What do you think?
Rate this book
A Burden of Flowers
The action centers on Asia-traveling Japanese artist "Tez" Nishijima and his Europhile sister Kaoru. When Tez is arrested in Bali on charges of heroin trafficking and faces the death penalty, his parents are paralyzed with shame, leaving his Paris-based sister to come to the rescue. She enlists the help of an old expert on Indonesia and two of his friends, and - "like Dorothy with the Tin Man, Cowardly Lion, and Scarecrow" - sets off to challenge a shadowy and, to her, very alien situation.
Her brother, languishing in jail, thinks back over his journeys in Thailand, Cambodia, and Vietnam, to the two women - one sweet, one sinister - who changed his life there, to his subsequent slow spiral into drug addiction...and to the day a police stooge planted a cigarette carton filled with heroin in his room in the Kuta Beach "backpack territory" of Bali.
Tez's life hangs in the balance, tipped one way by the maneuverings of a dangerous senior police officer, and the other way by the investigative efforts of an undercover agent who, in a powerful climax, is shot and left for dead.
Her brother, languishing in jail, thinks back over his journeys in Thailand, Cambodia, and Vietnam, to the two women - one sweet, one sinister - who changed his life there, to his subsequent slow spiral into drug addiction...and to the day a police stooge planted a cigarette carton filled with heroin in his room in the Kuta Beach "backpack territory" of Bali.
Tez's life hangs in the balance, tipped one way by the maneuverings of a dangerous senior police officer, and the other way by the investigative efforts of an undercover agent who, in a powerful climax, is shot and left for dead.
239 pages, Hardcover
First published February 1, 2002
5 people are currently reading
382 people want to read
About the author
Natsuki Ikezawa
146 books25 followersNatsuki IKEZAWA (池澤 夏樹) is a Japanese writer and translator.
Ratings & Reviews
Friends & Following
Create a free account to discover what your friends think of this book!
Community Reviews
Displaying 1 - 23 of 23 reviews
October 13, 2017
Muhteşem bir roman, son yıllarda okuduğum en iyi kitap. 5 yıldızdan daha fazlasını hakediyor. Dil ve akıcılık olağanüstü, kurgu çok çok iyi. Yazar bir eroin bağımlısını o kadar gerçekçi, ayrıntılı ve coşkulu anlatmış ki, yazarın böyle bir deneyimi vardır diye düşünüyorsunuz. Kızın roman başlarında yaşadığı bir vaftiz olayı roman içinde ilgisiz duran, anlamlandıramadığım tek bölüm oldu. Buna karşın abisinin kafasındaki çelişkiler, çatışmalar, sorgulamalar heyecan verici bir anlatımda. Bali’nin fiziki ve kültürel zenginliğini öğrenmeniz de bonusu oluyor. Kitabın adı son 100 sayfaya gelene kadar anlaşılamıyor. Özetle çok çok iyi bir roman, mutlaka okuyun. Maalesef yazarın Türkçe’ye çevrilmiş bir başka kitabı yok.
March 28, 2017
" Yaşam, karşımıza çıkan bütün suları, zaman zaman dibe batsak da yüzeye çıkarak aşmaktan ibarettir"
Bu kitabı en güzel anlatan çıkarım bence bu. Ikezawa, çok klişe bir durumu, kendi yaratıcılığını zenginleştirmek için uyuşturucu deneyimine başlamasını ve bu durumun gittikçi bir bağımlılık haline gelerek uydurma bir suçlama doğrultusunda hapse atılması üzerine ablasının girip ressam kardeşin kurtarılmasını konu alan bir plot ile önümüze getiriyor. Olaylar hem Tetsuro (ressam ), hem de ablası Katsuro tarafından anlatılıyor.
Kitabı 5 yıldız kılan durum bana göre, çok sıradan kavramların önümüze getirilmesi ve aslında bizim batı-toplumların karşı karşıya kaldığı, hukuk, devlet, yozlaşmakta olan kültürel ve bireysel erozyonumuza bir ışık tutmasıydı. Kullanılan bazı alt metinler özellikle cidden muazzamdı.
Toplumda elitist yaklaşım içinde olan kişilerin kendilerini toplumdan soyutlamaları Katsuro olarak çok naif bir şekilde öne konuluyor.
Ikezawa, her ne kadar doğululuk ve Avrupalılık kavramlarını bazen okurun gözüne az da sıkan şekilde soksa da betimlemeleri,dilinin akıcılığı tarafından güzel bir eserdi. Tabii ki olay akışlarını okuduğunuzda biraz daha ayrıntılanmasını beklediğiniz durumlar söz konusu.
Umudun, bireyselliğin ve kendimizi olduğumuz gibi kabullenip, yaşamda cidden ne kadar anın içindeyiz algısı kitapta çok güzel verilmişti.
Herkese iyi okumalar.
Bu kitabı en güzel anlatan çıkarım bence bu. Ikezawa, çok klişe bir durumu, kendi yaratıcılığını zenginleştirmek için uyuşturucu deneyimine başlamasını ve bu durumun gittikçi bir bağımlılık haline gelerek uydurma bir suçlama doğrultusunda hapse atılması üzerine ablasının girip ressam kardeşin kurtarılmasını konu alan bir plot ile önümüze getiriyor. Olaylar hem Tetsuro (ressam ), hem de ablası Katsuro tarafından anlatılıyor.
Kitabı 5 yıldız kılan durum bana göre, çok sıradan kavramların önümüze getirilmesi ve aslında bizim batı-toplumların karşı karşıya kaldığı, hukuk, devlet, yozlaşmakta olan kültürel ve bireysel erozyonumuza bir ışık tutmasıydı. Kullanılan bazı alt metinler özellikle cidden muazzamdı.
