Cengiz Çandar's Blog, page 197
April 4, 2025
‘Nereye baksam hep sen varsın’
Türkü Akbayram 2 Mart’ta hayatını kaybeden babası Edip Akbayram’ı sosyal medyada duygusal bir paylaşımla andı.
Usta sanatçının Harbiye’deki Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen veda töreninde yaptığı konuşmanın videosunu Instagram’ına yükleyen Türkü Akbayram şu ifadeleri kullandı: “Ne elim, ne yüreğim varıyordu. Bu ömrüme kazınacak ‘an’ı, burada hep saklayacak olmaya. 30’uncu gün sensiz. Derin, iğne gibi batan keskin bir acı, ne söylesem az ne söylesem eksik. Neye baksam sen varsın baba. Seni çok özledim, çok.” Türkü Akbayram babasına özlemini anlatmaya şu sözlerle devam etti: “Sesin yüreğime hançer. Yokluğun kurşun gibi ağır. Varlığın bir ömür, ömrüme onur. Bir su damlası olup gökyüzünden okyanusa, sana karışacağım güne kadar ‘şimdilik’ hoşça kal benim canım, biricik, çınarım, dağım, babam.”
‘Nereye baksam hep sen varsın’ yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Bayram tatilindeki trafik kazalarında 6 günde 57 kişi hayatını kaybetti
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Ramazan Bayramı tatilinde meydana gelen trafik kazalarında 6 günde 57 kişinin hayatını kaybettiğini, 6 bin 533 kişinin yaralandığını bildirdi.
Bakan Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, bayram tatilinin 6’ncı gününde 542 trafik kazası meydana geldiğini, bu kazalarda 10 kişinin hayatını kaybettiğini ve 790 kişinin yaralandığını aktardı.
Geri dönüş yolculuklarının başlaması nedeniyle trafik yoğunluğunun tekrar arttığına dikkati çeken Yerlikaya, tatil boyunca polis ve jandarma trafik ekiplerinin denetimlerini sürdürdüğünü, bayram tatilinin 6. günü trafik ekiplerince 599 bin 476 aracın denetlendiğini, 22 bin 892 araca hız ve radar işlemi, 41 bin 922 araca ise diğer işlemlerin yapıldığını belirtti.
Bayram tatilindeki trafik kazalarında 6 günde 57 kişinin hayatını kaybettiğini, 6 bin 533 kişinin de yaralandığını aktaran Yerlikaya, şunları kaydetti:
“Denetlemelerimiz aralıksız devam ediyor. Kazaları önlemek için personelimiz gece gündüz çalışıyor. Bayram, sevdiklerimizle paylaşacağımız en özel anlardır. Bu mutlu günleri hüzne dönüştürmemek için trafikte dikkatli olalım. Yollar bizleri kavuşturmak için var, ayırmak için değil. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.” (AA)
Bayram tatilindeki trafik kazalarında 6 günde 57 kişi hayatını kaybetti yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
e-YDS sınavları bu hafta sonu yapılacak
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezince Elektronik Yabancı Dil Sınavı (e-YDS) 2025/3 cumartesi, e-YDS 2025/4 ise pazar günü uygulanacak.
ÖSYM’den yapılan açıklamaya göre, e-YDS 2025/3 5 bin 267 adayın katılımıyla İngilizce, e-YDS 2025/4 ise İspanyolca ve İtalyanca olarak 1285 adayın katılımıyla gerçekleştirilecek.
Başlangıç saatinin 13.45 olduğu sınavlar için adaylar, 13.30’dan sonra elektronik sınav binalarına alınmayacak.
Kimlik kartını kaybeden, kimlik kartı bulunmayan veya kimlik kartında kimlik numarası ve fotoğrafı olmayan adaylar için il ve ilçe nüfus müdürlükleri sınav günleri açık tutulacak.
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy, sınavlara ilişkin açıklamasında, “Sınavlar Adana, Ankara, İstanbul ve İzmir’de bulunan e-sınav merkezlerinde uygulanacak. Sınavlarda çoktan seçmeli 80 sorudan oluşan test uygulanacak. Adaylara 180 dakika cevaplama süresi verilecek. Sınavlarda emniyet personeli dahil 495 kişi görev yapacak. Adaylara başarılar, görevlilere kolaylıklar dilerim.” ifadelerini kullandı. (AA)
e-YDS sınavları bu hafta sonu yapılacak yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
TOKİ 44 ilde 552 arsayı satışa çıkarıyor! İşte koşulları…
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), İstanbul, Ankara ve İzmir’in de aralarında olduğu 44 ilde çeşitli özelliklerdeki 552 arsayı açık artırmayla satışa çıkardı.
