John R. Gribbin is a British science writer, an astrophysicist, and a visiting fellow in astronomy at the University of Sussex. His writings include quantum physics, human evolution, climate change, global warming, the origins of the universe, and biographies of famous scientists. He also writes science fiction.
Şimdilerdeki çok meşhur Sapiens kitabı gibi bu da insan evriminin tarihini anlatan bir kitap. Kitap ilk kez 2001de basılmış olmasına rağmen Türkçe'ye ancak 2012'de Kerem Cankoçak hoca sayesinde çevrilmiş. 2001'de yazılmış bir kitabı 2017'de okuyarak, son gelişmeleri içermediğinin farkındayım elbet. Bu gelişmeler nelerdir diyecek olursanız ben de bilemiyorum, sıradaki kitapları okuyarak göreceğiz.
Kitabın genel özeti olarak, kitaptan bir alıntı koymak istiyorum: "..Problemin bir kısmı, daha önce de bahsettiğimiz gibi insanın kibri ve benmerkezciliğinden kaynaklanmaktadır. İnsanların kendilerini özel ve doğanın geri kalanından üstün görme eğilimi vardır; bunu yapmanın bir yolu da kökenlerinizi tarihte daha geriye atmaktır." Sayfa 309
Belirtmeliyim ki, kitapta bilim anlamında tutucu kesimler çok fazla eleştiriliyor. Yani yeni kanıtlarla desteklenmiş olmasına rağmen yeni fikirlerin kabul görmemesi veya çok geç kabul edilmesi. Bu benim de bilim hayatımda çok sık rastladığım bir konu. Şimdi konuya girip, bu noktaya geri döneceğim.
Kitapta genel olarak 1980lere kadar insan ve kuyruksuz maymun evrimi ile yapılmış çalışmalarla ilgili güzel bir literatür araştırması var. Vurgulanan nokta ise paleontolojinin ne kadar zayıf olduğu ve moleküler biyoloji ve genetiğin fosiller olmadan da (neredeyse) bir çok şeyi belirleyebileceğini göstermesi. Paleontologlara çok fazla laf edilmiş kitap boyu. Örneğin bahsi geçen "moleküler saat"in fosiller yani paleontologlar sayesinde kalibre ediliyor olması önemsenmemiş. Tam da burada yazarların o çok eleştirdikleri tutuculuğa, kendilerinin de duygusal bir heyecanla kapıldıklarını görüyoruz. "Onlar zaten Sarich'i hiç anlamadılar" gibi bir duygu sömürüsü çok fazla tekrar ettiği için bir yıldız kıstım.
İnsanların kabullenmek istemedikleri mevzu, insanların şempanze ve gorillerden 20 küsür değil sadece 3.8 milyon yıl civarı önce ayrılmış olmaları.
Kitapta bahsi geçen en şaşırtıcı bilgi ise, adından da anlaşılacağı gibi, 4 milyon yıl önceki ortak atamızın insanlara daha çok benzeyen, dik yürüyebilen bir tür olması. Şempanze ve gorillerin daha sonra 4 ayak üzerine, ormanın ağaçların konforuna döndüğü anlatılıyor.
Frans de Waal okumuş olmanın da getirdikleriyle, Bonobolardan bahsedilmiyo olmasına "alındım" :) ama kısa süre öncesine kadar bonoboların da şempanzelerden farklı bir tür olduğu bilinmiyordu. Affedebiliriz yani