Toplumda elitist yaklaşım içinde olan kişilerin kendilerini toplumdan soyutlamaları Katsuro olarak çok naif bir şekilde öne konuluyor.
Ikezawa, her ne kadar doğululuk ve Avrupalılık kavramlarını bazen okurun gözüne az da sıkan şekilde soksa da betimlemeleri,dilinin akıcılığı tarafından güzel bir eserdi. Tabii ki olay akışlarını okuduğunuzda biraz daha ayrıntılanmasını beklediğiniz durumlar söz konusu.
Umudun, bireyselliğin ve kendimizi olduğumuz gibi kabullenip, yaşamda cidden ne kadar anın içindeyiz algısı kitapta çok güzel verilmişti.
Herkese iyi okumalar.
May 19, 2020
Birbirine zıt karakterli iki kardeşin Endonezya'nın Bali Ada'sında kesişen ve ikisinin de hayatını değiştiren bir yolculuğun hikayesi. Biri batı diğeri doğu kültürünü hayatının orta noktasına koymuş bu iki kardeş üzerinden kurgulanan olaylarla, bir yandan medeniyetler arası kültür farklılıklarını, diğer yandan inanç, ahlak, adalet, medeniyet ve emperyalizm gibi yılllardır toplumlar üzerinde etkisi olan kavramları irdeliyor. Japon kültürüne yakından tanık olurken diğer taraftan Endonezya'nın mistik çekiciliği, Vietnam ve Kamboçya'nın gizemi doğa ve resim aşığı olan ağabey Tetsuro'nun penceresinden aktarılan bölümlerle başınızı döndürüyor. Bu kitabı okuduktan sonra insan uçağa atlayıp Angkor Wat'a gitmek istiyor. Oradan Bali'ye geçmek, adalarında kaybolmak, saatlerce oturup tapınaklarda huzur bulmak. Ya da büyüleyici legong dansını izlemek...
80'li yıllarda geçen romanda Bali yine turistik bir yer olmasına rağmen daha çok mistik karakteriyle ön planda .
''Anlam yoğunluğu çok koyu bir adadır burası. Her şeyin bir anlamı vardır. Üstelik bu anlamlar iki üç katmanlıdır. Adanın tamamı mitolojiler ağına takılmış bir balık gibidir ve bu adada kutsalla dünyevi , temizle pis, iyiyle kötü, hayatla ölüm birer çifttirler. Fırıl fırıl döner, birbirlerinin yerine geçer ve hep ikili takım halinde hareket ederler. Adalılar tanrılara şık sunaklarda güzel yiyecekler sunarlar. Ama şeytanları da ihmal etmezler. Aşağılık, alçak şeyler olarak görülen şeytanlara çürümüş, bozulmuş şeyleri sunağa değil yere koyarak verirler gerçi, ama burada önemli olan şeytanlara da bir şeyler sunmalarıdır . ''
Japon edebiyatının güçlü yazarlarından olan Natsuki Ikezawa bu kitabında daha çok Asya’dan bahsetmiş. Ama kitap bir nevi medeniyetler arası iç içe geçmiş yolculuklardan oluşuyor. Kız kardeş Kaoru Fransa’da eğitim görmüş ve orada yaşıyor. Mesleği nedeniyle orta doğu ülkelerini seyahat etmiş. Ağabey Tetsuro ise tam bir Asya aşığı. Asya’nın büyüsü onu çok etkiliyor ve bu resim sanatına da yansıyor.
Kitabın ana ekseninde Tetsuro’nun uyuşturucu bağımlılığı ve o yıllarda Endonezya’nın uyuşturucu kullanma ve ülkeye sokma ile ilgili uyguladığı çok ciddi yasalar var. Tetsuro, terfi etmek için ona komplo kuran bir emniyet müdürü yüzünden yakalanıyor ve idam cezası ile yargılanmak üzere tutuklanıyor. Bu noktada Kauro ağabeyini kurtarmak için Bali’ye gidiyor. Yazar hikayeyi üç farklı anlatımla ilerletmiş. Kız kardeş, Testuro’yu anlatan bir dış ses ve italik cümlelerle Tetsuro’nun kendi ağzından anlatım var. Bu bölümlerde uyuşturucunun insan beyni ve vücudu üzerindeki etkisi çok iyi anlatılmış.
Kurgu ve akıcılık kitabı kolay okunur kılıyor ama yer yer bazı bölümler çok uzatılmış hissi veriyor. Sonlara doğru hikaye biraz aceleye getirilmiş gibi hissettim. Detay vermemek adına bu konuyu açmamak daha doğru olur :)
Kitabı okurken sık sık yıllar önce okuduğum ve o dönemde çok beğendiğim bir kitabı anımsadım; Malezya’da uyuşturucu kaçaklılığından yakalan ve idama mahkum edilen Fransız Beatrice Saubin’in hapisten çıktıktan sonra kendi hikayesini yazdığı kitap Sınanma. O da 80’li yıllarda geçen bir davaydı ve yine komplo kurulmuştu.
Japonya’nın en üretken yazarlarından olan Natsuki Ikezawa aynı zamanda şair ve çevirmen kimliğiyle de tanınıyor. Hayatı boyunca bir çok ülkede ikamet etmiş ve sabit bir hayatı olmamış. Fizik eğitimini bırakıp çevirmenliğe yönelmiş ve sonrasında yazma hayatı başlamış. Dilimize Devrim Çetin Güven tarafından çevrilmiş bu kitabı dışında türkçe başka bir eseri yok. Japoncadan çeviren Devrim Çetin’in iyi bir iş çıkarmış.
https://konserveruhlar.wordpress.com/...