AA muhabirinin TOKİ’den aldığı bilgiye göre, Adana, Adıyaman, Afyonkarahisar, Ağrı, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Elazığ, Erzincan, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Karaman, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Malatya, Mardin, Mersin, Muğla, Muş, Nevşehir, Sakarya, Şanlıurfa, Tekirdağ, Van ve Yalova’da bulunan, toplam muhammen bedeli 19 milyar 443 milyon 803 bin 12 lira olan yaklaşık 3 milyon 976 bin 625 metrekare büyüklüğündeki 552 arsa satılacak.
Açık artırma, 16 Nisan Çarşamba 10.30 ve 17 Nisan Perşembe 10.30 saatlerinde iki ayrı oturum halinde Bilkent Otel ve Konferans Merkezi ile TOKİ İstanbul hizmet binasında gerçekleştirilecek. İstekliler, “www.emlakmuzayede.com.tr” adresi üzerinden teklif verebilecek.
Satışa sunulan arsalar arasında Adana Çukurova’da özel sağlık tesisi, Ankara Etimesgut’ta konut, özel sağlık tesisi, Yenimahalle’de küçük sanayi, Antalya’da turizm-ticaret, Aydın Didim’de turizm tercihli konut, İstanbul Başakşehir’de konut, ticaret ile İzmir Aliağa’da sanayi ve depolama alanları yer alıyor.
ARSALARIN PEŞİN ALIMLARINDA YÜZDE 15 İNDİRİM UYGULANACAK
Alıcılar, konut, ticaret, turizm, tarım, hayvancılık, sağlık, eğitim, sanayi, plansız arsalar, sosyal kültürel tesis alanları ile akaryakıt istasyon alanları niteliğindeki arsalara, yüzde 25 peşinat 48 ay vade ve yüzde 40 peşinat 36 ay vadeyle sahip olabilecek.
Ayrıca, arsaların peşin alımlarında yüzde 15 indirim uygulanacak.
Satışa ilişkin detaylı bilgiye, “www.toki.gov.tr” ile “www.emlakmuzayede.com.tr” internet adresinden ve “(212) 608 15 00” numaralı telefondan ulaşılabilecek. (AA)
TOKİ 44 ilde 552 arsayı satışa çıkarıyor! İşte koşulları… yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Çin harekete geçti! Trump’a tarihi dava
Donald Trump’ın, mart başında yüzde 10’dan yüzde 20’ye yükseltilen Çin menşeli ürünlere getirdiği gümrük vergisi yargıya taşındı.
The Hill’in haberine göre, davanın, Trump’ın gümrük vergilerine karşı “ilk hukuki itiraz” oldu.
Çin’den ithalat ve ihracat yapan Florida merkezli Simplified işletmesi adına açılan davada, Trump’ın Çin menşeli ürünlere getirdiği ve önceki haftalarda yüzde 20’ye yükseltilen gümrük vergilerini uygulamak için kullandığı Uluslararası Acil Ekonomik Yetkiler Yasası’nın (IEEPA) yetki sınırlarını aştığı öne sürüldü.
Dava dilekçesinde, Trump’ın Çin’e uyguladığı tarifelerin “yasa dışı” olarak kabul edilmesi ve uygulanmasının durdurulması talep edildi.
Dilekçede, IEEPA’nın dış tehditlere karşı ekonomik yaptırımlar ve mal varlığı dondurma gibi önlemler için çıkarıldığı belirtilirken, bu yasanın “başkanlara iç ekonomide özgürce hareket edebilme yetkisi vermediği” ifade edildi.
IEEPA’nın neredeyse 50 yıllık tarihinde hiçbir başkanın bu yasayı gümrük vergileri koymak için kullanmadığı kaydedilen dilekçede, yasa metninde gümrük vergilerinden bahsedilmediği ve yasanın başkanlara vergi uygulama yetkisi tanıdığına dair bir ifade yer almadığı vurgulandı.

