Cengiz Çandar's Blog, page 182
April 19, 2025
Ferdi Tayfur anısına ‘Hatıran Yeter’ konseri
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2 Ocak’ta hayatını kaybeden sanatçı Ferdi Tayfur anısına ‘Hatıran Yeter Konseri’ düzenlenecek.
Türk şarkıcı, besteci, söz yazarı ve sinema oyuncusu Ferdi Tayfur, 2 Ocak 2025’teki ölümünün ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Ada Ankara’da düzenleyeceği özel bir konserle anılacak.
21 Nisan Pazartesi günü düzenlenecek ‘Hatıran Yeter Konseri’nde; Ferdi Tayfur’un sevilen şarkılarını şair ve söz yazarı Ahmet Selçuk İlkan ile solist Enver Merallı seslendirecek. İkiliye İstanbul Devlet Modern Folk Müzik Topluluğu da eşlik edecek. Gecede, Tayfur’un müzik kariyerine damga vuran eserleri seslendirilecek. ‘Hatıran Yeter’, ‘Ben de Özledim’, ‘Çeşme’, ‘Seni Sevmek’, ‘Huzurum Kalmadı’, ‘Bana Sor’ gibi unutulmaz şarkılar, Ferdi Tayfur’un sevenleri ile buluşacak.
Ferdi Tayfur anısına ‘Hatıran Yeter’ konseri yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Dünya bunu tartışıyor: Trump’ın ‘1 milyon göçmen’ hedefi
ABD’de Başkan Donald Trump yönetiminin görevdeki ilk yılında 1 milyon göçmeni sınır dışı etmeyi hedeflediği ileri sürüldü.
Washington Post’un bir süre yönetimde yer alan ve görevinden ayrılan federal bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin 1 milyon göçmeni sınır dışı etme hedefine ulaşmak için “agresif bir tutum sergilediği” belirtildi.
Beyaz Saray’ın ABD Ulusal Güvenlik Bakanlığı ve federal ajanslarla bahsi geçen hedefe ulaşmak için günlük olarak çalışmalar yürüttüğü ifade edildi.
Trump yönetiminin görevdeki ilk yılında 1 milyon göçmeni sınır dışı etmeyi hedeflediği iddia edilirken, söz konusu kişileri “üçüncü ülkelere” göndermek için en az 30 ülkeyle görüşmelerin devam ettiği belirtildi.
Seçim kampanyası sırasında Trump, “milyonlarca göçmeni” sınır dışı etmek istediklerini söylerken, yardımcısı JD Vance, ilk olarak 1 milyon göçmenle başlayabileceklerini ifade etmişti.
ABD Başkanı Trump, düzensiz göçmenlerle mücadele kapsamında “yabancı terör örgütü” ile bağlantılı göçmenlerin sınır dışı edilmelerini hızlandırmak için daha önce sadece savaş dönemlerinde kullanılan “Yabancı Düşmanlar Yasası” yetkisini devreye sokmuştu.
Trump’ın devreye soktuğu 1798 tarihli “Yabancı Düşmanlar Yasası”, başkana belgesiz göçmenleri hedef alma ve sınır dışı etme konusunda olağanüstü yetkiler veriyor. (AA)
Dünya bunu tartışıyor: Trump’ın ‘1 milyon göçmen’ hedefi yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Hizbullah: Üzerimize düşen her şeyi yaptık, İsrail sözünü tutsun
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, kimseye Hizbullah’ı silahsızlandırmaya izin vermeyeceklerini belirtti.
Kasım, yaptığı televizyon konuşmasında, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarını sürdürmesine dikkati çekerek, Hizbullah’ın zayıf olmadığını ve saldırıların durmaması halinde yeri geldiğinde karşılık verebileceklerini söyledi.
İsrail’in Lübnan’a saldırılarını günlük olarak tekrarladığını ve ateşkesten bu yana İsrail saldırıları sayısının 2 bin 700’ü aştığını dile getiren Kasım, İsrail’in Lübnan’a yönelik sürdürdüğü bu saldırılar için hiçbir gerekçenin olmadığını kaydetti.