80'li yıllarda geçen romanda Bali yine turistik bir yer olmasına rağmen daha çok mistik karakteriyle ön planda .
''Anlam yoğunluğu çok koyu bir adadır burası. Her şeyin bir anlamı vardır. Üstelik bu anlamlar iki üç katmanlıdır. Adanın tamamı mitolojiler ağına takılmış bir balık gibidir ve bu adada kutsalla dünyevi , temizle pis, iyiyle kötü, hayatla ölüm birer çifttirler. Fırıl fırıl döner, birbirlerinin yerine geçer ve hep ikili takım halinde hareket ederler. Adalılar tanrılara şık sunaklarda güzel yiyecekler sunarlar. Ama şeytanları da ihmal etmezler. Aşağılık, alçak şeyler olarak görülen şeytanlara çürümüş, bozulmuş şeyleri sunağa değil yere koyarak verirler gerçi, ama burada önemli olan şeytanlara da bir şeyler sunmalarıdır . ''
Japon edebiyatının güçlü yazarlarından olan Natsuki Ikezawa bu kitabında daha çok Asya’dan bahsetmiş. Ama kitap bir nevi medeniyetler arası iç içe geçmiş yolculuklardan oluşuyor. Kız kardeş Kaoru Fransa’da eğitim görmüş ve orada yaşıyor. Mesleği nedeniyle orta doğu ülkelerini seyahat etmiş. Ağabey Tetsuro ise tam bir Asya aşığı. Asya’nın büyüsü onu çok etkiliyor ve bu resim sanatına da yansıyor.
Kitabın ana ekseninde Tetsuro’nun uyuşturucu bağımlılığı ve o yıllarda Endonezya’nın uyuşturucu kullanma ve ülkeye sokma ile ilgili uyguladığı çok ciddi yasalar var. Tetsuro, terfi etmek için ona komplo kuran bir emniyet müdürü yüzünden yakalanıyor ve idam cezası ile yargılanmak üzere tutuklanıyor. Bu noktada Kauro ağabeyini kurtarmak için Bali’ye gidiyor. Yazar hikayeyi üç farklı anlatımla ilerletmiş. Kız kardeş, Testuro’yu anlatan bir dış ses ve italik cümlelerle Tetsuro’nun kendi ağzından anlatım var. Bu bölümlerde uyuşturucunun insan beyni ve vücudu üzerindeki etkisi çok iyi anlatılmış.
Kurgu ve akıcılık kitabı kolay okunur kılıyor ama yer yer bazı bölümler çok uzatılmış hissi veriyor. Sonlara doğru hikaye biraz aceleye getirilmiş gibi hissettim. Detay vermemek adına bu konuyu açmamak daha doğru olur :)
Kitabı okurken sık sık yıllar önce okuduğum ve o dönemde çok beğendiğim bir kitabı anımsadım; Malezya’da uyuşturucu kaçaklılığından yakalan ve idama mahkum edilen Fransız Beatrice Saubin’in hapisten çıktıktan sonra kendi hikayesini yazdığı kitap Sınanma. O da 80’li yıllarda geçen bir davaydı ve yine komplo kurulmuştu.
Japonya’nın en üretken yazarlarından olan Natsuki Ikezawa aynı zamanda şair ve çevirmen kimliğiyle de tanınıyor. Hayatı boyunca bir çok ülkede ikamet etmiş ve sabit bir hayatı olmamış. Fizik eğitimini bırakıp çevirmenliğe yönelmiş ve sonrasında yazma hayatı başlamış. Dilimize Devrim Çetin Güven tarafından çevrilmiş bu kitabı dışında türkçe başka bir eseri yok. Japoncadan çeviren Devrim Çetin’in iyi bir iş çıkarmış.
https://konserveruhlar.wordpress.com/...
This entire review has been hidden because of spoilers.
December 23, 2018
Batı’nın doğuya bakışı ve Doğu ve Batı felsefelerinin farklı bakış açıları…
Güzel ve çok katmanlı bir metin olmasına ve derin iç muhasebelerle bezenmiş olmasına rağmen sürükleyiciliği etkileyici.
Bali’ye aşık olmamak imkansız.
“…Güzellik büyüdür…”, sf; 384.
Güzel ve çok katmanlı bir metin olmasına ve derin iç muhasebelerle bezenmiş olmasına rağmen sürükleyiciliği etkileyici.
Bali’ye aşık olmamak imkansız.
“…Güzellik büyüdür…”, sf; 384.
June 8, 2018
Çok büyük bi heves ve beklenti ile okumaya başladım. Aradığımı tam bulamadığımı da söyleyemem fakat ülkemiz şartlarında hukuk düzen(sizliği)i ve mağduriyetine birebir muhatap olmuş bir avukat olarak konu çok şaşkına çevirmedi beni.
Bununla birlikte bu denli yabancısı olmadığım bir konunun dünyanın hemen her yerinde aynı oranda yozlaşıyor olduğunu işleyişini oldukça başarılı buldum.
Aile bağları, doğululuk ve Avrupalılık hatta Amerika’nın 3. Dünya ülkelerine müdahale hallerinin işlenişi de ara ara sıkıcılaşmakla birlikte toplamda bir bütün olarak çok güzel olmuş.
Zor bir okuma oldu kendi adıma kısır bir dönemde olduğum için sanırım ama son tahlilde okunması gereken okunduğuna pişman olunmayan bir eser!
Bununla birlikte bu denli yabancısı olmadığım bir konunun dünyanın hemen her yerinde aynı oranda yozlaşıyor olduğunu işleyişini oldukça başarılı buldum.
