What do you think?
Rate this book
Kadın
Eşit eğitim hakkı
1924
*
Eşit birey hakkı
1926
*
Eşit seçme seçilme hakkı
1934
*
Kadın erkek eşitliği fıtrata ters
kürtaj olma
sezaryen yaptırma
en az üç doğur
hamileysen sokağa çıkma
kahkaha atma
bankta kızlı erkekli oturma
talibin çıkarsa seçici olma
haddini bil
itaat et
okuma
düşünme
sus!
2015
1924
*
Eşit birey hakkı
1926
*
Eşit seçme seçilme hakkı
1934
*
Kadın erkek eşitliği fıtrata ters
kürtaj olma
sezaryen yaptırma
en az üç doğur
hamileysen sokağa çıkma
kahkaha atma
bankta kızlı erkekli oturma
talibin çıkarsa seçici olma
haddini bil
itaat et
okuma
düşünme
sus!
2015
324 pages, Paperback
First published October 1, 2015
15 people are currently reading
273 people want to read
About the author
Yılmaz Özdil
25 books201 followersYılmaz Özdil, (d.1965, İzmir), Türk gazeteci yazardır.
Yılmaz Özdil, İzmir Atatürk Lisesi'nin ardından Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik bölümünden mezun olmuştur. Mesleğe Yeni Asır gazetesinde muhabirlik yaparak başladı. Ardından Fatih Çekirge'nin genel yayın yönetmenliği yaptığı Star gazetesinin kuruluşunda bulundu. Star gazetesinden ayrıldıktan sonra Ciner Medya Grubu'na geçti. Sabah gazetesinde köşe yazarlığı ve atv haber genel yayın yönetmenliği görevlerinin üstlendi. atv ve Sabah'ın TMSF'ye devredilmesinin ardından Hürriyet gazetesine geçti.
2008 yılında Uğur Dündar'ın sunduğu Star Ana Haber bülteninin yayın yönetmenliğini yapmaya başlayan Özdil, hâlen Hürriyet'in üçüncü sayfasında yazmakta ve aynı zamanda Fanatik gazetesi çatısı altında spor yazarlığı da yapmaktadır.
Yılmaz Özdil, İzmir Atatürk Lisesi'nin ardından Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik bölümünden mezun olmuştur. Mesleğe Yeni Asır gazetesinde muhabirlik yaparak başladı. Ardından Fatih Çekirge'nin genel yayın yönetmenliği yaptığı Star gazetesinin kuruluşunda bulundu. Star gazetesinden ayrıldıktan sonra Ciner Medya Grubu'na geçti. Sabah gazetesinde köşe yazarlığı ve atv haber genel yayın yönetmenliği görevlerinin üstlendi. atv ve Sabah'ın TMSF'ye devredilmesinin ardından Hürriyet gazetesine geçti.
2008 yılında Uğur Dündar'ın sunduğu Star Ana Haber bülteninin yayın yönetmenliğini yapmaya başlayan Özdil, hâlen Hürriyet'in üçüncü sayfasında yazmakta ve aynı zamanda Fanatik gazetesi çatısı altında spor yazarlığı da yapmaktadır.
Ratings & Reviews
Friends & Following
Create a free account to discover what your friends think of this book!
Community Reviews
Displaying 1 - 25 of 25 reviews
February 6, 2017
ADAM kitanından farklı bir içerik olmuş. Çünkü Adam kitabında 'herif'lere yer yoktu. Hep örnek alınabilecek insanlar vardı. KADIN kitabında ise yazar Türkiye'nin ilk canlı bombası olan kadına da yer vermiş, Zübeyde hanım'a da. Bundan dolayı eleştirel bir kitap olmuş. İnsanı çok karamsar hissettirdiği zamanlar oluyor. Zaten birbirinden bağımsız yazılardan oluştuğu için parça parça okunması, eğer sinirleriniz çelikten değilse, sizin için daha iyi olacaktır.
July 23, 2016
Tukas'in hikayesine cok agladim..:(
January 9, 2016
Kitap bir Yılmaz Özdil klasiği. Vurucu, gerçekçi, sözünü sakınmayan.
Kitapta yazarın gazete yazıları yer alıyor. Yazıda geçen kadınların, önemi, başına gelenler vs. bilgileri, ilgili yazının sonunda açıklamalı şekilde yer alıyor. İsim, Şehir, Bitki tarzında..