ABD, ÇİN’E YÜZDE 34 GÜMRÜK TARİFESİ UYGULAYACAK
ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin yarından itibaren diğer ülkelere karşılıklı tarifeler uygulayacağını, temel tarife oranı yüzde 10’un üzerine, gümrük tarifeleri ve “ticaret önündeki parasal olmayan diğer engelleri ve sahtekarlık biçimlerini” de hesaba katarak ülkeye göre değişen oranda gümrük tarifleri açıklamıştı.
Bu kapsamda Çin’e yüzde 10 baz tarifeye ilave olarak yüzde 24 “karşılıklı tarife” olmak üzere toplam yüzde 34 ek gümrük tarifesi getirileceği bildirilmişti. Yeni tarifelerden yüzde 10’luk baz tarife 5 Nisan’da, yüzde 24’lük ek tarife ise 9 Nisan’da yürürlüğe girecek.
ABD Başkanı Trump, daha önce 1 Şubat’ta imzaladığı kararname ile Çin’den yapılan ithalata yüzde 10 gümrük vergisi getirmiş, söz konusu tarife 4 Şubat’ta yürürlüğe girmişti.
Trump, 4 Mart’ta, önceki kararnamede yaptığı değişiklikle Çin’e yönelik gümrük vergilerini yüzde 10’dan 20’ye yükseltmişti. (AA)
Çin harekete geçti! Trump’a tarihi dava yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
ABD’de kasırga felaketi! 7 kişi hayatını kaybetti
ABD’nin bazı eyaletlerinde etkili olan kasırgalar sonucu ilk belirlemelere göre 7 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.
ABD basınında yer alan haberlere göre, bölgede çok sayıda kasırga ve şiddetli fırtına çıktı.
Yetkililer, birçok binanın hasar almasına neden olan kasırgalar sonucu ülkenin Tennessee, Missouri ve Indiana eyaletlerinde ilk belirlemelere göre 7 kişinin yaşamını yitirdiğini belirtti.
Elektrik hatlarının kopmasına neden olan şiddetli fırtınaların bölgede çok sayıda haneyi enerjisiz bıraktığını aktaran yetkililer, Tennessee ve Kentucky eyaletlerinde bazı okullarda eğitime ara verildiğini bildirdi.
Yetkililer, hafta sonuna kadar sürmesi beklenen şiddetli yağışların yol açabileceği sel felaketi konusunda uyardı.
Arkansas, Missouri, Tennessee ve Mississippi eyaletlerinde aralıksız yağış beklendiğini bildiren yetkililer, bu durumun özellikle Mississippi Nehri Vadisi boyunca etkili olacağını ifade etti. (AA)
ABD’de kasırga felaketi! 7 kişi hayatını kaybetti yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
April 3, 2025
Bize ayna tutan öyküler
Senarist Yeşim Çıtak, ilk kitabı ‘Arkada Çok Güzel Bir Dünya Var’da toplumun her kesiminden insanı duyarlılıkla inceliyor ve öykülerine konu ediniyor. Çıtak’ın gözlem yeteneğinden güç alan, akılda kalıcı, güçlü bir öykü derlemesi.
Güzide Hekimoğlu/KitapSanat
Öykü, özellikle son yıllarda toplumsal olaylara ve ülke gündemine değinen örneklerle dikkat çeken bir tür haline geldi. Dergilerde yayımlanan, internet sitelerde paylaşılan, bu nedenle okuruna hızla ulaşan öykü, böylece söyleyeceği sözü gündemi de takip ederek hızla aktarabiliyor. Genç yazarların öyküye eğilimi ve bağlılığı da her geçen gün artıyor. Bu yeni yazarlardan biri de Yeşim Çıtak.
Çıtak, 1980’lerin sonlarında Ankara’da doğmuş. Anadolu Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü’nden mezun olduktan sonra, senaryo yazarlığı alanında kendine sağlam bir yer
edinmiş. Kariyerine televizyon kanalları ve dijital platformlar için senaryo yazarak başlayan
Çıtak, özellikle dizi sektöründe adını duyurmuş, farklı projelere imza atmış.