Aile bağları, doğululuk ve Avrupalılık hatta Amerika’nın 3. Dünya ülkelerine müdahale hallerinin işlenişi de ara ara sıkıcılaşmakla birlikte toplamda bir bütün olarak çok güzel olmuş.
Zor bir okuma oldu kendi adıma kısır bir dönemde olduğum için sanırım ama son tahlilde okunması gereken okunduğuna pişman olunmayan bir eser!
September 19, 2020
Kitap karakterlerin ekseninde ülkeler hakkında bilgiler sunuyor. Okuyup kapatacağınız bir hikayeden çok öğreneceğiniz detaylarla bezeli. Oldukça akıcı ve betimlemeleri bana göre çok yerinde. Keyifle okudum diyebilirim. Çerez gibi tüketilen kitaplardan sonra bu kitabı okumak iyi geldi.
August 26, 2019
Başlangıçta bunun klasik bir kardeşler arası anlaşmazlık anlatısı olduğunu düşünmüştüm, fakat kitap bana öyle güzel ters köşe yaptı ki, hayran kaldım. Kısaca özetleyecek olursak, ressam olup ailesiyle bağını koparan, yeni manzaralar peşinde Güney Asya’yı dolaşan Tetsuro (Teççi) ve Paris’e öğrenci olarak giden, okulunu tamamlamasa da dili öğrenip genelde Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde çeşitli belgesel programlarının çekimlerinde çalışan Kouru’nun, Teççi’nin Endonezya’da haksız yere hapse düşmesi dolayısıyla ortaya çıkan dava süreciyle birlikte yeniden şekil alan bağlarını anlatıyor. Kardeşlerden birini doğulu, diğerini batılı kafa yapısına sahip olarak anlatan yazar, zaman zaman bu konuyla ilgili çok tatlı alegoriler de yapmıştı. Kouru’nun Endonezya gibi Güney Asya ülkelerini küçümserkenki tavırlarında, bizim Ortadoğu’ya burun kıvırır hâllerimizi görür gibi oldum. “Japonya, dibindeki ülkelerden ne kadar farklı olabilir ki, Kouru neden bu kadar yabancı hissediyor?” dedim uzaktan bakan birisi olarak, ama yakınlaştıkça derinleşiyor işte meseleler ve ayrılıklar.
Davanın mahkeme süreci ilerlerken, kardeşler arası iç mahkemeler de kurulmaya başladı! En sevdiğim şeylerden biri bu, Derviş ve Ölüm’ü de bu yüzden bu denli sevmiştim. Çevirisi de tertemizdi. Farklı, hisli bir şeyler okumak istiyorsanız kaçırmayın derim.
Davanın mahkeme süreci ilerlerken, kardeşler arası iç mahkemeler de kurulmaya başladı! En sevdiğim şeylerden biri bu, Derviş ve Ölüm’ü de bu yüzden bu denli sevmiştim. Çevirisi de tertemizdi. Farklı, hisli bir şeyler okumak istiyorsanız kaçırmayın derim.
August 2, 2024
‘Yaşamak, karşımıza çıkan bütün suları, zaman zaman dibe batsak da yine yüzeye çıkarak aşmaktan ibarettir.’
.
Kaoru, Tetsurō’nun çiçek taşıyan kardeşidir. Beş parmağın beşi nasıl ki aynı değil; iki kardeş de birbirinden farklıdır.
Doğu ve batı, uzak ile yakın kadar. Peki birbirinden farklı hatta birbirilerine zıt olduğunu düşündüğümüz şeyler ortak noktalarda buluşamaz mı?
Natsuki Ikezawa, Bali’de tutuklanan ağabeyine destek olmak için daha önce bulunmadığı topraklara giden Kaoru’yu anlatıyor.
Hukuksal çözümsüzlükler, ahlaki yozlaşma, Avrupa’nın doğu dediği Japonya’nın Endonezya’da batı olarak görülmesi,Bali kültürü/mitleri, güzelliğin bazen tek bir ana sığabilmesi gibi geniş bir konu yelpazesine sahip Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız.
Biçimsel olarak tek kişinin anlatıcılığında ama Kaoru ve Tetsurō başlıklarıyla hareketli bir kurguya da sahip. (Bazı kısımların fazla detaylandırıldığını da düşünmedim değil)
.
Sanatçı bir aileden gelen, çeşitli ülkelerde yaşayarak farklı kültürleri yakından deneyimleyen, yazarlığı kadar çevirmenliği ile de bilinen Natsuki Ikezawa’nın diğer eserlerini de merak ederek, severek okudum iki kardeşin hikayesini~
.
Devrim Çetin Güven çevirisiyle (ki kendisinin Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız’ın da dahil olduğu eserleri incelediği Güzelliği Sahiplenme Arzusu ve Dünya Edebiyatı da kitaplığımda, en yakın zamanda okuyacağım) ~
.
Kaoru, Tetsurō’nun çiçek taşıyan kardeşidir. Beş parmağın beşi nasıl ki aynı değil; iki kardeş de birbirinden farklıdır.
Doğu ve batı, uzak ile yakın kadar. Peki birbirinden farklı hatta birbirilerine zıt olduğunu düşündüğümüz şeyler ortak noktalarda buluşamaz mı?
Natsuki Ikezawa, Bali’de tutuklanan ağabeyine destek olmak için daha önce bulunmadığı topraklara giden Kaoru’yu anlatıyor.
Hukuksal çözümsüzlükler, ahlaki yozlaşma, Avrupa’nın doğu dediği Japonya’nın Endonezya’da batı olarak görülmesi,Bali kültürü/mitleri, güzelliğin bazen tek bir ana sığabilmesi gibi geniş bir konu yelpazesine sahip Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız.