İsrail saldırılarına karşı diplomatik çabalara fırsat verdiklerini ancak bu fırsatın sınırsız olmadığını aktaran Kasım, “Bizim zayıf olduğumuzu düşünenler yanılıyorlardır.” dedi.
Kendilerinin İsrail saldırılarına karşılık verme seçeneklerinin olduğuna işaret eden Kasım, “Denemek istiyorsanız devam edin, tepkimizi zamanı geldiğinde görürsünüz.” diye konuştu.
Hizbullah lideri, Lübnan’da güç kullanılarak Hizbullah’ı silahsızlandırma talebini dillendirenleri hatırlatarak, şunları söyledi:
“Bu düşman İsrail’e bedava sunulan bir hizmet olduğu gibi olmayacak bir fitnedir. Direnişe (Hizbullah) saldıranlar ve silahlarını almaya çalışanlarla tıpkı İsrail’e karşı mücadelemiz gibi mücadele edeceğiz. Direniş, Lübnan devletinin kendi topraklarını koruma gücüne sahip olmadığında işgale karşı bir reflekstir.”
– “Öncelikle İsrail ateşkese bağlı kalsın”
Kasım, “Kimsenin Hizbullah’ın veya direnişin silahlarını almasına izin vermeyeceğiz. Çünkü Hizbullah ve direniş birdir. Bu düşünceyi sözcüğünüzden çıkarmalısınız.” ifadelerini kullandı
İsrail’in genişleme politikalarıyla saldırdığını ve Filistin topraklarıyla yetinmeyerek Lübnan’ı da istediğini savunan Kasım, “Lübnan’daki direnişin özelliği büyük ve etkili başarılarla başladı. Direniş olmasaydı işgalci Lübnan’dan çıkmayacaktı.” diye konuştu.
Lübnan’da bazıların temel sorunu Hizbullah’ın silahlarında gördüğünü ancak sorunun İsrail’in işgal ettiği topraklardan çıkması olduğunu vurgulayan Kasım, “Ateşkes anlaşması Litani Nehri’nin güneyiyle sınırlıydı ve üzerimize düşen her şeyi yaptık. Öncelikle İsrail ateşkese bağlı kalsın, Lübnan da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararının diğer maddelerini tartışmaya başlar.” dedi.
Lübnan’da ulusal savunma stratejisiyle ilgili diyaloğa değinen Kasım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diyaloğun mekanizmasını belirleyecek kişi Cumhurbaşkanı Joseph Avn’dır. Bizler de zamanı geldiğine buna katılmaya hazırız. İsrail işgal ettiği noktalardan çekilsin ve saldırılarını durdursun. Bu, savunma stratejisini tartışmalarına girmemiz için önemli bir adım olacak. Savunma stratejisi de orduyu nasıl güçlendireceğimiz, direniş ve silahlarından nasıl yararlanacağımızla ilgili olacak.”
– Lübnan ile İsrail arasındaki ateşkes ve ihlaller
İsrail ile Lübnan arasında 27 Kasım 2024’te yapılan ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail sıklıkla anlaşmayı ihlal ediyor.
Lübnan ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşması kapsamında oluşturulan Ateşkesi Denetleme Komitesinde Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL), Lübnan ve İsrail’in yanı sıra Fransa ile ABD de yer alıyor.
Lübnan’a yönelik kara saldırıları sırasında sınır hattındaki beldelere giren İsrail ordusu, ateşkes anlaşmasındaki geri çekilme maddesine rağmen Hamamis Tepesi, Aziyye Tepesi, Uveyda Tepesi, Balat Dağı ve Lebbune Tepesi olmak üzere 5 noktada varlığını sürdürüyor.
Ateşkesin sağlanmasının ardından İsrail’in düzenlediği saldırılarda 190’dan fazla kişinin öldüğü, 485 kişinin yaralandığı belirtiliyor.
BMGK, Lübnan ile İsrail arasında 12 Temmuz 2006’da başlayan şiddetli savaşa son verilmesi çağrısında bulunan 1701 sayılı kararı 11 Ağustos 2006’da oybirliğiyle kabul etmişti. (AA)
Hizbullah: Üzerimize düşen her şeyi yaptık, İsrail sözünü tutsun yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
ABD’de bir ilk: Mehmet Öz görevine başladı
ABD Başkanı Donald Trump’ın da hazır bulunduğu törende yemin eden Türk kalp cerrahı Mehmet Öz, Medicare ve Medicaid Hizmetleri Merkezi (CMS) Direktörlüğü görevine başladı.