Yeşim Çıtak, ilk kitabı ‘Arkada Çok Güzel Bir Dünya Var’da toplumun her kesiminden insanı
duyarlıkla inceliyor ve öykülerine konu ediniyor. Güçlü bir gözlem yeteneğine dayanan bu
öykülerin karakterleri, böylece inandırıcı bir biçimde işlenmiş oluyor. Öykü kişilerinin konuş-
malarındaki doğallık ve inandırıcılık, okurun dikkatini çektiği oranda, eserin niteliğini de yükseltiyor. Böylece akılda kalıcı, güçlü bir öykü derlemesi çıkıyor karşımıza.
Çıtak’ın öyküleri, güçlü karakterler ve derinlikli diyaloglarla bezeli, toplumun en görünmeyen kesimlerine ayna tutan öyküler sunuyor. Toplumsal eşitsizlik, kadın hakları, gençlik sorunları, işçi sınıfının mücadelesi ve azınlıkların yaşadığı zorluklar gibi temalar, Ankara’nın özellikle öğrenci mücadeleleriyle öne çıkan bir dönemi, bu kesimlerden seçilen kişilerin Ankara’nın İnsan Hakları Heykeli, Konur Sokak gibi mekânlarında yaşadığı aşklar, siyasi gerilimler ve sıkıntılar… Ve her şeye karşın umut…
‘Arkada Çok Güzel Bir Dünya Var”, 12 öyküden oluşuyor. Her bir öykü, karakterlerin içsel
çatışmalarını, toplumla olan ilişkilerini ve çevrelerinde var olan adaletsizliklere karşı verdikleri mücadeleyi mercek altına alıyor.
Öykülerin yayıldığı geniş alana iki örnek vermek istiyorum: ‘Halının Kahrolası Tozu’ bir öğrenci evi öyküsü. Öykü, halıya yatırılarak başına polis botuyla basılmış karakterin gözünden anlatılıyor. 90’ların sıkça yaşanan polis baskınlarını Çıtak, yer yer ironik bakış açısını da ihmal etmeden anlatıyor. Dikkat çekici, özellikle bir öykü kitabının ilk sayfaları için kolay unutulmayacak bir öykü. ‘Yenge Yılmaz’ın Hazin Hikâyesi’ yurtdışında çalışan lokanta işçileri arasında geçen bir öykü. Kaçak işçilerden Yılmaz, arkadaşlarının çeşitli söylentiler nedeniyle taktığı adla ‘Yenge Yılmaz’, kaçaklık, parasızlık, sınır dışı edilme korkusu ve aşk arasında yok olup gidiyor. Çıtak bütün bu değişik insan tiplerini başarıyla anlatmış. ‘Arkada Çok Güzel Bir Dünya Var’, olay örgüsünü de, betimlemeleri de diyalogları da ihmal etmeden, üslup gösterilerine girişmeden, kahramanların iç dünyalarını, toplumsal koşullarını inceleyerek, okurun onlarla duyarlık kurabileceği biçimde, net öyküler yazmış. Başarılı bir ilk kitap olarak ilgiyi hak ediyor.
Bize ayna tutan öyküler yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Zihin büken bir kimlik yolculuğu
Oscar ödüllü ‘Parazit’in yönetmeni tarafından sinemaya uyarlanan Edward Ashton’ın ‘Mickey 7’si, düşündürücü bilim kurgu konseptlerini, absürt ilişki dramını ve egzotik beden korkusunu özgün şekilde harmanlayarak okurunu avcunun içine alıyor.
Hülya Avtan/KitapSanat
İnsanlığın yıldızlararası yüksek riskli görevlerle Dünya’yı terk edip çoktan diğer gezegenleri kolonize etmeye başladığı bir gelecek düşünün. Bu görevlerde hata payı neredeyse sıfır. Mürettebatın büyük kısmı, alanlarında mutlak uzman kişiler ve görev bilinciyle kuşanmışlar. İnsanlığın geleceği için ‘düşmanlarla çevrili’ biyosferleri keşfetmeye ve yaşanmaz atmosferleri ‘dünyalaştırmaya’ adan-
mışlar. Eski dünyamız mı? Oradan 600 yıldır haber yok. Edward Ashton’ın kaleme aldığı ve İthaki yayınları tarafından, Burcu
Denizci çevirisiyle yayınlanan ‘Mickey 7’ böyle bir zamanda geçiyor. Mickey ve diğer koloniciler üçüncü nesil bir koloni dünyası olan Midgard’dan yola çıkıyorlar. Oysa Midgard mevsimlerin harmoni içinde ilerlediği, doğası yeşil ve demokrasiyle yönetilen ideal denebilecek bir yaşam alanı. Ancak iflah olmaz insanlık için bunlar yeterli değil. Mickey7, yani tam adıyla Mickey Barnes’in 7. versiyonu bu hikâyenin ana karakteri.