Biçimsel olarak tek kişinin anlatıcılığında ama Kaoru ve Tetsurō başlıklarıyla hareketli bir kurguya da sahip. (Bazı kısımların fazla detaylandırıldığını da düşünmedim değil)
.
Sanatçı bir aileden gelen, çeşitli ülkelerde yaşayarak farklı kültürleri yakından deneyimleyen, yazarlığı kadar çevirmenliği ile de bilinen Natsuki Ikezawa’nın diğer eserlerini de merak ederek, severek okudum iki kardeşin hikayesini~
.
Devrim Çetin Güven çevirisiyle (ki kendisinin Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız’ın da dahil olduğu eserleri incelediği Güzelliği Sahiplenme Arzusu ve Dünya Edebiyatı da kitaplığımda, en yakın zamanda okuyacağım) ~
May 18, 2020
Doğu-batı algısına, uyuşturucu bağımlılığına, kardeşler arası bağa dair söyleyecek sözleri var yazarın. Yer yer didaktik bulduğum ve fazla uzatıldığını düşündüğüm bölümleri olsa da içsel sorgulamalar iyiydi.
Kaoru'nun bakış açısını okuduğumuz bölümlerde daha çok batıya yakın, naif ve önyargılı bir karakter görüyoruz. Tetsuo'nun tutuklanma ve mahkeme süreci de büyük ölçüde Kaoru'nun anlatımıyla okura yansıyor. Doğu kültürüne ve mistisizmine yakın olan Tetsuo ise sanatın insan yaşamındaki yerini sorgularken uyuşturucu bağımlılığıyla ve geçmişiyle hesaplaşıyor. Yazarın mahkeme sürecinin sona erişine dair yarattığı çözüm ortalama bir tatmin sağlıyor aslında okura. En sonunda iki kardeş de yolculuklarının sonunda başlangıçtaki hallerinden farklı bir noktada buluyorlar kendilerini. Bu durum da, tüm o polis sorgusu ve mahkeme sürecinden daha değerli bir hale getiriyor romanı.
Kaoru'nun bakış açısını okuduğumuz bölümlerde daha çok batıya yakın, naif ve önyargılı bir karakter görüyoruz. Tetsuo'nun tutuklanma ve mahkeme süreci de büyük ölçüde Kaoru'nun anlatımıyla okura yansıyor. Doğu kültürüne ve mistisizmine yakın olan Tetsuo ise sanatın insan yaşamındaki yerini sorgularken uyuşturucu bağımlılığıyla ve geçmişiyle hesaplaşıyor. Yazarın mahkeme sürecinin sona erişine dair yarattığı çözüm ortalama bir tatmin sağlıyor aslında okura. En sonunda iki kardeş de yolculuklarının sonunda başlangıçtaki hallerinden farklı bir noktada buluyorlar kendilerini. Bu durum da, tüm o polis sorgusu ve mahkeme sürecinden daha değerli bir hale getiriyor romanı.
May 30, 2018
Devrim Çetin Güven, "Önsöz"den, s. 7-8:
Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız’da [..] yazar, “gönüllü
göçmenlik” deneyimleriyle perçinlenmiş postkolonyal perspektifini
dışavurur. Örneğin, birçok Batı dilini bilen, ağabeyinin
aksine Doğu ülkelerini, “Üçüncü Dünya”yı sevmeyen, ne var
ki, özellikle mesleğinden ötürü, Filistin gibi dünya siyasetinin
odağındaki “Doğu” ülkelerine sık sık gitmek zorunda kalan
Kaoru “Batıcı” bir karakter olarak kurgulanmıştır. Diğer yandan,
Batı ülkelerini sevmeyen, her yılın altı ayını resim yapmak için
gittiği, çoğu eski Japon sömürgesi Güneydoğu Asya ülkelerinde
geçiren Tetsurō ise “Şarkiyatçı” (orientalist) bir karakterdir.
Ikezawa bu iki anlatıcının içsel ve birbirleriyle olan diyalogları
aracılığıyla “emperyal siyaset”, “medeniyet”, “modernite” ve
“ulusal kimlik” gibi kategorileri sorgular.
Gerek yaşam tarzı gerekse eserleriyle son yılların en özgün
ve en üretken yazarlarından olan Natsuki Ikezawa Ağabeyine
Çiçek Taşıyan Kız’da felsefi dinamizmle sürükleyiciliği başarıyla kaynaştırıyor. Yazar, Doğu’yla Batı’nın bakış açılarındaki
farklılıkları, uyuşmazlıkları, çatışmaları ve örtüşmeleri fevkalade
kozmopolit bir atmosfer içinde, her bir karaktere kendi
mizaçlarına özgü “ses”ler atfederek metne zenginlik ve derinlik
katıyor. Eğlenceli olduğu kadar düşünmeye davet edici nitelikleriyle
Ikezawa’nın bu romanı, Türk okurunu 21. yüzyıl Japon
edebiyatının cazibelerini deneyimlemeye davet ediyor.
Devrim Çetin Güven
1 Ocak 2017, İzmir, Buca
Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız’da [..] yazar, “gönüllü
göçmenlik” deneyimleriyle perçinlenmiş postkolonyal perspektifini
dışavurur. Örneğin, birçok Batı dilini bilen, ağabeyinin
aksine Doğu ülkelerini, “Üçüncü Dünya”yı sevmeyen, ne var
ki, özellikle mesleğinden ötürü, Filistin gibi dünya siyasetinin
odağındaki “Doğu” ülkelerine sık sık gitmek zorunda kalan
Kaoru “Batıcı” bir karakter olarak kurgulanmıştır. Diğer yandan,
Batı ülkelerini sevmeyen, her yılın altı ayını resim yapmak için
gittiği, çoğu eski Japon sömürgesi Güneydoğu Asya ülkelerinde
geçiren Tetsurō ise “Şarkiyatçı” (orientalist) bir karakterdir.