Daha önce Senato’dan onay alan Öz, Oval Ofis’te düzenlenen, ABD Başkanı Trump’ın yanı sıra Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy’nin de katıldığı törende yemin etti.
Buradaki konuşmasında, doktor Öz’ün hayatından ve başarılarından övgüyle söz eden Trump, ABD’nin sağlık alanında böylesine kariyerli ve başarılı bir isme sahip olduğu için çok şanslı olduğunu belirtti.
Trump, “Doktor Öz, bu göreve ülkenin en yetenekli ve sevilen tıp uzmanlarından biri olarak geldi. CMS Direktörü olarak Öz, ulusumuzun yaşlıları için Medicare’i ve ihtiyaç sahipleri için Medicaid’i güçlendirmek ve korumak için yorulmadan çalışacaktır.” dedi.
Öz de bu göreve geldiği ve ülkedeki nüfusun önemli bir bölümüne doğrudan sağlık hizmetleri sağlayacakları için mutlu olduğunu ifade etti.
Medicare ile Medicaid’in çok önemli fonksiyonlara sahip olduğunu kaydeden Öz, “Basit bir önermeyle başlamama izin verin; her büyük toplumun en savunmasızlarına bakma fırsatı vardır ve bu fırsatı değerlendirir. Bizler de harika bir toplumuz ve aynı şeyi yapacağız.” dedi.
CMS olarak üzerlerinde ciddi bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Mehmet Öz, kurumdaki israfı önleyeceklerini, gereksiz harcamaları kısacaklarını ancak özellikle yaşlı ve bakıma muhtaç kişilerle ilgili mevcut ödemelerin aynı şekilde devam edeceğini dile getirdi.
ABD’nin kişi başına sağlık harcamasında dünyada üst sıralarda olduğunu ancak bunun karşılığını tam olarak alamadıklarını belirten Öz, tıbbi hatalar ve sigorta ödemeleriyle ilgili birçok sorunu düzelterek sağlık sisteminin daha iyi işlemesi için ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti.
Öz, “Ama tüm bunlara rağmen ben iyimserim. Neden mi? Çünkü kaderimizi biz kontrol ediyoruz, çünkü özünde, sağlık sistemini kurtarmak için nesiller boyu sürecek bir fırsata ve eşsiz bir yeteneğe sahibiz.” diye konuştu.
Öz’ün torunu salonda kısa süre baygınlık geçirdiÖte yandan Dr. Mehmet Öz’ün yemin töreninde, salonda bulunan torunu kısa süre fenalaşarak bayıldı.
Öz, hemen torununa müdahale ederken, ABD Başkanı Trump konuşmasını yarıda kesti ve basın mensuplarının dışarı çıkması istendi.
Beyaz Saray, daha sonra yaptığı açıklamada, küçük kızın kısa süreli baygınlık geçirdiğini ve durumunun iyi olduğunu belirtti.
Dr. Öz’ün göreviMedicare ve Medicaid Hizmetleri Merkezi, 160 milyon Amerikalı için yıllık 1 trilyon dolardan fazla harcamayı kapsayan sağlık sigortası işleyişini denetliyor.
ABD’de Medicare, 65 yaş üstü yaşlılara sağlık hizmetleri sunan federal bir sağlık sigortası, Medicaid ise düşük gelir grubuna sağlık sigortası hizmeti veren federal ve eyaletler arası ortak programı içeriyor.
Ülkedeki yaşlılara ve düşük gelirli gruplara sağlık hizmeti sunan en üst kurumları yönetecek olan Öz, bu göreve getirilen ilk Türk oldu. (AA)
ABD’de bir ilk: Mehmet Öz görevine başladı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
April 18, 2025
Pentagon: Suriye’de asker sayımızı gelecek aylarda 1000’in altına düşüreceğiz
Pentagon Sözcüsü Sean Parnell, Suriye’de görev yapan ABD askerlerinin görevlerine ilişkin yapılan güncellemeler sonucunda, ülkedeki asker sayısının gelecek aylarda 1000’in altına düşürüleceğini açıkladı.
