Serhan Ergin's Blog, page 3

September 19, 2017

Emile Zola ve hakikat

Vüs’at O. Bener’in Sarhoşlar öyküsünde bir tasvir: 

Emile Zola“Sigarasından her nefes çekişinde tel gözlüğü parıldıyor. Karışık bir herif bu. Alaycılığından çekinirim, yıkıcıdır. Kule alınlı tiplerden. Zola hayranı. Bir farkla, ‘hakikat’ uğruna öyle sonuna dek döğüşeceğini pek sanmam...
Bu son cümleyi okudum ya, öykünün geri kalanı zihnime ulaşamadan gözlerimden geçti gitti. Zihnimde Zola... 
Zola’nın, Yüzbaşı Dreyfus davasındaki duruşunu, çabasını öğrendiğimde nasıl sarsıldığımı, nas...
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 19, 2017 12:18

September 13, 2017

[Günce] Korfu'da bir akşamüstü


28 Temmuz, Cuma
İkindi vaktinin sonları, akşam çöktü çökecek. Korfu adasının kuzey köylerinden birinde, rengi git gide koyulaşan denize bakıyorum. Motorlu bir sandal, pat patlarını yeşil yamaçlara vurarak açılıyor. Daha ileride, Arnavutluk kıyılarına doğru puslanan Adriyatik'in üzerinde koca koca şilepler... Köyde (ve koyda) kimseler yok. Bir terk edilmişlik sükuneti.
"Buraya yine gelir miyiz?" diyor G.
"Sanmam." Neden gelelim ki? Dağı, taşı, yamaçları ve kıyıları örten ormanlar için mi? Hiç hır...
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on September 13, 2017 07:32

August 21, 2017

Nâzım'dan


                                                   ...ama gel gör ki çoktan unuttum
                                                                              şaşıp kalma...
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on August 21, 2017 12:43

August 20, 2017

Güç





Güç rozetten ya da silahtan gelmez. Güç yalan söylemekten gelir. Büyük yalan söylemek ve bütün dünyanın da senin yalanına katılmasını sağlamaktan. İnsanları kalpten inandıkları şeylerin doğru olmadığına inandırdığında işleri bitmiştir artık.
[2005 yapımı Sin City filminden]
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on August 20, 2017 11:27

August 17, 2017

İstanbul Treni - Graham Greene


Graham Greene’i her okuduğumda şaşkınlığa kapılıyorum. Daha önce de yazmıştım, “polisiye yazarı” diye geçer Greene pek çok yerde. Bir kere öncelikle onun romanlarının polisiye olduğunu düşünmüyorum. Belki polisiyeyi çok seven bir yazar olabilir. Ama Graham Greene tıpkı döneminin gerçekçi ve modernist yazarları gibi insan odaklı yazan, insana ait duygu durumlarını, insanlık hallerini mercek altına alan bir romancı. Hem de çok incelikli ve zekice yapıyor bunu.     &nbsp...
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on August 17, 2017 11:36

August 5, 2017

Yine Yaz Üzerine

5 Ağustos 2012, Pazar Yaz insanı derinden etkiliyor. Diğer mevsimlerden farklı bir yönü var. Yazın, kendi içine dönüyor insan, kendiyle buluşuyor, kendiyle yüzleşiyor. Kışın daha çok şehir, iş, sanat, diğer insanlar filan demek ama yaz daha çok kendin demektir. Hele ki yaz öğleleri! O ağır vakit, o insanı sarıp sarmalayan sükût altında ne gizemleri keşfediyor insan durup düşününce. Arkasından geliyor yaz akşamları. Kırılgan, kaygan ve ele geçirilemez yaz akşamları. Öyledir. Yaz akşamları çok v...
 •  0 comments  •  flag
Share on Twitter
Published on August 05, 2017 23:55