Yer yer ağladığım yazılar oldu, güldüğüm de.. Hayretler içerisinde kaldıklarım çok fazla zaten.
Kendisini seven de çok sevmeyen de.. Herkesin okumasını öneririm.
Kitapta yazarın gazete yazıları yer alıyor. Yazıda geçen kadınların, önemi, başına gelenler vs. bilgileri, ilgili yazının sonunda açıklamalı şekilde yer alıyor. İsim, Şehir, Bitki tarzında..
Yer yer ağladığım yazılar oldu, güldüğüm de.. Hayretler içerisinde kaldıklarım çok fazla zaten.
Kendisini seven de çok sevmeyen de.. Herkesin okumasını öneririm.
December 17, 2015
Alzheimerlı Türkiye, bunu bir kez daha hatırlattı bana Yılmaz Özdil, her gün yaşanılan acı, ölüm, vefasızlık, yoksulluk, hayalkırıklığı, adaletsizlik... her şeyi ne de çabuk unutuyor bu memleket...Yılmaz Özdil silinmiş toplum hafızasını bazen hüzünlü, bazen komik tüm gerçekliğiyle bizlere tekrar hatırlatmış!
August 7, 2020
Yazıldıktan yaklaşık beş sene sonra okudum bu kìtabı. Hafıza tazelemek ve her geçen gün her alanda özellikle de kadın hakları konusunda nasıl gerilediğimizi daha iyi kavranması bakımından okunması gereken bir kitap.
June 25, 2017
Bu ülkede insan olmak çok zor hele kadın olmak çoooook zor çok
June 9, 2018
Bu coğrafyada hele de kadınsan, hep bir şeylere “rağmen” başarırsın. Eşit birey olma hakkını 1926’da almış bir milletin evlatları olarak, kıymetini biliyor muyuz?
December 8, 2016
Yılmaz Özdil'in diğer kitaplarını okuyanlar için, Kadın'daki bazı yazıları tekrar niteliğinde olacaktır. Günümüz Türkiyesi'nde bir şekilde gündeme gelmiş, acı-tatlı hikayeleriyle, başarılı-başarısız olmasına bakılmaksızın, sevilen-sevilmeyen, adını bile duymadığınız hemen her kadın var kitapta...
Kardelen'in Elif Öğretmeninden, Berkin'in acılı annesi Gülsüm Elvan'a, maganda kurşunuyla ölen gencecik kızımızdan, sorumsuzluk sonucu kanalizasyon boşluğuna düşen yavruya, hunharca katledilen Özgecan ve Münevver'den, suni şöhret kaynana Semra'ya, yaşadıklarının ağırlığından psikolojik destek alan, onlarca ameliyatla sağlığına kavuşan N.Ç'den, başörtülü bacımıza kadar... Sadece ülkemizden kadın manzaraları yok kitapta, ülkemizi ziyaretleri sonrasında, yaşadıkları (taciz, tecavüz,istismar gibi) olaylarla utanç kaynağımız olan turistlerden, farklı ülkelerin first leydilerine, siyasetlerine de değinilmiş... Hatta Sütaş'ın ineği bile kendine yer bulmuş.
Kitabı okudukça, utanç, gurur, öfke, hayranlık, gıpte,sevgi, nefret birbirine karışıyor, istemeden oturup düşünüyorsunuz, bir toplumun kadınları, nasıl bu kadar birbirlerine tezat olabilir? Nasıl bu kadar uç kutuplarda yaşayabilir? Okuyun, okutun...
Kardelen'in Elif Öğretmeninden, Berkin'in acılı annesi Gülsüm Elvan'a, maganda kurşunuyla ölen gencecik kızımızdan, sorumsuzluk sonucu kanalizasyon boşluğuna düşen yavruya, hunharca katledilen Özgecan ve Münevver'den, suni şöhret kaynana Semra'ya, yaşadıklarının ağırlığından psikolojik destek alan, onlarca ameliyatla sağlığına kavuşan N.Ç'den, başörtülü bacımıza kadar... Sadece ülkemizden kadın manzaraları yok kitapta, ülkemizi ziyaretleri sonrasında, yaşadıkları (taciz, tecavüz,istismar gibi) olaylarla utanç kaynağımız olan turistlerden, farklı ülkelerin first leydilerine, siyasetlerine de değinilmiş... Hatta Sütaş'ın ineği bile kendine yer bulmuş.
