Mobbing: Tacizin ve kişisel haklara saldırının kurumsal yolu…

[image error]


Mobbing, son dönemlerde plaza kültürü ve kurumsallaşma çatısı altında sık sık karşımıza çıkan uluslararası bir sorun.


İş yerinde veya bir ortamda  psikolojik taciz olan Mobbing, her çalışanın bir şekilde kıyısından köşesinden maruz kaldığı ciddi bir problem.


Türkiye Psikiyatri Derneği, yakın bir zamanda yaptığı araştırmada bu durumun ülkemdeki boyutlarını da acı bir şekilde gözler önüne sermiş.


Araştırma sonuçlarına göre:


* Türkiye’den her 10 çalışandan biri mobbinge maruz bırakılıyor


*  Türkiye’de en çok görülen mobbing türleri sırasıyla: Yıldırma ve yıpratma, kapasite üzerinde iş yükleme, alay etme, küçük düşürme, hakaret.


İşin aslı ben iş hayatımın yalnızca ufak bir kısmında bu duruma maruz kaldığım için yazacaklarım sadece bu ufacık dönemde tecrübe ettiğim şeylere dayanıyor.


Mobbing kurumsallaşmaya yeni adım atmış ya da “kemik” bir kadrosu olan şirketlerde daha çok görülüyor.


Bunun sebepleri arasında yeni gelenin “kemik” kadrodaki bireyler tarafından tehdit olarak algılanması ilk sırada.


Eğer bu kadronun başında da kolayca etkide kalan, güven sorunu olan ve yönetim yetenekleri zayıf bir yönetici varsa işler kabul edilemez boyutlara ulaşabiliyor.


Böylesine bir taciz ile bundan birkaç yıl önce karşılaştığımda açıkçası bu durumun ciddi bir suç olduğunu bilmiyordum. Bilseydim bu kadar sessiz kalır mıydım emin değilim ama insan, bir süre sonra eğer o ortamdan çok daha güzel bir yerde devam ediyorsa o şahıslara içten içe teşekkür eder hale bile gelebiliyor.


Çalışmalar gösteriyor ki mobbinge maruz kalanların ’den fazlası aynı benim durumum gibi günler geçtikçe istifaya zorlanmaya başlıyor. Bu seçimi yapana kadar yaşadığı çeşitli hakaretler, kötü muameleye maruz kalmalar ve ayrımcılıklar da cabası.


Ben bu durumla hayatımın en kötü yöneticilik tecrübesi esnasında tanıştım.


İnsanların en büyük hataları değişimden korkmaları…


İlk yönetici seçildiğim dönemde önümde iki seçenek vardı. Bunlardan ilki hiç tanımadığım ama ilk görüşmede duruşuna hayran olduğum bir yönetici ile yeni bir alanda yola çıkmak, diğeri ise görece daha uzun süre tanıdığımı düşündüğüm bir başka yönetici ile devam etmek.


Doğal olarak değişimden korktuğum için ikincisini seçtiğimde evdeki mutluluğumu hiç unutmayacağım. Şimdi ise iş hayatına yeni atılan genç arkadaşlarıma tavsiye istediklerinde tek bir şey söylüyorum: Değişimden korkmayın. Sizi rutinin bir parçası olmaktan kurtarır. Size yeni tecrübeler ve yeni ufuklar kazandırır. Değişimden korktuğunuz sürece hem kendinizi geliştiremez hem de rutin süreçler içerisinde silinip gidersiniz.


Daha ilk haftadan kemikleşmiş yataylarım arasında yer edinemeyeceğimi, rutinlerini bozacak her şeyden korktuklarını, ciddi bir ayrım, iftira hatta dedikodu ağları olduğunu anlamıştım ama artık o yola girmiştim.


İşin kötü tarafı orada yer aldığım süre boyunca eve bir kere dahi güler bir yüzle girmedim. Bunu şimdi çok daha iyi görebiliyorum.


İş yerinde yaşadığım bu süreç bana yalnızca şu an yaşadığım iş tecrübesinin ve yöneticimin ne kadar kıymetli olduğunu göstermekle kalmadı. Nasıl insan odaklı bir yönetici olabileceğimi de öğretti. Tam tersi olarak nasıl bir yönetici olunmaması gerektiğini de.


Toplantıların iş geliştirmelerinden çok “kimi nasıl işten çıkarırız?” şekline geldiği bir plaza ortamında insan odağının ne kadar kıymetli olduğunu anlamak hiç de güç olmuyor.


Kendime ve o tanıdığımı sandığım yöneticiye kızacak o kadar zamanım oldu ki. Şimdi ise kendisine teşekkür ediyorum. İyi ki gitmişim, iyi ki öyle davranmış. Yoksa ne şimdiki gibi güzel bir iş ortamı ve süper bir yönetici ne de şu an yaşadığım iş tecrübelerini yaşayacaktım.


İşte mobbinge uğrayan arkadaşlarıma ikinci tavsiyem de tam olarak bu. Bırakın. İnanın her tecrübeniz bu kadar midenizi bulandırmayacak. Siz, oradaki yöneticinizin basiretsizliğinden çok daha kıymetlisiniz. Bırakın ama haklarınızı da bilin. Size yaptıklarını cezasız da bırakmayın.


Yasal olarak birçok hakkınız olduğunu sakın unutmayın. En azından sizden sonra oraya adım atacak çaresiz insanlar için bir umut bırakarak gitmiş olursunuz.


Değişim sizi kötü bir sonucu olsa dahi geriletmez. Aksine “keşke” diyerek boş yere düşüneceğiniz zamanı azaltır.


İşte tam da bu sebeple artık değişimden korkmuyorum. Yani bir zamanlar bana bilerek veya bilmeyerek kötülük yapan o yönetici aslında bana hayatta çok zor edinebileceğim bir tecrübe kazandırdı. Son kitabım için farklı bir yayınevi seçebilmem de, şu anki işyerindeki huzurum da bu deneyimin sonucu.


Hayatınızı yaşayın. Çünkü yalnızca onun bir alternatifi yok.


 




[image error]

The post Mobbing: Tacizin ve kişisel haklara saldırının kurumsal yolu… appeared first on Ş. YÜKSEL YILMAZ.

 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on November 20, 2018 02:14
No comments have been added yet.