KARANLIK AMA EĞLENCELİ BİR HATALAR ZİNCİRİ
Mickey bir ‘harcanabilir’. En az ismi kadar kötü bu iş pozisyonuna Midgard’daki borçlarından kurtulabilmek için başvurduğunda ondan başka aday olmaması işin ne denli kötü olduğuna dair yeterince açık bir işaret. Mickey’nin önceki altı versiyonu insanlığı ileri götürebilmek için yürütülen bilimsel araştırmalarda yaptığı hatalar neticesinde ölmüş. Ancak her seferinde kopyalanarak yola devam etmiş.
Oscar ödüllü ‘Parazit’in yönetmeni Bong Joon Ho da Mickey’nin ölümlerini ‘eğlenceli’ bulmuş olacak ki bunlara 10 tane daha ekleyerek Mickey 17 ile salonlara döndü. Zira Mickey 7 ele aldığı konunun ağırlığına rağmen tempolu ve şen bir kitap. Ashton, felsefi düşünceleri ve mizahı bir araya getirerek, düz bir bilim kurgu anlatısı olabilecek hikâyeyi, iç içe geçmiş detaylarla zenginleştiriyor. Savaş pilotu Nasha, hem zeki hem atletik ancak güvenilmez Berto gibi keyifli yan karakterler ve Mickey’nin ‘hayatın zorluklarıyla mücadele eden’ havası kitapla bağ kurmayı kolaylaştırıyor.
COŞKULU BİR BİLİM KURGU
İşlerin sarpa sarması ölü olarak rapor edilen Mickey7’nin hayatta kalması ancak o dönene dek Mickey8’in çoktan tanktan çıkmasıyla başlıyor. Nihayetinde üç saatlik eğitimin bir milyon yıllık hayatta kalma içgüdüsünü mağlup etme ihtimali kolay değil. Ancak birden fazla Mickey’nin aynı anda var olması yasak ve yakalanırlarsa ikisinden en az biri biyo-dönüştürücüye atılacak. Yani mürettebata yemek olacak, çünkü sınırlı kaynaklar içinde israf söz konusu değil. Bu ekstra hayatlar kaosuna romantizm de eklenince coşkulu bir bilim kurgu macerası kaçınılmaz oluyor.
Kitap, sık sık Theseus’un Gemisi paradoksuna atıfta bulunuyor; zamanla tüm tahtaları ve malzemeleri değiştirilen gemi, sonunda orijinal halinden tamamen farklı olsa da hâlâ aynı gemi sayılır mı? Bu soru, Mickey’nin varoluşunun temelinde yatıyor. Her ölüşünde, bir sonraki Mickey tıpatıp aynı anılara, kişiliğe ve düşüncelere sahip olarak dönüyor. Peki ama bu onu gerçekten aynı kişi mi yapıyor? Yoksa her yeni Mickey, sadece orijinalinin bir kopyası mı? Ashton, bu felsefi soruyu Mickey’nin hikâyesi boyunca ustaca işliyor ve okuyucuyu,
kimlik ve bilinç üzerine düşünmeye zorluyor. Nihayetinde kitap, düşündürücü bilim kurgu konseptlerini, absürt ilişki dramını ve egzotik beden korkusunu özgün şekilde harmanlayarak okurunu avcunun içine alıyor.
Zihin büken bir kimlik yolculuğu yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
‘Güzel’in perde arkasında
Sevgilinin Soğuk Elleri’, 2024 Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Güney Koreli yazar Han Kang’ın edebiyat evreninin güçlü bir parçası. Kayıp bir heykeltraşın izini süren ve güzellik dayatması üzerine kafa yoran romanda Hang, Kore tarihiyle de
yüzleşiyor.