Kitabı okudukça, utanç, gurur, öfke, hayranlık, gıpte,sevgi, nefret birbirine karışıyor, istemeden oturup düşünüyorsunuz, bir toplumun kadınları, nasıl bu kadar birbirlerine tezat olabilir? Nasıl bu kadar uç kutuplarda yaşayabilir? Okuyun, okutun...
September 10, 2019
Yine gözlerim doldu doldu boşaldı, yine sinirden bir dolu söylendim, yine gururdan göğsüm kabardı, yine insanların vicdansızlığı karşısında ağız dolusu küfrettim.. Evet, ben yine #yılmazözdil okudum! Her kitabını aynı buruk duygularla kapatsam da, unutuyor muyum nedir, doyamıyorum bir türlü onun kitaplarına.. Siz onun siyasi görüşünü, yazılarını, hatta varlığını seversiniz sevmezsiniz; orasını bilemem tabii ama ben ondan hep yeni bir şeyler öğreniyorum. Gündemi takip etmediğim için de, onun kaleminden oldukça "masalsı" gelen bu bilgileri keyifle kucaklıyorum. Hâlâ okumayan varsa, tavsiyemdir. =)
December 29, 2017
Yılmaz Özdil güçlü kalemiyle harikalar yaratmış. Bazen güldürten bazen hüzünlendiren bu kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Yılmaz Özdil'in öyle güzel bir anlatımı var ki adeta sizinle sohbet ediyor. Hatta metroda kendimi tutamayıp güldüğüm anlar da oldu. Tabii, herkes tuhaf tuhaf bana baktı, durduk yerde niye gülüyor bu adam diye. Bazen de baya hüzünlendirdi beni. Kendi içimde isyan ediyordum.
Taraf tutmadan, özgürce, korkusuzca "herkes"i eleştirebilen nadir yazarlardan bir tanesidir Yılmaz Özdil. Ben keyifle okudum. Herkese tavsiye ederim.
Taraf tutmadan, özgürce, korkusuzca "herkes"i eleştirebilen nadir yazarlardan bir tanesidir Yılmaz Özdil. Ben keyifle okudum. Herkese tavsiye ederim.
December 21, 2017
Kitap ile ilgili yazdıklarım:
http://www.neokuyorum.org/kadin-yilma...
http://www.neokuyorum.org/kadin-yilma...
Read
January 24, 20212019 aralık üni kütüphanesinden almıştım
Read
February 20, 2021Klasik Yılmaz Özdil diliyle yazılmış bir kitap.
Yancı ve eleştirel bir dil kullanılmış. Bir yerden sonra aynı şeyleri okuyormuş gibi hissettiriyor.
Yancı ve eleştirel bir dil kullanılmış. Bir yerden sonra aynı şeyleri okuyormuş gibi hissettiriyor.
January 1, 2021
Kitap adından da belli olacağı üzere kadın öykülerinden oluşuyor.
Daha önce yazılan gazete köşelerinden derleme bir çoğu
Kitabı 2020 yılında tam da Covid’in tavan yaptığı dönemde okumaya başladım. Zaten sıkıntılı bir dönemde çoğunluğu iç karartıcı olan yazıları sindirmek zor oldu.
Çok öğretici ve düşündürücü bilgiler içermekle beraber kitap boyunca bu memlekette ne çok acı var diye düşündüm devamlı.
Memleket ve aslında kadınların omuzlarında yükseliyor veya çöküyor.
Dili çok yalın, akıcı.
Keyifli ancak iç karartıcı geldi bana
Daha önce yazılan gazete köşelerinden derleme bir çoğu
Kitabı 2020 yılında tam da Covid’in tavan yaptığı dönemde okumaya başladım. Zaten sıkıntılı bir dönemde çoğunluğu iç karartıcı olan yazıları sindirmek zor oldu.
Çok öğretici ve düşündürücü bilgiler içermekle beraber kitap boyunca bu memlekette ne çok acı var diye düşündüm devamlı.
Memleket ve aslında kadınların omuzlarında yükseliyor veya çöküyor.