Ikezawa bu iki anlatıcının içsel ve birbirleriyle olan diyalogları
aracılığıyla “emperyal siyaset”, “medeniyet”, “modernite” ve
“ulusal kimlik” gibi kategorileri sorgular.
Gerek yaşam tarzı gerekse eserleriyle son yılların en özgün
ve en üretken yazarlarından olan Natsuki Ikezawa Ağabeyine
Çiçek Taşıyan Kız’da felsefi dinamizmle sürükleyiciliği başarıyla kaynaştırıyor. Yazar, Doğu’yla Batı’nın bakış açılarındaki
farklılıkları, uyuşmazlıkları, çatışmaları ve örtüşmeleri fevkalade
kozmopolit bir atmosfer içinde, her bir karaktere kendi
mizaçlarına özgü “ses”ler atfederek metne zenginlik ve derinlik
katıyor. Eğlenceli olduğu kadar düşünmeye davet edici nitelikleriyle
Ikezawa’nın bu romanı, Türk okurunu 21. yüzyıl Japon
edebiyatının cazibelerini deneyimlemeye davet ediyor.
Devrim Çetin Güven
1 Ocak 2017, İzmir, Buca
March 13, 2018
Kitap, ben de Asya ülkelerine, kültürüne karşı yoğun bir merak uyandırdı. Tetsuro ve Kaoru ile birlikte gezmiş gibinoldum oraları, özellikle de Bali adasını..
insanın özgürlüğü ve dahi hayatı tehlikeye girince o hayat ne tatlı ne vazgeçilmez oluyormuş meğer... Ben de aynen bu düşünceyi uyandırdı bu kitap.. Tavsiye ederim..
insanın özgürlüğü ve dahi hayatı tehlikeye girince o hayat ne tatlı ne vazgeçilmez oluyormuş meğer... Ben de aynen bu düşünceyi uyandırdı bu kitap.. Tavsiye ederim..
August 23, 2021
Çok güzeldi!
January 13, 2023
Ana konudan çok fazla sapma var bana göre ve anlatım fazla (gereksiz) detaylı geldi. Dört yüz sayfa yerine iki yüz elli üç yüz sayfaya sigdirilsa anlatimdaki daginikligin önüne geçilmiş olurdu bence ve daha derli toplu bir roman olabilirdi..
September 7, 2019
Beni tanıyanlar bilir; Japon, Çin, Kore (bilhassa Japon ve Çin) yani Uzak Doğu ve Asya edebiyatını hayli severim. Hikâye, kurgu, ifade dilinin o yalınlığı beni benden alır, okurken aldığım keyfe diyecek olmaz.
İlk Natsuki Ikezawa okuyuşum ve son olmayacağını söyleyebilirim.
Okumaya ilk başladığımda, Kaoru'nun Paris'te yaşadıklarının bir parça yavan geldiğini itiraf etmeliyim ancak okudukça ve Ikezawa'nın muhteşem hikâye örgüsünde yavaş yavaş kaybolup, hikâyeye dahil oldukça kelimenin tam anlamıyla "Kaptırdım".
Yazar doğu ve batı arasındaki gerek felsefî, gerek hayat tarzı, düşünce tarzı yani hayatın her alanındaki farklılıkları ve benzerlikleri, yer yer uyum ama çoğunlukla uyuşmazlık olarak okuyucunun gözleri önüne başarılı bir şekilde seriyor.
"Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız" ismi bende farklı hisler uyandırmıştı ilk etapta ama çok başka, çok daha ruha dokunan, okuyucuya ustalıkla aktarılmış muhteşem bir hikâye çıktı karşıma.
*"Soğuk ölüm âleminden çıkıp bu dünyaya doğan insanlar bir süreliğine havayı solur, bedenlerinin içindeki protein zerrelerinin oluşturduğu orkestranın müziğiyle kendilerinden geçer (hayat denen şey sonuçta böyle bir şeydir)..."
*"Varoluştaki mucize insan hayatıdır. Şu evrende var olan yüz türden biraz fazla sayıdaki kimyevi öğenin kaynaşmasından oluşan en büyük, en görkemli eserdir. Belki de insan evrenin var olmasının yegâne nedenidir, kim bilir?"
*"Doğa insanın yarattığı bir şey değil. Doğa güzellik değil, güzelliğin cevher damarı. Güzelliği kazarak gün ışığına çıkarmamız için bizimle işbirliği yapan başlıca müttefikimiz."
*"Talih karşımıza birçok farklı renkte ipler çıkarır; bunlar birbirine dolanır, bir ara kopsalar da yine bağlanırlar, düğümlenirler birbirlerine. Tıpkı çözgü iplikleri gibi mekik yardımıyla bu rengârenk iplikler birbirine geçirilir ve hayat kumaşı böylece dokunur gider."
*"Yaşamak, karşımıza çıkan bütün suları, zaman zaman dibe batsak da yine yüzeye çıkarak aşmaktan ibarettir."
İlk Natsuki Ikezawa okuyuşum ve son olmayacağını söyleyebilirim.
Okumaya ilk başladığımda, Kaoru'nun Paris'te yaşadıklarının bir parça yavan geldiğini itiraf etmeliyim ancak okudukça ve Ikezawa'nın muhteşem hikâye örgüsünde yavaş yavaş kaybolup, hikâyeye dahil oldukça kelimenin tam anlamıyla "Kaptırdım".
