Hippocrates of Cos or Hippokrates of Kos (ca. 460 BC – ca. 370 BC) was an ancient Greek physician of the Age of Pericles, and was considered one of the most outstanding figures in the history of medicine. He is referred to as the "father of medicine" in recognition of his lasting contributions to the field as the founder of the Hippocratic School of medicine. This intellectual school revolutionized medicine in ancient Greece, establishing it as a discipline distinct from other fields that it had traditionally been associated with (notably theurgy and philosophy), thus making medicine a profession.
However, the achievements of the writers of the Corpus, the practitioners of Hippocratic medicine, and the actions of Hippocrates himself are often commingled; thus very little is known about what Hippocrates actually thought, wrote, and did. Nevertheless, Hippocrates is commonly portrayed as the paragon of the ancient physician. In particular, he is credited with greatly advancing the systematic study of clinical medicine, summing up the medical knowledge of previous schools, and prescribing practices for physicians through the Hippocratic Oath and other works.
İnce alay filozofun silahıdır. ... Dünyevi Heraklitos'u kim ne isterse yapsın. Ben kendi adıma dünyevi Demokritos olmayı yeğlerim ve dünyanın en önemli işlerinin bana yalnıza kaba şakalar olarak hizmet etmelerini isterim. Büyük Demokritos'un gülüşünden kurtulan hiçbir şey yoktur. .... Dünyayı sınırlandıran hiçbir sayı yoktur Belki de bunlar Sonsuz sayıda Demokritos'la doludurlar. .... Gülüşüme iki cins neden atfediyorsun; iyi olanları ve kötü olanları. Ama ben tek bir nesneye delilikle dolu, düzgün eserden yoksun, bütün tasarıları itibarıyle çocuksu, nihayetsiz sınavlardan hiçbir yarar sağlamadan acı çeken, arzularının ölçüsüzlüğü nedeniyle dünyanın uçlarına ve derin çukurlarına varana kadar her yerde macera arayan, altın ve gümüş eriten, bunlardan edinmekten hiç vazgeçmeyen düşünmemek için hep daha fazlasına sahip olmak için çırpınan insana gülüyorum... Öyleyse Hippokrates gülmemi neden kınıyorsun? Kendi akıl bozukluğuna gülen tek bir insan bile yok. Ancak alay etmeler var...
Kötülüğün becerikliliği tarafından icat edilen şeyleri sayıp dökmek zor bir iştir, burada karşımıza bir sonsuzluk çıkmaktadır...
Öyleyse Hippokrates arzularının karşısına bir engel çıktığı - ne mutlu ki çıkmış- bahanesiyle aşk acısına düşene gülmeyecek miyim? Ve bundan öte uçurumlar ve deniz çukurları boyunca maceraya atılan cesur kişinin karşısında alaycılığımı tutacak mıyım?Fazlasıyla ağır bir şekilde donatılmış bir gemiyi denize indirdikten sonra, dalgaları onu yüküyle birlikte yutmakla suçlayan biriyle dalga geçmeyecek miyim. Ben kendi hesabıma yeteri kadar güldüğümü sanmıyorum, ve onların canını gerçekten yakacak bir şeyi bulmak isterdim: ne herhangi bir tıbbın iyileştirebileceği ne de bir Peon'un ilaç yapabileceği bir illet....Dünyanın da insanlığa karşı düşmanlıkla dolu olduğunu ve onun karşısına sonsuz sayıda bela çıkardığını görmüyor musun?
Ce court roman épistolaire est d'un imposteur, mais n'en reste pas moins une fiction plaisante. Hippocrate est appelé à Abdère pour soigner Démocrite, le philosophe, dont le rire continuel glace d'effroi ses concitoyens. Est il vraiment hors de son bon sens, ou plus fortement conscient des errements de ses semblables ? Est-il bon ? Est il méchant ? Ces lettres font écho à L'homme de génie et la mélancolie d'Aristote, à l’Éloge de la folie d’Érasme, à l'Anatomie de la mélancolie de Burton.
İnce alay filozofun silahıdır. ... Dünyevi Heraklitos'u kim ne isterse yapsın. Ben kendi adıma dünyevi Demokritos olmayı yeğlerim ve dünyanın en önemli işlerinin bana yalnıza kaba şakalar olarak hizmet etmelerini isterim. Büyük Demokritos'un gülüşünden kurtulan hiçbir şey yoktur. .... Dünyayı sınırlandıran hiçbir sayı yoktur Belki de bunlar Sonsuz sayıda Demokritos'la doludurlar. .... Gülüşüme iki cins neden atfediyorsun; iyi olanları ve kötü olanları. Ama ben tek bir nesneye delilikle dolu, düzgün eserden yoksun, bütün tasarıları itibarıyle çocuksu, nihayetsiz sınavlardan hiçbir yarar sağlamadan acı çeken, arzularının ölçüsüzlüğü nedeniyle dünyanın uçlarına ve derin çukurlarına varana kadar her yerde macera arayan, altın ve gümüş eriten, bunlardan edinmekten hiç vazgeçmeyen düşünmemek için hep daha fazlasına sahip olmak için çırpınan insana gülüyorum... Öyleyse Hippokrates gülmemi neden kınıyorsun? Kendi akıl bozukluğuna gülen tek bir insan bile yok. Ancak alay etmeler var...
Kötülüğün becerikliliği tarafından icat edilen şeyleri sayıp dökmek zor bir iştir, burada karşımıza bir sonsuzluk çıkmaktadır...
Öyleyse Hippokrates arzularının karşısına bir engel çıktığı - ne mutlu ki çıkmış- bahanesiyle aşk acısına düşene gülmeyecek miyim? Ve bundan öte uçurumlar ve deniz çukurları boyunca maceraya atılan cesur kişinin karşısında alaycılığımı tutacak mıyım?Fazlasıyla ağır bir şekilde donatılmış bir gemiyi denize indirdikten sonra, dalgaları onu yüküyle birlikte yutmakla suçlayan biriyle dalga geçmeyecek miyim. Ben kendi hesabıma yeteri kadar güldüğümü sanmıyorum, ve onların canını gerçekten yakacak bir şeyi bulmak isterdim: ne herhangi bir tıbbın iyileştirebileceği ne de bir Peon'un ilaç yapabileceği bir illet....Dünyanın da insanlığa karşı düşmanlıkla dolu olduğunu ve onun karşısına sonsuz sayıda bela çıkardığını görmüyor musun?
İnce alay filozofun silahıdır. ..... Değerli insanların en iyi savunma silahları oldukları bilinen kuleler ile surlardan çok bilgelerin tavsiyelerine güvenen halklara ne mutlu! ..... Para için çalışanlar, bilimleri çıkarlarına köle ederler. ....... Bütün ruh hastalıklarını, akılda ancak erdemin temizlenmesi yoluyla tedavi edilebilen bazı yargılar ve bazı temsiller üreten şiddetli delilikler olarak kabul ederim. .... Ölçüsüzlük kötüyse de, bunun süreklilik kazanması ondan da beterdir.