Dili çok yalın, akıcı.
Keyifli ancak iç karartıcı geldi bana
November 8, 2015
Çiçekler açıyordu... İzmir’in dağlarında. Boşaldılar aşağıya... Dörtnala.
Yüzbaşı Şerafettin, Teğmen Ali Rıza ve Teğmen Hamdi, bismillah ilk iş, Hasan Tahsin’in düştüğü yere, hükümet konağının alnı kabağına diktiler sancağı... Üsteğmen Selahattin Kordon’a dalarken, Teğmen Celil’le Asteğmen Besim, varmıştı bile Kadifekale’ye.
*
Ya Karşıyaka?
Kara Fatma!
*
Evet... Karşıyaka’ya giren süvarilerin başında, simsiyah atının üstünde, simsiyah elbiseleri, simsiyah çizmeleri, simsiyah tüfeğiyle, esmer güzeli bi kadın, bi anne, Kara Fatma vardı.
*
Ona bu sıfatı, Mustafa Kemal vermişti. Binbaşı eşini Sarıkamış’ta kaybetmiş, Sivas kongresine gitmiş, yolunu gözleyip, sarışın kurt’un önüne dikilmiş, yüzündeki peçeyi açmış, at bindiğini, silah attığını belirtip, bana iş ver demişti. Gazi de, yanık tenli, gözü kara kadına, görev pusulası yazıp, imzalamış, tarihi sıfatını takmıştı: Keşke bütün kadınlar senin gibi olsa Kara Fatma!
*
(İstisnaları tenzih ederim, kadın düşmanı ülkemin, kadın düşmanı tarihçileri bu mevzuyu sevmez, yazmaz... Aralarında kendi kızının da bulunduğu, neredeyse tamamı kadınlardan oluşan, 300 kişilik çetesi vardı. İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da çarpıştı, yaralandı, bi ara esir bile düştü, kaçtı, Ege dağlarında vuruştu. İzmir’e girdiğinde 34 yaşındaydı.)
*
(İstiklal madalyası aldı. Onbaşı olarak başladı, üsteğmen olarak emekliye ayrıldı. Maaşını Kızılay’a bağışladı. Dara düştü, kimseye haber vermedi, Galata’daki Rus manastırına sığındı. Tesadüfen fark edildi, madalyam bana yeter demesine rağmen, yeniden, zorla maaş bağlandı, 1955’te, Darülaceze’de vefat etti, Kasımpaşa’daki Kulaksız Mezarlığı’na defnedildi.)
*
(Biz İzmirliler için yüreğimizde hicrandır, İzmir’de vefat etmediği için kahroluruz... Çünkü, Kara Fatma’nın kabri, hoyrat bi yol inşaatı sırasında darmadağın edildi, kayboldu maalesef.)
*
(Offf, of...
Parantezi kapatalım.
Devam edelim.)
*
En başta Kara Fatma, İzmir’e giren kahramanlarımız çok şaşırmış, gözlerine inanamamışlardı. Bütün şehir ay-yıldızlı bayraklarla donatılmış, âdeta “gelincik tarlası”na dönmüştü. Ne var bunda şaşılacak derseniz... İşgal edilir edilmez, evler didik didik aranmış, bütün bayraklara süngü’yle el konulmuş, ibreti alem için sokaklarda yakılmıştı. E şimdi bu kadar bayrak nerden çıkmıştı?
*
Vaziyet kısa süre sonra anlaşıldı. Yokluk, sefalet içinde yaşayan İzmirli kadınlar, bütün eşyalarını yok pahasına satmış, kırmızı perdelerini, kırmızı masa örtülerini saklamış, asla satmamış, yarıdan keserek, beyaz perdeler, beyaz masa örtüleriyle değiş tokuş etmiş, sabırla o gece’yi beklemişti...
O gece, 8 Eylül 1922’ydi.
Çıkardılar sandıklardan...
Kırmızı’nın üstüne beyaz ay-yıldız’ı diktiler. Denizi kız, kızı deniz kokan İzmir’in, kadınlarının bayrağıydı onlar.
*
(Kutsal emanet’tir... Bir tanesi, değerli gazeteci-yazar ağabeyim Yaşar Aksoy’da mesela... Namazgâhlı Sırrıye teyze’nin 8 Eylül gecesi dikip, 9 Eylül sabahı penceresine astığı bayrak.)