Yazar doğu ve batı arasındaki gerek felsefî, gerek hayat tarzı, düşünce tarzı yani hayatın her alanındaki farklılıkları ve benzerlikleri, yer yer uyum ama çoğunlukla uyuşmazlık olarak okuyucunun gözleri önüne başarılı bir şekilde seriyor.
"Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız" ismi bende farklı hisler uyandırmıştı ilk etapta ama çok başka, çok daha ruha dokunan, okuyucuya ustalıkla aktarılmış muhteşem bir hikâye çıktı karşıma.
*"Soğuk ölüm âleminden çıkıp bu dünyaya doğan insanlar bir süreliğine havayı solur, bedenlerinin içindeki protein zerrelerinin oluşturduğu orkestranın müziğiyle kendilerinden geçer (hayat denen şey sonuçta böyle bir şeydir)..."
*"Varoluştaki mucize insan hayatıdır. Şu evrende var olan yüz türden biraz fazla sayıdaki kimyevi öğenin kaynaşmasından oluşan en büyük, en görkemli eserdir. Belki de insan evrenin var olmasının yegâne nedenidir, kim bilir?"
*"Doğa insanın yarattığı bir şey değil. Doğa güzellik değil, güzelliğin cevher damarı. Güzelliği kazarak gün ışığına çıkarmamız için bizimle işbirliği yapan başlıca müttefikimiz."
*"Talih karşımıza birçok farklı renkte ipler çıkarır; bunlar birbirine dolanır, bir ara kopsalar da yine bağlanırlar, düğümlenirler birbirlerine. Tıpkı çözgü iplikleri gibi mekik yardımıyla bu rengârenk iplikler birbirine geçirilir ve hayat kumaşı böylece dokunur gider."
*"Yaşamak, karşımıza çıkan bütün suları, zaman zaman dibe batsak da yine yüzeye çıkarak aşmaktan ibarettir."
March 24, 2020
7/10
Bali turu şart.
Bali turu şart.
June 4, 2021
Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız’ı bir bağımlılık hikayesi ya da polisiye bir romandan öteye taşıyarak okumalısınız, yoksa sığ, hatta sıradan bir olay hikayesinden öteye gitmeyecektir. Yazarın asıl anlatmak istediğini görebildiğimde kitabı daha iyi dahil oldum, bu da yaklaşık bir yüz sayfa kadar okuduktan sonraya denk geliyor.
Avrupa Ülkelerindeki diploması boşlukları, sömürgeciliklerine başta olmak üzere Endonezya’nın hukuk sistemindeki usulsüzlüklerine, Amerikan’ın birçok devletin içişlerine müdahalesine, yaptırımına yapılmış başarılı, eleştirel roman örneklerinden biri diyebilirim kitap için. Natsuli Ikezawa’nın bu muhalif ve sesli, çekinmez yaklaşımını, en çok da bunu bir hikaye örgüsü içinde kırmadan dökmeden yapabilmesini, hikayenin dizilişini sevdim.
Endonezya hakkında, gidip görmüş olsanız dahi, sahip olamayacağınız kadar geniş bilgi aktarımına sahip bir kitap da aynı zamanda.
Ineborg ve Tetsuro’nun sohbetleri... Spolier vermemek adına detaya girmiyorum ama aralarındaki o naif bağ ve bu sayfaların yerinde felsefesi, Kaura’nın cesareti, azmi kitabın beğendiğim diğer noktaları.
Sürükleyiciliği ve sade de bir dili var yazarın. Kitap hep elinizde, değilse de aklınız hep kitapta olacak. Eminim!
Sadece ‘polisiye bir roman’ diye nitelendirebilecek bir kitap olmanın ince çizgisinden ustalıkla kurtarmış Natsuki Ikezawa kitabını, edebi bir eser değerine taşımış bana göre.
***
Kitap kısa sayılmayacak bölümlerden oluşuyor. Aynı bölümler içinde anlatıcı birden değişip birinci tekilden ikinci tekile geçebiliyor, hatta bazen diğer bir anlatıcı(yazar) dahil oluyor, başlangıçta yadırgasam da Natsuki Ikezawa’nın ustalığı burada kendini gösteriyor ve zamirler de zaman da yerli yerine oturuyor. Kafa karışıklığına neden olabileceğini düşündüğüm bu durumu da eklemek istedim.
***
Son olarak şuraya kitaptan birkaç cümle sıralayıp sonra da nedenini yazacağım:
*Binaenaleyh, bu olaya özel bir ilgi gösteriyor.
*...ağabeyim bir cürüm işlemişti.
Hikaye her ne kadar 1980’lerde geçiyor olsa da, kitap çevrisi oldukça modern bir dille yapılmış, bu yüzden aradaki bu Sabahattin Ali çevirisi gibi duran kelime seçkilerine bir anlam veremedim. Mesela ‘cürüm’ Japoncada neye karşılık gelmiş olabilir, diye düşünmeden edemiyor insan ve sık sık da orijinal metni...
Avrupa Ülkelerindeki diploması boşlukları, sömürgeciliklerine başta olmak üzere Endonezya’nın hukuk sistemindeki usulsüzlüklerine, Amerikan’ın birçok devletin içişlerine müdahalesine, yaptırımına yapılmış başarılı, eleştirel roman örneklerinden biri diyebilirim kitap için. Natsuli Ikezawa’nın bu muhalif ve sesli, çekinmez yaklaşımını, en çok da bunu bir hikaye örgüsü içinde kırmadan dökmeden yapabilmesini, hikayenin dizilişini sevdim.
Endonezya hakkında, gidip görmüş olsanız dahi, sahip olamayacağınız kadar geniş bilgi aktarımına sahip bir kitap da aynı zamanda.