Eray AK/Kitap Sanat
2024 Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Güney Koreli yazar Han Kang’ı Türkçede 2016’da yayımlanan ‘Vejetaryen’ ile tanıdık. O günden bu yana ise popüler tarafta da baskınlığını iyiden iyiye artıran Kore kültürünün iyi edebiyattaki yansıması oldu bizim için. Kang, tüm dünyada olduğu gibi Türkçede de ses getirdi bu romanıyla. Ardından ise diğer romanları peşi sıra Türkçeyle buluştu: ‘Beyaz Kitap’, ‘Çocuk Geliyor’ ve ‘Veda Etmiyorum’. Türkçede yayımlanan bu dört romanı bağlamında bir Han Kang edebiyatından söz edeceksek eğer, okurunu hem duygusal hem de entelektüel olarak derinliklerde dolaştıran bir yazarın portresinden de bahsetmemiz gerekecek. Özgün ve çarpıcı üslubuyla insan bedeninin, acının, şiddetin
ve özgürlüğün karmaşık ilişkilerini irdelerken, bireyin içsel dünyasıyla toplum arasındaki çatışmaları da gözler önüne serer Kang. Yalın ama bir o kadar şiirsel bir dil kullanarak okuyucunun konfor alanını zorlar; rahatsız edici detaylar ve sembolik anlatımlarla insan doğasının karanlık yönlerini açığa çıkarır. Bu yönüyle, hem bireysel hem de toplumsal travmaları, acıyı ve dönüşümü irdeleyen bir yazar Kang.
Han Kang’ın Türkçedeki yeni romanı ise yakın zaman önce okur karşısına çıktı: ‘Sevgilinin Soğuk Elleri’. Kang’ın bu romanı için diğer dört romanıyla beraber kurduğu evrenin güçlü bir parçası diyebiliriz. Kitabın Korecede 2002’de yayımlandığını düşünürsek,
Kang evreninin erken dönem eserlerinden biriyle karşı karşıya olduğumuzu söylemek gerek. ‘Sevgilinin Soğuk Elleri’, kesinlikle Kang’ın edebiyat zincirinin oluşturucu bir parçası. Tema ve üslup açısından bu dünyanın bizim tanıdığımız bir ülkesi. Özellikle
kadınlar üzerinde kurulan ve gözümüzün önünde olup da farkına dahi varılmayan tahakküm meselelerin peşinde gezmeyi hep sevmiştir Kang. İşte bunun ilk işaretleri.
‘Sevgilinin Soğuk Elleri’ de tam olarak böyle bir düzlem üzerine kuruyor hikâyesini. Güzellik dayatması, güzelin ne olduğu, güzelin nasıl görüldüğü, neyin güzel olduğu yazarın peşinde dolaştığı sorular olarak dikkat çekiyor. Takıntılı bir gençlik algısı ise bu ‘güzel’ sorularının peşinden yazarın, okurun gözleri önüne sermek istediği çerçeveyi tamamlayan bir problem olarak masaya yatırılıyor. Kang, tutku ve kırılganlık arasındaki ince çizgiyi odaklanıyor. Yazarın ele aldığı kavramların karakterler üzerinden kişisel sınavlar, içsel çatışmalar ve toplumsal beklentilerle nasıl iç içe geçtiğini gözler önüne seriyor.
Hikâyenin fitili ise romanın kahramanı ve anlatıcısı H’ye gelen bir telefonla ateşleniyor. “Yazar H’ye bir gün tuhaf bir telefon geliyor. Daha önce sadece bir kez gördüğü heykeltıraş Cang Unhyong, aniden sırra
kadem basmış, bulunamıyor. Ondan geriye yalnızca tutkuyla yaptığı alçı heykeller ve maskelerle çevrili dünyadan aldığı yaraları anlatan günlüğü kalmış.” Cang’ın kardeşi H’ye bu günlüğü bir şekilde ulaştırır. H ise bunu okuyup okumamak arasında kalmıştır. Bir yazı yorgunluğunun ardından bu günlüğe hiç eli gitmese de merakına yenik düşer ve eline aldığı günlükle bir heykeltıraşın dünyasına kendiyle birlikte okurlarını da çeker. Kayıp heykeltıraşın yazdıklarını okurken aslında geçmişin, unutulanların ve kaybedilenlerin de peşine düşmüş oluruz.