*
Ve, neymiş efendim, genelge filan varmış, bayrak töreni yapılmayacakmış falan.
*
Bak arkadaş...
Necdet bey’e kilim hediye etmeye, lokum ikram etmeye benzemez bu iş.... Görürsün bugün Kara Fatma’nın İzmir’ini, ak mı kara m��!
Yüzbaşı Şerafettin, Teğmen Ali Rıza ve Teğmen Hamdi, bismillah ilk iş, Hasan Tahsin’in düştüğü yere, hükümet konağının alnı kabağına diktiler sancağı... Üsteğmen Selahattin Kordon’a dalarken, Teğmen Celil’le Asteğmen Besim, varmıştı bile Kadifekale’ye.
*
Ya Karşıyaka?
Kara Fatma!
*
Evet... Karşıyaka’ya giren süvarilerin başında, simsiyah atının üstünde, simsiyah elbiseleri, simsiyah çizmeleri, simsiyah tüfeğiyle, esmer güzeli bi kadın, bi anne, Kara Fatma vardı.
*
Ona bu sıfatı, Mustafa Kemal vermişti. Binbaşı eşini Sarıkamış’ta kaybetmiş, Sivas kongresine gitmiş, yolunu gözleyip, sarışın kurt’un önüne dikilmiş, yüzündeki peçeyi açmış, at bindiğini, silah attığını belirtip, bana iş ver demişti. Gazi de, yanık tenli, gözü kara kadına, görev pusulası yazıp, imzalamış, tarihi sıfatını takmıştı: Keşke bütün kadınlar senin gibi olsa Kara Fatma!
*
(İstisnaları tenzih ederim, kadın düşmanı ülkemin, kadın düşmanı tarihçileri bu mevzuyu sevmez, yazmaz... Aralarında kendi kızının da bulunduğu, neredeyse tamamı kadınlardan oluşan, 300 kişilik çetesi vardı. İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da çarpıştı, yaralandı, bi ara esir bile düştü, kaçtı, Ege dağlarında vuruştu. İzmir’e girdiğinde 34 yaşındaydı.)
*
(İstiklal madalyası aldı. Onbaşı olarak başladı, üsteğmen olarak emekliye ayrıldı. Maaşını Kızılay’a bağışladı. Dara düştü, kimseye haber vermedi, Galata’daki Rus manastırına sığındı. Tesadüfen fark edildi, madalyam bana yeter demesine rağmen, yeniden, zorla maaş bağlandı, 1955’te, Darülaceze’de vefat etti, Kasımpaşa’daki Kulaksız Mezarlığı’na defnedildi.)
*
(Biz İzmirliler için yüreğimizde hicrandır, İzmir’de vefat etmediği için kahroluruz... Çünkü, Kara Fatma’nın kabri, hoyrat bi yol inşaatı sırasında darmadağın edildi, kayboldu maalesef.)
*
(Offf, of...
Parantezi kapatalım.
Devam edelim.)
*
En başta Kara Fatma, İzmir’e giren kahramanlarımız çok şaşırmış, gözlerine inanamamışlardı. Bütün şehir ay-yıldızlı bayraklarla donatılmış, âdeta “gelincik tarlası”na dönmüştü. Ne var bunda şaşılacak derseniz... İşgal edilir edilmez, evler didik didik aranmış, bütün bayraklara süngü’yle el konulmuş, ibreti alem için sokaklarda yakılmıştı. E şimdi bu kadar bayrak nerden çıkmıştı?
*
Vaziyet kısa süre sonra anlaşıldı. Yokluk, sefalet içinde yaşayan İzmirli kadınlar, bütün eşyalarını yok pahasına satmış, kırmızı perdelerini, kırmızı masa örtülerini saklamış, asla satmamış, yarıdan keserek, beyaz perdeler, beyaz masa örtüleriyle değiş tokuş etmiş, sabırla o gece’yi beklemişti...
O gece, 8 Eylül 1922’ydi.
Çıkardılar sandıklardan...
Kırmızı’nın üstüne beyaz ay-yıldız’ı diktiler. Denizi kız, kızı deniz kokan İzmir’in, kadınlarının bayrağıydı onlar.