Sözcü Parnell’ın yaptığı yazılı açıklamada, Suriye’den çekilecek ABD askerlerine yönelik bilgi verildi.
ABD’li sözcü, açıklamasında, Suriye’de terör örgütü DEAŞ’a karşı elde edilen başarılara ve güncel askeri değerlendirmelere atıf yaparak “Savunma Bakanı bugün, Birleşik Müşterek Görev Gücü-Kararlılık Operasyonu kapsamında Suriye’deki ABD güçlerinin Suriye’de belirli noktalarda birleştirilmesi talimatını verdi.” ifadesini kullandı.
ABD’nin bu iki operasyonu birleştirmesinin, Suriye’deki asker sayısını azaltacağı anlamına geldiğini kaydeden Parnell, “Bu bilinçli ve koşullara dayalı süreç, önümüzdeki aylarda ABD’nin Suriye’deki ayak izini 1000’den az ABD kuvvetine indirecektir.” değerlendirmesini yaptı.
DEAŞ’a karşı atılan adımlara dikkati çeken sözcü, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) bünyesinde mücadelenin devam edeceğini aktardı.
Parnell, “Terörizm tehdidi Orta Doğu ile sınırlı değildir ve DEAŞ’ın saklanacak hiçbir yeri olmadığından emin olmak için tüm kıtalarda dikkatli olacağız.” ifadesini kullandığı açıklamasında, önceki açıklamalarından farklı olarak SDG ismini kullanan terör örgütü YPG/PKK unsurlarına atıf yapmadı.
Parnell, söz konusu açıklamasında, “koalisyon ortaklarımız” ifadesini kullandı. (AA)
Pentagon: Suriye’de asker sayımızı gelecek aylarda 1000’in altına düşüreceğiz yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Yemen’deki Husiler: ABD, Sada ve Cevf kentlerine hava saldırısı düzenledi
ABD’nin Yemen’in El-Cevf ve Sada kentlerine hava saldırısı düzenlediği bildirildi.
Husilere bağlı El-Mesire televizyonunda yer alan habere göre, ABD savaş uçakları Yemen kentlerini hedef aldı.
Cevf’e bağlı 2 ilçeye 4, Sada’da ise 3 hava saldırısı düzenlendiği aktarıldı.
Haberde, hedef alınan yerlerde can kaybı ve hasar meydana gelip gelmediğine ilişkin bilgi verilmedi.
Mesire Televizyonunun bir önceki haberinde de ABD’nin başkent Sana’ya bir dizi hava saldırısı düzenlediği ifade edilmişti.
Husilere bağlı Sağlık Bakanlığından dün yapılan yazılı açıklamada, ABD’nin 17 Nisan gecesi Hudeyde kentinde bulunan Ras İsa Limanı’na düzenlediği hava saldırısında ölenlerin sayısının 80’e yükseldiği, 150 kişinin de yaralandığı ifade edilmişti.
– Yemen’e hava saldırıları
Husiler, 7 Mart’ta yaptıkları açıklamada, İsrail’e Gazze’ye yardımların girişine izin vermesi için 4 gün süre tanıdıklarını, aksi takdirde İsrail’e karşı deniz operasyonlarını yeniden başlatacaklarını duyurmuştu.
ABD Başkanı Donald Trump ise Truth Social platformundan 15 Mart’ta yaptığı açıklamada, orduya Yemen’deki Husilere karşı “büyük bir saldırı” başlatma talimatı verdiğini belirtmişti.
Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi de ABD’ye ait uçak ve savaş gemilerinin Husilerin hedefi olacağını belirterek, saldırılarını sürdürdüğü sürece deniz seferlerindeki engellemelerin Washington’ı da kapsayacağını söylemişti. (AA)
Yemen’deki Husiler: ABD, Sada ve Cevf kentlerine hava saldırısı düzenledi yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
ABD’de şok dava! CEO’yu öldüren zanlıya idam talebi
ABD’nin önde gelen sağlık sigortası şirketi UnitedHealthcare’in Üst Yöneticisi (CEO) Brian Thompson’ı öldürdüğü gerekçesiyle yargılaması süren Luigi Mangione, “ateşli silah kullanarak cinayet işlemekten” hüküm giymesi durumunda idama çarptırılabilir.