Ineborg ve Tetsuro’nun sohbetleri... Spolier vermemek adına detaya girmiyorum ama aralarındaki o naif bağ ve bu sayfaların yerinde felsefesi, Kaura’nın cesareti, azmi kitabın beğendiğim diğer noktaları.
Sürükleyiciliği ve sade de bir dili var yazarın. Kitap hep elinizde, değilse de aklınız hep kitapta olacak. Eminim!
Sadece ‘polisiye bir roman’ diye nitelendirebilecek bir kitap olmanın ince çizgisinden ustalıkla kurtarmış Natsuki Ikezawa kitabını, edebi bir eser değerine taşımış bana göre.
***
Kitap kısa sayılmayacak bölümlerden oluşuyor. Aynı bölümler içinde anlatıcı birden değişip birinci tekilden ikinci tekile geçebiliyor, hatta bazen diğer bir anlatıcı(yazar) dahil oluyor, başlangıçta yadırgasam da Natsuki Ikezawa’nın ustalığı burada kendini gösteriyor ve zamirler de zaman da yerli yerine oturuyor. Kafa karışıklığına neden olabileceğini düşündüğüm bu durumu da eklemek istedim.
***
Son olarak şuraya kitaptan birkaç cümle sıralayıp sonra da nedenini yazacağım:
*Binaenaleyh, bu olaya özel bir ilgi gösteriyor.
*...ağabeyim bir cürüm işlemişti.
Hikaye her ne kadar 1980’lerde geçiyor olsa da, kitap çevrisi oldukça modern bir dille yapılmış, bu yüzden aradaki bu Sabahattin Ali çevirisi gibi duran kelime seçkilerine bir anlam veremedim. Mesela ‘cürüm’ Japoncada neye karşılık gelmiş olabilir, diye düşünmeden edemiyor insan ve sık sık da orijinal metni...
February 2, 2024
Bu kitabı okuduktan sonra ister istemez Bali'yi siz de görmek istiyorsunuz.
July 6, 2017
Ce roman au style aérien décrit l'amour fraternel sous sa forme la plus pure. Les chapitres alternent entre les souvenirs et l'histoire de Tetchi à la deuxième personne et l'état présent avec l'histoire racontée par Kaoru à la première personne. Cette alternance tient le lecteur en haleine, tout en souplesse.
Tetsurô alias Tetchi, artiste peintre reconnu voyage beaucoup pour son art. A la suite d'une rencontre impromptue avec une comptable étrange et déroutante, il sombre dans la spirale infernale de la dépendance à l'héroïne. Arrivé à Bali, il tombe dans le piège d'un commissaire ambitieux et risque la peine capitale.
Kaoru est la petite sœur de Tetchi. Elle part à Bali et virevolte entre les intrigues politiques, les manœuvres de pouvoir. Avec l'aide d'alliés puissants, parviendra-t-elle à réparer l'injustice dont son frère est victime et à le sauver de ce danger qu'il encoure ?
Magnifique de justesse, de tendresse. Léger comme une brise et puissant comme un coup de vent qui vous emmène et vous malmène avec les personnages.
Tetsurô alias Tetchi, artiste peintre reconnu voyage beaucoup pour son art. A la suite d'une rencontre impromptue avec une comptable étrange et déroutante, il sombre dans la spirale infernale de la dépendance à l'héroïne. Arrivé à Bali, il tombe dans le piège d'un commissaire ambitieux et risque la peine capitale.
Kaoru est la petite sœur de Tetchi. Elle part à Bali et virevolte entre les intrigues politiques, les manœuvres de pouvoir. Avec l'aide d'alliés puissants, parviendra-t-elle à réparer l'injustice dont son frère est victime et à le sauver de ce danger qu'il encoure ?
Magnifique de justesse, de tendresse. Léger comme une brise et puissant comme un coup de vent qui vous emmène et vous malmène avec les personnages.
November 17, 2023
How can you create two out-and-out annoying central characters in one single book? This book did that; One is a spoilt brat caught with two grams of heroine in Bali, and another is an arrogant brat of a sister of the first spoilt brat rescuing her and getting annoyed at each and everything coming at her way. Usually, when a character is a victim of a corrupt system, I feel sympathy for him or her, but these two people are so annoying that I almost lost my reverence for the entire Japanese people. Can't give the book more than 1, probably less.
July 23, 2024
Kitabın iki başkarakteri var, abi ve onun kız kardeşi. İki anlatıcı tarafından dinliyoruz romanı. Hiç bilmediği bir ülkede kendisine komplo kurularak tutuklanan ağabeyini kurtarmaya çalışıyor kardeşi. Oldukça merak uyandıran bir anlatımı var, sonunda ne olacağını hem merak ediyoruz hem de iki anlatıcıdan da ayrı ayrı kendi hayatlarını, geçmişe yönelik sorgulamalarını okuyoruz. Karakter gelişimini de es geçmemiş yazar. Her sayfada farklılaşan tavırlar ve düşünceler var, anlıyorsunuz da ikisini. Bir yıldızı, kitabın başının ve sonunun çok tatmin etmemesinden kırdım ama geneli çok beğendim.
February 24, 2021
The book is a riveting account for what it's like to choose to go down a certain path, and how small a human being is amidst the bigger picture of the political scene. Being based on a true story makes reading this novel a lot harsher than it should be. There's just so much truth in this story, that it can be quite depressing and frustrating at times. Not for the light-hearted!
September 5, 2024
canavar barong ile cadı ranganın hikayesi çok etkiledi beni. need to go bali
Displaying 1 - 23 of 23 reviews