Kang’ın yazdıkları kendi ülkesinin tarihinden ve topraklarından ayrı düşünülemez. Her ne kadar Kang artık evrensel bir yazar olsa da bu evrenselliğini kendi köklerini sıkı bir şekilde sarmalasından yakalıyor. Dolayısıyla her yazdığında Kore’nin geçmişinden bugününe uzanan bir koridor da açar. ‘Sevgilinin Soğuk Elleri’ de bu bağlamda okuruna yönelttiği sorular kadar Kore tarihine dair açtığı parantezlerle dikkat çekiyor. Romanın sayfaları arasında dolaşırken bir yandan Kore tarihiyle yüzleşirken öte yandan şiirsel, akıl ve duygu yüklü,
temiz ve keskin bir dille dünya okurlarına evrensel bir çağrı yapıyor.
‘Sevgilinin Soğuk Elleri’, Han Kang’ın edebiyat evreninin önemli bir halkası. Bugüne kadar romanlarıyla öne sürdüğü kavramların farklı bir yüzünü görüyoruz burada; bir anlamda Kang hikâyesinin başlangıcını, Kang’ın çağdaş edebiyatta açtığı kendine has yerin ilk adımlarını.
‘Güzel’in perde arkasında yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Zuckerberg’in ‘antitröst’ davası nedeniyle lobicilik yaptığı iddia edildi
ABD’li teknoloji devi Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg’in, Instagram ve WhatsApp satın alımlarıyla ilgili antitröst davasında uzlaşma için lobi faaliyetleri yürüttüğü iddia edildi.
Washington Post (WP) gazetesinin konuyla ilgili bilgi sahibi kaynaklara dayandırdığı haberine göre, ABD Federal Ticaret Komisyonunun (FTC) Meta’ya karşı açtığı antitröst davasının duruşması 14 Nisan’da görülecek.
Zuckerberg, ABD Başkanı Donald Trump ile antitröst davasına ilişkin olası uzlaşmanın şartlarını görüşmek için dün Beyaz Saray’a geldi.
Ekibindeki bazı kişiler, Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasından beri Zuckerberg’in ziyaretinin 3’üncü görüşmeleri olduğuna işaret ederek, şirketin yürüttüğü lobicilik faaliyetinin çok agresif olduğunu savundu.
Eski FTC Başkanı Jon Leibowitz, “Antitröst davalarına karışan büyük şirketlerin Beyaz Saray’a gitmesi alışılmadık bir durum ancak daha önce de yaşanmıştı ama Beyaz Saray’ın antitröst ajansına bu tür bir bilgi verdiğini hiç görmedim çünkü bunun uygunsuz olacağını biliyorlar, eğer bu devam ederse FTC’nin doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapacağına güvenim tam.” şeklinde konuştu.
Ekibinden bir kişi, Trump’ın henüz şirketle anlaşıp anlaşmayacağına karar vermediğini belirtti.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt ve FTC sözcüsü, konuya ilişkin henüz açıklama yapmadı.
ABD Başkanı Trump, bağımsız olması gereken FTC’nin üzerindeki kontrolünü artırma çabaları kapsamında geçen ay iki Demokrat üyeyi görevden alarak kurumda yalnızca iki Cumhuriyetçi üyenin kalmasına neden olmuştu.
FTC, yine de davayı takip etmeyi sürdüreceğini duyurmuştu.
META, DAVANIN DÜŞÜRÜLMESİNİ İSTEMİŞTİ
Komisyon, Meta’nın 2012’de Instagram’ı 1 milyar dolara ve 2014’te WhatsApp’ı 19 milyar dolara satın aldığında şirketin sosyal medya üzerindeki tekelini sürdürmek için yasa dışı davrandığı iddiasıyla 2020’de dava açmıştı.
FTC, Meta’nın bu uygulamalar için fazla ödeme yaptığını öne sürmüştü.
Meta, nisan ayında federal yargıçtan FTC’nin davasını duruşma yapılmadan reddetmesini talep etmişti. (AA)
Zuckerberg’in ‘antitröst’ davası nedeniyle lobicilik yaptığı iddia edildi yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Cengiz Çandar's Blog
- Cengiz Çandar's profile
- 6 followers