CNN’in haberine göre, 2024’te Thompson’ı öldürmekle yargılanan Mangione’nin federal ve eyalet mahkemelerinde davası sürerken, hakkında yeni bir iddianame hazırlandı.
Daha önce “terör eylemi olarak cinayet işleme” suçlamalarıyla yargılanan Mangione’ye, hazırlanan bu iddianamede “ateşli silah kullanarak cinayet işleme” suçlaması yöneltildi.
Mangione’nin “ateşli silah kullanarak cinayet işlemekten” hüküm giymesi durumunda federal mahkemenin, Mangione’yi idam cezasına çarptırabileceği belirtiliyor.
ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, 1 Nisan’da Mangione’nin davasına ilişkin, federal savcılara Mangione’nin davasında ölüm cezası talep etmeleri talimatını verdiğini söylemişti.
SAĞLIK SİGORTA ŞİRKETİ CEO’SUNA SALDIRI
ABD’de UnitedHealthcare’in CEO’su Brian Thompson, 4 Aralık 2024’te New York Manhattan’da bir konferans için geldiği otele girerken uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetmişti.
New York Emniyet Müdürü Jessica Tish, polise yapılan ihbar üzerine, restoranda yemek yediği sırada gözaltına alınan ve üst aramasında silah susturucusu ve sahte kimlikler bulunan şüphelinin, Maryland eyaleti doğumlu, Hawaii eyaletine kayıtlı 26 yaşındaki Luigi Mangione olduğunu bildirmişti.
New York Polis Departmanı başdedektifi Joseph Kenny de Mangione’nin üzerinden “hayalet silah” denilen 3D yazıcıyla yapılmış bir silah, susturucu ve sağlık sigorta şirketine yazılmış 3 sayfalık bir metin çıktığı bilgisini paylaşmıştı. (AA)
ABD’de şok dava! CEO’yu öldüren zanlıya idam talebi yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Türkiye’nin mart ayı raporu: 195 bin 682 yeni araç trafiğe çıktı
Trafiğe martta 195 bin 682 aracın kaydı yapılırken, 3 bin 484 aracın kaydı silindi, böylece trafikteki toplam araç sayısı 192 bin 198 arttı.
Türkiye İstatistik Kurumu, mart ayına ilişkin motorlu kara taşıtları istatistiklerini açıkladı.
Buna göre, martta trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına kıyasla, yüzde 13,7 azalarak 195 bin 628’ye geriledi. Söz konusu dönemde kaydı silinen taşıt sayısı ise yüzde 55,6 artarak 2 bin 239’dan 3 bin 484’e çıktı. Böylece, trafikteki toplam taşıt sayısı, yılın üçüncü ayında 192 bin 198 adet artış kaydetti.
Söz konusu ayda trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 48,5’ini otomobil, yüzde 36,1’ini motosiklet, yüzde 9,7’sini kamyonet, yüzde 2,5’ini traktör, yüzde 1,9’unu kamyon, yüzde 0,8’ini minibüs, yüzde 0,4’ünü otobüs ve yüzde 0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Martta trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısında bir önceki aya göre ise yüzde 43 artış gerçekleşti.
Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre motosiklette yüzde 58,2, kamyonette yüzde 50,7, otomobilde yüzde 38,1, kamyonda yüzde 19,6, traktörde yüzde 8,7 artarken, otobüste yüzde 25,2, minibüste yüzde 21,3 ve özel amaçlı taşıtta yüzde 13 azalış gösterdi.
Mart ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı minibüste yüzde 9,3, otomobilde yüzde 7 artarken, traktörde yüzde 43,1, motosiklette yüzde 31,4, özel amaçlı taşıtta yüzde 29,4, kamyonda yüzde 9,2, otobüste yüzde 8,6 ve kamyonette yüzde 3,3 azaldı.