*
(Kutsal emanet’tir... Bir tanesi, değerli gazeteci-yazar ağabeyim Yaşar Aksoy’da mesela... Namazgâhlı Sırrıye teyze’nin 8 Eylül gecesi dikip, 9 Eylül sabahı penceresine astığı bayrak.)
*
Ve, neymiş efendim, genelge filan varmış, bayrak töreni yapılmayacakmış falan.
*
Bak arkadaş...
Necdet bey’e kilim hediye etmeye, lokum ikram etmeye benzemez bu iş.... Görürsün bugün Kara Fatma’nın İzmir’ini, ak mı kara m��!
December 3, 2015
Yine Yılmaz Özdil yine başucu kitabı.
Temelde kadını konu alsa da, bu kitapta tarih var, coğrafya var, edebiyat var, felsefe var.
Türkiye'nin gerçekleri var, Cumhuriyet tarihi var, akp sonrası Türkiye'nin içine saplandığı bataklık var. Genel kültürün alası var.
Var da var.
Şiddetle okumanızı tavsiye ederim.
Temelde kadını konu alsa da, bu kitapta tarih var, coğrafya var, edebiyat var, felsefe var.
Türkiye'nin gerçekleri var, Cumhuriyet tarihi var, akp sonrası Türkiye'nin içine saplandığı bataklık var. Genel kültürün alası var.
Var da var.
Şiddetle okumanızı tavsiye ederim.
August 17, 2016
Yazimi sade, anlami derin gerek tarihi gerçeklere gerekse günümüzdeki gerçeklere dayalı "Kadın" ı bir solukta okudum. Özellikle benim gibi yurt dışında yaşayan, Türkiye de olan biteni ancak akraba, eş ve dostan taraflı, desteksiz duyan herkese okumasını tavsiye edebileceğim bir kitap "Kadın". Yılmaz Özdil in kalemine, gerçeklere bağlı kalışına saygı göstermemek imkansiz.
October 30, 2016
Yılmaz Özdil'in okuduğum ilk kitabıydı ve kesinlikle son olmayacak.
Dili açık, vurucu ve çarpıcı. Gerçekleri öyle yüzünüze çarpıyor ki vay be diyorsunuz. Yeni çıkan kitabı Adam'ı da en yakın zamanda alıp okuyacağım. Çok güzeldi.
Dili açık, vurucu ve çarpıcı. Gerçekleri öyle yüzünüze çarpıyor ki vay be diyorsunuz. Yeni çıkan kitabı Adam'ı da en yakın zamanda alıp okuyacağım. Çok güzeldi.
December 31, 2015
yarım bıraktım. elimden bir sey gelmemesi beni delirtiyor.
February 9, 2016
Yazilan herseye katilmasam da yurt disinda yasayanlar icin cok egitici. Kadinlari iki acidan da incelemesi guzeldi.
April 27, 2016
Başucu kitabı olacak bir Yılmaz Özdil klasiği...
Sindire sindire, ağır ağır okumak lazım.. Tekrar tekrar okunmalı, hiç bir kadın unutulmamalı...
Sindire sindire, ağır ağır okumak lazım.. Tekrar tekrar okunmalı, hiç bir kadın unutulmamalı...
September 20, 2016
Köşe yazılarını zaten severdim, "Kadın" da çok başarılı bir çalışma olmuş bence....
January 7, 2017
Kapaktaki dördüncü kadın kim bilen var mı ❓
This entire review has been hidden because of spoilers.
April 1, 2018
Yine Yılmaz Özdil yine başucu kitabı.
Temelde kadını konu alsa da, bu kitapta tarih var, coğrafya var, edebiyat var, felsefe var.
Türkiye'nin gerçekleri var, Cumhuriyet tarihi var, akp sonrası Türkiye'nin içine saplandığı bataklık var. Genel kültürün alası var.
Var da var.
Şiddetle okumanızı tavsiye ederim.
Temelde kadını konu alsa da, bu kitapta tarih var, coğrafya var, edebiyat var, felsefe var.
Türkiye'nin gerçekleri var, Cumhuriyet tarihi var, akp sonrası Türkiye'nin içine saplandığı bataklık var. Genel kültürün alası var.
Var da var.
Şiddetle okumanızı tavsiye ederim.
Displaying 1 - 25 of 25 reviews