daha ziyade modern tıp ondan feyz almış, onu idol seçmiştir desek daha doğru olacak sanırım. Bu kitaba gelirsek, aslında hastalıklar ve tedaviler, metodlar üzerinde gayet ayrıntılı ve teknik bilgiler veriyor. Yani tıp bilgisi olmayan sıradan okuyucuya hitap etmeyen bir kitap, yine de tarihi değeri sebebiyle okunmalı.
Tıp fakültesine mensup bir hekim adayı olarak, asırlar öncesinde yaşamış olan ve insan sağlığına ilk defa akılcılıkla yaklaşan, kendi ismiyle anılan Yemin'i kendinden sonra bugünlere kadar okutturan (her ne kadar revizyonlar gerçekleşmiş olsa dahi), Büyük hocamız Hippokrates'i saygıyla anıyorum öncelikle. Kendisi, hem sanat hem bilim olan tıbbın mantıksal yönünü büyük başarıyla ortaya koymuştur. Kitabı okurken, birçok sözünün bugünün dünyası tarafından onaylandığını görüyorsunuz. Örnek vermek gerekirse bir bölümde, hastalık geçtikten sonra hastalığa dair kalıntı kalırsa hastalığın nüksedebileceği söylenir. Günümüzde mikrobiyolojinin yaptığı çalışmalarda, zararlı mikroorganizma kişiyi enfekte edip yok olduktan sonra, şayet geriye kendi ürettiği toksinleri bıraktıysa, hastanın durumu iyiye gitse dahi tekrardan şikayetler/yakınmalar görülür. Verdiğim bu örneğin ötesinde, Hippokrates kendi döneminde sık rastlanan sorunlar üzerinde durduğu açıkça görülür.
Unutmamalı ki, tıp bir sanattır. Ama bunun da yanında, sanatı besleyen mükemmel bilimsel yönü bulunur. Bu yön de sanatı besler. Karşılıklı etkileşim halindedir. Bu sebeple tıp fakültesi mensubu bir kişinin, kendi mesleki bilgi ve tecrübeleri (Hippokrates "tecrübe" konusunda özellikle konuşma yapar) haricinde, her türlü gelişimi kaçınılmazdır. Asırlar önce yaşamış bir kişinin insan sağlığı ile ilgili kurduğu bu cümleler, bu kişinin halen tüm tıp fakültelerinde anılıyor olmasıyla değerini koruduğunun kanıtıdır. Zira, üstü kapalı söyleyip de bugünlere gelindiğinde düşündüren sözleri vardır. Bunlardan biri, uykunun bilinci kapadığı ve bunun iyi olduğuydu. Şunu demeliyim ki, burada yapılacak olan yorum çok kapsamlı olabilir. Hippokrates, burada uyku haline gelindiği zaman, dünya sorunlarından uzaklaşılıp ego'nun içe çekildiğini ifade etmek istediğini düşünüyorum. Uzun lafın kısası; Hipokrat, akılcı tıbbın kurucusudur. Hipokrat'ın sadece tıp değil, coğrafya, tarih vs. bilen çok yönlü bir özellik benimsediğini, bu yönüyle de döneminde ve özellikle kendinden sonra gelen (başta Bergamalı Galenos) tüm düşünürleri ve hekimleri etkilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Modern tıbbın babası olarak bilinen Hipokrat'ın yaşadığı dönemde hastalığı doğaötesi sebeplere yoran anlayışa karşı hastalığı akılcı bir yaklaşımla açıklaması isminin günümüze kadar gelmesini sağlamış. Günümüzde hala hekimler ve diğer sağlık çalışanları mesleklerini onurla uygulayacaklarına dair Hipokrat yemini ederler. Çok önemli bir isim olduğuna şüphe yok fakat yine de kitapta geçen aforizmalarından bazıları akıl alır gibi değil. Bazılarını not alıp eklemek istedim.
Sayfa 37, 42. aforizma: "Erkek çocuğa gebe kadınların teni güzel olur, kız çocuğa gebe kadınların teniyse çirkin." Sayfa 38, 59. aforizma: "Bir kadın gebe kalamıyorsa ama gebe kalıp kalamayacağını öğrenmek istiyorsan, onu örtülere sarıp altından bir tütsü ya; eğer koku bütün bedenini geçip ağzından ve burnundan gelir gibi oluyorsa, bu kadının kısırlığı kendisinden kaynaklanmıyor demektir." Sayfa 43, 32. aforizma: "Kekemeler genellikle müzmin ishale yakalanır." Sayfa 50, 43. aforizma: "Bir kadın iki elini birden kullanamaz."
Quick read, highlighting the beginnings of medicine as observed. Aphorism comes from the Greek word meaning definition, and such general truths, which is really what they are, form an interesting read, however, I did expect more. Expectations are a funny thing. I used to say to someone long ago that all we needed to do was lower our expectations.
Bir defada okunabilecek, bana kalırsa aynı cümlelerin tekrarlandığı bir aforizma kitabı. Çeviride ise hoşlanmadığım noktalar var. Örneğin; "müzmin" yerine "kronik" kelimesi hastalıkları belirtmede daha uygun olabilirdi.
Okay. Some of the rules of medicine are interesting; many are outdated, but some still hold somewhat true for today. The best line of the book is the first - read it, then put this down and find a new book to read