TRAFİĞE KAYITLI ARAÇ SAYISI MART SONU İTİBARIYLA 31,8 MİLYONA YAKLAŞTI
Trafiğe kayıtlı araç sayısı, martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8,2 artarak 29 milyon 367 bin 254’den 31 milyon 788 bin 619’a yükseldi.
Mart sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 51,9’unu otomobil, yüzde 20,1’ini motosiklet, yüzde 14,9’unu kamyonet, yüzde 7,2’sini traktör, yüzde 3,2’sini kamyon, yüzde 1,7’sini minibüs, yüzde 0,7’sini otobüs ve yüzde 0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
DEVRİ YAPILAN ARAÇLAR
Devri yapılan toplam 821 bin 238 taşıttan yüzde 67,6’sı otomobil, yüzde 14,6’sı kamyonet, yüzde 10,4’ü motosiklet, yüzde 3’ü traktör, yüzde 2’si kamyon, yüzde 1,7’si minibüs, yüzde 0,5’i otobüs ve yüzde 0,2’si özel amaçlı taşıtlar olarak kayıtlara geçti.
Martta trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 11,4’ünün Renault, yüzde 8,6’sının Toyota, yüzde 7,8’inin Peugeot, yüzde 6,5’inin Volkswagen, yüzde 6,2’sinin Hyundai, yüzde 5,6’sının Fiat, yüzde 5’inin BMW, yüzde 4,5’inin Opel, yüzde 4,1’inin BYD, yüzde 3,9’unun Skoda, yüzde 3,8’inin Citroen, yüzde 3,6’sının Mercedes-Benz, yüzde 3,1’inin Chery, yüzde 2,8’inin Kia, yüzde 2,8’inin Ford, yüzde 2,7’sinin Nissan, yüzde 2,6’sının Dacia, yüzde 2’sinin Audi, yüzde 1,6’sının Honda, yüzde 1,3’ünün Mini ve yüzde 10,1’inin diğer markalardan oluştuğu tespit edildi.
Ocak-mart döneminde, geçen yılın aynı dönemine kıyasla, trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 21,4 azalarak 498 bin 226’ya gerilerken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı yüzde 55,9 artışla 10 bin 592 adet oldu. Böylece yılın ilk üç ayında trafikteki toplam taşıt sayısında 487 bin 634 adet arttı.
Ocak-mart aylarında trafiğe kaydı yapılan 268 bin 5 adet otomobilin yüzde 48,9’unun benzin, yüzde 27,7’sinin hibrit, yüzde 12,9’unun elektrikli, yüzde 9,6’sının dizel ve yüzde 0,9’unun LPG yakıtlı olduğu belirlendi.
Mart sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 16 milyon 499 bin 996 adet otomobilin ise yüzde 33,7’sinin dizel, yüzde 31,4’ünün LPG, yüzde 30,5’inin benzin, yüzde 2,8’inin hibrit ve yüzde 1,3’ü elektrikli olduğu görüldü. Otomobillerin yüzde 0,2’sinin ise yakıt türü bilinmiyor.
Ocak-mart döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 32,4’ü 1300 ve altı, yüzde 24,9’u 1401-1500, yüzde 10,8’i 1501-1600, yüzde 10,5’i 1301-1400, yüzde 8,1’i 1601-2000, yüzde 0,6’sı 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahip bulunuyor.
Söz konusu döneminde trafiğe kaydı yapılan 268 bin 5 adet otomobilin yüzde 39,6’sı gri, yüzde 26,3’ü beyaz, yüzde 12,1’i siyah, yüzde 11,8’i mavi, yüzde 4,5’i yeşil, yüzde 4,2’si kırmızı, yüzde 0,6’sı kahverengi, yüzde 0,5’i sarı, yüzde 0,3’ü turuncu ve yüzde 0,1’i diğer renkli araçlardan oluştu. (AA)
Türkiye’nin mart ayı raporu: 195 bin 682 yeni araç trafiğe çıktı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
TÜİK açıkladı! Türkiye nüfusunun yüzde 25,5’i çocuk
Türkiye’nin geçen yıl sonu itibarıyla 21 milyon 817 bin 61 olarak belirlenen çocuk nüfusu, ülke nüfusunun yüzde 25,5’ini oluşturdu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılına ilişkin çocuk istatistiklerini açıkladı.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre, 2024 sonu itibarıyla Türkiye nüfusu, 85 milyon 664 bin 944 kişiyken bunun 21 milyon 817 bin 61’i çocuk olarak kayıtlara geçti.
