Samantha Grace

“ Ah şeftalim kapıyı açman niye bu kadar uzun sürdü?”

Drew’u karşısında bir tepsiyle görünce Lana’nın bütün öfkesi geri dönmüştü. Tepsideki elma tartını alıp onun suratına yapıştırdı.

Of, of, of hayır, olamaz! Nefesini tutup bir adım geriye gitti. Ne yaptığını sanıyordu? Bu sefer fazla ileri gitmişti ve asil bir ailenin üyesine hakaret etmişti. Hem de elma tartıyla.

Drew tepsiyi yan sehpaya yerleştirmeden önce bacağıyla kapıyı kapattı. İşaret parmağıyla suratından aşağıya akan tartı çenesinden silmeye çalıştı.
“Tanrı aşkına, Lana! Sana elma sevmediğimi söylemiştim.” Gülerken dudağının bir tarafının yukarı kıvrılması bulaşıcıydı sanki. Lana bile bu berbat durum karşısında gülmeye başladı.

“Ç-çok özür dilerim lordum. Bana ne olduğunu anlayamadım.” Hemen ellerini yıkadığı kabın yanına gitti ve oradaki bezi ona uzattı.

Drew bezi kabul etmedi. ”Sen yap. Senin marifetini ben niye temizleyecek mişim?”

Drew sandalyelerden birine oturdu ve Lana’yı bacaklarının arasında duracak şekilde önüne çekti.

Lana kıpırdanarak sırtındaki ellerden kurtulmaya çalıştı, ancak bu sadece Drew’un ellerinin yer değiştirmesine ve kalçasının üzerinde gezinmesine yardımcı oldu. “Lord Andrew.”

“Efendim, Bayan Hillary?”

“Lütfen ellerinizi üzerimden çeker misiniz?”

“Drew ellerini dizlerinin üzerine koydu. “Özürlerimi kabul edin, Bayan Hillary. Birden kendimi kaybettim.”
― Samantha Grace, Miss Hillary Schools a Scoundrel