Çocuk nüfusun yüzde 51,3’ünü erkekler, yüzde 48,7’sini kızlar oluşturdu.
Birleşmiş Milletlerin (BM) tanımına göre 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1970’te toplam nüfusun yüzde 48,5’ini oluştururken bu oran 1990’da yüzde 41,8 ve 2024’te yüzde 25,5 oldu.
Nüfus projeksiyonlarına göre, çocuk nüfus oranının 2030’da yüzde 22,1, 2040’ta yüzde 17,9, 2060’ta yüzde 16,9, 2080’de yüzde 15,2 ve 2100’de yüzde 14,5 olacağı öngörüldü.
Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülke incelendiğinde 2024’te çocuk nüfus oranının AB ortalaması yüzde 17,8 oldu.
AB üyeleri arasında en fazla çocuk nüfus oranına sahip ülkeler sırasıyla yüzde 23 ile İrlanda, yüzde 20,8 ile Fransa ve yüzde 20,6 ile İsveç olarak kaydedildi.
Çocuk nüfus oranı en düşük ülkeler ise sırasıyla yüzde 14,7 ile Malta, yüzde 15,1 ile İtalya ve yüzde 15,7 ile Portekiz oldu.
Türkiye’nin çocuk nüfus oranının yüzde 25,5 ile AB üyesi ülkelerden daha yüksek olduğu görüldü. (AA)
TÜİK açıkladı! Türkiye nüfusunun yüzde 25,5’i çocuk yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Tarihi adım! Ukrayna-ABD arasında imzalar atıldı
Ukrayna ile ABD arasında, nadir toprak elementleri anlaşması çerçevesinde bir mutabakat zaptının imzalandığı bildirildi.
Ukrayna Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Yulia Sviridenko, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, nadir toprak elementleri anlaşmasıyla ilgili ABD tarafıyla bir mutabakat zaptı imzaladıklarını belirtti.
Sviridenko, ABD ile imzalanması beklenen nadir toprak elementleri anlaşması metnini hazırlama sürecinde ilerleme kaydettiklerini belirterek “Bugün ABD ile ortak ekonomik ortaklık anlaşmasına doğru bir adım attık. Ukrayna ve ABD, ekiplerimizin yapıcı ortak çalışmasını ve her iki halkımızın yararına olacak bir anlaşmayı sonuçlandırma niyetini ortaya koyan bir zaptı imzaladı.” ifadelerini kullandı.
Üzerinde çalışmaları sürdürdükleri anlaşmanın, Ukrayna ile ABD arasında önemli yatırımlar, altyapı modernizasyonu ve karşılıklı yarar sağlayan bir ortaklık için fırsatlar yaratacağını kaydeden Sviridenko, “Ukrayna’nın yeniden inşası için yatırım fonu oluşturmaya hazırlanıyoruz.” ifadesine yer verdi.
Sviridenko, “Şimdi sırada anlaşma metninin netleşmesi ve imzalanması var. Sonra parlamentoların onayı.” ifadelerini kullandı.
Sviridenko’nun paylaştığı fotoğraflarda, söz konusu mutabakat zaptının, çevrim içi olarak Sviridenko ve ABD Hazine Bakanı Scott Bessent tarafından imzalandığı görüldü.
ABD Başkanı Donald Trump, İtalya Başbakanı Georgia Meloni’yi Beyaz Saray’da ağırladığı görüşmede yaptığı konuşmada, gelecek hafta perşembe günü Ukrayna ile nadir toprak elementleri anlaşmasını imzalayacaklarını belirtmişti. (AA)
Tarihi adım! Ukrayna-ABD arasında imzalar atıldı yazısı ilk önce Radikal üzerinde ortaya çıktı.
Cengiz Çandar's Blog
- Cengiz Çandar's profile
- 6 followers

